Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

murat.tuzcu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kalp ve damar alanındaki ilerlemeler sayesinde eskiden ölümle sonlanan birçok hastalık tedavi edilebilir hale geldi. Ne yazık ki, bu tedaviler yaygın kullanılmıyor
Gelişmiş ülkelerin bile geçer not alamadığı bu alanda, az gelişmişlerin hali tam içler acısı. Ülkemizde de durum hiç parlak değil



Son 50 yıl içinde kalp ve damar hastalıkları alanında öyle büyük ilerlemeler oldu ki eskiden ölümle sonlanan birçok hastalık tedavi edilebilir hale geldi. Geliştirilen yeni ilaçlarla kalp damar hastalarının daha uzun, sağlıklı ve üretken bir yaşam sürmeleri sağlandı. 1960’larda kalp krizi teşhisiyle hastaneye yatan her 3 kişiden bir hayatını kaybediyordu. Sağ kalanların da bir çoğu kalp yetersizliği çekiyor ya da geçirdikleri yeni bir krizle genç yaşta yaşamlarını yitiriyordu.
İnme derseniz durum daha içler acısıydı. Beynin kısa süreyle kansız kalması sonucu oluşan atakların büyük bir felcin habercisi olduğu biliniyor ama felaketi önlemek için elden hiçbir şey gelmiyordu. Yüksek tansiyon çok yaygındı. Elde işe yarar hiç bir ilaç olmadığı için inme, böbrek hastalığı ve erken ölüm olağan sayılıyordu.
Günümüzdeki durum ise bambaşka. Kalp krizi geçiren bir kişinin hastaneden sağ çıkma şansı yüzde 97. İnme riskini çok azaltan tedavilerimiz var. Yüksek tansiyonla mücadele etmek için ilaç seçenekleri her gün artıyor.

Haberin Devamı

Tıbbi ilerlemelerden herkes yararlanıyor mu?
Yarım yüzyıllık bu başarı hikayesinin pek de parlak olmayan bir başka yüzü var. Bir hafta önce ünlü Lancet dergisinde yayımlanan bir araştırma bu önemli ama çok sözü edilmeyen konuya ışık tutu. Kanadalı bir bilim adamının önderliğinde, 17 ülkeden araştırmacılar (Dr. Aytekin Oğuz’un önderliğinde bir Türk araştırmacı takımı da bu gruba dahil) yukarıda sözünün ettiğim hayat kurtarıcı tedavilerden insanların kaçta kaçının yararlandığı sorusuna cevap aradı. Beklenen, birçoğu oldukça ucuzlamış olan bu tedavilerin yaygın olarak kullanılıyor olmasıydı. Birçok uzman, kalp krizi veya inme geçirmiş olanlarda hayat kurtarıcı etkileri bilimsel olarak kanıtlanmış olan ilaçların çok sık kullanıldığını düşünüyordu.
Araştırma sonuçları hüzün verici bir gerçeği ortaya çıkardı. Kalp krizi ve inmeden sonra hayat kalitesini yükselten ve krizlerin tekrar oluşmasını önleyerek hayatı uzatan ilaçların, olması gerekenden çok daha düşük düzeyde kullanıldığı anlaşıldı. Gelişmiş ülkelerin bile geçer not alamadığı bu çalışmada, az gelişmiş ülkelerin hali tam anlamıyla içler acısı. Türkiye’nin de içinde bulunduğu orta gelir grubundaki ülkelerde de durum pek parlak değil.

Haberin Devamı

Hastalar hangi ilacı ne kadar kullanılıyor?
Kısa adı PURE olan çalışmada araştırmacılar farklı gelir grubundaki ülkelerde, kalp ve damar hastalıkları hakkında bigi toplama amacıyla yola çıktı. Bu büyük ve çok yönlü araştırma projesinin bir bölümünde, kalp krizi veya inme geçirmiş 7 bin kişiye tedavilerinde çok önemli olan ilaçları alıp almadıkları soruldu.

Aspirin: Aspirinin pıhtı oluşumunu başlatan trombosit adlı kan hücrelerini baskılayarak kalp krizi ve inme riskini dörtte bir oranında azalttığını gösteren birçok çalışma var. Kalp ve damar hastalığında hatta kalp krizinin olduğu sırada bile en etkili tedavilerden biri olan aspirin, hem ucuz hem de güvenli bir ilaç.
PURE çalışması aspirin ve benzeri ilaçların kullanımında yüksek ve düşük gelir grubundaki ülkeler arasında 7 kat fark olduğunu gösterdi.
Ülkemizin de içinde bulunduğu yüksek orta gelir grubunda, alması gerekenlerin dörtte biri bile aspirini kullanmıyor.

Haberin Devamı

Beta blokerler: Korktuğumuzda, endişelendiğimizde öfke hissimizin kabardığı, kavga etmeye kalktığımızda uyarılan sinir sistemimiz ve salgılanan hormonlarımız, o anlarda bizi karşı karşıya kaldığımız tehdide karşı hazırlar. Ama kalbe ve damarlara zarar verir. Bu etkileri baskılayan “beta bloker” grubu ilaçlar kalp damar hastalıklarında çok sık kullanılır. Kalp krizinden sonra kullanılan bu ilaçlar ölüm riskini dörtte bir oranında azaltır. Tansiyon tedavisinde de etkin ilaçlardır. Bu ilaçlar farklı ülkelerde ancak yüzde 10 ile 40 arasında kullanılıyor.

ACE sistemini baskılayan ilaçlar: Başta damar büzüşmesi olmak üzere birçok hücremizdeki zararlı faaliyetlere karşı çıkan bu ilaçlar birçok hastalıkta kullanılıyor. Kalp krizi geçirenlerde, kalp yetersizliği olanlarda, şeker hastalarında, yüksek tansiyonda, böbrek hastalarında iyileştirici ve ömür uzatıcı etkileri olduğunu kanıtlayan çok sayıda çalışma var. Yaklaşık 40 yıldır piyasada olan bu ilaçların kullanımı bizim gibi hali vakti oldukça yerinde ülkelerde bile yüzde 30’u geçmiyor.

Kolesterol düşürücü ilaçlar (statinler): Son 30 yılda yapılan araştırmaların hepsi kalp damar hastalığı geçirenlerin, “statin” grubu ilaçlarla tedavi edildikleri takdirde, tekrar kalp krizi veya inme geçirme veya ölme risklerinin üçte bir oranında azaldığını gösterdi. Buna rağmen “statin” kullanımı gelişmiş ülkelerde bile üçte ikiden fazla değil. Az gelişmiş ülkelerde bu oran yirmi kat daha az. Türkiye ve benzeri ülkelerde de bu tedaviye ihtiyacı olan her 6 kişiden ancak biri bu ilaçlardan alıyor.



İlaç kullanımında durum vahim



Çok uluslu araştırmada ülkeler gelir düzeylerine göre 4 gruba ayrıldı.
Yüksek gelir: Kanada, İsveç ve Birleşik Arap Emirlikleri.
Yüksek-orta gelir: Arjantin, Brezilya, Güney Afrika, Malezya, Polonya, Şili, Türkiye.
Düşük-yüksek gelir: Çin, İran, Kolombiya. Düşük gelir: Bengaldeş, Hindistan Pakistan ve Zimbave.




Hiç olmazsa bir ilaç alsa

İlaç kullanımında durum vahim



Bilimsel veriler göre, yukarıdaki 4 ilaç grubunun kalp krizi geçirmiş her hastanın ve birçok inme hastasının tedavi planında yer alması şart. Batı ülkelerinde doktorların performansı değerlendirilirken, hastalarına verdikleri reçetelerde bu ilaçları yazıp yazmadıkları bir ölçüt olarak kullanılıyor. PURE çalışmasının sonuçları dünyanın her yanındaki doktorların performansının bu açıdan hiç de yüksek olmadığını gösteriyor.
Kalp krizi geçirmiş hastalarda dört ilaç grubundan birini bile almayanların oranı yüksek gelirli ülkelerde bile oldukça düşük. Bizim de içinde olduğumuz yüksek orta gelir grubundaki ülke yurttaşlarının yaklaşık yarısı, düşük gelir grubu ülkelerdeki hastaların da yüzde 80’i bir tek ilaç bile almıyor.



Ne yapmalı?

Doktor Aytekin Oğuz ve arkadaşlarına, bu önemli araştırmaya Türkiye’yi de katarak, ne durumda olduğumuzu bize gösterdikleri için teşekkür borçluyuz. Sonuçlar hepimiz için ciddi bir uyarı niteliğinde. Kalp krizi ve inmeden sonra hayat kalitesini yükselten ve ömrü uzatan tedavilerin tüm hastalarımıza uygulanabilmesi için Sağlık Bakanlığı’nın önderliğinde, el birliğiyle sistemli ve çok yönlü bir mücadeleye başlamalıyız. Zengin olsun fakir olsun, kentli olsun köylü olsun, tüm yurttaşlarımızı mutlaka çağdaş tıbbın nimetlerinden yeterince yararlandırmamız gerekir. Yoksa, dünyanın en büyük ekonomileri arasına girmemiz ne işe yarar?