Bu sene iftar davetleri, sanki hiç olmadığı kadar “mesaj” yüklü...
Son günlerde iki iftar yemeği davetine katıldım; M.S.’den başlamalıyım.
M.S., uzun süren tedavi süresince Amerika’da kalmıştı; o nedenle verdiği davetler buluşmanın bir vesilesi haline de geliyor.
İstanbulluların “Gökkafes” olarak andıkları S. G.’nin yatırımı olan The Ritz Carlton’daki iftar daveti; Özallı yıllardan kopan sararmış bir yaprak gibi düştü önüme...
Önceki yıllardan farklı olan yalnızca salonun girişindeki masalarda konuk edilen Senegal’den, Endonezya’dan ya da Güney Afrika’dan gelen öğrencilerdi.
Türkiye’de bu manzaranın tek bir karşılığı vardır; Fetullah Gülen cemaatinin kurduğu Türk okulları!
Kürsüden yaptığı konuşmada bu durumun altını “Türk okullarından gençlere destek veriyoruz. Aile olarak vakıf kurduk, gıda bankacılığı yapacağız” sözleri ile çizdi...
İstanbul Valiliği görevinden sonra Kamu Güvenliği Müsteşarlığı’na atanan Muammer Güler uzak kaldığı hemşerileri ile tek tek ilgilendi.
Masamızı paylaştığımız, Hac ve Umre turlarını düzenleyen Eman Tur’un sahibi Bilal Özcan’a gösterilen ilginin yoğunluğu gözden kaçacak gibi değildi. Özcan’ın turları medyaya Ankaralı işkadını Nadire İçkale ile yansıyor...
Anlıyorum ki, salonun yarısı Hac ya da Umre arkadaşı...
Hanefi Avcı’ya serzeniş
İkinci iftar notlarıma geçeyim: Salı akşamı Conrad Otel’de Onursal Başkanlığı’nı Fethullah Gülen’in yaptığı Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın (GYV) “Renklerin Ortak Dili” temalı iftar yemeği vardı.
Ekranda Gülen’in kayda alınmış “konuma saygı” talep eden konuşmasını dinledik. Gülen’in konuşmasından, yazdığı kitapla kendisini hedef alan Hanefi Avcı’ya çok belirgin bir meydan okumadan ziyade; serzeniş hissediliyordu.
Eskişehir Emniyet Müdürü Avcı’nın (Merkeze tayinini istedi) “Haliç’te Yaşayan Simonlar” kitabında öne sürdüğü “devlet içinde kanunsuz olarak örgütlenen cemaat” olgusu, “eski dostları” incitmiş.
Aynı hassasiyet, GYV Başkanı Mustafa Yeşil’in konuşmasında da karşımıza çıktı.
Sevgi sözcüklerini söyleyenlerin samimiyetini sorgulayan Yeşil, “Peşine düşülen; ‘herkesi konumunda kabul’, ‘farklılıkları zenginlik görme’ ve ‘uzlaşı kültürü’ çok emek ve yürek ister” dedi.
GYV’nin 16 yıldır devam eden iftar yemeği davetlerine ilk kez katılıyorum. O nedenle Avcı’nın kitabının cemaat üzerindeki etkilerini gözlemek için elimde ancak iki veri var.
BBP liderine alkış...
Bunlardan birisi medya arşivleri, diğeri de DYP’den siyasete atıldığı için Zaman gazetesi ile ilişkisi kesilen yazar Nevval Sevindi’nin izlenimleri...
Arşivlere bakılırsa, bundan önceki yıllarda GYV’nin iftar yemeklerine katılan bakanlardan; bir değil iki hükümet çıkarmış. Önceki akşam ise tek bakan yoktu. Milletvekili olarak da AK Parti’den Nursuna Memecan’ı gördüm.
İktidar kanadından; Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, İBB Başkanı Kadir Topbaş ve Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara’dan başka kutlama mesajı gönderen de yoktu.
Siyasi parti liderlerinden ise yalnızca BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu’nun mesajı okundu. Zaten salondan da tek alkışı Topçu aldı.
Tarikatla dayanışma
İftar için hazırlanan barkovizyondan; Mehmet Kırkıncı’dan (Nurcu), Mustafa İslamoğlu’na (Kadiri); Selahattin Özgündüz’den (Caferi), Metin Tarhan’a (Alevi) kadar farklı tarikat ve mezhepler de mesaj gönderdiler.
GYV’nin anons görevlileri salonda meşhur bulma gayretini sürdürdü. İşadamlarından sözcü olarak seçilen Ramsey’in sahibi Remzi Gür’e mikrofon uzatıldı. Medya patronlarından Sabah gazetesi ile atv televizyon kanalının sahibi Ahmet Çalık, Star gazetesi ve Kanal 24’ün sahibi Fettah Tamince ve İTO Başkanı Murat Yalçıntaş; salonda yerlerini alan yerli ve yabancı “din adamları” ile “kanaat önderleri” arasına yerleştirilmişlerdi.
Sanatçı ilgisi de yüksek değildi; Gönül Yazar, Hakan Peker, Serdar Gökhan; sporculardan Hakan Şükür göze çarpıyordu.
Cemaati yakından tanıyan Sevindi; kendisine sorduğumda şu karşılaştırmayı yapıyordu:
“Bundan önceki iftarlarda siyaset ve sanat çevresinden daha fazla katılım olurdu. Özellikle sanat camiası, siyasetin içine müdahil olan kadrolaşmayı görünce cemaatten uzaklaştı. Siyasetçiler açısından da, cemaatin her partiye eşit mesafede durduğu algısının bozulduğunu görüyoruz. Gençler iktidardan nemalanmayı öğrendi.”
Bana sorarsanız, renklerin ortak dili fazla dünyevi olmaya başladı. Başta medya sektörü olmak üzere işadamlarındaki iştah bunu gösteriyor.