Sağlıklı yaşam konusundaki bilgi bombardımanına rağmen kalp krizi ve inmeye yol açan alışkanlıklarımızda azalma yok. Oysa, küçük çocuklara verilen sağlık eğitimi davranışlarımızı ve alışkanlıklarımızı değiştirmekte çok etkili. Sağlığıklı bir toplum için Sağlık Bakanlığı kadar Milli Eğitim Bakanlığı’nın çabalarına da ihtiyaç var
Geçen hafta kalp krizi veya inme geçirmiş olanların bile hayat kurtarıcı ilaçları ne kadar az kullanıldığını yazmıştım. Ciddi hastalıkları nediyle ölümle yüz yüze gelmiş olan bu insanlar bile verilen tedavilerine doğru dürüst uymazken, sağlıklı insanları kalp damar hastalıklarından korumak için verilen mücadelede başarılı olmak hiç de kolay değil. Gerçekten de, giderek artan şişmanlık, haraketsizlik, yüksek tansiyon, şeker hastalığı oranları ve bir türlü kurtulamadığımız sigara alışkanlığı, kalp damar sağlığı için harcanan çabaların yeterli olmadığının işareti.
Halbuki, gün geçmiyor ki gazete ve televizyonlarda sağlıklı beslenme, kilo verme ve egzersiz yapmanın tavsiye edildiği bir program yayımlanmasın. Günlük sohbetlerimizde de bu konular neredeyse politika ve futbol kadar popüler. Sağır sultan bile şişmanlığın, moda deyimiyle “obezite”nin ne kadar zararlı olduğunu, egzersizin uzun ve sağlıklı bir yaşamın anahtarı olduğunu duydu. Sigaranın kalp krizini davet ettiğini bilmeyen var mı? Tüm bu bilgi zenginliğine rağmen kalp damar hastalıklarından korunma çabalarımızın başarılı olmamasının nedeni yanlış hedefe yönelmemiz olmasın?
Anne babayı eğitmenin yolu çocuklardan geçiyor
Ağustosun son haftasında Paris’de yapılan Avrupa Kardiyoloji Derneği Yıllık Bilimsel Toplantısı’nda Brezilyalı bilim insanlarının sundukları bir araştırma bu konuya ışık tutuyor. Sao Paulo şehrindeki bir ilk okuldaki 6 ile 10 yaşındaki 200 öğrenci 2010 yılı başında 2 gruba ayrıldı. Yılın başında tüm çocukların anne ve babalarının sağlıklarıyla ilgili ayrıntılı bilgiler kaydedildi. İki gruptaki yetişkinlere yıl başında ve ortasında sağlıklı yaşamla ilgili bilgi verildi. Birinci gruptaki yoğun eğitimden geçirilen çocuklar bu bilgilere ek olarak her hafta kalp damar sağlığıyla ilgili programlara katıldılar. Bu öğrenciler yaşlarına uygun olarak hazırlanan programlarda oyun, film gibi yöntemler kullanıldı. Beslenme uzmanlarının, beden eğitimi öğretmenleriyle ve çocuk psikologlarınıyla konuşma ve beraber oynama imkanları sağlandı. Bu haftalık programlara bir yıl boyunca devam edildi. Yılda iki kez sağlıklı yaşamla ilgili yazılı bilgi verilen ama başka eğitim verilmeyen çocukların ebeveynleri ise kontrol grubunu oluşturdu.
Yoğun eğitim verilen çocukların anne babaları arasında kalp damar hastalığı riski yüksek olanlara bir yıl sonra bakıldığında, riskli kişi sayısının yüzde 90 azaldığı görüldü.
Yıl sonunda her iki gruptaki anne babalar tekrar incelemeden geçirildi. Yoğun eğitim verilen gruptaki çocukların ebeveynlerinin çok daha sağlıklı olduğu ama kontrol grubunda durumun pek de değişmediği görüldü. Bu araştırmanın sonuçları Brezilya dışında da geniş yankı uyandırdı ve çok daha fazla sayıda aileyi iceren, uzun süreli ve kapsamlı araştırmalar başlatıldı.
Sağlıklı yaşam konusunda özel bir eğitim verilmeyen çocukların ebeveynleri arasında yüksek riskli olanlardan sadece %10’u 1 yıl sonra düşük riskli bulundu.DÜNYA?KALP?FEDERASYONUDünya Kalp Federasyonu kalp damar hastalığının ouşmasını önlemek için dünya çapında savaş veren bir kuruluş. Kalp damar hastalıklarıyla mücadelede çocuklara yönelik programlara büyük önem veriyor. Fedarasyonun uzmanları çok yönlü çabalarında çocuklara sağlıklı yaşamayı öğretirken bu bilginin tüm aileyi etkilediğini bilerek haraket ediyor. Güney Amerika’da televizyondaki çocuk programları ile kurdukları ortaklıklarla her kesimden çok sayıda çocuğa ulaşıyorlar. İspanya’da da benzer girişimler var. Genç öğrencilere yaz kamplarında ve diğer ortamlarda sağlıklı yaşam öğretilmekle kalmıyor sağlıktaki dönüşümü tüm topluma yaymak için mücadeleye katılmaya davet ediliyorlar. Gençler, yaşıtlarından duydukları bilgileri dinlemeye daha açıklar, aieler çocuklarının eleştirilerine karşı çok hassaslar. Tüm bu yöntemler bu çok zor savaşın kazanılması için çizilmiş stratejininin parçaları.
Yedisinde neyse yetmişine de o olmasınÇocuklar bilmediklerinden, gençler de onlara bir şey olmayacağına inandıkarı için, sağlık konularına hele kalp sağlığı konularıyla hiç ilgili değillerdir. Kısa süre önce bu konuda yapılan bir araştırmada 18 – 24 yaş arasındaki gençlerin yarısının kalp damar sağlığını akıllarından bile geçirmediği saptandı.
“Acı patlıcanı kırağı çalmaz” ya da “bize bir şey olmaz” sözlerinin sıkça duyulduğu ülkemizde bu araştırma sonuçlarının bile hafif kalacağını düşünmek yanlış olmaz. Bu hatalı tutumu ancak sürekli ve ısrarlı bir eğitimle değiştirebiliriz. Sıkıcı renksiz ders ve konferanslarla değil çocukların katılacağı, oyunlar ve katılımcı, aktif bir eğitimle başarılı olabiliriz.
Ülkemizde toplumsal sağlığın iyileştirilmesi yönünde önemli adımlar atıldı. Sigara yasağı, okul yemekhanalerinde ve kantinlerinde şekerli içeceklerin kaldırılması, sağlıklı besinlerin bolca bulundurulması, çok önemli girişimler. Gerek bu girişimlerin yaygın kabul görüp desteklenmesi gerek se yeni grişimlerin kolay kabul görmesi için hem çocuklarımızı hem de yetişkin yurttaşlarımızı sağlıklı yaşam konusunda bilinçlendirmeliyiz. Ancak sağlık açısından okur yazarlığı olan, bilinç sahibi bireylerden oluşan bir toplum gerekli dönüşümleri sağlayabilir. Giderek büyüyen kalp damar hastalığı salgınıyla baş edebilmek için Sağlık Bakanlığı’nın çabalarına Milli Eğitim Bakanlığı’nın da aynı şevkle katılması lazım.
Sağlıklı yaşam çocuklukda başlarÇocukların ve gençlerin sağlıklı hayat tarzını içselleştirebilecekleri bir eğitim programı sunulması ailelerinden önce kendileri için yararlı. Çocukluk ve ergenlik çağındaki gençlerde yapılan bir çok araştırma bu gerçeği kanıtlıyor. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri’nin Bogalusa şehrinde 1972 yılından başlayan büyük araştırmada, yeni doğan çocuklar muayeneden geçirilip kan tahlilleri yapıldı. Kaza, hastalık gibi nedenlerle ölen çocuklara otopsi yapıldı. Bazı çocuklarda damar sertliğinin başlamış olduğu görüldü. Damarlarında hastalık belirtisi bulunanlar arasında fazla kilolu olanlar, kan yağları normal sınırların dışında olanlar çok daha fazlaydı.
Çocuklarda çok üstünde durmadığımız risk faktörlerinin acısı ileride çıkıyor. Çocukluk çağında fazla kilolu olan, kan yağları normalin biraz da olsa dışında olanların kalp damar hastası olma risklerinin 20- 30 yıl sonra bile akranlarından çok yüksek olduğunu gösteren bir çok bilimsel çalışma var. Kaldı ki 20 - 30 yıl beklemeye bile gerek yok. 13-14 yaşlarinda şişmanlık nedeniyle diyabet teşhisi koyulan çocuk sayısı hiç de az değil.
Çocukluğunda kilosu fazla olanların yekişkinliklerinde de şişman olma ve kalp damar hastalığına tutulma riskleri yüksek. Bu tehlikeli gidişi değiştirmenin tek yolu eğitim. Çocukları küçük yaşlardan itibaren eğiterek sağlıklı yaşam tarzını içselleştirmelerini sağlamak yetişkinleri değiştirmeye çalışmaktan daha kolay ve başarı şansı çok daha yüksek.