Antakya’da yaşayan 104 yaşındaki İbrahim Hüzmeli’nin torunu Leyla Cilli ve 1955 yılında Lizbon’da vefat eden Klaus Sarkis Gülbenkyan’ın kuzenlerinden Sarkis Teke ile Tepebaşı’ndaki Büyük Londra Oteli’nin zamansız salonunda sohbet ediyoruz.
Başta Musul olmak üzere, Ortadoğu’nun petrol sınırlarını çizen Gülbenkyan’ın kuzeni Teke, 7 yıldır bu otelde yaşıyor.
Cilli ise İstanbul’un sanatsal mekânlarından biri olarak da kullanılan Büyük Londra Oteli’nin sahibi Hüzmeli ailesinin torunlarından.
“Otel’in mi, Teke’nin mi hikâyesi daha ilginç?” diye sorarsanız, yanıt vermek çok güç.
Musul-Kerkük, petrol, İngiliz sömürgeciliği, Ermeni tehciri, Osmanlı’nın son günleri, Doğu’dan Batı’ya sermaye ihracı veya yalnızca “bir bekâr adam“ gibi konulara yakın duruyorsanız; o zaman Teke’nin anlatımı heyecan verici gelebilir. Ben her ikisini de yapmaya çalıştım.
Beyoğlu otelcisi
Hava ulaşımında helikopter kullanımını “gönlü zenginler“ artırıyor.
Medair Satış Müdürü Etem Emre Yıldız, en yoğun işgünlerinin “14 Şubat Sevgililer Günü“ olduğunu söylüyor.
O gün, Esas Holding’in hava taksi şirketi Medair’e 60 çift düşmüş.
Son iki yıldır gayrimenkul talebindeki canlılık da helikopter turlarına yansıyor.
İsrailli, İngiliz, Hollandalı havadan arazi geziyor.
Büyük arazilerin gezildiğinin bilinmesi fiyatları yukarı çıkardığından, müşteriler helikopteri tercih ediyorlar.
Yıldız, Marmara, Çanakkale bölgesi ile güneyde Bodrum, Marmaris ve Antalya çevresine çok sayıda “gayrimenkul turu“ yaptıklarını söylüyor.
Sabah ve atv ihalesini kazanan Çalık grubu şirketlerinden Turkuvaz, son dakikada iki kamu bankasından 750 milyon dolar kredi sağlayıp finansman sorununu çözdü ve “Elimdeki izinler tamam mı?” diye bakmadan, 25 Nisan’da künyeye oturdu.
21 Mayıs’ta RTÜK’e, Ahmet Çalık, Serhat ve Berat Albayrak, Kadir Temel Doyuk ile Ahmad Mohd Ay Al Sayed’in (Katarlı ortağı temsilen) yönetim kurulu üyesi olduğu, yeni şirket bilgilerini gönderdi.
O tarihe kadar Turkuvaz’a şartlı onay veren RTÜK, 10 Haziran günü yaptığı Üst Kurul toplantısında, yüzde 25 pay sahibi olan Katarlı şirket (Lusail) hakkında da bilgi isteme kararı aldı.
Bu bilgi henüz RTÜK’e gelmedi.
Ayrıca Turkuvaz, Rekabet Kurulu’nun 8 Temmuz’da verdiği onayı da beklemeden Sabah ve atv’nin yönetimine geçti.
Bunlara da “kamuoyunun malumudur“ diye itiraz gelebilir; haklılardır!
Ben “kamuoyunun malumu olan“ bir başka konuyu anlatacağım.
Yanlış değil, maksatlı
Çalık Holding’in Sabah ve atv ihalesiyle ilgili gönderdiği açıklamayı aynen aktarıyorum, kendi görüşlerimi sonraki yazımda paylaşacağım.
“Serpil Yılmaz tarafından kaleme alınan ve 10.07.2008 tarihli Milliyet Gazetesi’nde yayınlanan “Sabah-Atv Geliri Bankanın Elinde” başlıklı yazı, “Şu soruyu merak ediyorum, kim yanıt verebilecek hiçbir tahminim yok: Sabah ve atv’yi satın alan Turkuvaz’ın hissedarı Katar şirketi International Media Company’nin ismini bile ilk gün ‘yanlış’ açıklayan Çalık, geliri de bankaya emanet ettikten sonra neyi yönetiyor acaba?” şeklinde bir soruyla sona ermektedir.
Konuya açıklık getirebilmek amacıyla bazı noktaların bilinmesi gerekmektedir.
Türkiye’de medya sektörünü yakından ilgilendiren bu satışın finansmanında, 750 milyon dolarlık meblağ, Vakıfbank ve Halkbank’tan alınan proje finansmanıyla karşılanmıştır. İhale tutarının kalan bölümü olan 500 milyon dolar nakdi sermaye ise Çalık Grubu ve Lusail şirketi tarafından hisseleri oranında konulmaktadır. Bu gelişmenin
BASEL
Beşiktaş taraftarlarının kurduğu Çarşı grubunu temsilen, ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu’na yapılan saldırıda şehit düşen polis memuru Mehmet Önder Saçmalıoğlu’nun Osmaniye’deki cenazesine katılan ünlü bir işadamının oğlu arıyordu: Korkuyordu!
Genç adam kendisiyle yapılan röportajda, “Paşalarımız, aydınlarımız, herkes gözaltına alınıyor. Niye alındığını bilmiyoruz...” dediği için ulusal bir TV kanalı tarafından “provokatör” ilan edilmişti.
Samanyolu yorumu...
Fethullah Gülen cemaatinin TV’si Samanyolu, 12 Temmuz tarihli haber bülteninde Saçmalıoğlu’nun cenazesini, “Şehit cenazesinde provokasyon” başlığıyla izleyicisine aktarıyordu.
Samanyolu, bu sözlerin yer aldığı haberi şöyle sunuyordu:
Her yanıyla son derece görkemli bir gece. 1958 yılında 1 merdiven, 5 işçiyle merhum Ali Cavit Çelebioğlu’nun kurduğu Çelebi Hava Hizmetleri’nin 50’nci yılı kutlanıyordu.
Genç yaşlarında babalarını kaybeden Can Çelebioğlu ve kardeşi Canan Çelebioğlu Tokgöz, yalnızca bir havalimanında yer hizmetleri veren şirketlerini Antalya ve Bandırma limanlarından, 21 havaalanına, gıda zincirinden güvenlik sektörüne kadar genişleterek, 6 bin kişinin istihdam edildiği Çelebi Holding’e dönüştürmüşlerdi.
Çelebioğlu ailesi, önceki gece saat 02.00’ye kadar Dolmabahçe Sarayı Hasbahçe’de düzenledikleri “Altın Gece“de anılar ile ödülleri yarıştırdı.
Her şarkıya bir sanatçı
“500 bin dolara” mal olduğu tahmin edilen davette,masalara kırmızı güller yağmıştı. İthal kırmızı üzümler aksesuar olmuştu.
Işıklar saçan elektronik cihazların yer aldığı sahne platformu bile altın varak işçiliğiyle çerçevelenmişti.
İstanbul’da yapılan NATO Zirvesi’nde
Balık çiftliklerinin denizlerdeki yerleşimini belirleyen Çevre ve Orman Bakanlığı’nın hazırladığı 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı’nın 16 Mayıs 2008 tarihinde devreye girmesiyle tepkiler artmıştı.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 16-17 Temmuz tarihleri arasında düzenleyeceği uluslararası bir çalıştayla konuyu bilimsel alana taşımaya çalışıyor.
Önce planı hazırlayıp sonra da yerli ve yabancı 80 kadar uzmanın katılacağı kapsamlı bir çalıştay düzenlemek ilginç bir fikir.
Çalıştaydan sonra, balık çiftliklerinin kapladığı alanı 500 bin metrekareden 10 milyon metrekareye çıkaran yerleşim planı hazırlansaydı, bilimsel arayışlar daha ikna edici durabilirdi.
Bodrum Yurttaş İnisiyatifi, Bodrum ve Aydın ili sınırları içindeki 126 balık çiftliğinin 6 ay içinde taşınması sonucunu doğuracak planla ilgili olarak 30 Haziran’da Danıştay 6. Daire’ye “yürütme durdurma“ davası açmış, sokak eylemleri başlatmıştı.
Devlet kimin yanında?
Irak Sanayi ve Maden Bakanı Fevzi Hariri ile yardımcısı Muhammed A.M. Zaien, temmuzun ilk haftasında Amman’da Japon yatırımcılara seslenen bir konferansa katıldılar.
Başbakan Tayyip Erdoğan, Bağdat’a yaptığı bir günlük ziyaret sırasında, Irak Başbakanı Nuri el Maliki‘yle birlikte “Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi” kurulmasına yol açan geniş kapsamlı bir protokol imzaladı.
Bu işbirliği, Avrupa Birliği’nin temelini oluşturan Almanya-Fransa arasında imzalanan 9 Mayıs 1950 bildirisine benzetildi. Ve o nedenle de “tarihi” vurgusu öne çıktı.
Erdoğan’ın “Ortadoğu’ya örnek olacağız... Sadece bizim değil, Irak’ın da bizden başka hiçbir ülkeyle arasında böyle bir anlaşması yok“ sözleriyle vurguladığı “Bağdat seferi”, iki ülkenin 1955 yılında hazırladığı Bağdat Paktı’nı hatırlatıyor.
Sonradan İran, Pakistan ve İngiltere’nin de katıldığı “Bağdat Paktı” dahil, iki ülkenin attığı her adım Arap dünyası kadar, İngiltere ve ABD’nin Ortadoğu politikasından bağımsız