Araştırmalara göre trafiğe bağlı hava kirliliği kalp ve akciğerlere çok zararlı. Trafiğin yoğun olduğu yollara yakın bölgelerde oturanlar tehdit altında. Trafikte geçirilen zaman da tehlikeli; kalp krizi riskini 3 kat artırıyor
Kapalı yerlerde sigara içilmesini yasaklayan kanunun kalp-damar ve akciğer hastalıklarından ölümleri azaltacağına şüphe yok. Türkiye’den önce sigaraya karşı benzer önlemler alan ülkelerden gelen araştırma haberleri, yasağın boşa olmadığını gösteriyor.
Sigaranınkine benzer zararlı etkileri olan bir başka duman daha var: Motorlu araçların egzoz borularından atmosfere salınan gazlar. Amerika Birleşik Devletleri’nde Sağlığa Etkiler Enstitüsü adlı kuruluşun uzmanları, dünyanın dört bir yanında bu konuda yapılmış 700 araştırmayı inceleyip bir rapor yayınladı. 12 Ocak 2010’da Boston’da açıklanan bu incelemede trafiğe bağlı hava kirliliği mercek altına alındı. Çoğunluğunu Amerikalı ve Avrupalı bilim insanlarının oluşturduğu komisyon, trafiğe bağlı hava kirliliğinin, kalp ve akciğerlere çok zararlı olduğunun altını çiziyor.
Araç sayısı artışı tehlikeli
1960’ların sonunda endüstrileşmiş ülkelerde başlayıp daha sonra gelişmekte olan birçok ülkede egzoz emisyonunu sınırlamaya yönelik kanunlar çıkarıldı.
Araç motorlarında yapılan önemli değişiklikler, egzoz borusundan çıkan zararlı gazların azalmasına olanak sağlandı. Lâkin, araç sayısının katlanarak artması, atmosfere salınan zararlı gazların toplamının azalmasını önledi. Hava kirliliği büyük bir sorun olmaya devam ediyor.
Türkiye’de Avrupa Birliği’nin kabul ettiği standartlara uygun bazı kanunlar çıkarılmış olsa da, yollarda kapkara dumanlar çıkararak yol alan kamyonlar uygulamada eksikler olduğunun kanıtı. Araçlarda yakıtın verimli ve temiz kullanılmasını sağlayacak sistemlerinin olması yetmiyor. Bu sistemlerin düzenli ve kusursuz olarak çalışması da önemli. Bir diğer nokta da benzin deposuna konulan yakıtın kalitesi.
Halk sağlığı açısından bakıldığında tek tek araçların özelliği kadar araç sayısı da önemli bir etken olarak oraya çıkıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre 2000 yılında 8 milyon 320 bin olan motorlu kara araç sayısı 2009’da 14 milyona ulaşmış.
Sadece İstanbul’da 2 milyonun üzerinde taşıt var. Bu ay içinde açıklanan rakamlara göre, Türkiye’de 2003’te bin kişiye 67 otomobil düşerken, 2005’te 78, 2007’de 92 araba düştüğü görülüyor. Neresinden bakarsanız bakın, 4 yıl gibi kısa bir sürede araba sayısının yüzde 40’a yakın artması, soluduğumuz havanın daha fazla kirlenmesi anlamına geliyor. Buna bir de yoğunlaşan trafikte daha fazla zaman harcamak zorunda kalan araçların çıkardığı egzozu eklerseniz, durumun vahameti daha da belirginleşir.
İŞTE BÖYLE ZEHİRLİYOR
Egzoz dumanında bulunan, bir saç telinden 30 kat küçük parçacıklar, akciğerlerde incecik hava yollarına kadar gidip yerleşir ve yangıya yol açarlar (A). Bir de saç telinden 700 kere daha küçük olan parçacıklar var ki, bunlar akciğerlerden geçip (B), kan dolaşımına ulaşıp damarlara doğrudan zarar verir (C).
Parçacıklar ciğerlerimize giriyorArabanın egzozu damarlarımıza birçok yoldan zarar verir. Motorun dışarı attığı dumanının içinde gözle görünmeyen parçacıklar vardır.
Bu parçacıklar o kadar küçüktür ki, soluduğumuz havayla akciğerlerimizin en derin bölgelerine kadar girerler. Burada, enfeksiyon yapan bir mikrobun yarattığı yangıya benzer bir durum oluşur.
Bir organımızdaki yangı tüm vücudumuzu etkiler. En çok etkilenen organlardan biri damarlarımızdır. Yangı, damarlarımızın içini döşeyen ince örtüyü rahatsız eder. Varsa damar duvarındaki damar sertliği plağını azdırır, kanın pıhtılaşmasını kolaylaştırır. Böylece, damar sertliği oluşumunu ve ilerlemesini kolaylaştırır.
Kalp krizinin yolu açılmış olur. Hava kirliliği zararlı etkisini yalnız akciğerler yoluyla yapmaz. Egzozun içinde var olan daha da küçük parçacıklar, akciğerlerden geçip kan damarlarına girer. Bir kez kan dolaşıma girdiler mi damar duvarındaki tahribata katılırlar.
Eviniz ana yola yakın mı?ABD’de Sağlığa Etkiler Enstitüsü raporuna göre, trafiğin yoğun olduğu yollara 500 metre veya daha yakın olanlar egzoz gazlarının yarattığı hava kirliliğinden çok etkileniyor. Türkiye’deki birçok şehirde, çok sayıda insan bu gruba giriyor. Raporu hazırlayanları bu yargıya vardıran bir dizi araştırma var. Hollanda’da yaklaşık 10 yıl süreyle izlenen 5 bin kişi üstünde yapılan bir araştırmada, ana yollara yakın yerlerde oturanlarda, daha uzakta oturanlara göre, kalp ve akciğer hastalıklarına bağlı ölümlerin daha fazla olduğu görüldü.
Egzoz dumanı günde bir saatini yolda geçirenler için de zararlı. Alman bilim insanları 5 yıl önce, saygın tıp dergisi New England Journal of Medicine’de yayınladıkları çalışmalarında, kalp krizi geçiren 700’e yakın hastada, krizin tetiğini çeken nedenin ne olduğunu saptamayı amaçladı. Trafikte geçirilen zamanın önemli bir etken olduğunu buldular. İster kendi arabalarında, ister toplu taşıma araçlarında, ister bisikletle yol alırken olsun, yoğun trafiğe maruz kalanların kalp krizi riski neredeyse 3 kat artıyor.
Yol açtığı hastalıklarMotorlu araçların yarattığı hava kirliliğinin kalp ve damarlarımıza verdiği zarar sorunun sadece bir yüzü. Egzoz dumanının içindeki, gözle görünmez parçacıkların ilk hücum ettikleri organ akciğerlerimizdir. Parçacıklar büyüklüklerine göre hava yollarının hemen her yerine yerleşip astım, kronik bronşit gibi hastalıklara yol açar. Solunum güçlüğü çekenlerin durumunu daha da kötüleştirirler. Hava kirliliğinin yoğun olduğu şehirlerde akciğer kanseri sıklığı, temiz havalı bölgelere göre daha yüksektir.
Kalp ve damar sağlığımızın korunmasında kişisel çabalarımızın rolü büyük ama yeterli değil. Bir araya gelip toplu olarak mücadele etmedikçe ortak kullandığımız ortamı iyileştirmemiz mümkün değil. En temel hakkımız olan temiz havayı tehdit eden koşulları düzeltmek için hepimize görev düşüyor.
Araştırmalara göre trafiğe 50 metre mesafede oturanlarda damar sertliği en fazla düzeyde... 200 metre uzakta olanlarda ise daha az da olsa görülüyor. ABD’de yayımlanan raporda, egzoz dumanının doğrudan etkisinin 500 metre içinde saptanabildiği belirtiliyor.