Bir kilo fazlan bile olsa tehlike işareti

8 Şubat 2010

Çoğumuz normal karşılasa da yıllar geçtikçe artan kilolarımız, genişleyen bel çevremiz hayra alamet değil. Araştırmalar, birkaç kilo bile olsa, fazla kilo ile kalp damar hastalıklarının ilişkisini açıkça ortaya koyuyor...

Her gün medyada, dost sohbetlerinde fazla kilolarımızın sağlığımızı tehdit ettiğini duyuyoruz. Zaman zaman buna karşı çıkanlar da oluyor. Biraz göbekli olmanın olumsuz bir yanı olmadığını söyleyenler de var. Elli yaşında birisinin 25 yaşındaki kilosunda kalmasının beklenemeyeceği düşünülüyor. Bilinen bir kalp hastalığı, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kan yağlarında önemli bozukluklar yoksa fazla kilolu, hatta şişman olmanın zararlı olmadığı tartışılıyor. Buna karşılık hemen herkes, fazla kilolardan kurtulmanın, yüksek tansiyon, şeker ve kalp hastalıklarının tedavisinde önemli olduğunu kabul ediyor.
Tartışmanın odaklandığı nokta, fazla kilolu veya şişman olup da başka hiçbir anormalliği olmayanların da tehlike altında olup olmadığı. Başka bir deyişle, birkaç kilo fazlası olması dışında hiçbir anormal bulgusu olmayanlarda kalp hastalığı, inme ve ölüm riski yüksek mi?
İsveçli bilim insanları bu soruya ışık tutacak araştırmalarını bu ay içinde Circulation

Yazının Devamı

Egzoz gazları kalbe zararlı

1 Şubat 2010

Araştırmalara göre trafiğe bağlı hava kirliliği kalp ve akciğerlere çok zararlı. Trafiğin yoğun olduğu yollara yakın bölgelerde oturanlar tehdit altında. Trafikte geçirilen zaman da tehlikeli; kalp krizi riskini 3 kat artırıyor

Kapalı yerlerde sigara içilmesini yasaklayan kanunun kalp-damar ve akciğer hastalıklarından ölümleri azaltacağına şüphe yok. Türkiye’den önce sigaraya karşı benzer önlemler alan ülkelerden gelen araştırma haberleri, yasağın boşa olmadığını gösteriyor.
Sigaranınkine benzer zararlı etkileri olan bir başka duman daha var: Motorlu araçların egzoz borularından atmosfere salınan gazlar. Amerika Birleşik Devletleri’nde Sağlığa Etkiler Enstitüsü adlı kuruluşun uzmanları, dünyanın dört bir yanında bu konuda yapılmış 700 araştırmayı inceleyip bir rapor yayınladı. 12 Ocak 2010’da Boston’da açıklanan bu incelemede trafiğe bağlı hava kirliliği mercek altına alındı. Çoğunluğunu Amerikalı ve Avrupalı bilim insanlarının oluşturduğu komisyon, trafiğe bağlı hava kirliliğinin, kalp ve akciğerlere çok zararlı olduğunun altını çiziyor.
Araç sayısı artışı tehlikeli
1960’ların sonunda endüstrileşmiş ülkelerde başlayıp daha sonra gelişmekte olan birçok ülkede egzoz

Yazının Devamı

ANTİOKSİDANLAR kalbimizi korur mu?

18 Ocak 2010

Kalp sağlığını koruyor diye övülen vitamin haplarının yararlarını ünlü bir uzmanın ağzından da duysak düşünmeliyiz. Araştırmalar hap almak yerine vitamin ve antioksidanlardan zengin besinler yememizi söylüyor. Her gün meyve ve sebze yiyenlerde, kalp krizi riskinin üçte bir, inme riskinin ise üçte iki oranında düştüğü biliniyor


Çeşitli etkenlerle yörüngesindeki bir elektronu kaybedip serbest radikal haline gelen molekül, damarın içini döşeyen hücreleri tahrip eder. Aynı zamanda kötü kolesterolü de etkileyip azdırır. Böylece okside olan kolesterol, zedelenen sıvayı geçip duvarın içine girer. Besinlerdeki antioksidanlar bu tahribatı onarıp damar sertliğine karşı savaşırlar.


Gazetelerde, dergilerde gün geçmiyor ki vitamin haplarının, antioksidanların veya destekleyici ‘doğal ürünler’in yararlarını anlatan bir yazı çıkmasın. Bu maddeler sağlık otoriteleri tarafından ilaç olarak kabul edilmediği için sıkı denetim ve kontrollerden geçmiyor. Piyasaya sürülmeden önce yararlarının kanıtlanması ve yan etkilerinin kabul edilebilir düzeyde olduğunun gösterilmesi gerekliliği yok. Her derde deva olarak sunulan bu ürünleri methedenler kervanına zaman zaman hekimlerin de katıldığı oluyor.

A

Yazının Devamı

Tiroid, kalp hastalığı yapar mı?

11 Ocak 2010

Hale hanım daha 33 yaşında, bazı sıkıntıları olsa da, kendine bir hastalık konduramıyordu. Ancak, en çok kalp çarpıntısından rahatsızdı. Hele merdiven çıktığında, sanki göğsünün içinde bir kuş varmış gibi çarpıyordu kalbi. Geceleri uykusu eskisi gibi deliksiz değildi. İştahı iyiydi ama biraz kilo vermişti. Doktora gitmeye niyeti yoktu ama kocasını ısrarıyla evlerinin yakınındaki polikliniğe gittiler.
Tansiyonu 15.5/6, kalp hızı 96 bulundu. Doktor, muayenesinin normal olduğunu ama yine de bir kalp hastalığı olabileceğini, bir dizi inceleme yapmak istediğini belirtti. Çekilen EKG’de kalp atışlarının hızlı olması dışında bir anormallik yoktu. Kalp ultrasonu yapan doktor, kalbin gayet kuvvetli çalıştığını, çarpıntısının yorgunluğa ve strese bağlı olduğunu söyledi. Tansiyonun yüksek olması da aynı nedenlere bağlıydı. Bu sonuç Hale Hanım’ın da aklına yattı. Son haftalarda stresten olsa gerek kolay sinirlenir olmuştu. Hep bir sıkıntı vardı içinde, serin mekânlarda bile ateş basıyor, kolayca terliyordu. Gelecek hafta çıkacakları iki haftalık tatilin şikâyetlerine iyi geleceğini düşündü.
Peki neden neydi?
Ama tatilde çarpıntı ve nefes darlığının artması, ayaklarının şişmeye başlaması

Yazının Devamı

Kolesterol için ilaç şart mı

4 Ocak 2010

Geçen hafta kan tahlillerini yollayan okurumdan daha fazla bilgi içeren bir mektup aldım. Hikmet bey 54 yaşında, boyu 1.74, kilosu 90. Sekiz ay önce kendini iyi hissetmediği için doktora gitmiş. Yapılan incelemeler sonunda gizli şekeri ve yüksek tansiyonu olduğu saptanmış.
Kalp damarlarında daralıklar olduğu ancak baypas ameliyatı veya stent takılmayı gerektiren bir durumu olmadığı söylenmiş. Bu vesileyle sigarayı bıraktıktan sonra kendini daha iyi hissediyormuş. Verilen ilaçları bir süre aldıktan sonra bırakmış. Mektubuna yandaki raporunu da eklemiş. Kolesterolüm için ilaç almam şart mı diye soruyor.

Önce ilaçsız tedavi
İlaçla tedaviye gelmeden önce, söylenecek çok söz var. Çok şükür ki Hikmet Bey sigarayı bırakmış. Zaten risk faktörü denilen özelliklerin hemen hepsi var: Yüksek tansiyon, şeker hastalığı, şişmanlık, kan yağlarında anormallik. Sekiz ay önceki anjiyonun gösterdiği kalp damarlarındaki darlıklar da cabası. İlaçla tedavi kadar, hatta daha önemli olan ve birinci sırada ele alınması gereken konu hayat tarzı değişikliği. Bu dönüşümde iki önemli unsur var. Zayıflayıp ideal kiloyu korumak ve düzenli egzersiz yapmak. 54 yaşında birinin hayatının geri kalan bölümünde

Yazının Devamı

Çocuklarda kolesterole dikkat!

28 Aralık 2009

Çocuklarda toplam kolesterol 2 yaşından sonra yükselmeye başlıyor. 16, 17 yaşlarında düşüş görülüyor. Çocukta toplam kolesterol 170 mg/dl altında olmalı. Eğer anne babada kolesterol çok yüksekse çocukların kan yağları belli aralıklarla ölçülmeli
Normal kolesterol düzeyinin ne olması gerektiği konusunda okuduklarından kafasının iyice karıştığını söyleyen bir okurum bana kolesterol değerini yollayıp ‘Ne yapmalıyım?’ diye soruyor. Hikmet adlı okura cevap vermeden önce bu tahlildeki rakamların nasıl elde edildiğine bakalım.

Kolesterol nasıl ölçülür?
Hastaneye gittiğinizde tahlil için alınan kanlardan bir tüpünü biz alalım. Diyelim ki tüpün içinde bir litrenin onda biri kadar kan var. Tabiat bilgisi dersinden hatırlarsanız, litrenin onda birine desilitre denir. Kısaca ‘dl’ diye yazılır. Tüpün ağzını bir tıpayla kapatıp, boynuna bir ip bağlayıp, başımızın üstünde birkaç dakika hızla çevirelim. Durup baktığımızda, tüpün en altında, alyuvar ve akyuvarlar gibi kan hücrelerinin çökmesiyle oluşmuş kırmızı bir tabaka görürüz. Onun üstünde kanın sıvı kısmı, en üstte ise kan yağlarının oluşturduğu tabaka vardır.
Yağlar yoğunluklarına göre alt alta dizilir. Hafif olanlar, örneğin LDL

Yazının Devamı

İyi kolesterolünüz düşükse dikkat

21 Aralık 2009

LDL kolesterol, kötü lakabını hak etmeye, damar sertliği plağını oluşturmaya başladığında HDL kolesterol imdada yetişir. HDL karaciğerde yeteri kadar yapılmazsa, LDL’nin kötülüğünü önleyemez. HDL’nin düşük olması pek de hayra alamet değildir

Yediğimiz besinlerin çok azında kolesterol vardır. Kanda dolaşan kolesterolün büyük bölümü karaciğerde yapılır. Kolesterol imal eden bu fabrikaya gereken hammaddelerin çoğunu besinlerle aldığımız yağlar, özellikle hayvansal yağlar oluşturur. Midemizde parçalanıp, bağırsaklarımızda sindirilmeye başlanan besinlerden ayrılan yağ taneleri ilk aşamada emilip bağırsak duvarına geçer. Buradaki hücreler, emilen besin parçacıklarının paketlenip kan dolaşımına salıverildiği bir yükleme limanı gibidir. Kanda çözülüp yüzemediklerinden paketlenme yağlar için çok önemlidir.
Yükleme limanında yağlar için proteinden yapılma ağır kutular vardır. Apoprotein-B denilen kutuların içi yağlar için hazırlanmıştır, dış yüzeyleri ise kan içinde rahatça yüzebilecek biçimde imal edilmiştir. Proteinden yapılmış kutunun içine yağlar konunca buna yağlı protein veya tıbbi adıyla lipoprotein denir. Lipo eski Yunancada yağ demektir. Kanda çeşit çeşit lipoproteinler

Yazının Devamı

Kolesterolsüz bir hayat düşünülemez

14 Aralık 2009

Kolesterol vücudumuzdaki olmazsa olmaz maddelerden biri. O olmazsa hücre ölür, beyin hücreleri olgunlaşamaz sindirimimiz altüst olur, beslenmemiz bozulur. Peki görevleri bu kadar hayati ise fazlasının ne sakıncası var? Araştırmalar gösteriyor ki kolesterol yüksekliği kalpten ölüm riskini artırıyor


Geçen haftaki yazımdan sonra okuyuculardan gelen sorular, kolesterol konusunun çok ilgi çektiğini gösterdi. Kolesterol herkesin aşina olduğu bir konu ama ne olduğu, nereden geldiği hatta zararlı olup olmadığı konusunda epeyce kafa karışıklığı var. Kolesterolün vücudumuzun temel taşlarından biri olduğunu ve zararı olmadığını ileri sürenler var. Bu kanıda olanlar, kanıt gösteremeseler de kolesterol korkusunun ilaç firmaları ve doktorlar tarafından yaratıldığını iddia ediyor. Peki gerçek ne?
Kolesterol vücudumuzdaki olmazsa olmaz maddelerden biri. Her organımızın temel taşı olan hücrelerin çevresini bahçe duvarı gibi çevreleyen zarlar vardır. Kolesterol bu zardan duvarların ana yapı taşlarındandır. O olmazsa duvar çöker, hücre ölür. Beynimizin ağırlığı yaklaşık bir buçuk kilo. Yaklaşık 200 gramı yağ. Bu yağların bir kısmı kolesterol. Beyin ve sinir hücreleri birbirleriyle

Yazının Devamı