Geçen haftaki yazımda vücudumuzun ısısını nasıl bir titizlikle koruduğunu anlatmış, aşırı sıcakların bu hassas dengeyi bozduğundan ve bu durumdan da en çok kalp hastalarının etkilendiğinden söz etmiştim. Her yıl aşırı sıcaklar yüzünden hayatını kaybedenlerin sayısı, kasırgaların, hortumların, yıldırımların, sellerin ve depremlerin sebep olduğu ölümlerin toplamından daha fazla. Bu tehlikeye karşı tedbir almak için uygulanması zor olmayan önlemleri aşırı sıcaklar gelmeden gözden geçirmekte yarar var. Bu uyarılara özellikle kalp hastaları dikkat etmeli.
İlaçların dozu gözden geçirilmeli
Kalp hastalıklarının ve yüksek tansiyonun tedavisinde kullanılan birçok ilaç, tedavi edici etkilerini damarları genişleterek yapar. Böylece hem kalbin önündeki yükü azaltır hem de kan basıncını kontrol altında tutarlar. Lâkin sıcak havalarda vücut kendisini soğutabilmek için zaten derideki damarlarını genişletebildiği kadar genişletmiştir. Üstüne ilaçların etkisi de eklenince, kan basıncı istenilenden çok daha fazla düşebilir. Düşük tansiyon sonucunda halsizlik, baş dönmesi ve hatta baygınlık gibi problemlerle karşılaşılabilir.
Kalp ve tansiyon hastalarına yazılan reçetelerin birçoğunda tıbbi adı ‘diuretik’ olan idrar söktürücü ilaçlar vardır. Böbreklerden su ve tuz atılmasını artıran bu ilaçlar vücudun sıvı hacmini azaltarak etki eder. Terle ve deriden buharlaşma yoluyla zaten bir miktar su kaybetmiş olan kalp hastaları, ilaçların etkisiyle daha fazla sıvı kaybedip halsiz düşebilir. Susuz kalan vücut kendini korumak için bir dizi önlem alır. Damarları büzüp, var olan sıvıyı verimli biçimde kullanmaya çalışır. Birçok organa giden kan miktarı azalır. Bu iyi niyetli çabalar kalbin önündeki direnci artırdığı için zaten zayıf olan kalbin yorulup zayıflamasına yol açar. Böbreklere giden kan azaldığı için normalde atılması gereken maddelerin tümü süzülüp atılamaz. Birbirini tetikleyerek çoğalan olumsuzluklar, dikkatli bir tedaviyle sağlanmış olan düzeni altüst edebilir. Kalp hastaları aşırı sıcaklara maruz kalacaklarsa gereken önlemleri almanın yanı sıra kullanmakta oldukları ilaçları ve dozlarını doktorlarıyla gözden geçirmeli. Doktorlarına danışmadan kesinlikle bir değişiklik yapmamalılar.
Yaz mevsiminde kalp hastalarını bekleyen bir başka tehdit de bağırsak enfeksiyonları. Bunaltıcı sıcaklarda ishalle seyreden hastalıklar daha sık görülür. Var olan problemlerin üstüne bağırsak yoluyla kaybedilen sıvı ve mineraller eklenince yukarıda saydığım dertler katlanarak artar.
Herkesin uyması gereken sık sık el yıkamak, sebze ve meyveleri iyice yıkamak, temiz su kullanmak ve benzeri hijyen kurallarına kalp hastaları çok dikkat etmeli.
Kaybedilen sıvı yerine konmalı
Çok sıcak havalarda terle su kaybeden vücudun sıvı ihtiyacı artar. Fiziki olarak çalışma düzeyi ne olursa olsun sıvı alımı artırılmalı. Yazın çok sıcak günlerinde susamayı beklemeden saatte 2 ile 4 bardak su içmekte yarar var. Sıvı alımını artırırken bazı noktalar akılda tutulmalı. Alkollü içkiler, ilk başta susuzluğu gidermiş gibi görünse de idrarla su kaybını artırdıkları için yarardan çok zarara yol açabilir. Üstelik alkolün vücutta yarattığı bir dizi değişiklik yükselen ısıyla birleşince güneş çarpması tehlikesi artar. Kaçınılması gereken bir başka sıvı grubu da içinde bol şeker bulunan meşrubatlardır. Bu içecekler hem idrarla fazla sıvı kaybına sebep olur hem de fazladan kalori alınmasına. Bir diğer dikkat edilmesi gereken nokta da çok sıcak havalarda içilen suyun aşırı soğuk olmamasına dikkat etmek. Bol buzlu veya çok soğutulmuş sıvılar mide kramplarına yol açabilir.
Güneş çarpmasını gösteren belirtiler
-Vücut ısısının 39-40 dereceye çıkması.
-Terlemenin durması.
-Kırmızı, sıcak ve kuru deri.
-Zonklayıcı baş ağrısı.
-Baş dönmesi ve baygınlık hissi.
-Mide bulantısı ve kusma.
-Bilinç bulanıklığı.
-Bayılma.
Açık renk ve bol kıyafetler giyin
Vücudun ısısını hassas dengede tutabilmesi için havayla rahat temas edebilmesi gerekir. Havanın çok sıcak olduğu günlerde kat kat, koyu renkli elbiseler giyecek olursak, sıcağın etkisini bir kat daha artırmış oluruz. Evin içindeyken mümkün olduğu kadar az, dışarı çıkmak zorundaysak açık renkli, ince ve bol elbiseler giymeye dikkat etmeliyiz.
Güneşten korunmak için şapka, güneş gözlüğü ve ultraviyole ışınlarının deriyi etkilemesini önleyici güneş kremleri ihmal edilmemeli. Uzun süre dışarıda kalınacaksa güneş kremini tekrar tekrar sürmek gerekebilir.
Kendinizi iklime alıştırın
Eğer sıcakta yaşamaya ve çalışmaya alışık değilseniz, kendinize iklime alıştırmak için biraz süre tanımanızda yarar var. Önce yavaş ve kısa sürelerle başlayıp sonra sıcakta çalışılan süreyi yavaş yavaş artırmak gerekir. Dışarıda çalışmak zorundaysanız, işinizi güneş ışınlarının en dik olduğu öğlen saatlerinde değil de sabah erken ve öğleden sonra geç yapmanız daha akıllıca olur. Eğer sıcakta çalışırken kalbiniz hızla ve güçlü bir biçimde atmaya başlarsa, rahat nefes alamadığınızı, hele başınızın döndüğünü ve bayılmak üzere olduğunuzu hissederseniz ya da kas kramplarınız, mide bulantınız varsa hemen işi bırakın. Serin bir yerde oturun. Bu belirtileri ciddiye almazsanız yüksek ısının daha ağır belirtileri, sonunda güneş çarpması denilen ağır bir tablo ortaya çıkabilir.
Yalnız kalmayın
Aşırı sıcakların etkisiyle sağlığı kolayca bozulabilecek kişiler, tek başlarına yaşıyor veya çalışıyorlarsa gelen tehlikenin farkına zamanında varamayabilirler. Bu durumda tehlike geçene kadar yakınlarında, ya günde birkaç kere durumlarını kontrol edebilecek, gerekirse yardım eli uzatabilecek birilerinin olması ya da yardımın kolayca ulaşabileceği bir yere gitmeleri çok önemli. Aşırı sıcaklar nedeniyle sağlığımızın bozulmasını önlemenin yolu önlem almaktan geçer. Zamanında önlem alınmadıysa yüksek ısının olumsuz etkileri ortaya çıkar çıkmaz yardım istenmeli. Sıcakların bunaltmakla kalmayıp öldürebileceği unutulmamalı.