Fazla kilolu iki kadın... Aynı diyeti uyguluyorlar ama biri hızla kilo verirken, diğeri zayıflamak bir yana kilo alıyor... Peki ama neden? Bu sorunun cevabını arayan Stanford Üniversitesi’ne bağlı araştırmacılar, insanların hangi tip diyetle daha kolay zayıflayabileceğini, genetik özelliklerinin belirliyor olabileceği sonucuna vardı. Görünen o ki sıra artık 'genetik diyet’te...
Fazla kiloların ve şişmanlığın sağlığa zararlı olduğunu sağır sultan bile duydu, biliyor. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de milyonları ilgilendiren bu sorun, şeker hastalığı, damar sertliği, eklem hastalıkları ve bazı kanserler başta olmak üzere birçok illetin altında yatan ana neden. Buna rağmen, şişmanlığın önü bir türlü alınamıyor. Fazla kilolu olmanın, şişmanlığın ve bunların yarattığı hastalıkların araştırılması için çok büyük paralar harcanıyor. Lâkin, birçok uzman kilo almayı nasıl önleyeceğimizi bulana kadar bu dertlerden kurtulmamızın zor olduğunu düşünüyor. JAMA adlı saygın bilimsel tıp dergisinde yeni yayımlanan bir makale bu konuya ışık tutuyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde 34 bin kadın üstünde yapılan bir araştırmanın anlatıldığı bu yazıda, kadınların göbeklenmesini önlemek için günde ortalama bir saat egzersiz yapmaları gerektiği belirtiliyor.
Spor zayıflatıyor mu?
Harvard Tıp Fakültesi’nden bilim insanları, 34 bin kadını 13 yıl süreyle izledi. Belli aralıklarla her gün ne kadar ve ne yoğunlukta egzersiz yaptıklarını ve vücut ağırlıklarını kaydettiler. Kadınların varsa hastalıkları, aldıkları ilaçları, sigara içip içmedikleri gibi birçok bilgiyi de dosyalarına kattılar. Ortalama yaşı 54 olan kadınlar ne kadar egzersiz yaptıklarına göre 3 gruba ayrıldı:
- Haftada 7 saat veya daha fazla, orta şiddette egzersiz yapanlar. Örneğin her gün 1 saat seri olarak yürüyenler.
- Birinci grup kadar olmasa da, haftada iki buçuk saatin üstünde spor yapanlar. Örneğin, haftanın beş günü, yarım saat seri olarak yürüyenler.
- En az aktif olan grup, haftada iki buçuk saatten az hareket edenlerden oluştu. Bunların arasında mutfaktan oturma odasına kadar yürümeyi spor sayanlar da var.
34 bin kadının çoğu 13 yıl içinde kilo aldı; ortalama 2.6 kilogram. Kimisi çok, kimisi az şişmanladı. Kilo almayanlar da vardı. Başlangıçta boylarına göre kiloları normal olan kadınlar, eğer haftada 7 saat orta şiddette egzersiz yaptılarsa kilo almadılar.
Sadece egzersiz yetmez!
Sözünü ettiğim araştırma, “Zayıflamak için çok sıkı spor yapıyorum, ne istersem yerim” demenin kendini kandırmak olduğunu gösterdi. Fazla kilolu veya şişman olan kadınlarda, egzersizin süresi ve şiddeti ile alınan kilolar arasında bir ilişki yoktu. Bu da gösteriyor ki yediğimize, içtiğimize dikkat etmeden, günde 1 saat spor yapsak bile zayıflamak pek mümkün değil. Vücudumuz, otomobil gibi yakıt alıp, faaliyeti sırasında yakıtı enerji olarak kullanıyor. Fazlasını da yağ olarak depoluyor. Enerji kullanımında insanlar arasında bazı farklılıklar olsa da, aldığımız kalori ile yaktığımız kalori başa baş olmadığı zaman, biriken yağ giderek artıyor. Görünen o ki, biriken yağı azaltabilmek için enerji tüketimini artırmak tek başına yeterli değil. Yeni enerji alımını, başka bir deyişle besinlerle aldığımız kalori miktarını azaltmamız gerekli.
Kilo vermekle iş bitmiyor
Hemen her gün gazetelerde, televizyon programlarında yeni bir zayıflama yöntemi duyuyoruz. Milyarlarca dolarlık zayıflatma endüstrisi çok kârlı bir iş alanı, çünkü müşterisi hiç tükenmiyor. Bitmeyen müşterilerin sırrı, belli bir ürünü veya diyeti uygulayıp zayıflayanların birkaç ay sonra yeniden eski kilolarına dönmeleri. Kilo verdikten sonra ideal kiloyu korumak, zayıflamaktan çok daha zor. Ağırlığımız, boyumuza göre fazlaysa, her gün yapacağımız yürüyüşlere ek olarak, günlük kalori tüketimini azaltmamız gerek. Bu değişikliklerin uzun vadede sürdürülebilir olması için kısa süreli bir diyet yeterli değil. Yeme, içme ve günlük spor alışkanlıklarımızda kalıcı reformlar yapmamız gerekiyor. Başka bir deyişle, fazla kilolarımızla ilgili çabalarımız köklü bir yaşam tarzı değişikliğinin bir parçası olmalı.
Peki ama hangi diyet?
Fazla kilolardan kurtulmak için çeşit çeşit diyetler var. Bazılarında, Atkins diyetinde olduğu gibi, bir dirhem karbonhidrat bile yasaklanıyor. Buna benzer çeşit çeşit düşük karbonhidratlı diyet reçeteleri var. Bir başka grup zayıflama metodunda ise hiç yağsız yemek yemek tavsiye ediliyor. Bunlara düşük yağ perhizleri deniyor.
Birkaç yıl önce yapılan, 300 kadının katıldığı bir araştırmada, düşük karbonhidratlı ve düşük yağlı diyetlerin etkinliği karşılaştırıldı. Bir yıl takip edilen kadınlar önce çok kilo verdilerse de çoğu sonradan verdikleri kiloları geri aldı. Bir yılın sonunda kaybedilen kilo ortalama 5 kilogramdı.
Genetik yapı belirliyor
Bu araştırmaya yakından bakan bilim insanları ilginç bir gözlemde bulundu. Aynı diyetle bazı kadınların 15 kilo zayıfladıklarını, bazılarının ise 5 kilo daha aldıklarını gördüler. Acaba kilo verenler ile kilo alanlar arasındaki fark neydi?
Bu sorunun cevabını bulmak isteyen Stanford Üniversitesi’ne bağlı araştırmacılar şişman kadınlarla bir çalışma yaptı. İnsanların hangi tip diyetle daha kolay zayıflayabileceklerini, genetik özelliklerinin belirliyor olabileceği sonucuna vardılar.
Genetik olarak düşük karbonhidrat diyetinden faydalanma eğilimi olanların, bu genetik özelliği olmayanlara göre yaklaşık 3 kat daha fazla kilo kaybettiğini gözlediler. Düşük yağlı perhiz için de benzer saptamalar yapıldı. Bu ilginç gözlemler aynı besinleri tüketen iki insandan birinin zayıflarken diğerinin niye kilo aldığını açıklayabilir.
Henüz ilk aşamalarında olan diyet ve genetik ilişkisi üstünde yapılan çalışmalar giderek hız kazanıyor. Bu gidişle ileride insanların genetik yapılarına bakıp ona göre bir besleme planı yapılması mümkün olacak. O zaman gelene kadar zayıflamak için, aldığımız kalori miktarını azaltıp, harcadığımız kalorileri artırmaktan başka çare yok.