Doktorlar bir yandan kemik erimesini önlemek için yeteri kadar kalsiyum almamızı söylüyorlar, diğer yandan damar duvarlarında kalsiyum birikintisi varsa kalp krizi riskimizin yüksek olduğunu. Gün geçmiyor ki, içinde kalsiyum sözcüğü geçen bir haber çıkmasın gazetelerde.
Kalsiyum elemanı periyodik cetvelde 20 numaralı, sembolü “Ca” olan bir madde. Adı, Latince kireç anlamına gelen “Calx” sözcüğünden geliyor. Toprakta ve deniz suyunda bolca bulunan bu metalin tüm canlılar için hayati önemi var. Kalsiyum insan vücudunda her hücre için olmazsa olmaz bir madde.
Normal bir yetişkinin vücudunda 1 kilogramdan fazla kalsiyum bulunur. Bunun yüzde 99’undan fazlası kemiklerdedir. Geri kalanınının çoğu ya hücrelerin içinde ya da hücrelerin arasındadır. Kanımızdaki kalsiyumun hepsini toplanıp tartılsa, 1 gram bile olmadığı görülür. Lakin kemikler, hücreler ve kandaki kalsiyum çok hassas bir denge içinde tutulur. Bu nedenle kandaki kalsiyum miktarı vücudun kalsiyum depoları hakkında oldukça iyi fikir verir.
Kalsiyum olmazsa bir hücrenin diğeriyle ilişki kurması mümkün olmaz, sinirler taşıdıkları emirleri yerlerine ulaştıramazlar, kalp kasları kasılamaz, diğer kaslarımız haraket edemez. En büyük zararı kemikler ve dişler görür. Kan pıhtılaşmasının da en önemli ögelerindedir bu madde. Kısacası kalsiyumsuz hayat düşünülemez.
Kalsiyum az olunca çocukların kemikleri zayıf kalır eğilir. Diş çürümelerinden depresyona kadar bir çok dert çıkar ortaya. Fazla olduğu zaman ise böbrek taşı, damarlarda, kaslarda kireçlenmeler oluşur.
Kalbimiz kalsiyumsuz yapamaz
Kalp kasının kasılıp içinde birikmiş olan kanı atabilmesi icin elektrik akımıyla uyarılması gerekir. Bu uyarı kalbin aküsü diyebileceğimiz bir grup özel hücreden çıkar. Uyarının oluşabilmesi için her seferinde hücrelerin içine kalsiyum iyonları girer. Uyarının oluşması yetmez, kıvılcımın kalp kasının her yanına hızla yayılması gerekir. Elektrik akımının bir hücreden diğerine geçip ilerleyebilmesi için kalsiyum gereklidir. Uyarılan kalp kası hücresinin içinde bir kasılıp, bir esneyen lastiğe benzeri maddeler vardır. Bunları da çalıştıran kalsiyumdur.
Vücutta kalsiyum miktarı ciddi olarak azalırsa, kalbin atımları düzensizleşir, tansiyon düşer, kalbin kasılması zayıflar. Kalsiyum düzeyi artarsa, tansiyon yükselir, kalbin içinde, kapaklarda, damarlarda, kireçlenme diye bilinen kalsiyum birikmeleri gözükür. Kısacası kalp sağlığı için kalsiyumun hassas dengesinin korunması gerekir.
Vücudumuzdaki kalsiyum hassas bir dengede tutulur. Bu dengenin sağlanmasında birçok organ görev alır. Bunların başında, kendi adındaki hormonu salgılayan paratiroid bezi gelir. Boynumuzdaki tiroid bezinin üstündeki, 4 tane pirinç tanesi büyüklüğündeki organlar, her an kanda ne kadar kalsiyum var diye kontrol eder. Kalsiyum düşükse salgıladığı hormonla bağırsaklara, böbrekler ve kemiklere emir yollar. D vitaminiyle beraber bağırsaktan kalsiyum emilimini artırır, idrarla atılmasını azaltır, kemiklerden kana kalsiyum geçmesini sağlar. Kanda kalsiyum yükselince paratiroid bezinin hemen haberi olur. İlgili organlar her an birbirleriyle haberleşme halindedir. Eğer kalsiyum az alınırsa, açığı kapatma işi kemiklere düşer. Zaman içinde kemik erimesi başlar. Kalsiyum fazla olursa dokulara birikmesi kolaylaşır, kireçlenmeler oluşur.
Kalsiyum hapı kalbe zararlı mı?
Kadınlarda menapoz sonrasında sıkça görülen osteoporoz, kemik kırıklarına yol açar. Bu tehlikeyi önlemek için milyonlarca kadın, kalsiyum ve D vitamini hapları alıyor. Bu hafta BMJ dergisinde yayınlanan bir bilimsel makale, kalsiyum haplarının zannedildiği kadar masum olmadığını gösterdi.
Yeni Zelanda’lı bilim insanları, kalsiyum hapı alanlarda kalp krizi ve inme riskinin almayanlara göre arttığını iddia ediyorlar. İddialarını bu konuda yapılmış araştırmalara dayandırıyorlar. Araştırmacılar ilk iş olarak Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılmış olan “Kadın Sağlığı Girişimi” adlı uzun soluklu araştırmanın verilerini yeniden değerlendirdi. Daha önce kalsiyum hapı almayan 16 bin kadın, kalsiyum ve D vitamini almaya başlayınca, kalp krizi ve inme riskinde az da olsa bir artış olduğu görüldü. Bununla yetinmeyen bilim insanları, benzer 13 başka araştırmanın verilerini de inceledi. Böylece toplanan yaklaşık 30 bin kadının sağlık verilerinden elde edilen sonuçlara bakınca, kalsiyum almaya başlayan kadınlarda, kalp krizi ve inme oranları yükseldiği anlaşılıyor.
1000 kadına, 5 yıl süreyle kalsiyum yalnız veya D vitaminiyle beraber verilirse, fazladan 6 kalp krizi veya inme oluşuyor. Buna karşılık kalsiyum alınması, oluşacak olan kemik kırılmalarından sadece 3 tanesi önlenmiş oluyor. Net Sonuç: Kalsiyum hapı az da olsa zararlı olabilir. İlk bakışta bu rakamlar küçük gözükebilir. Lakin, milyonlarca kadının kalsiyum aldığı düşünülecek olursa durumun ciddiyeti anlaşılır.
Damarlarda kireçlenme tehlike işareti
Kalsiyum miktarında hiç artış olmasa da vücudun çeşitli yerlerinde kireçlenmeler olabilir. Hasara uğramış, yapısı bozulmuş dokuları kendi kendini iyileştirmeye çalışan vücudumuz buralara kalsiyum yığar. Kireçlenmelerin en önemli nedeni budur.
Damar sertliği plaklarının yarattığı bozulma bir süre sonra kalsiyum birikmelerine yol açar. Bir damar da kireçlenme varsa bu yüzde 99.9 damar sertliği olduğuna işarettir. Ama kireçlenmenin olduğu yerin daralmış veya kalp krizi yaratmaya hazır bir halde olduğu anlamına gelmez.
Buna karşılık kalsiyum birikintileri ne kadar çoksa, damar sertliği o kadar yaygın demektir. Bu da kalp krizi tehlikesinin arttığına işaret eder.
Bilgisayarlı tomografiyle kalp damarlarına bakıp kalsiyum var mı, varsa ne kadar diye sorgulamanın altında yatan prensip budur. Böylece elde edilen kalsiyum skoru yüksekse önlem almanın zamanı gelmiş de geçiyor demektir.
Ne yapmak gerekiyor?
Trilyonlarca hücremizin her birinin yaşamını sürdürebilmesi ve görevini yerine getirebilmesi için kalsiyuma ihtiyacı vardır. Son 2 yılda yapılan araştırmalar, bu ihtiyacın karşılanabilmesi için yaygın olarak kullanılan kalsiyum haplarının pek de masum olmadığını gösterdi. Bu araştırmanın sonuçları, kalsiyum ihtiyacının öncelikle besinlerden karşılanması gerektiği gerçeğini bir kez daha vurguladı. Süt, süt mamulleri, somon gibi balıklar, ıspanak, bamya gibi sebzeler, kuru fasulye ve diğer bir çok besinde bolca kalsiyum almak mümkündür.
Yeni Zelanda’lı doktorların çalışmasını eksik bularak eleştirilen uzmanlar bile araştırmadan alınacak dersler olduğunu söylüyor. Hemen herkesin fikir birliği ettiği nokta, kalsiyum haplarına sarılmadan önce bu gerekli maddeyi besinlerden almaya çalışmak. Beslenmeye gerekli titizlik gösterilmesine rağmen hâlâ kalsiyum ihtiyacı varsa ancak o zaman doktor denetimide ilaç kullanmakta yarar var.
Bu araştırmadan alınacak bir diğer önemli ders daha var. “Doğal destek maddesi, ne zararı olabilir” diye düşünmemeli, en masum görünen hapların bile zararlı olabileceği unutulmamalıdır.