Başka bir “insanlık trajedisi”

5 Ağustos 2014

Tüm dikkatlerin Gazze üzerinde odaklandığı şu günlerde “IŞİD cephesi”nde de önemli gelişmeler oluyor.
Irak’ta ve Suriye’de IŞİD, veya yeni adıyla İslam Devleti (İD) savaşçıları hâkimiyet alanlarını genişletiyorlar. Ancak bu süreç çok kanlı ve acımasız şekilde gelişiyor.
Dün Birleşmiş Milletlerin Irak temsilcisi Nikolay Mladeniv, IŞİD’in Irak’ın kuzeyindeki Sincar ve Zuma kasabalarını ele geçirmesinden sonra, 200 bin kişinin evlerini terk edip yollara düştüklerini açıkladı. Temsilci bölgedeki durumu “bir insanlık trajedisi” olarak nitelendirdi ve bu mültecilerin ciddi bir “güvenlik tehdidi” ile karşı karşıya bulunduklarını belirtti.
Çoğu Kürt Yezidileri olan bu mültecilerin bir kısmı daha önce IŞİD’den kaçarak Sincar’a sığınmıştı. Şimdi oraları da kendileri için güvenli değil. Zira cihatçılar onları kâfir sayıyor, ibadet yerlerini imha ediyor, direnenleri vahşice öldürüyor.
Ramazan Bayramı sırasında IŞİD’in yayınladığı bazı videolar dünyayı şoke etti. Bu videolardan birinde militanların peşmerge olduğu sanılan bir grup insanı parça parça nasıl katlettikleri görülüyor.
Bu arada militanların “kendilerinden olmayanlara ait” cami ve türbeleri dinamitle yıkmalarına ilişkin

Yazının Devamı

Gazze’de ateş kesilemeyecek mi?

2 Ağustos 2014

Sabahleyin Gazzeliler ve İsrailliler bir ateşkes “müjdesi” ile uyandılar. ABD ve BM’nin yoğun çabaları sonunda iki taraf da Gazze’deki çarpışmalara 72 saat “ara” verecek, bu arada Kahire’de yapılacak görüşmelerde bu ateşkesin “geçici”den “sürekli”ye dönüştürülmesine çalışılacak ve hatta böylece siyasi bir çözümün yolu açılacaktı...
Henüz öğle vakti gelmeden, bölgeden yeni karşılıklı çatışma haberleri gelmeye başladı. İki taraf da birbirini ilk ateşi açmakla suçladı. Tıpkı son üç haftada daha önce ilan edilen, fakat kısa zamanda çöken 5 ateşkes gibi...
Bu ateşkesler o kadar kırılgan ki birkaç saat sonrası için dahi bir tahminde bulunmak çok zor ve riskli...
Bu iki tarafın birbirlerine hiç güvenmediklerini ve en ufak bir tahrik karşısında “misilleme kısır döngüsü”nü hemen başlatmaktan çekinmediklerini gösteriyor. Bu misillemeler tırmanınca da bu kısır döngüyü kırmak ve bir önceki statükoya dönmek pek mümkün olmuyor.

Kim kontrol edecek?
Son ateşkes anlaşması, ABD’nin başını çektiği ve Türkiye’nin de içinde bulunduğu bölge ülkelerinin de katıldığı aktif girişimlerin sonucudur. Bir bakıma Gazze’de silahların susması ve bu insanlık dramının son bulması için, uluslararası

Yazının Devamı

“Dünya seyirci kalıyor” derken...

1 Ağustos 2014

Gazze’deki insanlık trajedisi karşısında haklı olarak gösterilen tepki, dünyanın bu olaylara kayıtsız kalmasından duyulan öfkeyi ve düş kırıklığını yansıtıyor.
Gerçekten uluslararası camianın bu konudaki hareketsizliği ve aczi, özellikle ülkemizde güçlü bir şekilde dile getirildiği gibi, derin umutsuzluk yaratıyor.
TV ekranlarına yansıyan dramatik görüntüler bütün dünyada insanların yüreğini parçalıyor elbet. Dünya medyası -ve bu arada özellikle Batı televizyonları ve gazeteleri- olaylara, açıkçası bizim medya organlarından da daha geniş yer veriyor...
Saldırıların ve ölülerin aldığı vahim boyutlar üzerine uluslararası diplomaside bir hareketlenme başladı. Ama bu girişimler toplantı masalarından ve kulislerden ne yazık ki savaş alanında ateşin kesilmesini, akan kanın durmasını ve bu facianın son bulmasını sağlayamıyor.
Diğer bir deyişle, olaylara geç de olsa kayıtsız kalmayanların ve bir şeyler yapmak gayretini gösterenlerin de elinden fazla bir şey gelmiyor.
Bu ilk kez görülen bir durum değil. Fazla gerilere gitmeye gerek yok; Suriye dramında da aynı tecrübeler yaşanmadı mı ve “Dünya neden olanlara seyirci kalıyor” denmedi mi?

Yazının Devamı

Dış politikada yeni belirleyici

26 Temmuz 2014

İsrail’in saldırılarıyla dünya gündemine oturan Gazze meselesi artık Türk dış politikasını yönlendiren bir faktör oluyor.
Hükümetin bu konuda aldığı kesin ve kararlı tutum, önümüzdeki dönemde oynamak istediği bölgesel ve küresel rolleri ve dış ülkelerle ilişkileri belirleyecek.
Bu sorun iktidarın son zamanlarda Ortadoğu politikasında karşılaştığı sıkıntıları telafi etmesi ve aktif bir bölgesel aktör olarak atağa kalkması için bir fırsat oluşturuyor.
Bütün işaretler, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ve ekibinin bu fırsatı içte olduğu kadar dışta da değerlendirmeye çalışacağını gösteriyor...
***
İktidarın Ortadoğu politikasında ve özellikle komşu ülkelere açılımlarında başta gösterdiği performansa karşılık, Arap Baharı’ndan sonra değişen şartlar sonucunda başarısızlık ve sıkıntılarla karşılaştığı bir gerçek. Türkiye bir ara üstlendiği düzen kurucu ve arabulucu rolleriyle aktif bir “bölgesel güç” olarak ortaya çıkmışken, son zamanlarda birçok komşularıyla kavgalı hale geldi ve ciddi sorunlar yaşadı.
Örneğin Ankara’nın Suriye’de şiddetle kınadığı Esad rejiminin muhalifler tarafından kısa zamanda devrileceği hesabı tutmadı, bu yöndeki çabaları geri tepti. Bugün Esad

Yazının Devamı

Sonunda ateş kesilecek, ama...

25 Temmuz 2014

İsrail’in Gazze’ye karşı saldırılarından iki hafta sonra uluslararası camia nihayet akan kanı durdurmak için harekete geçti. BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun ve ABD Dışişleri Bakanı John Kerry başta olmak üzere belli başlı aktörler şimdi bir ateşkesin sağlanması için devredeler.
Diplomatik çabalar devam ede dursun, Gazze’deki büyük insanlık trajedisi daha da ciddi boyutlar alıyor. Her geçen saat, hatta her dakika bu faciayı derinleştiriyor. Bu nedenle zaten galibi olmayan bu savaşın bir an önce sonlandırılması, acil bir ateşkesin ilan edilmesi şart.
Ama nasıl bir ateşkes?
İdeali tabii kalıcı bir ateşkestir. Yani silahların tamamen susacağı, bir yandan yaralar sarılırken diğer yandan siyasi çözüm yollarının aranmasına imkân verecek bir ateşkes...
Şu an, “Önce şartların müzakeresi, sonra ateşkes mi, yoksa önce ateşkes, sonra müzakere mi?” tartışmalarının yapılacağı zaman değil doğrusu. Ancak anlaşılan, üç dört gündür taraflarla arabulucular arasında bunun tartışması yapılıyor.

Şartlı mı, şartsız mı?

Yazının Devamı

Fransa Sarayı’nda “Medeniyetler İttifakı”

15 Temmuz 2014

Fransa’nın İstanbul Başkonsolosluğu geçen cumartesi gecesi iki etkinliği içeren bir “Ramazan Gecesi”ne ev sahipliği yaparak bir “ilk”e imza attı.
Etkinliğin birinci bölümünde, Beyoğlu’ndaki 5 yüz yıllık sarayın geniş salonlarında, 300 davetliye bir iftar yemeği verildi. İsteyen misafirlerin namaz kılmaları için de sarayın bahçesinde bir mescit hazırlandı.
Etkinliğin ikinci bölümü popüler bir sanat olayına ayırıldı. Fransa Sarayı gene ilk kez kapılarını İstanbul’daki müzikseverlere açtı. Ünlü Pierre Blanchard Gypsy caz beşlisi sarayın bahçesinde dinleyicileri adeta büyüledi.
Bu keyifli Ramazan Gecesi’nin en ilginç yanı da Fransa Sarayı’nda bu “ilk”i gerçekleştiren Başkonsolos Muriel Domenach’ın Türkçe olarak yaptığı anlamlı konuşma oldu.
İstanbul’daki görevine geçen eylül ayında başlayan Bayan Domenach, Türkçeyi sadece konukları ile sohbetlerinde değil, böyle bir konuşmada dahi kullanabilecek kadar öğrenmiş. Bunda kendisinin yabancı dillere (Çince dahil) yatkınlığı kadar, Osmanlı tarihi uzmanı olan ve çok iyi Türkçe bilen kocası Prof. Olivier Bouquet’nin katkısı da büyük.

Laiklik anlayışı

Yazının Devamı

Kim “dur” diyecek?

12 Temmuz 2014

Gazze’de şu sırada yaşanmakta olan trajedi, son yıllarda defalarca gerçekleşen senaryonun bir tekrarı: İsrail’in hava bombardımanı altında ölen ve yaralanan siviller, çocuklar, kadınlar... Harabeye dönen mahalleler, evsiz kalan aileler... Öfke ve korku içinde, geleceklerinden umudu kesmiş bir milyon 700 bin talihsiz insan...
Geçen günkü yazımızdaki deyişiyle bu “misilleme kısır döngüsü” kırılmayacak mı? Gazzeliler kendi makus kaderleriyle daha ne kadar karşı karşıya kalacaklar?
Daha önce pek çok kez benzer senaryolar görüldü. Şöyle ki: Hamas’ın İsrail’e fırlattığı roketlere karşılık, İsrail var gücü ile Gazze’yi yoğun bombardımana tabi tutuyor... Dünya telaşlanır gibi oluyor ve tarafları ateşi kesmeleri için zorluyor. Çatışmalar duruyor, bir süre nisbi bir sükunet hâkim oluyor. Ta ki en ufak bir olay bahane edilerek savaşın yeni bir raundu başlayıncaya kadar...
Şimdikine benzer bir durum iki yıl önce yaşanmıştı. Bunca kan ve acından sonra Kasım 2012’de ateşkes ilan edilmişti. O raunt neye yaradı? İsrail’in askeri üstünlüğü Hamas’ı dize mi getirdi? Gazze’den roket atışları İsrail’in Filistinlilerin haklarını kabul etmesine mi yol açtı?
Tekrar tekrar bütün bu olanlar,

Yazının Devamı

Brezilya’nın asıl derdi

11 Temmuz 2014

Futbol ile yatıp kalkan Brezilya, ev sahipliği yaptığı Dünya Kupası’nda uğradığı feci hezimetin etkisinden herhalde kolay kurtulamayacak.
Yarı finalde Almanya karşısında 7-1 mağlup olan Brezilyalılar, kendilerini rezil duruma düşmüş ve bütün itibarlarını kaybetmiş hissediyorlar.
Diğer bir deyişle bu ağır yenilgi, spor alanının da ötesinde, ülkenin sosyal ve siyasal yaşamına da yansıyacak gibi görünüyor.
Ne de olsa, Brezilya’da Dünya Kupası, ta başından beri politize edilmişti. Nitekim FIFA 2007 yılında, 2014 Dünya Kupası’nın Brezilya’da yapılmasına karar verildiğinde, Brezilya bunu büyük bir zafer ilan etmişti.
O zaman ülkenin uluslararası itibarı yükseliyordu. Brezilya artık demokrasi ile yönetilen istikrarlı bir Güney Amerika ülkesiydi. Ekonomisi büyük hızla gelişiyordu. Uygulanan liberal sistemle, sanayide ve teknolojide dev adımlar atılıyordu. Milli gelirin adeta patlaması sayesinde 200 milyon nüfusun 40 milyonu artık orta sınıf düzeyine erişiyordu. Brezilya dünyanın en büyük ekonomisine sahip 8. ülke oluyordu...

Ekonominin iki yüzü

Yazının Devamı