Tunceli
Tunceli Girişimci Kadınlar Derneği’nin düzenlediği panele giderken, sorunlar bizi Elazığ’dan bindiğimiz feribotta yakalıyor; henüz Tunceli Üniversitesi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünde öğretim üyesi olarak yola çıkan bir genç kız...
Kızımız Adanalı, ailesinin yanında kalmak istediği için öncelikle Çukurova Üniversitesi’ne girmek istiyor ama bu gerçekleşemiyor. Üniversite öğretim üyeliği kadroları için açılan sınavdan yüksek bir not almasına karşılık, okula alınmıyor.
Dicle Üniversitesi’ne giriyor ancak orada da çektikleri ayrı bir dert. Örnek ister misiniz? Medyada yer aldı; haziran ayının ilk günlerinde Dicle Üniversitesi Personel Daire Başkanlığı görevinden, Kütüphane Daire Başkanlığı’na oradan da garaja sürgün edilen Murat Ateşal fare zehri içerek intihar ediyor.
“Karşınıza çıkan engel nedir?” diye soruyorum. Aldığım yanıt “Cemaat...”
Anladınız tabii; “okyanus ötesi” işaret ediliyor...
Tunceli’deki toplantıda, Anadolu’nun birçok yerinden gelen girişimci kadınlar öykülerini anlatırken içlerinden birisi kalkıyor, “Cemaate girmezseniz ticaret hayatınız sıfırlanır” diyor. Ve ekliyor, “Kadınlar mutfak-din-çocuk üçgenine sıkıştırılmak isteniyor.”
Bankacılık kariyerine nokta koyduktan sonra, Türk Eğitim Gönüllüleri Vakfı’nın ilk yapı harcını atan İbrahim Betil, 2002’de iş ve bilim dünyasından dostlarıyla, üniversite gençliği içinde örgütlenen Türkiye Toplum Gönüllüleri Vakfı’nı (TOG) kurmuştu. CHP Malatya Milletvekili Mevlut Aslanoğlu ile birlikte Malatya İnönü Üniversitesi’ne gidip, dönemin rektörünü TOG projelerine çekmek için nasıl da diller dökmek zorunda kaldığına bizzat şahit olmuşluğum vardır.
Aradan 8 yıla yakın bir zaman geçti; 93 yerleşkede, 20 bin üniversiteli ile geçen yıl toplam 7 milyon lira tutarında proje gerçekleştirdiler. Geçtiğimiz hafta sonunda Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde bir araya gelen 400 üniversiteli 16. Gençlik Konseyi’ni gerçekleştiriyordu, izledim...
Bugün “silahların yönünü” belirleyecekler farkındalar mı bilmiyorum ama; ekmek, barış ve özgürlük idealine eli kalem tutan aydınlık gençler sarılmaya başlıyor.
Rektör amca top at!
Betil, Hakkâri Üniversitesi’ne geçtiğimiz yıl rektör olarak atanan Prof. İbrahim Belenli’yi anlatırken “Muhteşem bir insan” diyor.
“Eğitim benim varlık nedenim” diyecek kadar kendini bu alana vakfeden Betil’in bu saptaması şüphesiz çok kıymetli.
Dünya Kadınları Zirvesi Vakfı’nın (Women’s World Summit Foundation-WWSF) uluslararası alanda verdiği “Kırsal Yaşamda Kadının Yaratıcılığı Ödülü-2010“ Fiba Holding’in patronu Hüsnü Özyeğin’in kurduğu, Hüsnü M.Özyeğin Vakfı, Kırsal Kalkınma Programı Yöneticisi Nurcan Baysal’a verildi.
WWSF’nin ödülü, Türkiye’ye ilk kez geliyor. 1994 yılından beri verilen bu ödül, 100’den fazla ülkedeki önemli kalkınmacılar, kadın aktivistler, barış ve insan hakları savunucularının oluyordu.
Yöneticiliğini Baysal’ın üstlendiği “Kırsal Kalkınma Programı“; hak temelli kalkınma anlayışı, entegre ve bütüncül yaklaşımı, kalkınma alanına getirdiği yeni vizyon ve yoksul kırsal topluluklar ile özellikle kırsal kadınların güçlendirilmesine yönelik calışmaları dolayısıyla ödüle layık görülüyor.
Yoksula mutluluk hedefi
Özyeğin Vakfı’nın Diyarbakır’ın Eğil İlçesi’nden sonra, Van’ın Tatvan ilçesine bağlı Kavar Havzası’nda sürdürdüğü “Kırsal Kalkınma Projesini“ değerlendiren WWSF’nin, ödüle ilişkin açıklamasında kullandığı ifadeler, yoksullukla mücadelede önceliklerin belirlenmesi açısından çok önemli vurgular içeriyor:
Ekonomik ve sosyal kapasite inşasının el ele gittiği özgün bir felsefe... Sosyal
BODRUM
Otuzuna gelirken korkmuş, kırkında paniğe kapılmış, ellisinde hayatın bittiğini zannedenlere ithaf ediyorum… Bodrum’dan yolu geçen birçok insanın hikayesini taşıyan Ship Ahoy’un sahibi Nihal Acar, 80’nine geldiğinde yazdığı “Bir oyun gibi yaşadım hayatı” kitabına bu cümleyle giriyor.
Bodrum’a gelmişken; Gündoğan Kültür, Turizm ve Sanat Derneği’nin (GÜNDER) düzenlediği Kitap Fuarı’nda imza gününe katılan Acar’ı Türkbükü’ndeki evinde ziyaret ettim. En merak ettiğiniz konu şu biliyorum, “Anayasa Referandumu”. Oyu, “Hayır.”
Bodrum’da belediyecilik yoktur
Beni Acar’a; Atatürk’ün kütüphanecisi olan Nuri Ulusu’nun anılarından derlediği “Atatürk’ün Yanıbaşında” kitabıyla yazarlar dünyasına katılan, GÜNDER Başkanı ve eski Futbol Federasyonu Başkanlarından Mustafa Kemal Ulusu götürdü. Ulusu ile sohbetimizin konusu; fuarın başarısıydı. Sahiller güneşe, kuma ve müziğe doymuş, ancak kültüre aç kalmıştı… Bodrum’daki belde belediyeleri, ikinci konut sahibi yazlıkçıların taleplerini yeni yeni fark etmeye başladılar. Kültür ve sanatı tatilin bir parçası haline getirmeleri gerektiğini yeni öğreniyorlar.
Bodrum belediye başkanlarının “yerel yönetimden” ne anladığının sorgulanmasına
Mersin’in çukuruna düşen Mut ilçesini çevreleyen tepelerde rüzgâr güllerinin kanatları dönüyor. Anayasa referandumunun arasına iliştirilmiş; kırmızı-beyaz bir açılışa doğru yol alıyoruz. Yolda Başbakan Tayip Erdoğan’ı karşılamak için çevreden araçlarla tören alanlarına getirilen seçmenlerin talebi, afişlere yansımış:
Mut Ovası sulama projesi istiyoruz!
Ağaoğlu’nun 90 milyon liraya tamamladığı Mersin Rüzgâr Santralı’nın açılış töreninde, özel sektörün “yapabilme” kabiliyeti ile devletin “yapmama” direnci arasında sıkışan Türkiye’ye tanıklık ediyoruz. Toroslar’dan beslenen Göksu Nehri’nin suları nar, incir, kayısı bahçelerine değmeden denize ulaşıyor. Özel sektör havadaki rüzgârı kapmış, enerjiye dönüştürüyor. Ağaoğlu’nun aynı gün Bandırma Şah Rüzgâr Enerji Santralı’nın da temeli atılıyor.
RES lisansları veriliyor
Mersin ve Bandırma Rüzgâr Enerji Santralı (RES) projelerinin yatırım maliyeti 135 milyon euro, finansmanı Akbank sağlıyor. Ağaoğlu, toplam kurulu gücü 126 MW olan Mersin (33) ve Bandırma’da (93) Türkiye’nin toplam rüzgâr enerjisi yatırım kapasitesinin yüzde 12’sine ulaşacak. Açılışa katılan EPDK Başkanı Hasan Köktaş, “2006’da Türkiye’nin RES kapasitesi 17 MW
Bu sene iftar davetleri, sanki hiç olmadığı kadar “mesaj” yüklü...
Son günlerde iki iftar yemeği davetine katıldım; M.S.’den başlamalıyım.
M.S., uzun süren tedavi süresince Amerika’da kalmıştı; o nedenle verdiği davetler buluşmanın bir vesilesi haline de geliyor.
İstanbulluların “Gökkafes” olarak andıkları S. G.’nin yatırımı olan The Ritz Carlton’daki iftar daveti; Özallı yıllardan kopan sararmış bir yaprak gibi düştü önüme...
Önceki yıllardan farklı olan yalnızca salonun girişindeki masalarda konuk edilen Senegal’den, Endonezya’dan ya da Güney Afrika’dan gelen öğrencilerdi.
Türkiye’de bu manzaranın tek bir karşılığı vardır; Fetullah Gülen cemaatinin kurduğu Türk okulları!
Kürsüden yaptığı konuşmada bu durumun altını “Türk okullarından gençlere destek veriyoruz. Aile olarak vakıf kurduk, gıda bankacılığı yapacağız” sözleri ile çizdi...
Kent ulaşımında arabalardan başka seçenek bulmakta güçlük çeken insanların başlıktaki sözü duyduğunda irkilmesi doğal.
Bir de bu sözün sahibini okuyunca, gerçekten şaşıracaksınız.
1983-2005 yılları arasında Amerikan otomotiv devi Ford Motor Company’nin Detroit’teki merkezinde sistem mühendisi olarak çalışan Sibel Bülay.
Bülay “Son yıllarda sürdürülebilirlik üzerine yoğunlaşmıştım. Bu nedenle de Dünya Kaynakları Enstitüsü’ne (WRI) bağlı ve merkezi Washington D.C’de bulunan EMBARQ - Sürdürülebilir Ulaşım Merkezi’ndeki sosyal projelere katıldım. Meksika, Hindistan, Brezilya ve Peru ile birlikte Türkiye’yi de programlarına almalarını sağladım. 2005 yılında Ford Company’nin elamanı olarak İstanbul’a yerleşip ‘Sürdürülebilir Ulaşım Merkezi - SUM’ projesini başlattım” diyor.
Bülay’ı destekleyenlerin başında Ford Company Yönetim Kurulu Başkanı ve Ford’un kurucusu Henry Ford’un 4’üncü kuşak torunu Bill Ford geliyor.
Bill Ford’un, Ford’un Detroit’teki “sanayi devrimi” ikonu olarak benimsenen ilk fabrikasını, günümüzün modern teknolojileri ile yenileyip, “toprağı toksinlerden arındırılmış endüstri” ikonu haline dönüştürmesini anlatıyor.
Örneğin fabrikanın yollarında kullanılan
Dünyanın 21 ülkesinde faaliyet gösteren, Başbakanlık’a bağlı Türkiye Yatırım Destek ve Kalkınma Ajansı (TYDKA), önceki akşam en olması gereken yerde, Türkiye’de yoktu!
Önceki gün Hilton Oteli’nde düzenlenen “Türkiye-Hindistan-Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) İş Forumu”na katılan ülkelerin bakan ya da başkan düzeyindeki konukları, karşılarında TYDKA yönetiminden muhatap bulamadılar.
Sanırım TYDKA’daki başkanlık görevinden ay sonunda ayrılacak olan Alparslan Korkmaz, bu köşede yayımlanan iddialara gazeteciler üzerinden yanıt vermekle meşgul olduğundan, toplantılara gidecek vakit bulamadı...
Hindistan, Azerbaycan, Ukrayna, Gürcistan, Kırgızistan ve Ermenistan’dan gelen konuk heyete verilen akşam yemeğinin sponsoru olan TYDKA, kendi davetine ev sahipliği yapma nezaketini bile esirgedi.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’na (DEİK) bağlı, Türk-Hint İş Konseyi Başkanı Jefi Kamhi ve DEİK Avrasya Topluluğu Başkanı Tuğrul Erkin konuklarla ilgilendiler.
İlk kez denenen bir model