Şero CHP Genel Merkezi’nin kedisinin adı. CHP yönetimi belli ki Şero’dan hiç ders almamış. Bir siyasi partinin bir haber kanalıyla yayın için sözleşme yapması zaten kabul edilemezdi. CHP yönetimi gizli olarak yaptığı sözleşmeyi kamuoyu açıklaması yaparak sona erdirdi. “Bunlar iyi ki seçimi kazanmadılar” diyenleri her gün haklı çıkaracak işler yapıp, siyaset tarihine geçmek de büyük bir başarı.
Kılıçdaroğlu ve Gençliğe Hitabe’nin hakkı
İlk yazıdan sonra ikinci yazıya geçerken insan ister istemez Mustafa Kemal Atatürk’ün Gençliğe Hitabe’sini ama özellikle de “Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere” diye başlayan cümlesini hatırlıyor.
Bir siyasi partinin genel başkanı, yerine aday olanları itham eden, zan altında bırakan, “Geçmişi temiz biri çıkarsa bırakırım” cümlesini kurar mı?
Hele ki zan altında bıraktığı genel başkan adaylarından biri, Türkiye’nin en büyük bütçelerini yöneten bir belediye başkanı, diğeri de
*“Her 5 saniyede bir çocuk açlıktan ölüyor.”
Veri 2018 yılına ait, Rusya-Ukrayna savaşı başlamadan, tahıl krizi yaşanmadan önceki zamanın rakamı bu.
Küresel servetin 360.6 trilyon olduğu bir dünyada yaşıyoruz oysa.
*2022’nin rakamlarına da bakalım. Şiddetli zayıflık nedeniyle ölüm riski altındaki 8 milyon çocuğun hayatını kurtarmak için gereken para sadece 1.2 milyar dolar.
Global botoks sektörünün 2022 büyüklüğü 200 milyar dolara ulaştı.
*Hayata pamuk ipliğiyle bağlı çocuklar için en iyi tedavi yer fıstığı, şeker, yağ ve süt tozu karışımından oluşan macun kıvamındaki terapötik gıdalardır. Mayıs 2022’de hammadde sayılan ürünlerin fiyatı yüzde 16 arttı, ruhumuz bile duymadı. Bu artışa ulaşım maliyetleri de eklenince 600 bin çocuk daha hayat kurtaran gıdalardan mahrum kaldı.
Dünya genelinde her yıl çöpe atılan gıdanın değeri 1.5 trilyon dolar.
*Çocuk açlığı sadece Afrika’da değil Orta Doğu, Asya ve Karayipler’de de yaşanıyor. Dünya genelinde 5 yaş altında en az 13.6 milyon &cced
*Hamaset ve ezber, Türkiye’nin en önemli konularını bilmeye yetmiyor. Dün yazdık, “Ayşe tatile çıksın” şifresi 20 Temmuz’un değil 14 Ağustos’ta başlayan 2. harekâtın şifresidir. 22 Temmuz akşamı saat 17.00’de ilan edilen ateşkesten sonra Cenevre’de iki konferans yapılmıştır.
*Türkiye Kıbrıs’a çıktı, Rum ve Yunan ordusuyla savaştı ama asıl savaştığımız yine ABD idi. Kıbrıs Cumhuriyeti, kurucu antlaşmalara göre bağımsız ve bağlantısız bir ülke olarak kuruldu. ABD, Kıbrıs’ın NATO’ya dâhil olmasını istiyordu. Atina’daki Albaylar Cuntası vasıtasıyla Sampson’a darbe yaptırdılar. Darbenin görünen hedefi Yunanistan’a bağlanmak ama asıl hedefi Kıbrıs’ı NATO üyesi yapmaktı.
*Başpiskopos Makarios ülke olarak sevmediğimiz bir isimdir. Birinci düzeltmemiz gereken nokta şu: Makarios, 20 Temmuz çıkarması sırasında başpiskopos değildi, görevden alınmıştı. Bunun sebebi, Atina’daki Albaylar Cuntası’nın Kıbrıs’ı kuruluş antlaşmasından uzaklaştıracak talepleri olmuştu. Daha komiği, Makarios, Ada’dan
Pazartesi günü, Cidde’de, öğle saatlerinde, Suudi Arabistan ile Japonya arasında tam 25 anlaşma imzalandı.
Akşam saatlerinde de Suudi Arabistan ile Türkiye arasında 5 anlaşma imzalandı.
Japonya’da ne medya ne de sosyal medyada “Başbakan neden oraya gitti?” diye bir sorgulama, “Ekonomi daralıyor, Başbakan sıcak para bulmaya gitti” diye bir yorum okumadım.
Suudi Arabistan, sadece petrolden para kazanan ülke olmak istemiyor.
Son 18 ayda dijital oyun pazarına 8 milyar dolar yatırdılar.
Neom adı altında trilyonlarca dolar yatırım yaptıkları bir projeleri var.
Riyad’a Mukaab adlı yeni bir merkez kurup, tüm şehri dönüştürmeye hazırlanıyorlar.
Nokta dergisi, 28 Aralık 1986 tarihli sayısında kapakta “Orduya Sızan Dinci Grup: Fetullahçılar” haberini verdi.
Başta Kuleli ve Işıklar olmak üzere askeri liselere giden öğrencilerle yapılan röportajlar vardı haberin içerisinde.
Sadece bu mu, deşifre olmamak için gözle namaz kılma talimatından tutun da, çok sayıda bildik bilgi vardı.
O bilgiler bugün bize bildik geliyor ama haberin yayımlandığı dönemde Türkiye ilk kez duyuyordu anlatılanları.
Sonuç mu? İfadesi alınanlardan yüzde 30 kadar bir ihraç yaşandı o dönemde, kalanları “kazanırız” zannetti birileri.
Kazanılamayan, hiç tespit edilemeyen gruplar askeri okullardan subay olarak mezun oldular.
Evlerde toplantı yapan abileri onlara “Kurmay oluncaya kadar dişinizi sıkın, kendinizi belli etmeyin. 2000’li yıllarda Türkiye’yi kavrayacağız” demişlerdi, hiç çıkmadılar o sözden ve az daha Türkiye’de rejimi değiştirip, demokrasiyi sona erdiriyorlardı.
***
*Milliyet binasının kapısından ilk 1988 yılında girmiştim. Rahmetli Sami (Kohen) Abi’ye Kıbrıs’tan önemli bir kitap getirmiştim.
*Sonra tüm gazeteler taşındı şehirden. 1995 senesiydi; dış haberler servisinde rahmetli Dinçer Abi’nin tüm dünya ajanslarının bültenlerini dinleyebildiği radyosunun dev antenini açıyordum.
*Rahmetli Hasan (Pulur) Abi’nin odasından yükselen daktilo seslerini, Abbas (Güçlü) Abi’nin odasındaki dev kitap yığını gibi, çok şeye tanıklık ettim Milliyet’te.
*Dün Genel Yayın Yönetmenliği bayrağını teslim aldığım Mete (Belovacıklı) Abi, 1995’ten beri yüzlerce haberin peşinden birlikte koştuğum, çok şey öğrendiğim insan.
*Okuruyla çok özel bir ilişkisi olan Milliyet’te bayrak zaman zaman el değiştirir ama okurla kurulan özel güven ilişkisi sürer. Bu sorumluluk bilinciyle oturduğum koltuktan, zamanı geldiğinde üzerime düşeni yapabildim diyerek kalkabilmek umuduyla...
Bir gün tek başına...
*Vedat Türkali’nin unutulmaz romanı Bir Gün Tek Başına, Vilnius Zirvesi’nde ger&cc
*Son bir haftada Washington-Ankara hattındaki pazarlıkların detayları ortaya çıkmaya başladı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Londra’da ABD’li mevkidaşı Blinken ile yaptığı görüşme ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Burak Akapar’ın Washington’da ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Nuland ile yaptığı görüşmelerde masaya konan bu formül Biden Yönetimi’nin arkasına saklandığı Kongre engelini aşmanın yolunu da gösterdi.
*Mayıs 2019’da Başkan Trump, Suudi Arabistan’a silah satışını durdurmak için Kongre’den gelen tasarıyı üç kere veto etmiş ve ulusal güvenlik gerekçesiyle satışa onay vermişti. Bu dönemde Kongre’de 3’te 2’lik çoğunluk sağlanamadığı için Trump istediğini yapabilmişti. Ankara bu örneği hatırlatarak Biden Yönetimi’ne F-16 konusunda çıkabilecek muhtemel bir sorunu aşmanın yolunu gösterdi.
*Beyaz Saray hali hazırda bu formülü uygulamayı kabul etmiş değil ama önemli bir başka adım attılar. Dışişleri Bakanı Blinken, Türkiye’ye F-16 satışının yapılabilmesi
Arda Güler, Real Madrid’de forma giyen 4. Türk futbolcu oldu diye yazdı herkes.
Mesut Özil, Nuri Şahin ve Hamit Altıntop isimlerinin aklımızda olması, gururlanmak tamam da işin acı bir tarafı da yok değil.
Almanya’da yaşayan 3 milyon civarında Türk vatandaşı arasından çıkan dünya yıldızı sayısı, Türkiye’den çıkan dünya yıldızı sayısından fazla.
Tesis olarak Almanya’dan çok da geri değil kulüplerimiz.
Sorun altyapıdaki hocalardan mı kaynaklanıyor, altyapıda bile kulüpte torpili olanlar mı forma şansı buluyor, yoksa sınavlarla dolu eğitim sistemimiz mi dünya yıldızları çıkarmamıza engel oluyor?
Birden çok cevabı olabilir bu sorunun ama Arda Güler ile gururlanmak daha kolay, biz de onu yapıyoruz.
***
Cuma günü, bir sürü yerde “Arda Güler Christian Ronaldo’yu geçti” başlıkları atıldı.