Beyni besleyen damardaki daralmada ilaçla tedavi sınırlı. İlacın yanında damar temizleme ameliyatları 20 yıldır güvenle uygulanıyor. Son yıllarda buna stent eklendi. Önce damarı daraltan plakalardan beyne parça gitmesini önleyen elek konuluyor sonra daralmış bölüme stent yerleştiriliyor. Ancak seçilecek yöntem hastanın durumuna bağlı...
Sumru Hanım sabah kahvaltı etmek için sofraya oturduklarında, kocasının yüzünde bir anormallik olduğunu fark etti. Neyin var diye sorduğunda, Halis bey cevap vermek istedi ama rahat konuşamıyordu. Ağzı biraz çarpılmıştı, sözleri anlaşılmıyordu.
Durumun ciddi olduğunu anlayan Sumru Hanım, yakında oturan kızlarını aramak için telefona sarıldı. Didem yarım saat sonra geldiğinde, Halis bey tamamıyla normal dönmediyse de epeyce iyileşmişti. Yine de hastaneye gitmeye karar verdiler. Acil polikliniğe vardıklarında, Halis beyin rahatsızlıkları geçmişti. İlk gören doktor biraz sorgulayınca, bugün olanın ilk problem olmadığını anladı. İki hafta önce, sağ gözünün yarısının görmediğini fark etmiş ama yarım saat içinde geçmişti.
Doktor, bugünkü ve daha önceki şikâyetlere, beyne ve göze giden küçük pıhtıların yol açtığını söyledi. Geçici kansızlık atağı olarak adlandırdığı bu durumun nedeninin bulunup tedavi edilmesinin şart olduğunu ekledi.
Beyne giden pıhtılar
Beyne ve göze giden kan, yolculuğuna kalbin sol kulakçık dediğimiz üst odasından başlar. Kan bir kapaktan geçip aşağıya, sol karıncığa akar. Kalbin kasılmasıyla kan aort damarına atılır. Bu büyük damardan çıkan dallar beynimize gerekli olan kanı götürür. Doktorlar, Halis beyin kalbine ve aort damarına ultrasonla baktılar. Ne odacıklarda, ne kapaklarda ne de aortta pıhtıya kaynak olabilecek bir durum vardı. Ama beyne giden şah damarlarından sağdakine ultrasonla baktıklarıda, damar açıklığının yüzde sekseninin daraldığını gördüler.
İnmeye yol açar
Bu sonuçları duyan Sinem acil poliklinikte babasını muayene eden genç doktorun dediklerini hatırladı. Doktor, dinleme aletini boynun iki tarafına koyup dinlemişti. Sağ tarafta dar bir borudan hızla akan su sesine benzer bir ses duyunca, şikâyetlerinin şah damarının darlığına bağlı olabileceğini söylemişti.
Tıbbi adı karotis olan şah damarının duvarında, aynen kalbi besleyen koroner damarlarda olduğu gibi damar sertliği plakları oluşur. Bunlar kan akımını önlemekle kalmaz, üstlerinde oluşan pıhtıdan kopan küçücük parçalarla da inmeye yol açarlar. Bir küçük pıhtı beyinde konuşma merkezine gidince, Halis Bey’de olduğu gibi hasta konuşamaz olur. Bir küçük parça gözü besleyen damara gittiğinde görmeyi etkiler.
Eğer beyne giden pıhtı parçası büyükse ve çıkan sorunlar saatler içinde geçmezse sonuç daha ciddi bir inme olabilir.
İlaç mı, ameliyat mı? Doktorlar Halis Beye ilk iş olarak aspirin verdiler. Sonra damardan pıhtı önleyici ilaç olan “heparin” verebilmek için hastaneye yatırdılar. Daha sonra yeni bir atağı hatta büyük bir inmeyi nasıl önleriz diye düşünmeye başladılar. Aspirin ve benzeri ilaçlar, kolesterol düşürücü ve yüksek tansiyon tedavileri yeni bir inmenin önlenmesinde çok önemliydi. Bunların dışında ilaçla tedavi seçenekleri sınırlıydı.
Boyunda yapılacak bir kesiyle damar sertliği plağını kesip çıkarmak sonra da temizlenmiş damarı dikerek onarmak son 20 yıldır güvenle yapılan bir ameliyat. Böylece hem darlık hem de küçük pıhtıların oluştuğu zemin ortadan kaldırılmış oluyor.
Dikkatle yapılmış karşılaştırmalı araştırmalara baktığımız zaman, inme veya geçici atak geçirmiş ve şah damarı ciddi olarak daralmış kimselerde ameliyat, tekrar inme ve ölüm riskini azaltıyor. Ancak, ameliyat sırasında küçük de olsa inme oluşma riski var. Cerrah ne kadar tecrübeliyse bir merkezde bu tip ameliyatlar ne kadar çok yapılıyorsa bu risk o kadar düşük. Hiç şikâyeti olmayan bir kişide ameliyat kararı vermek daha güç.
Sağlık taramasında bulunmuş şah damarı darlıklarını yalnız ilaçla mı yoksa ameliyatla mı tedavi edelim sorusuna uzmanlar farklı cevaplar veriyorlar. Böyle durumlarda her hastanın özelliklerine, darlığı ciddiyetine ve mevcut cerrahi tecrübenin düzeyine göre karar vermek en uygun yol.
Tedavide yeni bir yöntem: STENTŞah damardaki darlığın stent takılarak tedavisi daha yeni bir yöntem. Bu işlemde en çok korkulan komplikasyon, stent yerleştirilirken plağın üstünden kopan bir pıhtının inmeye yol açması. Son yıllarda geliştirilen yöntemler bu tehlikeyi çok azalttı. Darlığın ötesine yerleştirilen incecik, eleğe benzeyen küçük bir alet, kan akımını engellemeden kan pıhtılarının beyne gitmesini önlüyor. Uzun vadede şah damarına takılan stentleri açık kalma şansı çok yüksek.
Ameliyat mı stent mi?2010’a kadar “Ameliyat mı, stent mi?” sorusunu cevaplamak için yapılan 5 ayrı araştırmada 5000’e yakın hastanın yarısı ameliyatla yarısı da balon veya stentle tedavi edildi. Sonuçlara bakınca, bir yöntemin öbüründen kesin olarak üstün olduğunu söylemek güç. Bir ay önce yayınlanan bu konuda yapılmış en geniş CREST adlı çalışmada 2500 hasta incelendi. Hastalar rastgele (randomizasyon yöntemiyle) ya ameliyatla ya da stentle tedavi edildiler.
Tedaviyle ilgili, inme kalp krizi ölüm gibi tüm olumsuzluklar göz önüne alındığında, ortaya çıkan sonuç memnuniyet vericiydi. İki tedavi yöntemi de çok güvenli olarak uygulanabiliyordu. Ameliyat ve stentle ilgili komplikasyon riski yüzde 7 civarında bulundu. Stent takılanlarda inme, ameliyat oranlarda kalp krizinde küçük bir artış vardı. Bir başka ilginç gözlem de 70 yaşından sonra yaş ilerledikçe ameliyatın stentten daha iyi olabileceği bulgusuydu. Özetle bu araştırma ameliyatın da, stent takmanın da güvenli ve yararlı tedaviler olduğunu gösterdi.
CREST ve bu konuda daha önce yapılmış çalışmaları göz önüne alan doktorları, Halis Bey’in şah damarındaki darlığın nerede olduğuna, damarın çok kıvrımlı veya kireçlenmiş olup olmadığına bakacaklar. Genel sağlık durumunu, özellikle kalp sağlığını araştıracaklar. Tedavi yöntemi konusunda karar vermeden önce Halis Bey ile konuşacaklar. Çünkü, en doğru tedavinin ne olduğuna karar vermenin tek yolu, bilmin ışığında her hastayı tek tek ele almaktan geçiyor.