Eğri gemi doğru sefer

9 Kasım 2014

Hani “eğri gemi, doğru sefer” demişler ya, bu sezon Chedjou’yu gördükçe bu özdeyiş aklıma geliyor...
Müşteri bulsalar adamı satacaklardı... Alıcı çıkmayınca kerhen kaldı...
O Chedjou şimdi takımın kurtarıcısı...
Ne kadar çok bek aldın, ne kadar çok... Saymadığın para, almadığın adam kalmadı...
Döndün dolaştın, Sabri ile Hakan Balta’ya kaldın...
Üstelik Selçuk eski Selçuk değil, Burak eski Burak değil, Muslera artık bir kurtarıcı değil...
Hatta Melo... O bile eski Melo değil...

Yazının Devamı

Bir umut...

1 Kasım 2014

Galatasaray eski maçlarına oranla, hiç olmazsa ikinci yarıda daha iyi oynadı. Kasımpaşa neyi var, neyi yok, ilk yarıda bıraktı. Bu maçın bir galibi olacaksa bu Galatasaray olmalıydı... Haa, Orkun Aktaş, Galatasaray’ın beraberlik golünde, Burak’ın ofsayt pozisyonunu görse ne olurdu onu bilemem.
Kim ne derse desin, Kasımpaşa gibi bir rakip önünde kazanmak kolay bir iş değil... Seyirci baskısı özellikle ilk yarıda takımı bu kadar etkilemişken, galibiyete bu kadar ihtiyaç varken, üç puandan daha fazlasını kazandı Galatasaray...
Ama modası geçmiş anlayış ve gazetecilikle “muhteşem geri dönüş” falan diye oyunu ve sonucu abartıya götürmek, Galatasaray’ı yeni yanılgılara sürükler... Örneğin geri dörtlü; ciddi anlamda sallanıyor... Göbekten, kenardan her yerden sallanıyor. Öyle ki, Kasımpaşa golünde kırk metrelik bir ortada bile Adem’i kaçırdılar.
Ama kim ne derse desin, dört gollü yenilgilerden sonra bu galibiyet Galatasaray için adeta bir “Hayat öpücüğü” oldu... Unutmayalım, Galatasaray yenik duruma düştüğü maçlarda bile tepki veremiyordu. Hiç olmazsa Kasımpaşa maçının ikinci yarısında dirildi, dikildi, rakibi hapsetti.
Şunu da söylemeliyim, tamam Sneijder kenarda oturmaz ama

Yazının Devamı

O'nun hikayesi…

23 Ekim 2014

Galatasaray’a iki gol atan bu Gabonlu Aubemeyang var ya... St. Etienne’de oynarken Galatasaray’a teklif ediliyor... Galatasaray, Gabonlu yerine, tercihini Kayserisporlu Amrabat ve başkalarından yana kullanıyor. Gabonlu o zaman Milan’ın malı ve sadece 1 milyon euroya kiralık... Hiç unutmam, Anelka Fenerbahçe, Ribery Galatasaray için aynı akşam İstanbul’a indiklerinde, Galatasaraylı taraftarlar “Bu adam nereden çıktı?” diye kıyameti koparmıştı. Gördük o adamı sonra... Avrupa’nın en pahalı, B. Münih’in en iyi oyuncularından biri oldu. Arama gibi, araştırma gibi bir sıkıntımız, daha doğrusu alışkanlığımız yok... Geçmiş yıllarda fırtına gibi esen ama günümüzde turşuya dönenleri alıp geliyoruz. Oysa bize bu adamların geçmişi değil, bugünü lazım...

İşte Pandev... Bir dönemler İnter’in uçan Makedon’u... Ama bir zamanlar... Şimdi dev projektörleri üstüne çevirsen gene de sahada görme şansın yok. Sadece Galatasaray değil, her kulübümüz bu yanlışı yapıyor. Sonra doğruyu söyledin mi, eleştirdin mi senden kötüsü yok. Zaten maşallah, başkanlar, yöneticiler “sütten çıkmış ak kaşık...” Her şeyin doğrusunu onlar bilirler, her şeyin en iyisini onlar yaparlar. İşte eserleri... Türk futbolu

Yazının Devamı

Küçük mutluluklar ülkesi...

5 Ekim 2014

Türkiye’de herşey sonuca bağlı... Kazandın mı sorun yok... Elli türlü eksiğin, yanlışın olsa bile sorun yok... Galibiyet herşeyin üstünü örtüyor...

Küçük mutluluklarla yetiniyoruz... Daha fazlasını talep etmiyoruz... Onun için büyük mutluluklara hasret kalıyoruz...

İşte Galatasaray’ın Erciyes deplasmanı...

Hafta içi bozgunundan sonra süper sonuç...

Yazının Devamı

Her kuşun eti yenmez

3 Ekim 2014

Beşiktaş bu maçı kaybetseydi, bundan sonra futbolun adaletine inanmazdım... Futbolun kitabı, böyle bir oyunun karşılığını mağlubiyet yazsaydı, inanın o kitabı okumazdım... Öyle bir maç oldu ki, tıpkı Nasrettin Hoca’nın hikayesi gibi... Eşeği kaybettik, oyunun bitimine iki dakika kala bulunca sevindik...

Oysa gerçekten, abartısız farklı kazanacağımız bir maçtı... Ama bizim takımlar, yerlisiyle, yabancısıyla gol atmasını beceremiyor... Son vuruşu yapamıyor...

Galatasaray maçında Arsenalli Welbeck aklıma geldi... Üç gol attı, üçü de birbirinin kopyası... Topun altına ayağını sokup bir karış havalandırdın mı, kaleci falan hikaye... Bunu biz yapamıyoruz, bu son vuruşu bir türlü beceremiyoruz... Olcay’ın ilk yarıda arka direğin oradan ve adeta iki metreden vurduğu, kaleci Loris’in ayağı ile çıkardığı top... Olcay o topu bir karış havalandırsa, kaleci Loris’e topu ağlardan çıkarmak kalırdı... Sonra bir Olcay şutu daha.. Fantastik bir Olcay röveşatası daha... Demba Ba’nın direkte patlayan vuruşu... İkinci yarıda iki metreden vurduğu, kaleci Loris’in kornere attığı şut...

Maçı her zaman golcüler almıyor... Bazen Loris gibi kaleciler alıyor... Loris sıradışı

Yazının Devamı

Çiftetelli oynasan nafile

27 Eylül 2014

Futbolda sistemlere, rakamlara dayalı tertiplere, taktiklere çok itibar etmem. Yok 4-4-2 çıksaydın, yok 3-5-2 oynasaydın. Nasıl çıkarsan çık, nasıl oynarsan oyna, eğer hırsın, hızın, isteğin, iştahın yoksa “çiftetelli” oynasan nafile, beceremezsin. Galatasaray, ligin en iyi, en hızlı, en iştahlı başlangıcını yaptı. Diyeceksiniz ki “yaptı da ne oldu, Sivasspor ilk 8 dakikada 3 mutlak pozisyon buldu.” Bu doğru. Ancak bu pozisyonlarda, Galatasaray savunma adamlarından çok, zeminin kayganlığı, top kontrolünü zora sokuşu etkili oldu.
Zemin demişken. Bu yağmura rağmen, herşeye rağmen iyi. Sivasspor’un kaçırdıkları demişken; sadece oynamaya çalışıyorlar. Pozisyon veriyorlar, pozisyon buluyorlar, ama futbolu çirkinleştirmeyi, “Çanakkale geçilmez” yapmayı, çamura yatmayı asla düşünmüyorlar. İşin ilginç yanı, seyircinin azlığı belki de ilk kez işe yaradı. Az ama öz sayıdaki Galatasaraylı “her şartta hep destek, tam destek” anlayışı ile sahadaki Galatasaray’ı sarıp sarmaladı.
Bu güzel görüntüde bir ayrıntı ilgimi çekti... İkinci gol sonrası bütün takım elele tutuşup hocalarına ve kulübüye doğru koşarken, Olcan’ın saha kenarına gelirken ekipten ayrılışı, kutlamaya katılmayışı hoş

Yazının Devamı

Kahır gecesi

10 Eylül 2014

Akşam saatlerinde basketbol ile başlayan “çilemiz”, gece geç saatlerde , futbolla adeta “kahır” gecesine döndü.
Biri Litvanya, diğeri İzlanda...
İmkanımız daha fazla...
Nüfusumuz daha yoğun...
Ekonomimiz mukayese bile edilmez...
Neye bakarsanız, kime bakarsanız bakın, her şey lehimize...
Ama skor tabelaları aleyhimize...

Yazının Devamı

Seyirci kaçtı

3 Eylül 2014

Kötü ve yavaş futbol, bitmeyen kavga ortamı, futbolun bazı aktörlerinin gerilimden beslenmesi futbol seyircisini tribünlerden kaçırdı. Almanya bu haftayı 500 bin seyirci ile oynarken, ligin birinci haftası sadece 50 bin seyirci topluyorsa, tehlike kapıya dayandı demektir. Kulüpler bindiği dalı kesti.

Süleyman Seba’nın olduğu bir çok yerde vardım, Süleyman Seba’nın adının geçtiği her şeye de varım. Hele bu, 2014-15 sezonunun, Süleyman Seba ile taçlanması, beni çok mutlu etti. İnanıyorum ki bu taraftar bir gün Seba’ya layık olacak ve tribünler yine o eski neşesine, centilmenliğine kavuşacak.

Ancak duayenimiz Şansal Büyüka ile randevularımız yine başlarken, girizgahımız hiç de hoş olmadı. Sessiz sedasız tribünler, taraftarsız maçlar... Neden, niçin, nasıl?

- Eğer tribünlerde seyirci yoksa, tuzsuz yemek, şekersiz tatlı, meyvasız ağaç gibisin. Yani yavansın, tatsızsın. Nitekim ilk hafta gördük. Tribünlerde seyirci yok, coşku yok, heyecan yok, dolayısıyla futbolun zevki yok... Ama bunu biz yaptık. Daha doğrusu kulüpler yaptı. Türkiye’de oynanan yavaş futbol, kulüp başkan ve yöneticilerinin bitmeyen kavgaları, demeçleri, siyasi partilerin “Salı” toplantılarına rahmet okutan açıklamaları,

Yazının Devamı