Biraz bayram, biraz lahmacun, biraz Hatay o zaman…
Eskiden yazın geldiği “Karpuz kabuğu denize düştü” cümlesiyle anlatılırdı.
Şimdi yazın geldiğini Bodrum’daki lahmacun fiyatı tartışmalarıyla anlıyoruz.
Normal lahmacunda 120 gram, büyük lahmacunda 200 gram harç malzemesi kullanılır.
Harcın 3’te biri et, 3’te biri domates, kalan 3’te biri de sebzeden oluşur.
İstanbul’da ilk lahmacun fırını 1958’de açıldı.
Gedikpaşa’da kiraladığı fırında ilk lahmacun yapan kişi, hem üniversitede okuyan kardeşlerini görmek hem de isot ticareti için İstanbul’a gelen Mehmet Emin Bozanoğlu olmuş. İlk kebabı da 1960 yılında Laleli’deki dükkânında yine Mehmet Emin Bozanoğlu yapmış.
Lahmacun, Türkiye’de en çok sipariş edilen yemek.
Bir zamanlar dar gelirlinin, öğrencinin en kolay karnını doyurma aracıydı, Bodrum’daki fiyat tartışması başladığından beri biraz zenginlik çokça da görgüsüzlük aracı haline getirildi.
Ali (Bozanoğlu) abiden, babasının lahmacunu tutturmak için ne kadar uğraştığını, “İstanbul soğan kokacak” diyenlerin endişelerini dinlemiştim geçmişte, bugün soğan kokusu değil fiyat derdi var insanların…
***
Hatay ve Çeşme’de hava sıcaklığı 30 derece civarında, Bodrum’da 1-2 derece daha yüksek.
Güneş, Ege’nin bu iki turistlik merkezinde bedenleri yakıyor.
Çok bunalan duşa giriyor, odasındaki klimayı açıyor, sokakta altına girecek bir saçak buluyor.
Hatay’da sıcak, çadırlarda katlanarak büyüyor ama dilediğinde ne duşa girmek mümkün ne de klimayı açmak.
Neredeyse altına girecek saçak kalmamış bir şehirde bedenler değil yürekler yanıyor haliyle.
Bodrum ve Çeşme’de en çok yarım kalmış ya da kalacak yaz aşkları yaşanıyor.
Hatay’da yarım kalmış yaşamlar, öyküler, çocuk mezarları var en çok…
***
Irak’ın kuzeyindeki Gara bölgesinde hava sıcaklığı 40 derece civarında.
Çeşme, Bodrum ya da Hatay ile ne alakası var diyeceksiniz, çok alakası var.
Operasyondan bölgeye dönen 8. Komando Tugayı’nda askerler tanıdım ben Hatay’daki kışlalarında.
Çatışma bölgesinden dönüp depreme yakalandı onlar, çoğu sözleşmeli personeldi. 824 depremzedeleri ve alayda 3 şehitleri var.
En zor zamanda Hatay’da görev yaptı o çocuklar, enkaz kaldırdılar, güvenlik sağladılar.
Sonra nisanda tekrar çatışma bölgesine döndüler.
Çeşme ve Bodrum sahilinde, her gün tırmıklarla düzenlenen kumda yürümek zor geliyor kimilerine,
Görevden döndüklerinde, asfaltta, düz yolda yürümekte zorlanan evlatları var bu ülkenin...
***
Hayat biraz da nereden baktığımızla şekilleniyor aslında.
Ramazan Bayramı sonunda Bodrum-İstanbul yolunda uzun kuyruklar oluştu, istasyonlarda benzin, mola yerlerinde yemek bitti.
Hatay’da uzunca bir süre sadece arama-kurtarma ve yardım araçlarına akaryakıt verilebilmişti.
Şubat soğuğunda araba klimasıyla ısınmaya çalışanlar için ilk bir hafta çok zor geçmişti.
Çeşme ve Bodrum’da geçen sene giydiği yazlık kıyafetinin dar gelmesinden mutsuz olanlar var mesela.
Hatay’da, sevdikleri, evleri, anıları ve yazlık kıyafetleri enkazın altında kalanlar var.
Bayram günü, değiştirmeye gücümüz yetecek dertlere sahip olmaktan başka ne diyebilir ki insan...
***
Son iki ayda Bodrum’daki lahmacun fiyatını konuştuğumuz kadar Hatay’ı ve deprem bölgesini konuşmadık.
Üstelik lahmacun pahalı diyoruz da Bodrum’da suyun şişesi 80, deniz ürünleri karıştırılmış pilavın porsiyonu 800 lira.
Sorun fiyatlar değil, olmamalı da zaten.
Sorun giderek zayıflayan ahlak anlayışımız.
İşini namusuyla yapmanın, vergisini tam ödemenin, çalışanına hak ettiğini vermenin salaklık, kısa yoldan, karanlık ilişkilerle, nüfuz ticaretiyle zengin olmanın akıllılık, başarı sayılması.
Sorun kimin ne kadar para harcadığı değil, sorun harcanan paraların ne kadar vergilendirilebildiği, ne kadar kayıt altında olduğu.
Hadi iyi bayramlar hepimize...