1 Yapay retina: Bir cisimden yansıyan ışık gözümüzün arkasındaki tıbbi adı retina olan tabakada elektrik enerjisine çevrilip beyindeki görme merkezine yollanır. Halk arasında ‘tavuk karası’ ya da ‘gece körlüğü’ diye bilinen hastalıkta olduğu gibi retinanın tahrip olduğu hastalıklarda “yapay retina” görmeyi tam olarak düzeltmese de eskisine göre iyileştiriyor.
Bu yöntemle görmeyi iyileştirmek için özürlü kişinin taktığı küçük kameranın kaydettiği görüntüleri beyne ulaştrmak için retinaya ameliyatla yerleştirilen elektronik çipler kullanılıyor. Böylece, görmeyen insanlar ayrıntıları değilse de şekilleri seçebiliyorlar. Bu sayfada 18 Şubat 2013 de ayrıntısıyla anlattığım gibi yapay retina körlüğün tedavisinde atılan çok heycan verici bir ilk adım.
2 Kanser tedavisinin kılavuzu genetik: Yakın zamana kadar kanserleri bulundukları organa göre ama hastalar arasında fark gözetmeden tedavi ediyorduk. Artık her hastanın kanserinin özel tedavi gerektirebileceğini biliyoruz. Meme kanseri olduğunda östrojen reseptorü denilen moleküllere bakarak, kalın bağırsak kanserinde bir grup genin durumunu inceleyerek ilerisi için öngörüde bulunuyoruz. Şimdi bunlara bir de prostat
Geçen hafta cuma günü gazetelerde İstanbul Emniyet Müdürlüğü Önleyici Hizmetler şube müdürlüğünde görevli polislere elektroşok aleti dağıtıldığı haberi yer aldı. Kolluk kuvvetlerinin öldürücü veya ağır yaralayıcı güç kullanmadan, saldırgan bir kişiyi kontrol altına alabilmek için tercih ettiği silahlardan biri olan elektroşok tabancası 10 yıldır dünyanın birçok ülkesinde kullanılmaktadır. “Elektronik kontrol cihazı” olarak bilinen bu silahın amacı, kalıcı bir iz veya maluliyete yol açmadan geçici bir süre için kişiyi etkisiz hale getirmektir.
Milliyet gazetesinde yayımlanan ‘TRT-Haber’ kaynaklı yazının sonunda, “Silahın kalp hastaları dahil kimseyi öldürmediği, sadece sersemlettiği” yazıyordu. Bu kati ifade, mutemelen silahı üreten firmanın satış broşüründen alınmış olsa gerek. Çünkü, bu iddanın aksini düşündüren olgular ve elektroşok silahının ender de olsa öldürücü olabileceğini gösteren bilimsel veriler mevcut.
Duvara yazarken öldürüldü
18 yaşındaki Reefa bir kaç yıl önce ailesiyle beraber Kolombiya’dan Amerika’nın Miami şehrine göç etmişti. Resim yapmaya düşkün ve sanatçı ruhlu bir gençti. Renkli duvar yazıları ve resimleri yapmayı seviyordu. 6 Ağustos sabahı boş
Kısaca Tıp Nobeli dediğimiz ödülün tam adı Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü. Fizyoloji, canlıların vücutlarının nasıl çalıştığını araştıran bilim dalı. Sadece insanların değil, hayvanların, bitkilerin hatta küçücük virüslerin fizyolojisini araştıran bilim dalları var. Modern tıbbın gelişmesinde fizyoloji lokomotif rolü oynadı ve oynamaya devam ediyor.
Bu yılki Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü üç bilim adamına verildi. Üçü de vücudun tüm hücrelerini ilgilendiren bir konuda yaptıkları araştırmaları nedeniyle ödüllendirildiler. Schekman, Rothman ve Südhof, hücrelerin ulaştırma işlerinde kullanılan, kargo sistemi diyebileceğimiz taşımacılığın nasıl çalıştığını buldular.
Bir yerden bir yere taşınacak olan moleküllerin hangi kabarcıkla nereye gidecekleri, boşaltma bölgesine nasıl bağlanacakları, ne zaman boşaltacakları birçok gen tarafından idare edilir. Bu genlerde bir mutasyon olursa yerine ulaşamayan, ya da çok bol gelen maddeler birçok hastalığa yol açar.
Moleküller kabarcılka taşınıyor
Hücrelerin içinde bir yerden bir yere taşınacak ya da başka bir hücreye veya kan dolaşımına ulaştırılacak moleküller, proteinler, hormonlar küçük kabarcıklar diyebileceğimiz tibbi adıyla
Geçen hafta, anne karnında büyüyen bebeğin içinde bulunduğu ortamın kalp damar sağlığı üstüne yaşam boyu sürecek etkileri olduğundan söz etmiştim. Bir anlamda rahimde programlanma olarak adlandırabileceğimiz bu durum doğumdan sonra da devam ediyor. Orta ve ileri yaşlarda ortaya çıkan kalp krizinin tohumlarının bir kısmı bebeklik ve çocukluk çağında atılıyor.
Kalp krizi, inme ve damar tıkanıklığı gibi hastalıkların altında yatan damar sertliği sorununu, orta veya ileri yaşlarda ortaya çıkan bir dert değil, bir çocuk hastalığı olarak görmeliyiz. “Olur mu öyle şey!” dediğinizi duyar gibi oluyorum. Gelin elimizde bu konuya ışık tutacak bilimsel verilere bakalım.
* Kore’de ölen askerler: Kore Savaşı’nda ölen Amerikalı askerlerin otopsisini yapan uzmanlar kalp damarlarına bakınca gördükleri karşısında şaşkınlığa düştüler. Ortalama yaşı 22 olan bu genç insanların dörtte üçünün, bir çoğunda oldukça ileri düzeyde olmak üzere, kalp damarlarında darlıklar vardı.
20 yıl sonra Vietnam Savaşı’nda hayatını kaybeden genç askerlerde yapılan otopsiler de benzer sonuçlar ortaya koydu. Bu bulgulara rağmen, genel olarak kalp hastalığının ileri yaşlarda ortaya çıkan bir dert olduğu fikri
Hamilelikte anne fazla kilolu veya şişmansa, rahminde büyüyen bebeğinin on yıllar sonraki sağlığı olumsuz etkileniyor. Annenin fazla kiloları çocuğun erken yaşta kalp damar hastası olma ve zamansız ölüm riskini artırıyor...
Fazla kiloların sağlığımıza zararlı olduğunu bilmeyen yok. Gün geçmiyor ki şişmanlık bir hastalıkla ilişkilendirilmesin. Genişleyen göbek çevremiz sadece diyabeti ve kalp damar hastalıklarını davet etmiyor, kemik erimesinden kansere, depresyondan bunamaya kadar bin bir derdin sorumlusu sayılıyor.
Şişmanlık yalnız etkilenen kişinin sorunu değil. Dolaylı olarak toplum sağlığını da bozuyor. Bir özel durum var ki, şişman bir kişi başka bir kişinin tüm yaşamı boyunca sağlığını doğrudan etkiliyor. Hamilelikte anne fazla kilolu veya şişmansa, rahminde büyüyen bebeğinin on yıllar sonraki sağlığı olumsuz etkileniyor.
Rahimde sağlık planı
Ana rahminde maruz kaldığı koşullara uyum sağlamaya çalışan embriyonun gelişmesindeki basamakların bazılarında değişikler yaptığı biliniyor. Küçük de olsa bu ayarlamaların etkilerinin yaşam boyu devam ettiğini gösteren bir çok bilimsel veri var. Örneğin, iyi beslenmeyen, normalden zayıf olan kadınların bebekleri daha anne
Penisilinin bulunuşu tıpta yepyeni bir çığır açtı. Yirminci yüzyılın ikinci yarısında ard arda geliştirilen antibiyotikler insanoğlunun on binlerce yıldır baş düşmanı olan bulaşıcı hastalıklarının bir çoğuna çare oldu. Hemen hemen her yeni buluşta olduğu gibi, çok geçmeden antibiyotiklerin yararlarının yanı sıra bir de karanlık yüzlerinin olduğu anlaşıldı. Bir örnekle açıklamaya çalışayım:
Hülya Hanım kalça ameliyatı olmak için hastaneye yatırılmıştı. Bir kaç gündür öksürüğü olduğunu duyan doktor ameliyatı erteleyip antibiyotik tedavisine başladı. Bir süre sonra şiddetli bir ishal ve karın ağrısı ortaya çıktı. Yapılan incelemeler bir sonuç vermeyince, tahlil için laboratuvara dışkı örneği gönderildi. Teşhis, latince adı “Clostridium Difficile” olan bir mikrobun yol açtığı ciddi bir bağırsak enfeksiyonuydu.
Antibiyotik hasta edebilir
Hemen bu mikrop üzerinde etkili olan yeni bir antibiyotik verilmeye başlandı. Tedavi etkili oldu. Ama ilaç kesildikten sonra hastalık tekrarladı. Yeniden antibiyotik verildi. Hasta iyileşti ama, ilaç kesildikten sonra ishal ve karın ağrısı yeniden ortaya çıktı. Bu iyileşme, nüksetme döngüsü bir iki kere daha oldu. Hülya Hanım kalçasını
1 - Yaşlılarda tansiyona dikkat!
Yüksek tansiyonun kalp damar hastalığı riskini yükselttiğini, ömrü kısalttığını bilmeyen yok. Genel olarak kan basıncının ‘120/80’ olması ideal olarak kabul ediliyor. Buna karşılık, yaşlılarda tansiyonun biraz yüksek olmasının ‘O kadar sakıncalı değildir’, ‘Çoğu zaman tedavi edilmesine gerek yoktur’ diyenler var.
14 bin kişi üstünde yapılan yeni bir araştırmanın sonuçları bu tezin pek doğru olmadığını düşündürüyor. Sonuçlar yüksek tansiyonun yaşlılar için de tehlikeli olduğunu gösterdi. Bu çalışmaya göre büyük tansiyon 15’in üzerindeyse, isterse kişi 70 yaşını geçmiş olsun, ölüm riski yükseliyor. 14’ün üstüne çıkması bile tehlikeli. Bu sonuçlar yüksek tansiyonun her yaşta zararlı olduğunu bir kere daha kanıtlıyor. Elimizdeki birçok bilimsel veri, sağlıklı beslenme ve egzersize rağmen kan basıncı ‘140/90’ seviyesini aşıyorsa düzenli ilaç tedavisiyle düşürülmesi gerektiğini gösteriyor.
2 - Tuzu azalt kampanyası gerekli mi?
Çok tuzlu yemenin çoğu kişide tansiyonu yükselttiği biliniyor. Toplum sağlığını düzeltmek için birçok ülke tüm nüfusu kapsayıcı kampanyalar başlattı. Buna karşılık, herkes az tuzlu yemek zorunda değildir diyerek
Tıkanan damar sıkıntı yaratıyorsa, ya stentle açılmalı ya ameliyatla düzeltilmelidir. Ancak bunlar yapılması gerekenlerin yarısıdır. Eğer damarların daha sağlıklı olması için önlem alınmazsa, çıkacak tıkanıklıklar yeni dertlere yol açar...
Geçen haftalarda damar sertliğine bağlı çeşitli hastalıklardan yakınan hastaların durumlarını aktardım. Bu hafta da dertlerini anlattığım hastaların ne gibi tedavi seçenekleri olduğundan söz edeceğim.
Ya baypas ya stent...
Suat Bey’in gece yatarken sağ bacağında ağrı ve yanmadan şikâyet etmesi doktorunu haklı olarak çok endişelendiriyordu. Çünkü, bu durum damarın ileri derecede dar olduğunu, bacağa dinlenirken bile yeterli kan gitmediğini gösteriyordu.
Kansız kalan kas hücrelerinin ölmeye başlaması kangren demekti. Doktor, ayak parmaklarında bir tırnak batması olsa, ya da ayakkabının vurması nedeniyle deride küçücük bir çatlak oluşsa sonuç felaket olabilir diye düşündü.