‘Kalp’te çocuktan al haberi

12 Eylül 2011

Sağlıklı yaşam konusundaki bilgi bombardımanına rağmen kalp krizi ve inmeye yol açan alışkanlıklarımızda azalma yok. Oysa, küçük çocuklara verilen sağlık eğitimi davranışlarımızı ve alışkanlıklarımızı değiştirmekte çok etkili. Sağlığıklı bir toplum için Sağlık Bakanlığı kadar Milli Eğitim Bakanlığı’nın çabalarına da ihtiyaç var

Geçen hafta kalp krizi veya inme geçirmiş olanların bile hayat kurtarıcı ilaçları ne kadar az kullanıldığını yazmıştım. Ciddi hastalıkları nediyle ölümle yüz yüze gelmiş olan bu insanlar bile verilen tedavilerine doğru dürüst uymazken, sağlıklı insanları kalp damar hastalıklarından korumak için verilen mücadelede başarılı olmak hiç de kolay değil. Gerçekten de, giderek artan şişmanlık, haraketsizlik, yüksek tansiyon, şeker hastalığı oranları ve bir türlü kurtulamadığımız sigara alışkanlığı, kalp damar sağlığı için harcanan çabaların yeterli olmadığının işareti.
Halbuki, gün geçmiyor ki gazete ve televizyonlarda sağlıklı beslenme, kilo verme ve egzersiz yapmanın tavsiye edildiği bir program yayımlanmasın. Günlük sohbetlerimizde de bu konular neredeyse politika ve futbol kadar popüler. Sağır sultan bile şişmanlığın, moda deyimiyle

Yazının Devamı

İlaç kullanımında durum vahim

5 Eylül 2011

Kalp ve damar alanındaki ilerlemeler sayesinde eskiden ölümle sonlanan birçok hastalık tedavi edilebilir hale geldi. Ne yazık ki, bu tedaviler yaygın kullanılmıyor Gelişmiş ülkelerin bile geçer not alamadığı bu alanda, az gelişmişlerin hali tam içler acısı. Ülkemizde de durum hiç parlak değil


Son 50 yıl içinde kalp ve damar hastalıkları alanında öyle büyük ilerlemeler oldu ki eskiden ölümle sonlanan birçok hastalık tedavi edilebilir hale geldi. Geliştirilen yeni ilaçlarla kalp damar hastalarının daha uzun, sağlıklı ve üretken bir yaşam sürmeleri sağlandı. 1960’larda kalp krizi teşhisiyle hastaneye yatan her 3 kişiden bir hayatını kaybediyordu. Sağ kalanların da bir çoğu kalp yetersizliği çekiyor ya da geçirdikleri yeni bir krizle genç yaşta yaşamlarını yitiriyordu.
İnme derseniz durum daha içler acısıydı. Beynin kısa süreyle kansız kalması sonucu oluşan atakların büyük bir felcin habercisi olduğu biliniyor ama felaketi önlemek için elden hiçbir şey gelmiyordu. Yüksek tansiyon çok yaygındı. Elde işe yarar hiç bir ilaç olmadığı için inme, böbrek hastalığı ve erken ölüm olağan sayılıyordu.
Günümüzdeki durum ise bambaşka. Kalp krizi geçiren bir kişinin hastaneden

Yazının Devamı

Babam kalp hastasıydı ben de olacak mıyım?

29 Ağustos 2011

Anne veya babadan gelen bir tek genin oluşturduğu kalp damar hastalığı çok enderdir. Damar sertliği birkaç genle açıklanamayacak kadar karmaşık bir hastalıktır. Birçok genin hazırladığı zemine sigara, yüksek tansiyon, kolesterol gibi faktörler eklenince ortaya çıkar. Bu kader değil, değiştirilebilecek bir sorundur


Recai Bey ve Handan Hanım’ın kardiyoloğa gitmelerinin nedeni kalp hastası olmaları değildi. Ne göğüs ağrıları vardı ne de çarpıntıları. Hiçbir ciddi sağlık sorunları yoktu. Lakin kalp hastası olma endişesini bir türlü içlerinden atamıyorlardı. Doğrusu, 40’larında olan bu çift tümüyle haksız da sayılmazdı. Recai Bey’in babası 48 yaşındayken ani bir kalp kriziyle hayatını kaybetmişti. Handan Hanım’ın annesi 72 yaşında kalp yetersizliği çekiyordu. Bir ağabeyi 52 yaşında baypas ameliyatı olmuştu. Gerçi ağabeyi kardeşinin aksine yediğine içtiğine hiç dikkat etmez hem de çok sigara içermiş. Doktora gelmelerinin nedeni, yakın aile bireylerinde kalp hastalığı olmasının kendi sağlıkları için önemli olup olmadığını öğrenmek içindi. “Bu durum bizim de birkaç yıl içinde kalp hastası olacağımız anlamına mı geliyor, öyleyse ne yapmamız lazım?” sorularına cevap arıyorlardı.

Yazının Devamı

Böbrek damarı tansiyon nedeni

22 Ağustos 2011

Böbreğe kan götüren damar stratejik bir öneme sahiptir. Bu atardamar daraldığı zaman böbreğe gelen kan azalır. Böbrek, tansiyonun düştüğünü sanıp zincirleme bir dizi olay başlatır. Bununla da kalmayıp beyne haber vererek kan basıncını yükseltmesini ister. Bütün bunlar damarları büzerek tansiyonun şiddetle yükselmesine yol açar


Zeki Bey birkaç haftadır çabuk yorulduğunu hissediyor ve kendi kendine “Şu lanet olası sigarayı bırakmam lazım, hiç olmazsa azaltsam” diyordu. Yüksek tansiyonu için gittiği doktoru, hızlı yürüyünce sağ baldırına giren krampın da sigaraya bağlı olduğunu, bırakmazsa iyileşmeyeceğini, aksine ilerleyeceğini söylemişti. Kendisini yormazsa hiçbir şikâyeti olmuyordu. Ama, o gün öğleye doğru ofiste çalışırken rahat nefes alamadığını fark etti. Başında bir ağırlık vardı, bir türlü dikkatini toplayıp önündeki işe yoğunlaşamıyordu. Kısa süre içinde sıkıntısı arttı, nefes alması güçleşti, boğulacak gibi hissediyordu kendini. İşteki arkadaşları sık sık nefes almasından ve alnında biriken terlerden bir sıkıntısı olduğunu anlamışlardı. Konuşamayacak kadar nefes darlığı çektiğini görünce hemen ambulans çağırdılar, apar topar hastaneye kaldırıldı.

Birkaç

Yazının Devamı

Zayıflamak için son çare ameliyat

15 Ağustos 2011

Dünyada ve ülkemizde en önde gelen sağlık sorunlarından biri haline gelen şişmanlıkla baş etmek hiç de kolay değil. Çeşit çeşit diyetlere, egzersiz programlarına hatta iştah kesen ilaçlara rağmen kilolar azalmıyor, aksine artıyor. Şişmanlık arttıkça kalori kısıtlaması ve egzersizle zayıflamak zorlaşıyor. Kilo verilse bile ideal kiloyu korumak çoğu zaman mümkün olmuyor. Kilo kontrol altına alınmadıkça da ortaya çıkan kronik hastalıklarla mücadele etmek zorlaşıyor. Hastalıklar arttıkça hareketsizlik artıyor. Böylece şişman kişi birbirini besleyen bir dizi sağlık sorununun yarattığı kısır döngü içinde kıvranıp duruyor. Bu kısır döngüyü kırmak için şişmanlığı bir hastalık olarak düşünüp iyileştirmek için çeşitli tedavi yöntemleri geliştirildi. Kilo verdirici ilaçlar varsa da etkinliklerinin sınırlı olması ve olası yan etkileri yaygın kullanımlarını engelledi. Cerrahi yöntemlerle tedavide ise önemli ilerlemeler sağlandı.

Ne tip bir ameliyat?
Tıbbi adı bariyatrik cerrahi olan kilo verdirme ameliyatlarının birçok çeşidi varsa da bunlar 3 sınıfta toplanabilir: 1- Mideyi küçülterek doygunluk hissine çabuk ulaşmayı sağlayanlar. 2- Bağırsakları kısaltarak veya devre dışı bırakarak

Yazının Devamı

Hızlı kalp hayra alamet değil

8 Ağustos 2011

Kalbi hızlı atanların ölüm riski yüksek. Hayvanlar âleminde de durum aynı. Nabzı 1000 olan küçük dağ faresinin ömrü 2 yılken, nabzı 20 olan balinanın ömrü neredeyse 100 yıl. Biri küçücük, diğeri kocaman; yaşam süreleri çok farklı. Ama hayatları boyunca kalpleri aşağı yukarı aynı sayıda çarpıyor



Geçen hafta çarşamba günü Milliyet’te manşetin üstünde “Nabızda limit 80 mi olmalı?” başlığı dikkat çekiyordu. New York Times kaynaklı ve 2 bilimsel araştırmaya dayandırılan haberde kalp hızının ne kadar yaşayacağımızı belirlediği işleniyordu. Geçen sene köşemde bu konuya değinmiş olsam da güncelliği nedeniyle o yazıdan alıntılar yaparak tekrar etmenin yararlı olacağını düşündüm.
Hızlı atan kalbin hayra alamet olmadığını gösteren veriler yeni değil. 2000 yılında European Heart Journal’da 2000 yılında yayımlanan, Fransa’da yaklaşık 20 bin kişinin 20 yıldan fazla izlendiği bir araştırmada kalp hızının kaç yıl yaşayacağımızı belirleyen faktörlerden biri olduğu bildirilmişti. Geçen sene Kanada kaynaklı bir çalışmada kalp damar hastası olduğu bilinen veya hasta olma riski yüksek olan 31 bin kişi yaklaşık 5 yıl süreyle izlendi. Kalbi hızlı çarpanların daha erken öldüğü görüldü.

Yazının Devamı

Zayıflama ilaçlarına dikkat!

1 Ağustos 2011

İlaçla kilo vererek uzun süreli başarıya ulaşmak olanaksız. Kaldı ki birçoğunun ciddi yan etkileri var. İlaç tedavisi ancak kapsamlı bir zayıflama stratejisinin parçası olarak kullanılabilir. Doktor gözetimi dışında ilaç kullanmak, hele ne idüğü belirsiz “mucize zayıflama hapı”nı içmek hapı yutmak demektir



Birkaç hafta önce gazetelerde yeni bir “mucize zayıflama hapı” haberi vardı. Yaşamın her alanında olduğu gibi karmaşık sağlık sorunlarımıza da basit, kolay uygulanabilir çözümler vaat eden haberler haklı olarak ilgi çekiyor. Medyadaki haber, Lorcaserin maddesi içeren bir ilaçla ilgiliydi. Daha önce piyasaya sürülmüş zayıflama haplarının bazılarının ciddi yan etkiler nedeniyle yasaklanmış olması yeni ilaçları özel bir dikkatle incelememizi gerektiriyor.
Zayıflama ilaçları, alınan kalorilerin tüketilenlerden daha az olması için çeşitli yollardan etkili olmayı amaçlar. Diyet ve egzersizde olduğu gibi, kilo vermek için ya alınan kalorilerin azaltılması ya da harcananların artırılması gerekir. Zayıflama ilaçlarının çoğu düşük kalorili beslenmeyi sağlamak için ya iştahı azaltır ya da bağırsaklardan yağ emilimini azaltarak alınan kaloriyi sınırlar.
İştah azaltan

Yazının Devamı

Ramazanda kalbinize dikkat!

25 Temmuz 2011

Kalp hastalarının hiçbiri oruç tutmamalıdır demek yanlış olur. Ama, kalp yetersizliği olanlar, düzeltilmemiş damar veya kapak hastalığı olanlar, yüksek tansiyon hastalığı kolayca kontrolden çıkanlar, tedavinin sağladığı dengelerin kolayca bozulabileceğini unutmamalı, doktorlarına danışmadan oruca niyet etmemelidir...


Bu hafta ramazanda oruç tutmaya hazırlanan okuyucularımdan birçok soru geldi. Hepsinin ortak noktası, orucun kalp damar sağlığına ilgisiydi. Sorulara topluca cevap vermek hiç kolay değil. Çünkü, uzun saatler boyunca yemek ve sudan uzak durmanın etkisi, kişilerin sağlık durumuna, sahur ile iftar arasındaki süreye ve iklime göre değişir. Ayrıca orucun vücuda etkilerini düşünürken sadece aç kalınan süre değil, iftarda ve sahurda ne tür ve ne kadar yemek yendiği de göz önüne alınmalıdır. Sorulara bilimsel verilere dayanarak cevap vermek daha da zor, çünkü orucun kalp damar sağlığına etkisini araştıran güvenilir araştırma sayısı yok denecek kadar az.

Orucun yararları
Sağlıklı kişilerde yapılan çalışmalar, orucun yararlı olabileceğini gösteriyor. Bu yıl Amerikan Kardiyoloji Koleji’nin bilimsel toplantısında tartışılan bir araştırmada ayda en az bir kere

Yazının Devamı