Bu, “Der Spiegel”in bir başlığı... Ünlü Alman dergisi bu başlığı son günlerde İslam ve yabancı karşıtı bir örgütün Dresden başta olmak üzere Almanya’nın çeşitli kentlerinde düzenlediği gösteriler üzerine kullanmış.
Aralarında Neo-Nazilerin de bulunduğu on binlerce kişinin katıldığı bu eylemleri organize eden, kısa adıyla PEGIDA diye tanınan yeni bir örgüt. Bunun tam adı şudur: “Batı’nın İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar”...
İsminden de anlaşıldığı gibi bu yeni hareket İslam’ı bir tehdit olarak algılıyor ve buna karşı halk kitlelerini seferber etmeyi amaçlıyor.
Bu Almanya’da son zamanlarda yaygınlaşan “İslamofobi” hareketinin yeni bir halkasını oluşturuyor. Bu tür fanatik dinci ve ırkçı eylemler sadece Almanya’da değil, Avrupa’nın çeşitli yerlerinde de artık sık sık görülüyor.
Dolayısıyla, “Der Spiegel” dergisinin Dresden’deki son gösteriler vesilesiyle kullandığı “Tolerans Sona mı Erdi” başlığı çok daha geniş bir coğrafya için de geçerlidir.
Noel dileği
Hıristiyan dünyası dün Noel’i kutladı. Papa’nın bu münasebetle yayımladığı mesaj çok anlamlıydı. Ruhani lider son zamanlarda dünyada nefret, baskı ve şiddet dalgasına dikkati çekti ve insanlığı hoşgörülü ve uyumlu davranmaya çağırdı.
Bu tür mesajlar her Noel’de ve diğer dinlere ait bayramlarda, ayrıca yılbaşında duyulur. Ama ne yazık ki bunlar sadece bir temenniden ibaret kalır.
Eğer öyle olmasaydı, Papa’nın da işaret ettiği nefret, baskı ve şiddet ya da “Der Spiegel”in değindiği hoşgörüsüzlük bu kadar tırmanır mıydı?
Herkes kavgalı
Sona ermekte olan 2014 yılının belki de en önemli özelliklerinden biri, tolerans eksikliğinin, fanatizmin, aşırılığın had safhaya ulaşmış olmasıdır.
Dinsel, mezhepsel, etnik ve toplumsal nedenlerle kin ve nefret duyguları bütün dünyada öylesine yayıldı ki, günümüzde ırkçı, ayırımcı, baskıcı eylemlere sahne olmayan ülke neredeyse yok.
Farklı nedenlerle de olsa, Afrika’dan Asya’ya, Amerika’dan Avrupa’ya kadar, ya farklı ülkeler ya da aynı ülke içindeki halklar, etnik ve dinsel gruplar birbirleriyle kavgalı durumdalar.
Her bir ülkeyi, her bir etnik veya mezhepsel grubu uzun uzun burada sıralamaya gerek yok; Ortadoğu’dan Kara Afrika’ya kadar, yüz binlerce masum insanın ölümüne ve büyük insanlık trajedilerine yol açan çatışmalara ve bunu tetikleyen kin ve nefrete bakın...
Oysa yakın zamana kadar bu insanlar pekâlâ yan yana karşılıklı hoşgörü ve uyum içinde yaşıyorlardı...
Kim düzeltecek?
Şimdi aynı halklar neden birbirlerinden nefret ediyorlar, neden çözümü silaha sarılıp düşman olarak gördükleri insanları öldürüyorlar?
Bunun bölgelere, ülkelere göre çeşitli nedenleri var. Bunları tek tek incelemek ve doğru bir teşhis koymak, sosyal bilimcilerin işi.
Ama bunda esas sorumluluk liderlere, -ülke yöneticilerinden dini önderlere kadar- düşüyor. Halk tabakalarına bir şekilde nüfuz etmiş olan nefreti, düşmanlığı, şiddet içgüdüsünü bastırmak, onun yerine toleransı, uzlaşmayı ve sevgiyi aşılamak esas onların görevi.
Günümüz “toleransın sona erdiği dönem” olarak tarihe geçmemeli...