Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Öcalan’ın talimatıyla 1999 yılında kurulan ve terör örgütüne bağlı çalışan “Kürdistan Ulusal Kongresi”, 100. yılında Lozan Antlaşması’na karşı büyük bir saldırı başlattı. Çok ayaklı ve haftalardır devam eden bu saldırının finali 24 Temmuz’da Lozan Antlaşması’nın imzalandığı yerde yapılan basın açıklaması olacak ama asıl önemli olan Lozan Belediyesi’nin tahsis ettiği salonda 22-23 Temmuz’da yapılacak kongre.

100. yılında Lozan’ı imha etme planı

Kongreye Türkiye, Irak, Suriye ve İran’dan 157 siyasi parti ve kuruluş katılacak. Sayının büyüklüğü sizi şaşırtmasın, bunların çoğu terör örgütünün Avrupa ve Kuzey Irak’ta farklı isimler kullanan örgütlenmeleri. Irak’ın kuzeyinde yönetimde olan Barzani Ailesi bu konferansa katılmıyor. Fakat onlar da kendilerine yakın istihbarat sitelerinde Lozan’a karşı ilk direnişin Molla Mustafa Barzani döneminde başladığını, Kürdistan Demokrat Partisi’nin bütün Kürt hareketlerinin “kök hücresi” olduğunu söylüyorlar. Yani konferansa katılmamakla birlikte onlar da Lozan Antlaşması’nı yok saymanın arayışı içerisindeler.

Haberin Devamı

Burada  bir parantez açmam lazım; bir süredir ABD’nin bir Kürt devleti değil PKK devleti kurma çabasında olduğunu ve bunun için Barzani Ailesi’nin tasfiye edilip, Bafıl Talabani’nin de terör örgütünün Suriye ayağının kontrolüne verildiğini yazıyordum. Barzani Ailesi’ne yakın istihbarat sitesinde ilk kez bu konuda güçlü bir itiraz geldi. Sitede yazılan cümleleri aynen alıyorum: “ABD merkezli bazı lobilerin direkt Barzani Ailesi’ni hedefleyen, ev, villa, malikâne, vb. konulu medya manipülasyonları da bu ekonomik saldırıyla ilgilidir. KDP siyasetinin Kürtler adına ekonomik birikim sağlaması Kürt karşıtlarını o kadar üzmektedir ki Türk sol gazetesi Duvar, Başbakan Mesrur Barzani’nin gömleğinin fiyatı üzerine araştırma dosyası yayınlamıştır.”

Bu cümleler önemli zira Barzani Ailesi, ABD’nin kendilerini tasfiye edip, terör örgütünü tüm Kürtlerin temsilcisi yapma planına karşı ilk kez açık açık itiraz etme ihtiyacı duydu.

Dönelim Lozan Antlaşması’nı çöpe atma planına. Nisan başından bu yana Lozan Antlaşması’nın imzalandığı Rumine Sarayı’nda konferanslar ve sergiler düzenleniyor. Sadece Lozan Belediyesi değil İsviçre sonuna kadar işin içerisinde. İsviçre Federal Parlamentosu Kürt Dostluk Grubu Başkanı Carlo Sommaruga’ndan tutun da Yeşiller Lozan Eş Başkanı ve Lozan 2023 Komitesi’nde Ilias Panchard’a kadar, çok sayıda panele konuşmacı ve moderatör olarak katıldı. Cenevre, Paris, Graz üniversitelerinden çeşitli isimler bu panellerde konuşturuldu. Onlara Zübeyir Aydar gibi terör örgütünün Avrupa ayağındaki isimler eşlik etti. 26 Mayıs’ta düzenlenen panelin başlığı Lozan’da Çıkışın Çözümü Nedir’di.

Haberin Devamı

Terör örgütünün siyasi okumasını özetleyen bir cümle var, Dış İlişkiler Komitesi Sözcüsü, bu senenin başında söylemiş: “Bugünkü siyasi atmosfer 100 yıl öncesine çok benziyor. Ortadoğu yine karışık, savaş ve pay kapma mücadelesi veriliyor. Kürtler yine aktör. 100 yıl önce Kürtler birlik olamadıkları için parçalandılar ve kaybettiler. Ancak bugün birlik olmazsak yine kaybederiz.”

Haberin Devamı

Bir de Washington Lincoln Anıtı önünden New York’taki Birleşmiş Milletler binasına yürüyüş başlatan Amerikan Kürt Enformasyon Örgütü Başkanı Kani Gulam meselesi var. Gerçek adı Abdüllgaffar Gündüz, Diyarbakır doğumlu. ABD’ye defalarca sahte pasaportla girdi, yakalandı. Çeşitli suçlamalarla 10 yıl hapis cezası istendi, bir el devreye girdi, 400 saat kamu hizmetiyle kurtuldu. Hapis cezası alan DEP milletvekillerinin serbest bırakılması için Kongre Binası merdivenlerinde açlık grevi yapmaktan tutun da, Ermeni diasporasının önemli isimleriyle Kongre’de Türkiye karşıtı toplantılar dâhil birçok eylemde karşımıza çıktı. Türkiye iadesini istedi, ABD iade etmedi haliyle.

Terör örgütünün gücü tek başına Lozan’ı tartışmaya açmaya yetmez. Fakat bu gelişmeler gösteriyor ki Türkiye’ye Sevr Antlaşması’nı dayatırlar endişesi bir paranoya, boş bir endişe değilmiş. ABD, müttefiki terör örgütüyle nereye kadar ilerler kestirmek mümkün değil elbette ama Washington’a, Lozan’ı tartışmaya açarlarsa, Kerkük ve Musul başta olmak üzere bizim de söyleyecek sözlerimiz olduğunu iyi anlatmamız lazım.