*Hiç unutmam, 2008 yılıydı. O dönem DTP Muş Milletvekili olan Sırrı Sakık, Milli Takım Teknik Direktörü Fatih Terim’in aldığı maaşla ilgili olarak bir soru önergesi vermişti. Bu önergeye kızan,
“Terör destekçisi, sen kim oluyorsun da Fatih Terim’in maaşını sorguluyorsun” diye tepki göstermişlerdi. Sabah Gazetesi’nde yazdığım dönemdi, bu itiraza karşı çıkmış, “DTP’nin A Milli Takım ile ilgili soru önergesi vermesine kızmayalım, bırakın, doğru ya da yanlış, Türkiye’nin geneline dair bir refleks versinler” demiştim.
*Aradan 15 yıl geçti. Filenin Sultanları’nın kazandığı Avrupa Şampiyonluğu’na dair Yeşil Sol Partili Sevilay Çelenk ve CHP Milletvekili Türkan Elçi, sosyal medya hesaplarında kutlama mesajı yayınladılar. Bu mesajların ardından müthiş bir linç başladı. Neymiş, Türkiye’nin başarısını kutlamış vekiller.
*Sol soslu faşizm böyle gelişiyor bu ülkede. Türk milliyetçiliğini tu-kaka, çağ dışı ilan edenler, sonuna kadar Kürt milliyetçisi ve Türkiye’ye
Tarihi dizilerden öğrenmek gibi kötü bir alışkanlığımız var. Bu sayfaya bakanlar Milliyet Gazetesi Genel
Yayın Yönetmeni, Kanal D’de başlayacak bir dizi için koca bir sayfa yazı yazmış diyebilirler. Oysa Dilek Taşı
sadece bir bahane oldu bu sayfayı yazmak için.
HER AY BİR YATAK ALAN ADAM
İyisi mi hikâyeyi, baştan anlatayım: Göbek adı Hüseyin’di, adı ve soyadı aklımda ama şimdi bile utanırım yazmaya. Kolunun altında, içinde onlarca icra dosyası olan çantasıyla görürdüm onu her zaman. Avukat değildi, 3. sınıfta gözaltına alınmış, yıllarca tutuklu yargılanmış, beraat etmesine rağmen okuluna dönememişti. Şimdi bir avukatmış gibi icra dosyalarını takip edip, hayatta kalmaya çalışıyordu. İlk gördüğümde tırnaksız olması dikkatimi çekmişti. Ortak tanıdığımıza sormuştum bu durumu, “İşkencede tırnaklarını çekmişler sakın sorma” demişti. Hikâyeyi çok uzatmayacağım, yıllar içerisinde abi-kardeş ilişkisi gelişti aramızda. Gördüğü işkenceyi hiç konuşmadık, sadece bir kez, neden her ay yeni bir yatak
PKK’nın yıllardır en büyük hayali bir hava kuvvetine sahip olmaktı.
Kandil’deki terör ağları değil ama PKK’nın Suriye Kolu sonunda bu arzusuna kavuştu.
Şaka yapmıyorum, Arap aşiretlerinin Deyrizor’da, YPG’ye karşı başlattığı silahlı mücadelede yaşandı söz konusu gelişme.
Mazlum Abdi sosyal medya hesabında “Uluslararası koalisyon Deyrizor’daki militanlara karşı bize hava desteği sağladı” diye yazdı.
IŞİD’e karşı YPG’yi sahaya sürüyoruz diyen ABD, sonunda YPG’nin hava kuvvetleri haline geldi.
İlişki o kadar iç içe geçmiş ki Abdi, aynı mesaj serisinde, “Washington, Deyrizor krizine barışçıl çözüm talep etti” diye de yazdı.
Utanması gereken Mazlum Abdi değil, ABD’yi, terör örgütünün hava gücü haline getiren Pentagon-CIA ortaklığı ve Beyaz Saray.
Washington için Yunanistan’daki askeri üsler, İncirlik’in alternatifi olabilir ama mesele o kadar basit değil.
Tarih ilginç bilgiler ve derslerle dolu. İnsanlık tarihi boyunca Asya, kaynaklar, ekonomi, teknoloji açısından dünyanın güç merkezi olmuştu.
17. Yüzyıl’da dünya nüfusunun yarısına sahip olan Asya, ekonomik güç olarak da yarıya yakın bir güce sahipti.
18. Yüzyıl’da durum değişti, Asya nüfus olarak yine dünyanın yarısına sahipti ama ekonomik gücü yüzde 20’ye düşmüştü.
Şimdi gücün yeniden doğuya kaydığı bir zaman diliminde yaşıyoruz ve bu sürecin sancılarını iliklerimize kadar hissediyoruz.
ABD’nin gücünün ve global etkisinin azalmaya başladığına dair tartışmalar aslında 2007’den beri sürüyor.
Washington, gücünü korumanın yolunu ceza ya da ödül tarzı bir diplomasi yaklaşımına dayandırıyor.Buna karşın Çin, Tek Kuşak ve Tek Yol Girişimi gibi projelerle “Yumuşak Güç” adı altında ilerliyor. Bu projeler Pekin’e sadece ekonomik güç sağlamıyor. Bugün Cibuti ve Ekvador Ginesi’nde Çin’in askeri üsleri
Disney Plus, Mustafa Kemal Atatürk filmini yayınlamama kararı aldığında, hep beraber tepki gösterdik.
Otomatik ödeme talimatını iptal ettiğim andan beri mesele benim için kapanmıştı ama Disney Plus nedense buna izin vermiyor.
Öncelikle Atatürk filmini iptal etme kararlarını, şirket merkezinin yerel projelerden vazgeçme stratejisine bağladılar.
Arkadaş, Atatürk filmini çekmiş, parasını ödemişsin, ürün senin olmuş zaten, neyin yeni stratejisinden bahsediyorsunuz?
Eğer film çekilmemiş ya da çekimlerine yeni başlanmış olsaydı, yerel projelerden vazgeçme hikâyesine inanırdık, kimi kandırmaya çalışıyorsunuz?
Bir diğer utanmazlık örneği, filmin daha geniş kitlelere ulaşması çabaları adına söylenenler.
Mustafa Kemal Atatürk’ü öğrenmek, sevmek, saymak için sizin ticari bir projenize ihtiyacımız mı var sandınız?
Rusya Devlet Başkanı Putin’in geçen ay Güney Afrika’ya gitmesi gerekiyordu gitmedi. Putin o geziye gitseydi, Güney Afrika muhalefetinin, Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’nin kararı gereğince tutuklanması için başlattığı yasal başvuruyla boğuşmak zorunda kalacaktı.
Putin, Eylül başında Hindistan’da yapılacak G-20 Zirvesi’ne de gitmiyor. Gitse, cephede örtülü bir savaş içerisinde olduğu adamlarla yüz yüze gelmesi gerekecekti.
Putin’in bu ay Türkiye’yi ziyaret etmesi planlanıyordu. Şimdi Putin gelmiyor, Cumhurbaşkanı Erdoğan gidiyor. Uluslararası zirvelere bile gitmeyen, Wagner’in şu sıralar intikam adı altında ne yapacağını kestiremeyen bir liderin Rusya’yı terk etmesini beklemek hata. Kaldı ki Kremlin de Putin’in ülke dışına çıkmadığının dikkat çektiğinin farkında ve yıl sonuna doğru çıkacak gibi açıklamalar yapıyor.
Eleştireyim de ne olursa olsun kafasındaki siyaset anlayışımız bu konuda da harikalar yaratıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya’ya gitmesinin Türkiye adına önemli
Bazen sondan başlamak gerekir yazılara. Dün, devletin bastırıp, ücretsiz dağıttığı ders kitaplarını, kolilerini açmadan geri dönüşüm tesislerine yollayan okulların haberini taşıdık manşetimize. Ondan önce Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in liselerde sınıfta kalma dahil aldığı yeni kararları da mutlulukla manşete taşıdık.
Çocukları daha iyi bir eğitim alsın diye hayatlarından fedakârlık yapan velileri de unutmadık.
Haksız yere istenen kayıt paralarının da servis şirketlerinin aynı mesafe için özel okullarla devlet okulları arasında uyguladığı fiyat farkının da peşine düştük. Tüm bunların sebebi Milliyet Gazetesi’nin sahip olduğu eğitim haberciliği mirası. Milliyet ailesi olarak, Türkiye’nin gelecekte daha da parlak ve zengin bir ülke olmasının yolunun eğitimden geçtiğine inanıyoruz. Bizim geleneğimizde okulların açılış gününde İstanbul trafiğinde keşmekeş yaşanmasın diye alınan önlemlere dair haberler eğitim-öğretim değil, trafik haberidir. Bu duruşumuzu sürdürmeye devam edeceğiz.
Başlıkta miras dedim ya, aynı noktadan devam edeyim.
Komiser Yardımcısı Abdullah Yasir Binici ve polis memuru Cemal Bozkurt, Mart 2022’de Şanlıurfa’da şehit oldular.
İki polisimizi şehit eden saldırganın cinayet, gasp, adam yaralama dahil çok sayıda suçu olduğu ama 9 yılda hapisten çıktığı belirlendi.
Polis memuru Abdülkadir Güngör, Kasım 2021’de Balıkesir, Havran’da şehit oldu.
Güngör’ü şehit eden saldırganın 2004 yılında onlarca benzin istasyonunu soyduğu, yakalanmamak için polisle çatışmaya girdiği, bir süre hapis yattıktan sonra 2014 yılında bir başka soygun daha yaptığı ve tekrar hapishaneye girdiği belirlendi.
Polis memuru Erhan Gökteke, Ekim 2020’de, İstanbul Bağcılar’da şehit oldu.
Gökteke’yi şehit eden saldırganlardan birinin 75 ayrı suç kaydı çıktı.
Polis memuru Battal Yıldız, 2017’de İstanbul, Tuzla’da şehit oldu.
Yıldız’ı şehit eden saldırganın yağma, gasp, hırsızlık gibi 11 ayrı yakalaması ve sabıkası olduğu ortaya çıktı.