DÜNYADA Yılın olayı: ŞİDDET Yılın insanı: MALALA

30 Aralık 2014

Sona ermekte olan 2014 için dünyada “Yılın Olayı”nı ve “Yılın İnsanı”nı seçmekte pek zorlanmadığımı söyleyebilirim.
Bu seçimde göz önünde bulundurulan esas kriter, o olayın ve o insanın yıla damgasını vurması, varlığını dünya çapında hissettirmesi ve bıraktığı derin izlerle anılmasıdır.
Bu kıstasa göre, dünyada, 2014’te ŞİDDET “Yılın Olayı” ve MALALA YUSUFZAY “Yılın İnsanı” sıfatına en uygun özellikleri taşıyor.
***
“Yılın Olayı” olarak bu yıl şiddetin öne çıkmasının nedeni, bunun küresel düzeyde yayılması ve tırmanmasıdır.
Şiddet derken bu sözcük, siyasi anlamda, yerel ve uluslararası terörü, etnik, dinsel, mezhepsel çatışmaları, vahşet ölçülerine ulaşan saldırıları, toplumsal öfke patlamalarını kapsıyor.
Gerçi şiddet yeni bir olay değil. Ama şimdiye kadar 2014’teki gibi insanlık sınırlarını bu kadar aşan öylesine yaygın bir şiddet dalgası olmadı.

Yazının Devamı

Dalga geçme özgürlüğü...

27 Aralık 2014

Ve nihayet Hollywood galip geldi. Haftalarca tartışılan ve ABD ile Kuzey Kore arasında gerginliğe yol açan “The Interview” (Söyleşi) filmi sinemalarda ve de internette vizyona girdi.
Noel tatili ABD’de yüz binlerce kişinin “komedi” kategorisindeki bu filmi keyifle seyretmesine imkân sağladı.
Filmin yarattığı ve bütün dünyanın da heyecanla izlediği olaylar dizisini kısaca hatırlatalım.
Filmin konusuyla başlayalım: İki Amerikalı gazeteci “kapalı kutu” diye bilinen Kuzey Kore’nin “Yüce Lideri” Kim Jong-un’dan bir söyleşi için söz almayı başarıyorlar. Ancak istihbarat örgütü CIA devreye girip bu gazetecilere tehlikeli bir görev veriyor: Koreli lideri zehirleyerek öldürmek... O ana kadar komedi olarak görünen serüven, daha sonra heyecanlı sahnelerle devam ediyor...
Bir başka dizi
Kuzey Kore Hollywood’dan böyle bir filmin yapıldığını öğrenince kıyameti kopardı. ABD adeta putlaştırılmış olan “Yüce Lider”i küçük düşüren, onunla dalga geçen ve de onun hayatına kastedilişi yansıtan bir filmin gösterilmesine nasıl izin verir?
Kuzey Kore başkenti Pyongyang’dan çok sert tepkilerle beraber tehditler de yağmaya başladı. Amerikalılara 11 Eylül saldırısı hatırlatıldı; yani Kuzey

Yazının Devamı

Tolerans sona mı erdi?

26 Aralık 2014

Bu, “Der Spiegel”in bir başlığı... Ünlü Alman dergisi bu başlığı son günlerde İslam ve yabancı karşıtı bir örgütün Dresden başta olmak üzere Almanya’nın çeşitli kentlerinde düzenlediği gösteriler üzerine kullanmış.
Aralarında Neo-Nazilerin de bulunduğu on binlerce kişinin katıldığı bu eylemleri organize eden, kısa adıyla PEGIDA diye tanınan yeni bir örgüt. Bunun tam adı şudur: “Batı’nın İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar”...
İsminden de anlaşıldığı gibi bu yeni hareket İslam’ı bir tehdit olarak algılıyor ve buna karşı halk kitlelerini seferber etmeyi amaçlıyor.
Bu Almanya’da son zamanlarda yaygınlaşan “İslamofobi” hareketinin yeni bir halkasını oluşturuyor. Bu tür fanatik dinci ve ırkçı eylemler sadece Almanya’da değil, Avrupa’nın çeşitli yerlerinde de artık sık sık görülüyor.
Dolayısıyla, “Der Spiegel” dergisinin Dresden’deki son gösteriler vesilesiyle kullandığı “Tolerans Sona mı Erdi” başlığı çok daha geniş bir coğrafya için de geçerlidir.

Noel dileği

Yazının Devamı

Mısır gerçeği

24 Aralık 2014

Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad el Thani’nin, Ankara ziyaretinden iki gün sonra, Mısır’la bozuk ilişkilerini normalleştirme kararını ilan etmesi, Türkiye için düşündürücü bir gelişme.
Katar, Mısır’daki darbeden sonra, Türkiye ile birlikte Sisi yönetimine karşı tutum alan bir ülke. Bu duruş kendisini Körfez ve diğer bölge ülkeleri karşısında yalnızlığa itmişti.
Katar İslam ülkelerinin yanı sıra ABD ve AB’den Rusya’ya ve Çin’e kadar bütün ülkelerin tanıdığı ve iyi ilişkiler kurmaya çalıştığı Mısır’la, daha uzun süre küskün kalmanın bir yarar sağlamayacağını kavradı ve Sisi ile barışmaya karar verdi. Katar Emiri bu hafta özel bir temsilcisini Kahire’ye gönderdi. Temsilcinin Cumhurbaşkanı Sisi ile görüşmesinden sonra, Katar’da yayımlanan açıklamada, iki ülkenin “derin kardeşlik bağları”nın önemi vurgulandı...
***
Bu olay Mısır’daki yeni yönetimi tanımamakta ve Sisi’ye karşı sert tutum sürdürmekte ısrar eden Ankara’yı daha da yalnızlaşmış bir duruma düşürüyor.
Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın darbenin başından beri savunduğu politikanın bir “ilkesel” yanı var tabii. Hükümet askeri müdahaleyi yasadışı sayıyor, seçim yoluyla iktidara gelen Mursi’nin alaşağı edilmesine ve

Yazının Devamı

AB vizyonu zayıflıyor mu?

23 Aralık 2014

Araştırma şu sırada yapılsa Türkiye de AB’ye destek derecesi herhalde daha da düşük çıkar...
Euro-Barometre’nin kasım ayında düzenlediği kamuoyu araştırmasının yeni açıklanan sonuçlarına göre, Türkiye’de AB üyeliğine destek verenlerin oranı yüzde 28’e inmiş. Oysa geçen yıl bu oran yüzde 38 seviyesindeydi.
Son nabız yoklamasının yapıldığı günlerde Türkiye-AB ilişkilerinde bir hareketlenme umudu vardı. Buna rağmen bu beklenti halka pek mal olmamış olacak ki anket sonuçlarına da yansımamış. Şimdi ise 14 Aralık operasyonundan sonra çıkan gerginlik herhalde bu rakamı daha da düşürmüş olsa gerek...
Gerçi AB Bakanı Volkan Bozkır “Milliyet”e verdiği demeçte kendilerinde böyle bir rakam bulunmadığını ve bu araştırmaya şüpheyle baktığını öne sürdü, ama her halükârda “Türkiye bizi alır mı” konusunda beklentinin düşük olabileceğini belirtti.
Türkiye’de AB ile ilgili yapılan anketlerin bir düşüş trendi göstermesine şaşmamak gerek. Bu, yıllardır süren müzakerelerden bir sonuç çıkmamasının Türk halkında yarattığı bıkkınlığın ve düş kırıklığının bir sonucudur. Bunda zaman zaman Türk liderlerinin AB’ye karşı gösterdikleri sert tepkinin de etkisi vardır.
14 Aralık operasyonunun yol

Yazının Devamı

Çocukların günahı ne?

20 Aralık 2014

Henüz bir hafta önce 17 yaşındaki ünlü Pakistanlı kız Malala Yusafzay Nobel Barış Ödülü’nü alırken yaptığı konuşmada ülkesinde başına gelenleri hatırlatıyor ve dünyayı çocuk haklarını korumaya çağırıyordu.
Malala 2 yıl önce memleketinde okula gittiği için fanatik bir Taliban çetesi tarafından boynundan vurulmuş, İngiltere’de tedavi görüp ayağa kalktıktan sonra kendisini kız çocukların eğitimi ve genelde çocuk haklarının korunması davasına adamıştır.
Malala’nın Oslo’daki törende konuştukları dünyada yankılanırken, Pakistan’da bu hafta Taliban’ın, Peşaver kentinde asker çocuklarının okuduğu bir okulu hedef alıp 148 kişinin can verdiği bir katliama girişmesi, büyük şok yarattı.
Bu, çocuklara karşı kasten ve acımasız şekilde girişilmiş bir vahşetti. Zaten Taliban sözcüsü de amacın okulda okuyan çocukların asker kökenli ailelerine, “bu acıyı hissettirmek” olduğunu açıkça beyan etmekten çekinmedi.

Hani gür sesler?
Bu, Taliban’ın Pakistan ordusu tarafından bölgedeki militanlara karşı girişilen (ve tabii bu arada sivillerin de ölümüne yol açan) “Peygamberin Kılıcı” adlı askeri operasyonuna karşı bir misillemesiydi. Ama hedef de doğrudan doğruya okuldaki masum öğrencilerdi.

Yazının Devamı

Düşmanlıklar ebedi değil

19 Aralık 2014

ABD’nin Küba ile 53 yıldan beri kopuk olan ilişkilerini yeniden kırmaya karar vermesi, uluslararası platformda düşmanlıkların ebedi olmadığını gösteren en son örnek.
ABD Başkanı Barack Obama ile Küba Devlet Başkanı Raul Castro’nun önceki akşam ilan ettikleri bu “barışma” kararı, Soğuk Savaş’ın Amerika kıtasındaki son kalıntısını kaldırması bakımdan küresel bir önem taşıyor.
ABD’nin 1961’de Küba ile bozuşmasının nedeni malum. Fidel Castro’nun Küba’da 1959’da eski dikta rejimini devirip iktidara gelmesi gerçek anlamda bir devrimdi. Bu devrim ülkeye sosyalizmi getirmeyi amaçladığı gibi, ABD’nin bölgedeki nüfuzunu kırmayı da hedefliyordu. Popüler Fidel’in bu yönde attığı adımlar, o zaman ABD’yi çok endişelendirmişti.
Washington’un Castro’yu saf dışı etmek için giriştiği eylemler sonuç vermedi. Fidel halkın desteğiyle direndi, ABD’nin ağır ekonomik ambargosuna meydan okuyarak yoluna devam etti...
Nasıl dayandılar?
Tabii bu direnişin Küba halkı için bedeli çok ağır oldu. 1983’te Küba’ya ilk giden gazetecilerden biri olarak Kübalıların temel gıda maddeleri için dahi kuyruklarda saatlerce nasıl beklediklerini görmüştüm. Ama dikkatimi çeken nokta da şuydu: Kadın erkek, bu

Yazının Devamı

AB ile ipler kopar mı?

17 Aralık 2014

Türkiye’nin AB ile ilişkileri kırılma noktasında mı?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 14 Aralık operasyonuna tepki gösteren AB’ye karşı çok sert sözler sarf etmesi, böyle bir izlenim -ve kaygı- yaratmış bulunuyor.
Aslında bu sert sözler ilk kez söylenmiş değil. Başbakan olarak da Erdoğan’ın zaman zaman benzer bir üslupla AB’ye karşı çıkışlar yaptığı hatırlardadır.
Ama bu kez AB’ye karşı sergilenen tavrın, tam da iki tarafın ilişkilerde yeni bir başlangıç girişiminde bulunduğu bir zaman rastlaması dikkat çekicidir. Henüz geçen hafta üst düzey AB yöneticilerinin Ankara’yı ziyaretleri sırasında karşılıklı olarak ifade edilen iyi niyetler, yeni umutlar yaratmıştı.
Şimdi ise 14 Aralık operasyonu konusunda cereyan eden söz düellosu “İlişkiler kopma yoluna mı giriyor” sorusunu gündeme getiriyor.
Açıkçası bu kuşku Cumhurbaşkanı’nın, AB’den gelen eleştirilere karşılık söylediği şu cümlelerden kaynaklanıyor: “Acaba AB ne der, bizi alır mı, almaz mı? Bizim böyle bir derdimiz yok. Kendi göbeğimizi keseriz... Siz aklınızı kendinize saklayın...”
***

Yazının Devamı