Genlere göre ilaç devri!

16 Mayıs 2011

Melahat Hanım’ın yakın zamana kadar yüksek tansiyon ve perhizle kontrol etmeye çalıştığı şeker hastalığı dışında hiçbir sağlık sorunu yoktu. Üç hafta önce bir akşam aniden başlayan çarpıntısını, önce yediği ağır akşam yemeğine bağlamış, biraz dinlenirsem geçer diye düşünmüştü. Ama, giderek şiddetlenen çarpıntı nedeniyle kendini iyiden iyiye bitkin hissetmeye başlayınca hastanenin yolunu tuttu.
Nöbetçi doktor muayenesini tamamlayıp, çekilen EKG’ye baktıktan sonra, kalbinin dakikada 140-150 kere, üstelik düzensiz olarak çarptığını söyledi. Acil serviste damardan verilmeye başlayan ilaçlarla şikâyetleri tümüyle geçmese de epeyce rahatladı.
Bir dizi testten sonra doktorlar, ‘atriyal fibrilasyon’ adlı çarpıntının yüksek tansiyon ve şeker hastalığına bağlı olduğu sonucuna vardı. Ertesi sabah kalp atımları yavaşlamış olsa da düzensizlik sürüyordu. Bunun üzerine kalbini düzenli ritmine döndürmek için elektroşok uyguladılar. Kalbi normale dönen Melahat Hanım kendini daha iyi hissetmeye başladı.

İki ucu keskin bıçak
Doktoru, yüksek tansiyonu daha iyi tedavi etmek ve çarpıntının tekrar oluşmasını önlemek için alması gereken ilaçları anlattıktan sonra, “Sıra tedavinin en önemli

Yazının Devamı

Kalsiyumda hassas dengeye dikkat!

9 Mayıs 2011

Doktorlar bir yandan kemik erimesini önlemek için yeteri kadar kalsiyum almamızı söylüyorlar, diğer yandan damar duvarlarında kalsiyum birikintisi varsa kalp krizi riskimizin yüksek olduğunu. Gün geçmiyor ki, içinde kalsiyum sözcüğü geçen bir haber çıkmasın gazetelerde.
Kalsiyum elemanı periyodik cetvelde 20 numaralı, sembolü “Ca” olan bir madde. Adı, Latince kireç anlamına gelen “Calx” sözcüğünden geliyor. Toprakta ve deniz suyunda bolca bulunan bu metalin tüm canlılar için hayati önemi var. Kalsiyum insan vücudunda her hücre için olmazsa olmaz bir madde.
Normal bir yetişkinin vücudunda 1 kilogramdan fazla kalsiyum bulunur. Bunun yüzde 99’undan fazlası kemiklerdedir. Geri kalanınının çoğu ya hücrelerin içinde ya da hücrelerin arasındadır. Kanımızdaki kalsiyumun hepsini toplanıp tartılsa, 1 gram bile olmadığı görülür. Lakin kemikler, hücreler ve kandaki kalsiyum çok hassas bir denge içinde tutulur. Bu nedenle kandaki kalsiyum miktarı vücudun kalsiyum depoları hakkında oldukça iyi fikir verir.
Kalsiyum olmazsa bir hücrenin diğeriyle ilişki kurması mümkün olmaz, sinirler taşıdıkları emirleri yerlerine ulaştıramazlar, kalp kasları kasılamaz, diğer kaslarımız haraket edemez.

Yazının Devamı

Ameliyattan sonraki tehlike: Kalp krizi!

2 Mayıs 2011

Tahsin Bey, bir haftadır giderek şiddetlenen karın ağrılarına bir de mide bulantısı eklenince kendini iyiden iyiye rahatsız hissetmeye başladı. Sabah kahvaltıda karısı “Rengin sarı gözüküyor” deyince endişesi daha da arttı. Eskiden de böyle ağrıları olurdu ama, hem bu kadar şiddetli olmaz hem de bir iki günde kendi kendine geçerdi.
Altı ay önce doktoru, şeker hastası olduğu ve kolesterol değerleri anormal bulunduğu için ağrılarının kalp hastalığına bağlı olabileceğini düşündü. Yapılan efor testinin sonucu normal çıkınca bu ihtimalin ortadan kalktığı söylendi. Aklından bu düşünceler geçerken, karnına bıçak saplanırcasına giren ağrıyla bir kere daha irkilince hastaneye gitmeye karar verdi.
Doktoru, sıkıntılı yüzüne bakar bakmaz gözlerinin akının sarılığını fark etti. Karnının sağ üst tarafına dokununca hastanın ağrı çektiği, yüzünü buruşturmasından belliydi. Büyük ihtimalle safra kesesinde iltihaplanma vardı. Ultrason, safra yollarının tıkandığını, iltihabın pankreas bezine de yayılmış olabileceğini gösterdi. Ameliyat olması gerekiyordu. Damardan verilen serum ve ilaçlarla tedaviye başlandı.

En ciddi komplikasyon!
Ertesi gün yapılan ameliyat tam bir başarıyla

Yazının Devamı

Firavunların hastalığı damar sertliği

25 Nisan 2011

Kalp ve damar hastalıkları, ülkemizin başta gelen sağlık sorunu, bir numaralı ölüm nedeni. Damar sertliğinin neden olduğu, nasıl geliştiği hakkında son yarım yüzyılda çok şey öğrendik. Öğrendiklerimizin başında, kalp damar hastalıklarının ortaya çıkmasında hayat tarzımızın çok önemli rol oynadığı gerçeği geliyor. Doktora gittiğimizde ilk karşılaştığımız soru, her gün ne yiyip içtiğimiz, ne kadar hareket ettiğimiz, stresimizin çok olup olmadığı.
Doktorun yaptığı ilk tavsiye de, egzersiz yapıp sağlıklı beslenip kilo vermemiz gerektiği. Tartışma, sonunda dönüp dolaşıp asıl sorunun modern yaşam olduğu noktasına geliyor. Birçok kişi, otomobilin henüz icat edilmediği, genetiği değiştirilmiş besinlerin hayal bile edilmediği, sigaranın bilinmediği çağlarda yaşayan atalarımızın, organik meyve ve sebze yediği, çayırda otlayan hayvan etinden başkasını ağzına sürmediği için kalp hastalığıyla tanışmadığını ileri sürüyor. Bu nedenle eski çağlardaki gibi beslenmemizi öğütleyenler var.
Genel olarak modern yaşamın sonucu olarak artan kilolarımızın, durağan yaşamımızın, sigara ve hava kirliliğinin damar sertliğinde çok önemli rolleri olduğu doğru. Ama bu demek değil ki, eskiden bu hastalık

Yazının Devamı

Parmaklarım morarıyor kalp hastası mıyım?

18 Nisan 2011

Geçen haftaki yazımdan sonra bir okur, hava biraz soğuyunca parmaklarının morardığından söz edip “Doğuştan bir kalp hastalığım mı var acaba?” diye sordu. Sumru Hanım’ın bebekliğinde ve çocukluğunda hiç bir rahatsızlığı yokmuş. 15 yaşındayken üşüyünce her iki elinin yüzük parmağının morardığını fark etmiş. Zamanla bu renk değişikliği diğer parmaklarına da yayılmış, en son başparmakları da morarmaya başlamış. Bazen ayak parmakları da morarıyormuş ama başka yerinde hiç renk değişikliği olmuyormuş. Üstelik soğuk ortamdan ayrılınca en çok 15-20 dakika içinde morarma tümüyle geçiyormuş. Bazen parmaklarının bembeyaz olduğu da oluyormuş. “Sanki parmaklarımdan tüm kan çekilmiş gibi oluyor, ama sonra düzeliyor” diye açıklıyor durumunu Sumru Hanım. Bu şikâyetinin dışında çok sağlıklı olduğunu söyleyen okurum, morarmaya yol açan kalp hastalıklarından söz eden yazımdan sonra endişelenmiş.

Başka hiçbir sağlık sorunu olmayan Sumru Hanım’ın parmak uçlarının morarması soğuk havalarda ya da çok üzüldüğü zamanlarda oluyormuş. Bu şikâyetler bir kalp veya akciğer hastalığını değil, Raynaud hastalığı denilen durumu düşündürtüyor.

Parmaklar soğuğa hassas
Sumru Hanım’ın anlattığı bu

Yazının Devamı

Mavi Bebek’teki morarma neden?

11 Nisan 2011

Geçen hafta gazeteler Filistinli bir bebeğin İstanbul’da sağlık kontrolünden geçtiğini yazdı. Daha önce, 2010 Haziran’ında, 8 günlük Gazzeli Mavi Bebek’in tedavi için İstanbul’a getirildiğini duymuştuk. Doktorlar minik Seraj’ın morumsu koyu mavi renginin kalbinde doğuştan var olan hastalığa bağlı olduğunu, kanına yeteri kadar oksijen giremediğini söylemişlerdi. Kanın rengi koyulaştığı için bebeğin de rengi değişmişti. Hele ağlayınca iyice morarıyordu. Çocuk kalp cerrahlarının mahir elleriyle yaptıkları ameliyat sonunda durumu biraz olsun düzeldi. Bu sayede yaşama tutunan Seraj bebek biraz daha büyüyüp güçlendikten sonra cerrahlar tekrar ameliyat edip hasta kalbini tam olarak onaracaklar.
Küçük Gazzelinin hikâyesi her gün birçok hastanemizde ameliyat edilen, doğuştan kalp hastası olan bebeklerin başından geçenlere benziyor. Mavi bebekler hastalıkları nedeniyle zayıf ve dayanıksız olurlar. Hasta bebeğin, kalbindeki tüm anormallikleri düzeltecek büyük bir kalp ameliyatını kaldırması zordur. Doktorlar daha küçük ameliyatlar yaparak durumu biraz olsun düzeltirler. Böylece birkaç yıl içinde serpilip, büyüyüp kuvvetlenme fırsatı bulan bebek, açık kalp ameliyatına dayanabilecek hale

Yazının Devamı

Duran kalbi şok diriltir

4 Nisan 2011

Geçen hafta hayatını kaybetmek üzere olan birini canlandırmak için ilk basamak işlemi olan temel yaşam desteğinden söz etmiştim. Bir uçurumdan düşmekte olan birini, parmaklarının ucundan yakalayıp geri çekmeye benzeyen yeniden canlandırma işlemindeki en küçük bir aksaklık, zor tuttuğumuz parmakların elimizden kayıp gitmesiyle sonlanabilir. Bu nedenle, hata yapmamak, küçük de olsa eksik bırakmamak, bir dakikalık gecikmeye bile imkân vermemek için hazırlıklı olmalıyız.

Acil çağrı merkezi
Yere yıkılan birinin başına koşarken yardım isteyeceğimiz 112 acil başvuru merkezindeki çalışanlar hayat kurtaran ekibin önde gelen üyeleridir. Telefona cevap veren görevli duraksamadan harekete geçebilecek biçimde eğitilmelidir. Edineceği kısa ama gerekli bilgilerle, en yakın yerdeki ambulans ve acil yardım görevlilerini olay yerine yönlendirebilmelidir. Gelişen teknolojiyle hangi yoldan gidilirse daha çabuk olay yerine ulaşabileceğini öğrenebildiğimiz bir çağda, telefon başındaki kişiye önemli görevler düşüyor.

İsteyen herkesi eğitmek gerek
Kalbi duran kişiye iş işten geçmeden yardım edilebilmesi için her yerde her zaman nasıl yardım edeceğini bilen birisinin bulunması gerekir. Bu

Yazının Devamı

Kalp masajı hayat kurtarıyor

28 Mart 2011

Sokaktaki vatandaşlarla yapılan bir televizyon röportajında, kalp krizi geçiren birini görürlerse ilk yapacaklarının ne olduğu soruldu. Çoğu kişi, “ağızdan ağıza solunum” veya “hayat öpücüğü” diyerek cevap verdi. Bu kısa röportajlar iki konuda bilgi eksikliği olduğunu ortaya koydu. Birincisi, “kalp krizi” sözcüğünün ne anlama geldiği konusundaki kafa karışıklığı; ikinci konu ise ağızdan ağıza solunumun ne zaman gerektiğiydi.
Kalp krizi, tıbbi adı “miyokard enfarktüsü” olan kalp hastalığının karşılığı olarak kullanılır. Kalp kasını besleyen damarlardan biri tıkanınca, kansız kalan hücrelerin ölmesi sonucu ortaya çıkar. Çoğu zaman ağrı, nefes darlığı veya halsizlikle kendini gösterir ama bazen hiç belirti vermez. Kalp krizi geçiren kişiye yapılacak ilk yardım, suni solunum veya kalp masajı değildir. Kalp krizinden şüphe edildiğinde ilk olarak hastaneye gitmek için ambulans çağırmalı, sonra da hastaya çiğnemesi için aspirin verilmelidir.
Ağızdan ağıza verilecek soluk ve kalp masajı ise kalp durmalarında uygulanan yeniden canlandırma işleminin parçalarıdır.

Hayatta kalma zinciriAvrupa Resüsitasyon Konseyi, kalbi duran kişinin yaşamdan kopmamasını sağlayan eylemler dizisini hayatta

Yazının Devamı