Geçen haftaki yazımda vücudumuzun ısısını nasıl bir titizlikle koruduğunu anlatmış, aşırı sıcakların bu hassas dengeyi bozduğundan ve bu durumdan da en çok kalp hastalarının etkilendiğinden söz etmiştim. Her yıl aşırı sıcaklar yüzünden hayatını kaybedenlerin sayısı, kasırgaların, hortumların, yıldırımların, sellerin ve depremlerin sebep olduğu ölümlerin toplamından daha fazla. Bu tehlikeye karşı tedbir almak için uygulanması zor olmayan önlemleri aşırı sıcaklar gelmeden gözden geçirmekte yarar var. Bu uyarılara özellikle kalp hastaları dikkat etmeli.
İlaçların dozu gözden geçirilmeli
Kalp hastalıklarının ve yüksek tansiyonun tedavisinde kullanılan birçok ilaç, tedavi edici etkilerini damarları genişleterek yapar. Böylece hem kalbin önündeki yükü azaltır hem de kan basıncını kontrol altında tutarlar. Lâkin sıcak havalarda vücut kendisini soğutabilmek için zaten derideki damarlarını genişletebildiği kadar genişletmiştir. Üstüne ilaçların etkisi de eklenince, kan basıncı istenilenden çok daha fazla düşebilir. Düşük tansiyon sonucunda halsizlik, baş dönmesi ve hatta baygınlık gibi problemlerle karşılaşılabilir.
Kalp ve tansiyon hastalarına yazılan reçetelerin birçoğunda tıbbi
Son günlerde gazetelerde çıkan, bu yazın çok sıcak geçeceğine ilişkin haberleri okuyunca geçen sene yazdığım ve kalp sağlığı açısından çok önemsediğim bir yazıyı tekrarlamanın yararlı olduğunu düşündüm. Yazın çok sıcak günlerinde hepimiz sıkılıp bunalsak da aşırı sıcaklar daha ziyade kalp hastaları için tehlikeli. Hele bu kişiler bir de sıcak havada iş yapmak zorunda kalırlarsa hastalanmaları riski ciddi şekilde artıyor.
Vücudumuz ısısını 36.5 derece civarında tutmak için programlanmıştır. Beynimizin ortasındaki bir merkez, iklim değişikliklerini izleyen bir meteoroloji uzmanı gibi, her an ısı düzeyimizi dikkatle takip eder. Bir iki derece bile yükselse, hemen yakındaki sinirler yoluyla tüm vücuda ‘ısıyı düşürün’ diye talimat verir. Bu emirle derideki damarlar genişler, içlerinden daha fazla kan akmaya başlar. Normal sıcaklıkta kalbin vücuda yolladığı kanın en fazla yüzde onu derimizden geçerken, sıcaklık arttıkça bu oran yüzde 70’e kadar yükselir.
Deriye temas edecek soğuk bir cisim veya serin tatlı bir rüzgâr o sırada deri yüzeyine yakın damarlardan geçmekte olan kanı soğutur. Kan da bu serinliği vücudun iç bölgelerine götürür, böylece vücut ısısı düşer. Bu yolla
Kişinin günlük çalışma süresi uzadıkça vücut zarar görmeye başlıyor. Başta kalp hastalıkları olmak üzere strese bağlı rahatsızlıklar artıyor...
Cumhur Bey, göğüs ağrısıyla yere yıkılınca işyerinden apar topar hastaneye kaldırıldı. Her zaman işinden geç dönen kocasının gece yarısı olup da hâlâ eve gelmediğini gören Pınar Hanım anormal bir şeyler olduğunu anlamıştı. O sırada telefon çaldı, kocasının bir iş arkadaşı olan biteni anlattı. Telaşla hastaneye koşan Pınar Hanım’a yoğun bakım ünitesindeki nöbetçi doktor, Cumhur Bey’in kalp krizi geçirdiğini, kısa sürede acil bir müdahaleyle tıkalı olan koroner damarının balonla açılıp stent yerleştirildiğini söyledi.
İleride yeni bir kalp krizi geçirmesini önlemek için risk faktörlerinin kontrol edilmesi gerektiğinin de altını çizdi. Lâkin 44 yaşında olan hastanın görünürde çok sayıda risk faktörü yoktu, sigara içmiyordu, biraz göbekli olsa da şişman sayılmazdı, bilindiği kadarıyla yüksek tansiyon veya şeker hastası değildi. Pınar Hanım, kocasının başına gelenlerin hiç durmadan çalışmasına bağlı olduğunu söyledi. Çoğu zaman evden sabah 7’de çıkıp akşam 9’dan önce dönmediğinden, hafta sonlarında bile çalıştığından, doğru dürüst
İki hafta önce Anadolu’nun en eski hastanelerinden birini gezme ve dünyaca ünlü hekimlerini anma fırsatını buldum. İzmir’in 80 km kuzeyinde, Bergama ilçesinde sağlığa adanmış ilk yapıtlar, günümüzden 2 bin 400 yıl önce inşa edilmeye başlanmış. İsa’dan önce, Batı Anadolu’nun Eski Yunan egemenliğinde olduğu dönemde başlayıp, Roma İmparatorluğu döneminde zirveye ulaşan Asklepion adlı hastane, çağının en ünlü sağlık kurumuymuş. Birçok ülkeden şifa bulmak için gelenlere kucak açan Asklepion günümüz hastanelerine taş çıkartacak güzellikte bir eser.
Balıkesirli ünlü hatip Aelius Aristides nefes darlığı, ateş ve karın şişmesi şikâyetleriyle geldiği Asklepion’da tedavi görüp iyileşmiş. Hastalığının ne olduğu bilinmiyor. Şikâyetlere bakılacak olursa, kalbinin çevresindeki zarın iltihabına bağlı bir hastalığı olması muhtemel. Aristides’in 13 yıl kaldığı Asklepion’da tuttuğu günlüklerinden hastanede kullanılan tedavi yöntemlerini öğreniyoruz.
Hades’e yer yok
Düzenli antrenman yapan sporcuların kalbi kalınlaşır. Koşu, yüzme, kürek çekme gibi sporlarda kalp kası ve kalp boşlukları genişler. Kalp esnekliği korunur hatta daha da iyileşir. Böylece kalp hem rahat rahat kanla dolar hem de hızla ve kuvvetle kasılıp içindeki kanın çoğunu vücuda atabilir
Olimpiyatlar için yapılan elemelere katılabilmek için gerekli sağlık taramalarında doktorları en çok zorlayan sorunlardan biri, atletlerin kalbinde gördükleri büyümedir. Kalınlaşan kalp kası ve genişleyen kalp odaları yıllar süren ağır antrenmanların doğal bir sonucu mudur, yoksa hayati tehlikesi olan bir hastalığın belirtisi mi? Eğer tanı birincisiyse, sporcunun kalbi, en zorlu yarışmalarda kasların istediği kan ve oksijeni rahat rahat sağlayacak demektir. Ama, doğru olan ikinci tanıysa, bırakın olimpiyatlara katılmayı antrenman yapması bile kısıtlanmalıdır.
Kan atımı 10 kat artar
Düzenli antrenman yapan sporcuların kalbi bir süre sonra kalınlaşır. Koşu, yüzme, kürek çekme gibi sporlarda kalp kası genişlerken, kalp boşlukları da genişler. Kalp esnekliği korunur hatta daha da iyileşir. Böylece kalp hem rahat rahat kanla dolar hem de hızla ve kuvvetle kasılıp içindeki kanın çoğunu
Kan basıncının sağlık kurumu dışında ölçüldüğünde normal ama doktor veya hemşire tarafından ölçüldüğünde yüksek bulunmasına “beyaz gömlek hipertansiyonu” denir. Yakın zamana kadar bunun olumsuz sonuçları olmadığı, daha fazla tetkik ve tedaviye gerek olmadığı kabul edilirdi
Beyaz gömleği görünce tansiyonu yükselen bir kişi yakından izlenirse, kan basıncının günün başka saatlerinde de yükseldiği görülür. Bunu saptamanın en güvenli yolu 24 saat boyunca her 15 dakikada yapılacak otomatik tansiyon ölçümlerdir.
Rengin Hanım arkadaşına, ne zaman doktora gitse tansiyonun yüksek bulunduğundan yakınıyordu. Evde ölçüldüğünde çoğunlukla normaldi. Sadece, üzüldüğü zamanlarda veya sinirlenip kanı başına sıçrayınca, tansiyonu yüksek bulunuyordu. Bu da ona göre normaldi. Tansiyon hastası değildi ki tedavi olması gereksindi. Doktorun verdiği ilaçları almak istemiyordu.
Kan basıncının sağlık kurumu dışında ölçüldüğünde normal ama doktor veya hemşire tarafından ölçüldüğünde yüksek bulunduğu kişiler ender değildir. Buna “beyaz gömlek hipertansiyonu” denir. Nedeni tam olarak bilinmese de doktoru görünce bazı hastalarda ortaya çıkan heyecan ve endişenin yarattığı gerginliğin tansiyonu
Son çalışmalar bazı hastalıklarda daha sıkı kontrolün ve bazı yeni ilaçların daha fazla yarar sağlamadığını, bazı değerleri her zaman normal sınırlara çekmek gerekmediğini gösterdi.Tedavide sarkaç “çoğu zarar, azı karar” yönüne doğru giderken, tanı yöntemlerinde de benzer bir eğilim gelişti. Araştırmalar bazı tetkiklerin lüzumsuz, masraflı hatta riskli olduğunu ortaya koydu
Son yüz yıl içinde ortalama insan ömrü neredeyse ikiye katlandı. Bulaşıcı hastalıklara mücadele, ana çocuk sağlığındaki gelişmeler, yeterli ve iyi beslenmenin yaygınlaştırılması bu müthiş değişikliğin nedenlerden bazıları. Modern tıbbın sağladığı yeni tanı ve tedavi yöntemlerinin de ömrümüz uzamasına önemli katkıları olduğunu kimse inkar edemez. Kalp krizi hastalarının tedavi edildiği yoğun bakım üniteleri, baypas ameliyatı ve stentler, 20 yüzyıl tıp mucizesine katkıda bulunan modern teknoloji ürünlerine birer örnek.
Bütçeler baş edemiyor
Ama bir de madalyonun öbür yüzü var. Hızla gelişen teknolojinin sağladığı yeni ve pahalı cihazların, tedavi yöntemlerinin bedeli o kadar büyüdü ki, etkilenmeyen kimse kalmadı. Ciddi bir hastalığa yakalanan kişinin aile bütçesi de, dünyanın en büyük ekonomisi de
Beyni besleyen damardaki daralmada ilaçla tedavi sınırlı. İlacın yanında damar temizleme ameliyatları 20 yıldır güvenle uygulanıyor. Son yıllarda buna stent eklendi. Önce damarı daraltan plakalardan beyne parça gitmesini önleyen elek konuluyor sonra daralmış bölüme stent yerleştiriliyor. Ancak seçilecek yöntem hastanın durumuna bağlı...
Sumru Hanım sabah kahvaltı etmek için sofraya oturduklarında, kocasının yüzünde bir anormallik olduğunu fark etti. Neyin var diye sorduğunda, Halis bey cevap vermek istedi ama rahat konuşamıyordu. Ağzı biraz çarpılmıştı, sözleri anlaşılmıyordu.
Durumun ciddi olduğunu anlayan Sumru Hanım, yakında oturan kızlarını aramak için telefona sarıldı. Didem yarım saat sonra geldiğinde, Halis bey tamamıyla normal dönmediyse de epeyce iyileşmişti. Yine de hastaneye gitmeye karar verdiler. Acil polikliniğe vardıklarında, Halis beyin rahatsızlıkları geçmişti. İlk gören doktor biraz sorgulayınca, bugün olanın ilk problem olmadığını anladı. İki hafta önce, sağ gözünün yarısının görmediğini fark etmiş ama yarım saat içinde geçmişti.
Doktor, bugünkü ve daha önceki şikâyetlere, beyne ve göze giden küçük pıhtıların yol açtığını söyledi. Geçici kansızlık