Şero bile pisliğini örter
Şero CHP Genel Merkezi’nin kedisinin adı. CHP yönetimi belli ki Şero’dan hiç ders almamış. Bir siyasi partinin bir haber kanalıyla yayın için sözleşme yapması zaten kabul edilemezdi. CHP yönetimi gizli olarak yaptığı sözleşmeyi kamuoyu açıklaması yaparak sona erdirdi. “Bunlar iyi ki seçimi kazanmadılar” diyenleri her gün haklı çıkaracak işler yapıp, siyaset tarihine geçmek de büyük bir başarı.
Kılıçdaroğlu ve Gençliğe Hitabe’nin hakkı
İlk yazıdan sonra ikinci yazıya geçerken insan ister istemez Mustafa Kemal Atatürk’ün Gençliğe Hitabe’sini ama özellikle de “Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere” diye başlayan cümlesini hatırlıyor.
Bir siyasi partinin genel başkanı, yerine aday olanları itham eden, zan altında bırakan, “Geçmişi temiz biri çıkarsa bırakırım” cümlesini kurar mı?
Hele ki zan altında bıraktığı genel başkan adaylarından biri, Türkiye’nin en büyük bütçelerini yöneten bir belediye başkanı, diğeri de Meclis’te parti grubunun başkanlığını yapan kişiyse, böyle bir cümle kurulur mu?
Daha trajikomiği, cümlenin hedef aldığı kişiler, cümleyi kuran genel başkanın aday yapıp, yetki verdiği isimler.
Bir CHP Genel Başkanı’nın Mustafa Kemal Atatürk’ün Gençliğe Hitabe’sinin hakkını vermesini beklenen bir davranıştır ama Kemal Bey sadece “daha elim ve daha vahim” kısmının hakkını veriyor.
Uçkur mu, yalan mı?
Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu, Ekrem İmamoğlu ile tartışmasından sonra siyasi hayatının en popüler günlerini yaşıyor.
Bu popülaritenin bedeli de ortaya çıkan bir “şantaj kaseti” oldu.
Birincisi, ortada bir kaset yok, kamuoyuna açık bir yerde tahminen bir restoranda çekilmiş bir fotoğraf karesi sözünü ettiğimiz.
Kerimoğlu’nun yanında kimin oturduğu belli değil, karşısında oturan iki kadın ve kadınlardan birinin de bel dekoltesi var.
Kaset dedikleri şey, işte bu, buradan bir skandal falan çıkmaz yani.
Gelelim işin daha önemli bölümüne:
Biz vatandaşlar için önemli olan şeyin, bir belediye başkanının işini düzgün yapması, adının akçeli işlere karışmaması, düzgün bir kadro kurması, başında bulunduğu yerdeki yaşam standardını daha iyi hale getirecek projeleri olması, değil mi?
Kimsenin, eşi, annesi-babası, kardeşi ya da kayınbiraderi değiliz, kimsenin özel hayatını yargılama hakkımız yok.
Yanlış bilenler “ABD Başkanı Clinton da seks ilişkisi yüzünden az daha koltuğunu kaybediyordu” diyebilirler, öyle değil.
ABD Kongresi, Clinton’ı uçkurundan dolayı değil, yaşadığı şeyle ilgili yalan söylediği için görevden alıyordu.
Sağlamamız gereken denge
Bütçe gelirleri içerisinde dolaylı vergilerin oranı yüzde 65.63, doğrudan vergilerin oranı yüzde 29.24.
Kurumlar vergisindeki bir önceki yıla göre ciddi artış sağlandı ama kişilerin ekonomik durumuna bakılmaksızın alınan vergiler halen ana güç durumunda. Türkiye, ekonomisini düzeltirken bu çarpıklığı da gidermek zorunda. Bunun için de ilk yapılması gereken şey, bir daha vergi, SGK primi borçlarının af kapsamına alınmayacağını ilan etmek olmalı.
Özellikle enflasyonist ortamda bir daha af çıkar beklentisiyle borcu ödememenin devlete maliyeti sandığımızdan daha fazla.
