Pazartesi günü, Cidde’de, öğle saatlerinde, Suudi Arabistan ile Japonya arasında tam 25 anlaşma imzalandı.
Akşam saatlerinde de Suudi Arabistan ile Türkiye arasında 5 anlaşma imzalandı.
Japonya’da ne medya ne de sosyal medyada “Başbakan neden oraya gitti?” diye bir sorgulama, “Ekonomi daralıyor, Başbakan sıcak para bulmaya gitti” diye bir yorum okumadım.
Suudi Arabistan, sadece petrolden para kazanan ülke olmak istemiyor.
Son 18 ayda dijital oyun pazarına 8 milyar dolar yatırdılar.
Neom adı altında trilyonlarca dolar yatırım yaptıkları bir projeleri var.
Riyad’a Mukaab adlı yeni bir merkez kurup, tüm şehri dönüştürmeye hazırlanıyorlar.
Dünyanın en önemli tema park şirketleri ülkede dev projeler inşa ediyor.
O dev şirketler de Türkiye’nin bu konuda marka olmuş tek şirketini projelere dâhil ediyorlar.
Bunu yazdım zira iki ülkenin ilişkisi iyi olsa, asıl parayı aracılar değil, Türkiye kazanmış olacaktı.
Sağlık şehirleri, bir dünya şampiyonası yapmak için futbola yapılan yatırım gibi daha uzun bir liste var.
Türkiye’nin mücadele ettiği iki terör örgütünün iplerinin ucu ABD’ye çıkıyor.
En fazla FETÖ’cü Almanya ve İsveç’te barınıyor. Fransa Ege’de, Afrika’da, Suriye’de karşımıza çıkıyor.
Tüm dünya Suudi Arabistan’ın dev projelerinden pay almaya çalışırken, bir grup Türk vatandaşı geziyi dilenciliğe benzetiyor ve en büyük kötülüğü yine Türkiye’ye yapıyor.
Alman Başbakanı Scholz, enerji krizi başlayınca silah ambargosunu kaldırıp Suudi Arabistan’a koştuğunda, Almanlar Başbakan’ın ülke için en doğrusunu yaptığını yazdılar.
Şu an paraya ve yatırıma ihtiyacımız var ve Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye için doğrusunu yapıyor.
Sermaye ırkçılığı ve Erdoğan karşıtlığına Türkiye’nin iyiliği için ara vermemiz gereken zamandayız.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyeti’nde yaşamak
Okullarda jimnastiğe ayrılan sürenin artırılmasına ilişkin raporu yazdığında daha ordu müfettişi görevindeydi.
Yıl 1915’ti, daha Osmanlı dönemindeydik.
Genç Cumhuriyet onca yokluğa rağmen 1924 Paris Olimpiyatları’na katıldı.
1926 yılında Çapa Kız Öğretmen Okulu’na İsveç’ten iki kadın eğitmen getirildi. Dokuz aylık kursta başarı gösterenler yurt dışına gönderildi.
1927’de kadınlar kros sporuna başladı.
Tüm bu bilgiler dün Milliyet’in “Atatürk’ün Kızları Dünyanın 1 Numarası” dosyasında yer alıyordu.
Yazılmışı tekrar yazmak için değil, okurken bu ülkenin vatandaşı olmaktan gurur duyduğumu söylemek için yazdım.