ABD Başkanı Biden İsveç Başbakanı’nı Beyaz Saray’da ağırladı. İkisi de bildik cümleleri söylediler. Gereksiz bu ziyaretin tek amacı Ankara’ya mesaj vermekti. Biden, pazar günü İngiltere’yi de kapsayan bir Avrupa turuna çıkıp, oradan Vilnius’a geçecek. Ortak basın toplantıları ve ikili görüşmelerde ana konular İsveç’in NATO üyeliği ve Çin tehdidi olacak.
Zirve yaklaşırken ABD bildik küstahlıklarını yapmaya devam ediyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın mevkidaşı Blinken ile yaptığı telefon görüşmesine dair açıklamalar ilginç. Blinken, sosyal medyada son derece olumlu bir görüşme yaptıklarını yazdı. ABD Dışişleri Bakanlığı’ysa görüşmeden saatler sonra yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin NATO içinde birlikte çalışılabilirliğinin devam etmesinin öncelik olmaya devam ettiği” ifadesine yer verildi. “Birlikte çalışılabilirlik” güzel laf. Türkiye’yi bölmeye çalışan bir terör grubuna kara kuvvetleri muamelesi yapan
Öcalan’ın talimatıyla 1999 yılında kurulan ve terör örgütüne bağlı çalışan “Kürdistan Ulusal Kongresi”, 100. yılında Lozan Antlaşması’na karşı büyük bir saldırı başlattı. Çok ayaklı ve haftalardır devam eden bu saldırının finali 24 Temmuz’da Lozan Antlaşması’nın imzalandığı yerde yapılan basın açıklaması olacak ama asıl önemli olan Lozan Belediyesi’nin tahsis ettiği salonda 22-23 Temmuz’da yapılacak kongre.
Kongreye Türkiye, Irak, Suriye ve İran’dan 157 siyasi parti ve kuruluş katılacak. Sayının büyüklüğü sizi şaşırtmasın, bunların çoğu terör örgütünün Avrupa ve Kuzey Irak’ta farklı isimler kullanan örgütlenmeleri. Irak’ın kuzeyinde yönetimde olan Barzani Ailesi bu konferansa katılmıyor. Fakat onlar da kendilerine yakın istihbarat sitelerinde Lozan’a karşı ilk direnişin Molla Mustafa Barzani döneminde başladığını, Kürdistan Demokrat Partisi’nin bütün Kürt hareketlerinin “kök hücresi” olduğunu söylüyorlar. Yani
“Miçotakis geçen sefer ki gibi ilk turda kazanamadı” demedi, Yunanistan ana muhalefet lideri.
Bunu diyebilirdi zira 21 Mayıs’ta yapılan seçimde Yeni Demokrasi Partisi, oyların yüzde 40.8’ini aldı ama tek başına hükümet kurmak için gereken yüzde 46 oy oranına ulaşamadı. Seçimlerin 2. turu 25 Haziran’da yapıldı, Başbakan Miçotakis koltuğunu korudu.
Çipras, “Gelecek seçimlerde “PASOK-KINAL ve Yunanistan Komünist Partisi” ile ittifak kuracağım, iktidar olacağım” da demedi, diyebilirdi.
Sonuçta Çipras’ın başında olduğu SYRIZA ana muhalefet partisi konumunu korudu.
Çipras, Türkiye’deki eşdeğerini örnek almak yerine Nazım Hikmet’ten bir mısrayla parti liderliğini bıraktı.
Bir Türk vatandaşı olarak Yunanistan’ın ana muhalefet liderinin bende uyandırdığı kıskançlık duygusunun sebebi seçim kaybedince istifa etmesi değil uluslararası toplantılarda ülkesinin Ege ve Doğu Akdeniz politikalarını savunması oldu.
CHP delegelerinin kararına rağmen
“Sezar’ı daha az sevdiğimden değil, Roma’yı daha çok sevdiğimden...”
Okuduğunuz cümle aslında bir tiyatro eserinin repliği.
William Shakespeare, Julius Caesar adlı oyununda, adı ihanetle özdeşleşen Brütüs’e söyletmiştir bu cümleyi.
Bir yanda Romalıları giderek köleleştiren, Senato’yu ortadan kaldırmaya hazırlanan “dost” Sezar,
Diğer yanda da Romalı yurttaşların özgürlüğü.
İonna Kuçuradi, “Sanata Felsefeyle Bakmak” kitabında bu konuyu çok güzel açıklamış:
İçindeki iki önemli değer arasında bir tercihe zorlanan Brütüs, sonuçta Roma’yı seçer, Sezar’a düzenlenen saldırıda yer alır.
Eskiden yazın geldiği “Karpuz kabuğu denize düştü” cümlesiyle anlatılırdı.
Şimdi yazın geldiğini Bodrum’daki lahmacun fiyatı tartışmalarıyla anlıyoruz.
Normal lahmacunda 120 gram, büyük lahmacunda 200 gram harç malzemesi kullanılır.
Harcın 3’te biri et, 3’te biri domates, kalan 3’te biri de sebzeden oluşur.
İstanbul’da ilk lahmacun fırını 1958’de açıldı.
Gedikpaşa’da kiraladığı fırında ilk lahmacun yapan kişi, hem üniversitede okuyan kardeşlerini görmek hem de isot ticareti için İstanbul’a gelen Mehmet Emin Bozanoğlu olmuş. İlk kebabı da 1960 yılında Laleli’deki dükkânında yine Mehmet Emin Bozanoğlu yapmış.
Lahmacun, Türkiye’de en çok sipariş edilen yemek.
Bir zamanlar dar gelirlinin, öğrencinin en kolay karnını doyurma aracıydı, Bodrum’daki fiyat tartışması başladığından beri biraz zenginlik çokça da görgüsüzlük aracı haline getirildi.
1979’da,18 yaşında hırsızlıktan dolayı, 2,5 yıl hapis cezasına çarptırıldı, cezası tecil edildi.
İki yıl sonra hırsızlık ve soygundan 13 yıl hapis cezası aldı, 9 senesi parmaklıkların ardında geçti.
Sovyetler Birliği’nin tam da yıkılış döneminde St. Petersburg sokaklarında sosisli sandviç satan tezgahlar zinciri kurdu.
İşleri iyi gitti, önce pahalı restoranlar açtı sonra Neva nehri üzerinde yüzer bir restoran kurdu.
Bugün Rusya devlet başkanı olan Putin ile o restoranında tanıştı.
Putin çok sevdiği bu mekana yabancı misafirlerini de götürdü, doğum gününü de orada kutladı.
Putin Rusya’nın zirvesine ilerken o da işlerini büyüttü.
Kurduğu catering şirketi Concorde, Kremlin Sarayı’na da hizmet vermeye başladı.
*ABD Büyükelçisi Flake dün açıklamalar yaptı, bir sürü cümle kurdu. PKK-YPG’ye verdikleri destek sorulduğunda, en büyük hedef DAEŞ ile mücadele dedi ve ekledi: “Buradaki ortaklıklar ve çabalar her zaman için durumsal değerlendiriliyor.” Cümle “DAEŞ’i yenme hedefine ulaştığımızda YPG ile ortaklığımız sona erebilir” alt mesajı taşıyor yani.
*Elma şekeri vererek çocukları kandırmak mümkün olabilir ama binlerce yıllık devlet geleneği olan Türkiye’yi bu kadar kolay kandırabileceğini düşünen bir büyükelçi portresi ABD Dışişleri Bakanlığı adına tam bir fiyasko aslında. ABD’de yayımlanan The Times gazetesine verdiği röportajda terör ağası Mazlum Abdi ne dedi: “Başkan Biden, Suriye’de bizi terk etmeyeceklerine dair söz verdi. Merkez Kuvvetler Komutanı Orgeneral McKenzie de beni, Başkan Biden’ın sözlerini iletmek için ziyaret etti.” Müttefik bildiğim ülke başka şey, bir terör ağası da bunun tam tersini söylüyor. Acı ama ABD’ye inanmamak
“Aslında CHP’yi tanıyanlar bilir. CHP’nin tarihinde ve geleneklerinde genel başkanın istifası veya genel başkanın imzayla gönderildiği durum yoktur. CHP kurultaya giderek kendini yeniler. Mesela İsmet İnönü kurultayda yenilmiştir...”
Bu cümleyi CHP Genel Başkan Yardımcısı Tahsin Tarhan kurdu. İsmet İnönü, 8 Mayıs 1972’de CHP Genel Başkanlığı’ndan istifa etti. 5-7 Mayıs tarihlerinde Parti Meclisi için toplanan kurultaydan çıkan kararı güvensizlik saydığı için istifa etti. Ecevit MYK çağrısı üzerine 14 Mayıs’ta tek aday olarak genel başkan seçildi. Yani CHP’nin 2. Genel Başkanı partisinden istifa etmişti.
CHP’nin 3. Genel Başkanı Bülent Ecevit 30 Ekim 1980’de genel başkanlıktan istifa etti. Daha CHP kapatılmamıştı. Ecevit, 12 Eylül darbecilerinin, faaliyeti yasaklanan partilerin genel başkanları açıklama yapamaz yasağını aşmak için bıraktı genel başkanlığı. Ne kurultay vardı ne de kurultay toplayacak ortam.
CHP’nin 4. Genel Başkanı Deniz Baykal, SHP ile birleşme ve “Hikmet Abi” formülü süreci