İsrail’in Gazze’ye karşı saldırılarından iki hafta sonra uluslararası camia nihayet akan kanı durdurmak için harekete geçti. BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun ve ABD Dışişleri Bakanı John Kerry başta olmak üzere belli başlı aktörler şimdi bir ateşkesin sağlanması için devredeler.
Diplomatik çabalar devam ede dursun, Gazze’deki büyük insanlık trajedisi daha da ciddi boyutlar alıyor. Her geçen saat, hatta her dakika bu faciayı derinleştiriyor. Bu nedenle zaten galibi olmayan bu savaşın bir an önce sonlandırılması, acil bir ateşkesin ilan edilmesi şart.
Ama nasıl bir ateşkes?
İdeali tabii kalıcı bir ateşkestir. Yani silahların tamamen susacağı, bir yandan yaralar sarılırken diğer yandan siyasi çözüm yollarının aranmasına imkân verecek bir ateşkes...
Şu an, “Önce şartların müzakeresi, sonra ateşkes mi, yoksa önce ateşkes, sonra müzakere mi?” tartışmalarının yapılacağı zaman değil doğrusu. Ancak anlaşılan, üç dört gündür taraflarla arabulucular arasında bunun tartışması yapılıyor.
Şartlı mı, şartsız mı?
Sonunda bir şekilde ateşkes üzerinde bir mutabakat sağlanabilecek. Ama önemli olan, bu seferki ateşkesin daha öncekilere benzememesi, bunun “geçici” değil, “kalıcı” olmasıdır.
Şimdiye kadar Hamas lideri Halit Meşal, ateşkese ancak bazı şartların önceden kabul edilmesi halinde “evet” diyeceğini söyledi. Bu şartlar, Gazze üzerindeki ablukanın kaldırılması, Mısır’la Refah sınır kapısının açılması, İsrail’de tutuklu Hamas mensuplarının serbest bırakılması yönündeydi.
Filistin Yönetimi Başkanı Mahmut Abbas, ateşkesin derhal ilan edilmesini ve hemen ardından bu şartların müzakere edilmesini istiyor. Bu yönde hem Meşal ile direkt görüşmeleri oldu, hem de Türkiye ve Mısır ile temasları. Ankara ve Kahire ayrı ayrı girişimlerde bulundular.
Eğer bütün bu çabalar sonuç verirse, ateşkesin siyasi çözüme yönelik bir süreci başlatması olasılığı var. Yeter ki daha fazla kan dökülmeden silahlar sussun...
Nasıl çözülür?
Son olaylar Gazze meselesinin veya İsrail ile Hamas arasındaki ihtilafın savaşla halledilemeyeceğini açıkça gösterdi. Bu işte “askeri çözüm”ün bir yere götüremediği artık anlaşılmalıdır.
İsrail askeri ve teknolojik üstünlüğüne rağmen, Hamas’ı dize getirmekten uzaktır. Bunu daha önce de denedi. Bu kez karşısında daha güçlü bir Hamas buldu. Roketlerini Telaviv’e ve Ben Gurion Havaalanı’na ulaştırabilen, Gazze’de İsrail ordusuna zayiat verebilen bir Hamas... Kaldı ki İsrail Hamas’ın askeri altyapısını (bu kez tünelleri) imha etse de bu “asimetrik savaş”ı kazanamıyor, kalıcı bir güvenlik sağlayamıyor.
Hamas’ın da roket atarak İsrail’i dize getirmesi mümkün olmuyor. Bu, iki tarafın birbirini yenebileceği bir savaş değil.
Bu yıllanmış meselenin çözümü askeri cephede değil, siyasi platformda aranmalıdır. Ateşkes saldırılara verilen kısa bir “ara” değil, Hamas dahil, tüm tarafların siyasi çözüm üzerinde anlaşmalarını sağlayacak bir “başlangıç” olmalıdır.