Kolesterol vücudumuzdaki olmazsa olmaz maddelerden biri. O olmazsa hücre ölür, beyin hücreleri olgunlaşamaz sindirimimiz altüst olur, beslenmemiz bozulur. Peki görevleri bu kadar hayati ise fazlasının ne sakıncası var? Araştırmalar gösteriyor ki kolesterol yüksekliği kalpten ölüm riskini artırıyor
Geçen haftaki yazımdan sonra okuyuculardan gelen sorular, kolesterol konusunun çok ilgi çektiğini gösterdi. Kolesterol herkesin aşina olduğu bir konu ama ne olduğu, nereden geldiği hatta zararlı olup olmadığı konusunda epeyce kafa karışıklığı var. Kolesterolün vücudumuzun temel taşlarından biri olduğunu ve zararı olmadığını ileri sürenler var. Bu kanıda olanlar, kanıt gösteremeseler de kolesterol korkusunun ilaç firmaları ve doktorlar tarafından yaratıldığını iddia ediyor. Peki gerçek ne?
Kolesterol vücudumuzdaki olmazsa olmaz maddelerden biri. Her organımızın temel taşı olan hücrelerin çevresini bahçe duvarı gibi çevreleyen zarlar vardır. Kolesterol bu zardan duvarların ana yapı taşlarındandır. O olmazsa duvar çöker, hücre ölür. Beynimizin ağırlığı yaklaşık bir buçuk kilo. Yaklaşık 200 gramı yağ. Bu yağların bir kısmı kolesterol. Beyin ve sinir hücreleri birbirleriyle haberleşebilmek için, el ele tutuşur gibi, küçük uzantılarıyla temas ederler. Bu uzantıların yapımında kolesterolün kritik rolü vardır. Kolesterol olmazsa beyin hücreleri olgunlaşamaz.
Kolesterol besinleri sindirirken gerekli olan safranın ana maddelerindendir. Safra olmazsa, bağırsaktan bir gram yağ emilemez. Onsuz, sindirim altüst olur, beslenme bozulur. Kortizon gibi birçok hormonun ve erkeklik hormonu testosteronun yapı taşıdır kolesterol. O olmazsa D vitamini de yapılamaz. Kolesterolsüz hayat düşünülemez.
Fazlası iyi olmaz mı?
‘Bu kadar hayati görevi olan kolesterolün zararı olur mu?’ diye merak ediyorsunuzdur. ‘Fazla kolesterolümüz olsa da, daha kuvvetli olsak, beynimiz hızlı çalışsa, cinsel olarak daha güçlü olsak’ diye düşünüyor da olabilirsiniz. Yalnız değilsiniz. ‘Kolesterol yüksekliği yoktur, ilaç şirketlerinin ve doktorların uydurmasıdır’ diyenler de böyle düşünüyor. ‘Kolesterolü düşürürseniz hücreleriniz işlerini yapamaz. Kalp hastası da olsanız bir sürü yan etkisi olan, kolesterol düşürücü statin ilaçlarını sakın kullanmayın’ diyenlerin ileri sürdüğü tartışmadır bu.
Damar tıkayan düşman
Kolesterol ile kalp hastalığı ilişkisi hakkında ilk bilimsel kayıtlara 1850’lerde Almanya’da yayımlanmış tıp kitaplarında rastlıyoruz. Ünlü alman hekimi Rudolf Virchow, kalp damarlarını daraltan plakları inceledikten sonra şöyle yazıyor: “Kolesterol çıplak gözle bile görülüyor, mikroskopla bakınca ince kolesterol kristallerini görmek mümkün”.
Yukarıda sağ üstteki çizimde, damar duvarındaki plak, kanın aktığı damar açıklığını çok daraltmış. Sol üstte gerçek bir damarın kesitinde, damarı doldurup tıkayan kolesterol çıplak gözle görülüyor. Altta, mikroskopla bakınca ince uzun kolesterol kristalleri tek tek görülüyor. Kolesterol, plağın içindeki ana unsur, diğer hücreleri ve maddeleri yanına çağıran o. Damarın hemen tamamını plak doldurmuş, kanın akacağı açıklık küçücük kalmış, olması gerekenin yüzde onundan az. Yani, darlık yüzde doksandan fazla.
Bebeklerde 100’ün altında
Bebeklerin kan kolesterol düzeyleri, 100 mg/dl’nin altındadır. Kötü kolesterol ise 40’dan fazla değil. Gel gelelim, Türkiye’deki yetişkinlerde ortalama kötü kolesterol bunun üç katı. Bu artışın ne hücrelere ne beynimize ne de testosteronumuza bir yararı var. Bebeklikteki kolesterol düzeyimiz hayati görevleri yerine getirmeye yeterli. Yaşımız ilerledikçe kolesterolümüzün artması için bilimsel bir neden yok. Ama fazlasının zararlı olduğunu gösteren birçok kanıt var.