Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Fransa’nın İstanbul Başkonsolosluğu geçen cumartesi gecesi iki etkinliği içeren bir “Ramazan Gecesi”ne ev sahipliği yaparak bir “ilk”e imza attı.
Etkinliğin birinci bölümünde, Beyoğlu’ndaki 5 yüz yıllık sarayın geniş salonlarında, 300 davetliye bir iftar yemeği verildi. İsteyen misafirlerin namaz kılmaları için de sarayın bahçesinde bir mescit hazırlandı.
Etkinliğin ikinci bölümü popüler bir sanat olayına ayırıldı. Fransa Sarayı gene ilk kez kapılarını İstanbul’daki müzikseverlere açtı. Ünlü Pierre Blanchard Gypsy caz beşlisi sarayın bahçesinde dinleyicileri adeta büyüledi.
Bu keyifli Ramazan Gecesi’nin en ilginç yanı da Fransa Sarayı’nda bu “ilk”i gerçekleştiren Başkonsolos Muriel Domenach’ın Türkçe olarak yaptığı anlamlı konuşma oldu.
İstanbul’daki görevine geçen eylül ayında başlayan Bayan Domenach, Türkçeyi sadece konukları ile sohbetlerinde değil, böyle bir konuşmada dahi kullanabilecek kadar öğrenmiş. Bunda kendisinin yabancı dillere (Çince dahil) yatkınlığı kadar, Osmanlı tarihi uzmanı olan ve çok iyi Türkçe bilen kocası Prof. Olivier Bouquet’nin katkısı da büyük.

Laiklik anlayışı
Başkonsolos Domenach konuşmasının başında Fransızların Ramazan ile ilgilenmesinin hem bu dinin evrensel niteliğinden hem de Fransa’da İslam’ın ikinci din olmasından kaynaklandığını belirtti ve sözü ülkesinin laiklik anlayışı konusuna getirdi. Şu cümleleri açıklayıcı ve düşündürücü idi:
“Fransız laikliği burada bazen yanlış anlaşılıyor. Bu, açık bir laikliktir. Bu, dinleri inkâr etmez, manevi olan ile dünyevi olan arasındaki ayrılığı ve bağımsızlığı düzenler. Farklı dinlere mensup inananlar ile inanmayanlar birlikte yaşamalarına imkân verebilmek amacıyla kamusal alanın tarafsızlığını tanzim eder. Laiklik, dışlama değil, bir özgürlük ve birleşme ilkesidir.”

Yeni diplomasi
Fransız Başkonsolosluğu’nun iftar yemeği ve müzik şöleni içeren bir Ramazan Gecesi düzenlemesinin birkaç bakımdan özel anlamı var:
* Her şeyden önce bunun bir “ilk” olması ve geniş ilgi ve takdir toplaması ibret vericidir. Diplomatik misyonlar artık kapılarını halkın çeşitli kesimlerine açıyor, bulundukları ülkedeki kültür ve geleneklere yakınlık gösteriyor. Diğer bir deyişle, “klasik diplomasi”nin yerini yeni bir diplomasi anlayışı almaya başlıyor.
* Fransa Sarayı’nda yaşanan “Ramazan Gecesi”nin esprisi kitleler arası yakınlaşma veya son yıllarda kullanılan terimiyle bir “Medeniyetler İttifakı” anlayışı doğrultusundadır. Çeşitli inanç ve kültürlere sahip insanları birbirine yakınlaştıran bu tür etkinliklere özellikle büyük ayrışmaların ve sürtüşmelerin yaşandığı bugünkü ortamda çok büyük ihtiyaç vardır.
* Türkiye’nin İspanya ile birlikte ve Birleşmiş Milletler’in desteğiyle başlattığı “Medeniyetler İttifakı” projesi ne yazık ki son zamanlarda kâğıt üstünde kalmıştır. Bu fikri canlı tutmak için bütün imkânlar seferber edilmeli, bütün fırsatlar değerlendirilmelidir.
İstanbul’daki Fransa Sarayı’ndaki Ramazan etkinliği bunun güzel bir örneğini verdi.
Not: Yıllık iznimin bir kısmını kullanacağım için yazılarıma kısa bir ara veriyorum.