Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Henüz bir hafta önce 17 yaşındaki ünlü Pakistanlı kız Malala Yusafzay Nobel Barış Ödülü’nü alırken yaptığı konuşmada ülkesinde başına gelenleri hatırlatıyor ve dünyayı çocuk haklarını korumaya çağırıyordu.
Malala 2 yıl önce memleketinde okula gittiği için fanatik bir Taliban çetesi tarafından boynundan vurulmuş, İngiltere’de tedavi görüp ayağa kalktıktan sonra kendisini kız çocukların eğitimi ve genelde çocuk haklarının korunması davasına adamıştır.
Malala’nın Oslo’daki törende konuştukları dünyada yankılanırken, Pakistan’da bu hafta Taliban’ın, Peşaver kentinde asker çocuklarının okuduğu bir okulu hedef alıp 148 kişinin can verdiği bir katliama girişmesi, büyük şok yarattı.
Bu, çocuklara karşı kasten ve acımasız şekilde girişilmiş bir vahşetti. Zaten Taliban sözcüsü de amacın okulda okuyan çocukların asker kökenli ailelerine, “bu acıyı hissettirmek” olduğunu açıkça beyan etmekten çekinmedi.

Hani gür sesler?
Bu, Taliban’ın Pakistan ordusu tarafından bölgedeki militanlara karşı girişilen (ve tabii bu arada sivillerin de ölümüne yol açan) “Peygamberin Kılıcı” adlı askeri operasyonuna karşı bir misillemesiydi. Ama hedef de doğrudan doğruya okuldaki masum öğrencilerdi.
Kendisini dine vakfeden, ülkede koyu bir dini düzen kurmak için silaha sarılan bir örgütün mensupları, nasıl masum çocukların canına kıyabiliyorlar?
Ne yazık ki son zamanlarda Yemen’den Nijerya’ya kadar birçok ülkede benzer radikal terör örgütleri çocukları hedef alan eylemlere girişiyorlar. Uluslararası camianın ve özellikle İslam dünyasının bu konuda sesini güçlü bir şekilde yükseltmesi, bu tür katliamları bir ağızdan lanetlemesi gerekiyor.

Boşa giden çaba
Taliban’ın Peşaver’deki saldırıda çocukları hedef alması, Pakistan kamuoyunu ayağa kaldırmış bulunuyor.
Taliban’ın ideolojisinin Pakistan toplumunun bir kesiminde destek gördüğü bir gerçek. Hatta Pakistan güvenlik ve istihbarat birimleri içindeki bazı unsurları da buna dahil.
Bir ara Pakistan yönetimi de Taliban ile görüşmeler yürütmüş, terörizmin bu şekilde sona erebileceğini düşünmüştü. Ancak bu çabalar sonuç vermedi.
Taliban ve benzeri son derece dogmatik terör örgütleriyle uzlaşmak mümkün olmuyor. Gerek Pakistan’da gerekse Afganistan’da Taliban’ın hedef olarak belirlediği toplum düzeni ve devlet yapısı konusundaki tutumu, hiçbir esneklik kabul etmeyen bir inanç ve “sabit fikir” niteliğindedir.

Tam bir açmaz
Peşaver’deki olaydan sonra, Navaz Şerif hükümeti Taliban ile ilgili stratejisini gözden geçirdi ve terörle mücadelede daha sert tedbirler almaya karar verdi. İlk adım olarak idam cezasını getiren Başbakan Şerif, Pakistanlı Taliban mensuplarının komşu Afganistan’da üslenip oradan saldırılarını yürütmelerini engellemeyi planlıyor.
Bu daha da ciddi bir Taliban tehdidi ile karşı karşıya bulunan Afganistan ile Pakistan arasında yeni bir işbirliği kapısını açıyor.
Ne var ki Taliban ile masada uzlaşmak kadar, savaş alanında onu saf dışı etmek de pek mümkün görünmüyor.
Pakistan böyle bir açmaz içinde, katliam kurbanı günahsız çocukları için ağlıyor.