Hani “eğri gemi, doğru sefer” demişler ya, bu sezon Chedjou’yu gördükçe bu özdeyiş aklıma geliyor...
Müşteri bulsalar adamı satacaklardı... Alıcı çıkmayınca kerhen kaldı...
O Chedjou şimdi takımın kurtarıcısı...
Ne kadar çok bek aldın, ne kadar çok... Saymadığın para, almadığın adam kalmadı...
Döndün dolaştın, Sabri ile Hakan Balta’ya kaldın...
Üstelik Selçuk eski Selçuk değil, Burak eski Burak değil, Muslera artık bir kurtarıcı değil...
Hatta Melo... O bile eski Melo değil...
Mancini dedin, Prandelli‘yi getirdin, ikisini toplasan bir Fatih Terim etmedi...
Valla, bu kadar yanlışa gene de iyi gidiyorsun...
Futbolun kötü olsa da, sıralamada iyi gidiyorsun...
Ancak “ama“sı var bu işin...
Avrupa’ya çıktın mı, makyajın dökülüyor... Dertler dörder dörder geliyor...
Karabük karşısında erken gol neredeyse rakibi “nakavt“ etti... Sonraki dakikalarda Karabük ayakta bile kalamadı...
O dakikalarda ikisi Burak, biri Dzemaili ile bulduğun pozisyonları gol yapsan, oyun çoktan bitecek...
Ama Süper Lig seviyesinin bile altında oynayan rakibin karşısında o golleri yapamıyorsan, bu kadar sıkıntı çekiyorsan, dönüp geçmişte yaptığın yanlışlara bakacaksın...
Güzel futboluna alıştığımız, Avrupasını alkışladığımız bir Galatasaray vardı, onu da elimizden aldılar...
Sonuçla mutlu olanlara itirazım yok, benim berbat futbola isyanım var...