Kalbim sağlam ama yetersizmiş
Bir okur nefes darlığı şikâyetiyle doktora gittiğini, kalp yetersizliği teşhisi konduğunu yazıyor. Bu sırada yapılan testlerin kalbinin çok güçlü kasıldığını gösterdiğini ekliyor ve kalp hem güçlü hem yetersiz olur mu diye soruyor?
Kısa cevap: Pekala olur. Daha da ötesi, kalp yetersizliklerinin yarısında kalbin kasılmasında zayıflama yoktur. Sorun gevşemesindedir. Damarlardaki basınç yüksek olunca kalbin üstündeki yük artmış demektir. Her atımda bu yükü kaldırmak zorunda olan kalp kası yavaş yavaş kalınlaşır ve esnekliği azalır. Bu da rahatça gevşeyip, kanla dolmasını güçleştirir. Sonuç kalp yetersizliğidir.
Ülkemizdeki kalp yetersizliklerinin yarısı, belki de daha fazlasının nedeninin yüksek tansiyon olduğunu söylemek çok yanlış olmaz. Sorun bu aşamaya gelince tedavisi kolay değildir. Kan basıncını kontrol altına almak, şikâyetleri azaltsa da kalbin kalınlığının yarattığı olumsuzluklar tam anlamıyla düzeltilemez.
Yüksek tansiyonun zamanında tedavi edilmeye başlanması kalp kasının kalınlaşmasını önleyeceği için çok önemlidir. Ama, gerçek başarı yükselen kan basıncının kontrol altına alınması değil, en başta yükselmesinin önlenmesidir.
Türkiye’de her üç yetişkinden birinde var olan yüksek tansiyon birçok ölümcül hastalığın altında yatan nedendir.
Kalp krizlerine zemin hazırlamasının yanı sıra kalp kasının esnekliğini azaltarak kalp yetersizliği oluşturur. Normalin üstündeki kan basıncı beyindeki incecik damarlardan birinin zorlanıp yırtılmasıyla beyin kanamasına ve felce yol açar.
Yüksek kan basıncının tahrip ettiği başka bir organ da böbreklerdir. Diyalize giren birçok hastanın böbreklerinin iflas etmesinin nedeni uzun süre kontrolsüz olarak kalmış yüksek tansiyondur.
Tansiyon nedir?
Kolun dirsek üstündeki bölümüne manşon (bezle kaplı havayla şişen bölüm) şişirilerek kan akımı durdurulur. Kol atar damarının sesleri dinlenirken manşon her saniyede 2 mmHg düşürülerek yavaş yavaş söndürülür. Manşondaki basınç, damar içindeki basınç düzeyine ulaşınca, kan tekrar akmaya başlar ve her atımda ses duyulur. Sesin ilk duyulduğu rakam büyük tansiyondur. Basınç azaldıkça kan akımının girdabı azalır, ses kesilir. Kalp atışını en son duyduğumuz andaki basınç küçük tansiyondur.
Tansiyon kanın atar damarların duvarına yaptığı basınçtır. Kalbin sol alt odası kasılarak içindeki kanı aort damarına atar. Bu sırada
Sağlıklı yaşam ömrü uzatıyor
Sağlıklı bir yaşam sürmenin ömrü uzattığını gösteren birçok araştırma var. Bu çalışmalardan birinde bilim insanları 45 bin kişiyi inceledi. Geçen sene ‘JAMA’ dergisinde yayınlanan bu kapsamlı araştırmada insanlar kalp damar sağlığı için önemli olan 7 ölçüte göre gruplara ayrıldılar ve uzun yıllar izlendiler.
Sonuçlar sağlıklı beslenme ve hareketli bir yaşamın ne denli önemli olduğunu gösterdi. Sağlıklı yaşam tarzı vücudumuzu doğrudan etkileyerek olumlu bir gelecek yaratıyor. Bunun yanı sıra, yüksek tansiyonu, diyabeti ve yüksek kolesterolü önleyerek ömrümüzün uzamasını sağlıyor. Hem de ilaçlardan çok daha etkili ve güvenli bir biçimde.
Kalp damar sağlığının 7 ölçütü (sağlıklı beslenme, hareketli yaşam, sigara içmeme,
normal kilo, yüksek tansiyonu, diyabeti veya diyabete eğilimi, yüksek kolesterolü olmaması) erken ölüm riskini azaltıyor. Sağlık ölçütü sayısı azaldıkça risk yükseliyor.
Ne zaman başlamalı?
Geçen haftaki yazımdan sonra okurlardan gelen soruların önemli bölümü statin ilaçlarının yan etkileriyle ilgiliydi. Birini örnek olarak vereyim. Baypas ameliyatı geçirmiş olmasına rağmen doktorunun tavsiye ettiği statin ilacını almayan okur endişelerini şöyle dile getiriyor: “Karaciğer çürümesi, alzheimer hastalığı yapıyormuş, böbrekleri bozuyormuş. Yok yere şeker hastası olmakta var. Bu kadar zararı varken niye alacakmışım.”
Yerinde bir soru. Bir ilacın ciddi zararı varsa, ya da zararı yararından fazlaysa kullanılmamalıdır. Doktor tedaviye karar verirken hastanın özellikleriyle beraber elde olan bilimsel verileri göz önüne alır. Tedavinin yarar ve olası zararının boyutunu ve niteliğini hesaba katarak karar verir.
Karşılaştırma olmadan olmaz: Bir tedavinin yararlı olup olmadığının sınanmasında olmazsa olmaz kural karşılaştırma yapmaktadır. Sadece ilacı alanları inceleyip ortaya çıkan şikâyet ve belirtileri ilaca bağlamak yeterli değildir. Benzer özellikleri olan ama ilaç almayan insanlarda bu belirti ve şikâyetler yoksa o zaman yan etkinin varlığından söz edilebilir.
Bazı yan etkiler o kadar enderdir ki gerçekten ilaca bağlı olduğundan emin olmak zordur. On
Geçen hafta Amerika Birleşik Devletleri’nde yayımlanan kolesterol düşürücü tedavi kılavuzu bazı yenilikler getirirken bir çok eski doğruları da teyit etti. Kılavuzun giriş bölümünde kolesterol düşürücü tedaviye başlamadan önce sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve sigara içmemenin çok önemli olduğu vurgulanıyor. Bu konunun eş zamanlı yayımlanan ayrı bir kılavuz metninde geniş biçimde ele alındığı hatırlatılıyor.
Kolesterol yüksekliği önemli!
Bir diğer altı çizilen nokta da, kan kolesterol düzeylerinin şeker hastalığı, yüksek tansiyon ve sigara gibi diğer etkenlerle beraber kalp krizi ve inmeleri hazırlayan en önemli faktörlerden biri olduğu. Kılavuz metninin birçok yerinde kötü kolesterol diye bilinen LDL kolesterol yüksekliğinin riski ve statinlerle düşürülmesinin yararından söz ediliyor.
Bu da gösteriyor ki medyada çıkan “Artık kötü kolesterol düşürmekten vaz geçildi” “Kolesterol teorisi çöktü” haberlerinin gerçekle ilgisi yok.
Kılavuzda vurgulanan başka bir nokta da statin dışındaki kolesterol düşürücü ilaçların yararlı olmadığı. Statin ilaçlarından yarar görecek kişiler dört grupta toplanıyor: Bilinen kalp damar hastalığı olanlar, diyabetikler, LDL kolesterolü
Geçtiğimiz hafta medyada yeni yayımlanan kolesterol düşürücü tedavi kılavuzundan söz eden haberler vardı. Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de ve yayımlandığı Amerika Birleşik Devletleri’nde epeyce yankı yapan, tartışmalara yol açan bu belgeden söz etmeden önce bilimsel kılavuz denen belgenin ne olduğunun üstünde durmakta yarar var.
Kalp damar hastalıkları -ki kalp krizinden inmeye, bacaklardaki damarların tıkanmasından aort damarının balonlaşmasına kadar birçok derdi içerir- üstünde yapılan çalışmalar her geçen gün katlanarak artıyor... Hastalıklardan korunmada, teşhis ve tedavide ilerleme sağlamanın en önemli yolu bu çalışmalardır. Sağlık çalışanları, araştırmalardan kaynaklanan çağdaş bilgilerle donandığı ve bilgi dağarcıkları yeni verilerle zenginleştiği zaman en üstün kalitede sağlık hizmeti verilmesi mümkündür. Kılavuzlar, sağlık çalışanlarına bu çabalarında yardımcı olmak için hazırlanır.
Tıbbi kılavuz metinleri, konun uzmanlarınca tıp literatürü taranarak bulunan güvenilir bilimsel çalışmaların ışığında yapılan tavsiyeleri içerir. Kılavuz metni bir talimatlar manzumesi değildir. Amaç, doktor ve sağlık çalışanlarının kaliteli hizmet vermelerine yardımcı
Geçen hafta gazetelerde hükümetin hazırlamakta olduğu yeni tütün kısıtlamalarıyla ilgili haberler yer aldı. Sağlık Bakanlığı’nın üstünde çalışmakta olduğu ‘Ulusal Tütün Kontrol Programı’nın yeni dönem eylem planı taslağında, sigara yasaklarının kapsadığı alanların arttırılması öngörülüyor. 1996 yılından başlayarak giderek genişleyen kısıtlamalar genel olarak kapalı ortamlara yönelikti.
Yeni plana göre bazı açık alanlar da yasak kapsamına girecek. Üzerinde çalışılmakta olan taslağa göre çocuk parkı, hastane ve cami bahçesinde sigara içilemeyecek. Bir diğer muhtemel değişiklik de lokanta ve kahvehane gibi yerlerin açık hava bölümlerinin sigara içenler ve içmeyenler için ayrılması.
Bu önlemler uygulamaya girerse, Türkiye dünyada ilk olmayacak ama sigarayla en başarılı mücadelenin yürütüldüğü ülkelerden biri olacak. Türkiye bugüne kadar tütünle mücadelede kaydettiği ilerlemeyle büyük takdir topladı ve birçok ödüle layık görüldü.
Türkiye dünyaya örnek
Kısa adı ECL olan ‘Avrupa Kanser Birlikleri’ adlı kuruluş, ülkelerin tütün ürünleriyle mücadeledeki başarılarını değerlendirmek için ‘Avrupa Tütün Kontrolü Ölçütü’ adlı bir değerlendirme yöntemi kullanıyor. Bu ölçüte göre,
Şişmanlık veya moda deyimiyle “obezite” çağın önde gelen kronik hastalıklarının anası sayılıyor. Diyabetten yüksek tansiyona, kalp hastalıklarından bazı kanserlere kadar yol açmadığı dert yok. Birçok hastalık hakkındaki bilgilerimize benzer şekilde, obeziteyle ilgili bildiklerimiz de kişiye özel değil. Sonuç olarak şişman olan herkesin bundan zarar gördüğünü ve ayırım gözetmeksizin aynı önlemlerin uygulanması gerektiğini düşünüyoruz.
Kilo fazla ama zararsız
Halbuki, epeyce kilolu ama tansiyonu yüksek olmayan, kolesterol ve diğer kan değerleri normal sınırlarda olan, diyabete yatkınlığı olmayan kişiler de var. Son yıllarda yapılan araştırmalar, şişman olup da kalp damar hastası veya diyabet olma riski yüksek olmayan insanların pek de ender olmadığını gösteriyor. Sağlıklı şişman denilen bu kişilerde fazla kiloların nasıl olup da olumsuz etki yapmadığı tam olarak bilinmiyor, ama bazı ip uçları var.
Metabolik sendrom vücudumuzdaki birçok organı ve sisteminin yapısını ve çalışmasını derinden etkileyen bir hastalık durumudur.
Neden hasta ediyor?
Yediğimiz içtiğimiz besinlerden aldığımız kaloriler, sarf ettiğimiz kalorilere eşitse, kilo fazlamız olmaz. Ne yazık ki, çoğu