Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bankacılık kariyerine nokta koyduktan sonra, Türk Eğitim Gönüllüleri Vakfı’nın ilk yapı harcını atan İbrahim Betil, 2002’de iş ve bilim dünyasından dostlarıyla, üniversite gençliği içinde örgütlenen Türkiye Toplum Gönüllüleri Vakfı’nı (TOG) kurmuştu. CHP Malatya Milletvekili Mevlut Aslanoğlu ile birlikte Malatya İnönü Üniversitesi’ne gidip, dönemin rektörünü TOG projelerine çekmek için nasıl da diller dökmek zorunda kaldığına bizzat şahit olmuşluğum vardır.
Aradan 8 yıla yakın bir zaman geçti; 93 yerleşkede, 20 bin üniversiteli ile geçen yıl toplam 7 milyon lira tutarında proje gerçekleştirdiler. Geçtiğimiz hafta sonunda Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde bir araya gelen 400 üniversiteli 16. Gençlik Konseyi’ni gerçekleştiriyordu, izledim...
Bugün “silahların yönünü” belirleyecekler farkındalar mı bilmiyorum ama; ekmek, barış ve özgürlük idealine eli kalem tutan aydınlık gençler sarılmaya başlıyor.

Rektör amca top at!
Betil, Hakkâri Üniversitesi’ne geçtiğimiz yıl rektör olarak atanan Prof. İbrahim Belenli’yi anlatırken “Muhteşem bir insan” diyor.
“Eğitim benim varlık nedenim” diyecek kadar kendini bu alana vakfeden Betil’in bu saptaması şüphesiz çok kıymetli.
İzmirli bir çiftçi ailesinin eğitimli üç çocuğundan biri olan Belenli; doktorasını Oxford’da tamamlayıp genel fizik uzmanı olarak gittiği Erciyes ve Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde öğretim görevlisiydi. Betil, Belenli’nin Hakkâri’ye geldiği günlerde başından geçenleri aktarıyor:
“Resmi rektör arabasıyla geçerken çocuklar taş atıyormuş. Bir gün arabasına aldığı topları yolun kenarındaki çocuklara fırlatarak, karşılık vermiş. Artık arabasıyla geçerken çocuklar ‘rektör amca‘ diye alkışlıyorlarmış.”
Belenli’nin ortaöğrenim çağındaki üç kızı da Ankara’dan Hakkâri’deki çocuklara kitap ve eğitim sağlıyor.
Abant’a Hakkâri’den gelen TOG üyesi Süleyman bakın neler anlatıyor:
“Kültür ve Sanat derneği kurmuştuk, kapatmak zorunda kaldık. Çok dilli, çok ırklı bir STK arıyorduk, internetten TOG’u bulduk. Bu özellikler benim için çok önemli. Otobüse bindiğimde cep telefonum çaldığında açamıyorum. Ya annemse?! Kürtçe konuşmak zorunda kalırsam... Etraftaki insanlar ya doğal olarak ya da bilmiyorum neden, illa dönüp bakacaklar! Burada kardeşlik bağıyla birbirimize bağlanıyoruz. Komşuna bile güvenemiyorsun, tavuğunu çalıyor.”

“Strateji” yerine “politika”
Uluslararası aktivist olmak isteyen Oğuzhan, Uluslararası Af Örgütü’ne girmeye çabalarken önüne TOG çıkmış, “Burada kimliğimi dışarıda bırakmam gerekiyor” diyor.
Bir ucu barışa, öbürü özgürlüğe bağlanmış bir salıncakta sallanıyor gibiler. Gönülleri dillerine vurmuş; militer sözcükleri belleklerinden temizliyorlar: “Strateji” yerine “Politika” kelimesini kullanıyorlar.
Orhun Cellek’ten dinlediklerimiz, yemek üzerine yenilen tatlı gibi... Orhun, Kırıkkale Üniversitesi’nde okuyor. Elazığ Üniversitesi’nde okuyan Tuncelili arkadaşına seslenerek “Biz seni kısıtlayan ekiptendik” diyerek söze başlıyor. Ve TOG’a nasıl üye olduğunu anlatıyor:
“Ben aslında Mehmet Bahadır Teke’yi dövmek için yanına gitmiştim. Mehmet bize TOG’u tüm açıklığıyla anlattı, ikna olduk. Konuşmanın sonunda ‘Seninle proje yapabiliriz’ dedim. Üreme sağlığı ile ilgili bir projedeyim, ülkücü arkadaşlarıma kondom dağıtıyorum. İnsanlara şiddet uygulayan bir yerden geliyorum; Kürtlerin, Alevilerin ya da eşcinsellerin hakkı var mı diye düşünüyordum. Şimdi kendi globalleşmemi yaşıyorum. Açlık ve çocuklar çok önemli.”

Betil halefini yetiştirdi
Abant’tan ayrılma vakti geliyor; Betil “Nisanda TOG Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini bırakıp, üye olarak çalışmalara bugünkü gibi destek vereceğim” diyor.
Mütevelli heyeti, Betil’in yerine kimin atanacağına karar verebilmek için iki aday belirlemiş: Bilgi Üniversitesi öğretim üyelerinden Kerem Paker ve KAGİER üyelerinden Tuğba Jabbar. Her ikisi de halen TOG Yönetim Kurulu’nda...
TOG’un önemli bir ilkesi var: Hiçbir bağışçının verdiği maddi destek, yıllık bütçenin yüzde 10’una ulaşmıyor. Vakıf bu durumda, geniş bir tabana oturuyor. Yeni finans kaynakları bulmakta güçlük çeken TOG “Gençlere Değer” adıyla bir kampanya başlatacak.
Bir “TOG genci”nin yetişmesi için ayda 25 lira gerekiyor. Yani tutukevlerindeki çocukların “kanlı ellerine” boya-fırça tutuşturan, okulsuz köye öğretmenlik yapan, toplumsal barışa katkı sağlayan özgür beyinli gençlerin seslerini yükseltmek için ayda yalnız 25 lira.