Balonlaşmanın en sık görüldüğü yer olan karın aortunda oluşan anevrizma (balonlaşma), çoğu zaman belirti vermez. İleri yaştaki erkeklerde sıklıkla görülen hastalıkta, anevrizmanın çapı erkeklerde 5.5, kadınlarda ise 4.5 santimetreye ulaştığında köklü bir tedaviye ihtiyaç var
Yılmaz Bey’in, karnının sağ yanındaki ağrı için gittiği doktor, safra kesesinde taş olabileceğini söyledi. Yapılan ultrason incelemesinde, safra kesesinde taş yoktu ama, karnındaki ana atardamarda balon gibi bir genişleme vardı. Doktoru ultrasonun görüntülerinde karın aortunda anevrizma olduğunu söyleyince çok şaşırdı.
Kalbimizin vücuda gönderdiği kanı aort adlı ana atar damar dağıtır. Kalpten çıkar çıkmaz, kalbe, beyine, kollara ve göğsümüzdeki organlara dallar verdikten sonra karnımıza girer, karın aortu. Karaciğer, mide, bağırsak gibi organları besleyen dallarını verdikten sonra böbreklerimize kan gönderir. Bundan sonra ikiye ayrılır ve bacaklara doğru yol alır.
‘Kalp ve damar hastalıklarından korunmak için herkes D vitamini almalı’, demek için henüz erken; zira yeterli kanıt yok. Ama eldeki verilerin, yeterli D vitamini alımının önemini gösterdiği de göz ardı edilemez...
Londra’daki hayvanat bahçesinin aslan nüfusu 1880'lerde giderek azalmaktaydı. Yeni doğan aslan yavruları bir süre sonra rahat yürüyemez oluyor ve yetişkin boya ulaşmadan ölüyorlardı. Birçok uzman bunun bir bulaşıcı hastalık olduğunu düşünüyordu. Bir türlü çare bulunamayınca zamanın ünlü hekimlerinden birine başvuruldu. Gelen doktor, aslan yavrularının ne yiyip içtiğini inceledi. Hastalıklarını, her gün yedikleri etlerin çok yağsız olmasına bağladı. Etlerin ayıklamadan ve balık ciğeri yağı katılarak verilmesi talimatını verdi. Bu diyetle aslan yavruları iyileşti. Londra dünyanın en güzel hayvanat bahçesi olma unvanını korudu.
Aslan yavrularının derdi bebek ve çocuklarda da görülen, raşitizim adlı kemik hastalığıydı. On yedinci yüzyıldan beri bilinmekte olan bu hastalığın nedeni ancak 1920'lerde anlaşılmaya başlandı. Sorun, kemiklerin yapı taşı olan kalsiyumun bağırsaklardan emilimi için gerekli olan D vitamininin eksikliğinden kaynaklanıyordu. Raşitizimde,
Fazla kilolu iki kadın... Aynı diyeti uyguluyorlar ama biri hızla kilo verirken, diğeri zayıflamak bir yana kilo alıyor... Peki ama neden? Bu sorunun cevabını arayan Stanford Üniversitesi’ne bağlı araştırmacılar, insanların hangi tip diyetle daha kolay zayıflayabileceğini, genetik özelliklerinin belirliyor olabileceği sonucuna vardı. Görünen o ki sıra artık 'genetik diyet’te...
Fazla kiloların ve şişmanlığın sağlığa zararlı olduğunu sağır sultan bile duydu, biliyor. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de milyonları ilgilendiren bu sorun, şeker hastalığı, damar sertliği, eklem hastalıkları ve bazı kanserler başta olmak üzere birçok illetin altında yatan ana neden. Buna rağmen, şişmanlığın önü bir türlü alınamıyor. Fazla kilolu olmanın, şişmanlığın ve bunların yarattığı hastalıkların araştırılması için çok büyük paralar harcanıyor. Lâkin, birçok uzman kilo almayı nasıl önleyeceğimizi bulana kadar bu dertlerden kurtulmamızın zor olduğunu düşünüyor. JAMA adlı saygın bilimsel tıp dergisinde yeni yayımlanan bir makale bu konuya ışık tutuyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde 34 bin kadın üstünde yapılan bir araştırmanın anlatıldığı bu yazıda, kadınların göbeklenmesini önlemek için günde
Çok yaşlı olmayan, başka bir hastalığı bulunmayan hastalarda kalp kapağını onarmak için yapılacak açık kalp ameliyatının riski düşük. Ama tersi tabloda risk büyük. Uzmanlar risk grubundaki hastalarda ameliyatın zararlı bile olabileceği kanısında. Bu durumda da devreye ameliyatsız yöntem giriyor
Reşit Bey 79 yaşında. Yaklaşık 20 yıl önce geçirdiği kalp krizinden bu yana sağlığına çok dikkat ederek yaşamaya çalışmış. Uzun süredir kalp hastalığının yanı sıra şeker hastalığı ve yüksek tansiyon için de tedavi görüyor. 15 yıl önce baypas ameliyatı geçirmiş. O zamandan beri doktorları geçirdiği kalp krizleri nedeniyle kalbinin zayıf olduğunu, bir kapağının iyi kapanmadığını söylermiş. Buna rağmen uzun yıllar hiçbir şikâyeti olmadan yaşamını sürdürmüş.
Ancak iki yıl önce bir gece çarpıntı ve nefes darlığıyla uyanmış. Hastanede yapılan incelemeler sonunda, yeni bir kalp krizi geçirdiği, kalbinin iyice zayıflamış olduğu, kapak probleminin ağırlaştığı, ayrıca böbreklerinin iyi çalışmadığı söylenmiş. Uygulanan tedaviyle epeyce düzelmiş ama eskiye göre çabuk yorulur olmuş. Zamanla şikâyetleri artmış, özellikle son 6 ay içinde şiddetli nefes darlığıyla 3 kez acil olarak hastaneye
Araştırmalara göre, kolesterol düşüren statin grubu ilaçlar kalp hastalığı riskini düşürüyor, diyabet olasılığını güçlendiriyor... Peki bu ilaçların yarar, zarar hesabını nasıl yapacağız, ilaç alıp almama kararını neye göre vereceğiz? İşte size yol gösterebilecek üç örnek...
Geçen haftaki yazımdan sonra kolesterol düşürücü ilaç tedavisinin yarar ve riskinin değerlendirilmesiyle ilgili çok sayıda elektronik posta aldım. Risk yaşamımızın her alanında karşı karşıya kaldığımız bir kavram. “Yapacağımın bana ne yararı var?”, “Zarar eder miyim?”, “Yapmazsam ne olur?”... Bu sorulara yol açan belirsizlikleri biraz olsun aydınlatabilmek için risk hesaplaması yaparız. Elde edilen risk rakamlarının yararlı olabilmesi için gerçeği yansıtacak biçimde ifade edilmesi gerekir. “Trafikte bir saat geçirmek kalp krizi riskini yüzde 10 artırıyor” diye ilan eden gazete haberini okuyunca ne yapmalıyız? Arabayı satıp işe yürüyerek mi gitmeli, yoksa hiç aldırış etmemeli mi? Neyin yüzde 10 arttığını bilmezsek nasıl karar verebiliriz? Bu konuyu üç örnekle açıklamaya çalışacağım.
Yüksek risk
Özcan Bey’e göğüs ağrısıyla gittiği hastanede kalp krizi tanısı konuldu ve tıkalı kalp damarı acil olarak
Araştırmalara göre, kalp damar hastalıklarının tedavisinin temel taşlarından biri olan statinlerin yan etkileri olsa da yararları daha çok. Özellikle kalp damar hastası olanlarda yan etkilerinden korkup kolesterol düşürücü statin grubu ilaçlara yüz çevirmek akıl kârı değil
Dünyada uzun süreli kullanılan ilaçların başında, statin grubu kolesterol düşürücü ilaçlar geliyor. Yaklaşık 20 yıldır kalp damar hastalıklarının tedavisinin temel taşlarından biri olan statinler, hasta olmasa da, damar sertliği riski yüksek kişilerde, koruyucu olarak sıklıkla kullanılıyor. Her ilaç gibi yan etkileri olan statinlerin milyonlarca insan tarafından kullanıldığı düşünülürse, yararları kadar yan etkilerinin de titizlikle araştırılması gerektiği ortaya çıkar.
Diyabet tehlikesi var mı?
İki yıl önce yayımlanan bir araştırmada riski orta derecede yüksek olan yaklaşık 18 bin kişiye Amerika’da ‘Crestor’ adıyla satılan rosuvastatin adlı statin veya plasebo verildi. Rosuvastatin alanlarda ölüm ve kalp krizi daha azdı. Bunun yanı sıra, ilaç alanlarda şeker hastalığının biraz daha sık ortaya çıktığı görüldü. Acaba bir hastalığı tedavi edelim derken başka bir hastalık mı yaratılıyordu?
Geçen hafta
Hamilelik süreci bazı kadınlarda kalbi zayıflatabiliyor. Kalp yetersizliği, yaşı otuzu aşmış annelerde, ikiz bebek bekleyenlerde, hamilelik sırasında yüksek tansiyonu olanlarda daha sık görülüyor
Ebru hanım 32 yaşında. İki ay önce 3. çocuğunu doğurmuş. Hamileliğinin sonuna doğru artan halsizlik ve yorgunluğunun doğal olduğunu düşünürmüş. Sekizinci aydan sonra nefes darlığının eski hamileliklerinden farklı olduğunu düşünse de, ‘eskisi kadar genç değilim’ diye geçiştirmiş. Şikâyetlerini söylediği doktoru, ağırlaştığını, tansiyonunun da biraz yüksek olduğunu, şikâyetlerinin hamilelik sona erdikten sonra geçeceğini söylemiş. Doğumdan sonra şikâyetleri geçeceğine daha da ilerlemiş. Ayaklarında şişlikler da azalacağına artmış. Küçücük bebeğini kucağına alıp biraz dolaştığında bile nefesi daralır olmuş. Son haftalarda çarpıntıları ortaya çıkmış. Eğilip kalkarsa başı dönüyor, bazen bayılacak gibi oluyormuş. Bir türlü geçmeyen yorgunluk, halsizlik ve çarpıntı şikâyetlerine bir çare bulma ümidiyle, kocasıyla beraber, çok methini duydukları bir hastaneye gitmeye karar verip bir hafta sonrası için randevu almışlar.
EKG normal değildi
Hafta sonunda, akşam yemeğinden sonra iyice artan
Clinton yapılan son operasyonun ardından hızla iyileşti. Bu da modern tıbbın geldiği noktayı gösteriyor.5.5 yıl önce kalbini besleyen 4 damarına baypas yapılan Clinton’a geçen hafta 2 stent takıldı. Peki, tıkalı olan bir damarı için bacaktan alınan toplardamarın kullanıldığı bir operasyon geçiren Clinton’da, kalp hastalığı neden yeniden kendini gösterdi? Şu biliniyor: Bacaktan alınan toplardamar bir süre sonra tıkanıyor
Geçen hafta ABD’nin eski cumhurbaşkanı Bill Clinton’ın göğüs ağrısı nedeniyle hastaneye yattığı ve kalbi besleyen damarlarından birine 2 stent takıldığı bildirildi. 2005 yılının eylül ayında göğüs ağrısıyla kaldırıldığı hastanede, kalbi besleyen damarlarından dördüne baypas yapılmıştı. Bu ameliyatta tıkalı olan 3 damar için göğüs kemiğinin iki yanından alınan atardamarlar kullanıldı; bir damar için ise bacaktan alınan bir toplardamar...
Kalp ameliyatından sonra hayat tarzında önemli değişiklikler yapan cumhurbaşkanı çok sevdiği Mcdonald hamburgercisinin semtine uğramaz oldu. Fazla kilolarını verdi ve ideal kilosunu korumasını bildi. Her gün düzenli egzersiz yaptığını söyleyen doktorları tansiyonun kontrol altında olduğunu belirtti. Aspirin ve diğer