Fikri olmadığı için bağıranlar ülkesi burası;
Ercan Güven, fısıldasa bile dinleme isteği uyandıran birisiydi...
Bir taraftar grubunu yanına diğerini karşısına alıp, sevgi-nefret ilişkisi üzerinden popüler olma stratejisi yoktu.
Doğru olmayı popüler olmanın önüne koyan birisiydi o, objektifliğin son şövalyelerinden birisiydi...
Rekabet ile düşmanlık arasındaki farkı çok iyi bilir, rekabeti destekler, düşmanlığa karşı çıkardı.
Dalkavukların iki özelliği vardır, dalkavuk güçlüyü hep över, o güce yakın olan gücü olanı da hep yerden yere vurur.
Ercan Güven, dalkavuk değil dosttu, eleştirinin dostluğun bir gereği olduğunu bilirdi.
Camiaların maaşlarını ödediği profesyonellerinin bile küfür ile büyümeye çalıştığı futbol dünyasında kardelen çiçeği gibi bir duruşu vardı.
Narin’in mezarını yaptık hemen.
Normalde mezarların definden bir sene sonra yapılması gerekir, mezar taşı yapan iki şirketin internet sitesinde de bu bilgi yer alıyordu.
Narin’in mezarının başına bir de bayrak direği diktik.
Devletin varlığını göstermek için o bayraktan önce Narin’in neden öldürüldüğünü ortaya çıkarmak, katil ya da katillerin kim olduğunu bulmak, soruşturmayı bilerek ve isteyerek yanlış yönlendirenleri, patates hatlarla sahte ihbarlarda bulunanları yargı karşısına çıkarmak gerek.
Narin’e olan borcumuz da bu, Türk halkının içini serinletecek sonuç da...
Onbinler boş yere ölmedi...
Dün sabah Jerusalem Post’un manşetinde İsrail Başbakanı Netanyahu’nun İngiltere Başbakanı’na ağır eleştirisinin haberi vardı.
İngiltere ve insanlık suçunun ABD’den sonraki en büyük destekçisi Almanya, İsrail’e silah ihracatına kısıtlama getirmek durumunda kaldılar.
Biz Narin cinayetinin yakıcılığıyla boğuşurken gözden kaçırmamamız gereken bir gelişme yaşandı.
İran’ın yeni Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan, Irak ziyareti çerçevesinde Süleymaniye’ye gitti ve Bafıl Talabani’yle de görüştü.
Bafıl Talabani kim, ABD’nin, terör örgütünün Suriye koluna iliştirdiği, YPG terörüne helikopter dahil her türlü desteği veren, Türkiye’nin yaptırım uyguladığı bir isim. Saddam’ın katliamlar yaptığı dönemin tamamını İngiltere’de geçirmiş, askeri eğitim almış ama tek bir kurşun atmamış bir imaj kahramanı. İngiltere’den sonra ABD yıllarında devşirme süreci tamamlanmış birisi.
Ortadoğu’da Türkiye’ye karşı ittifaklar kurmak için YPG’nin başındaki Mazlum Abdi’yle gizli tura çıkmış, o tur dönüşünde havalimanından çıkan konvoyun yakınına düşen bombanın ardından bir süre ortadan kaybolmayı seçmiş kişi.
Pezeşkiyan ve Bafıl Talabani
Bafıl Talabani’nin başında olduğu KYB’nin egemenlik alanı Süleymaniye bugün hem terör
- Gazetecilik mesleği duygusal motivasyonun ve başarma hedefinin yüksek olduğu bir iştir. Özel bir habere ulaştığımızda, yaptığımız haberler gündemi belirlediğinde, konuşulması zor biriyle röportaj yaptığımızda içimizde bir sevinç olur. Son 10 gündür üst üste gündem belirleyen haberler çıkardı Milliyet. Muhabirimiz Çiğdem Yılmaz, Narin’in ailesinden ve Tavşantepe Köyü’nden birçok isimle konuştu. Tüm röportajlar içerisinde Narin’in dışarıdaki tek ağabeyi Baran Güran’ın söylediği “Biz öldürsek kimin ruhu duyacaktı” sözleri Türkiye’nin gündemine oturdu.
Aynı gün sadece Milliyet’in değil Türkiye’nin, ifade ve iddianamelerin satır aralarını okumakta en tecrübeli gazetecilerinden birisi olan, yazarımız Belma Akçura’nın bir analizini yayımladık. Tüm ifadeleri inceleyip, çelişkileri ortaya çıkaran analiz televizyonlarda saatlerce tartışıldı.
Sonucu söyleyeyim, ne Çiğdem ne Belma Akçura ne de yazı işleri kadromuz en ufak bir
Narin cinayetinde şimdilik baş zanlı konumunda görünen amca Salim Güran, 2 Eylül’de verdiği ifadede WhatsApp kayıtlarını Narin’in babasının ahırında yakalanan 380 mermi nedeniyle sildiğini söylemişti.
Aradan 11 gün geçti, tekrar ifadesi alınan Salim Güran, WhatsApp’ı hayat kadınlarıyla görüşmesi olduğu için sildiğini iddia etti.
Bu iki gerekçeden hangisi doğru bilmiyoruz, Narin’in babasının ahırında 380 mermi ne zaman yakalandı, ne işlem yapıldı, onu da bilmiyoruz.
Diğer önemli isim, Narin’in cesedini saklayan Nevzat Bahtiyar’ın ifadelerinde de çok sayıda çelişki var.
Fakat baz analizleri Nevzat Bahtiyar’ın söylediklerini doğrular nitelikte ve hikayedeki detaylar değişse de Nevzat Bahtiyar her versiyonda Narin’in cesedini amca Salim Güran’dan aldığı konusunda ısrar ediyor.
Salim Güran gerçekten Narin’in katili mi, yoksa aile kararıyla suçu örtmekle görevlendirilen kişi mi, gerçek katil bir başkası mı, tüm senaryolar üzerinde çalışılıyor.
Geldiğimiz noktada susan ya da yanıltıcı ifade
*Toplumsal hafızanın zayıf olduğu ülkelerde, sosyal medya yalanlarının ve spekülatif haberlerin alıcısı çok olur. Son bir haftadır Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in durumuyla ilgili yaşadığımız gerçek de tam olarak bu işte.
*Ortalıkta dolaşan “Bakan Güler, teğmenlerin yeminine destek veriyor.”, “Bakan Güler istifa etti” yolunda ortada dolaşan bilgilere itibar etmememizi gerektiren iki unsur var.
*Birinci unsur, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler neredeyse bir haftadır yurt dışında.İkincisi, Bakan Güler, devam eden hukuki süreçleri etkilememek adına hiç konuşmamayı tercih eden birisi. Hatırlayın, 10 Kasım’da Piyade Okulu’nda yaşanan kavgadan sonra da konuşmamıştı. Bugün yakın çevre, dönem arkadaşı, uzak akraba, kim konuya dair Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ile konuştuğunu söylüyorsa, yalan söylüyor demektir.
*Günlerdir Bakan Güler ile konuşmaya çalışıyorum. Bunu başaramadım ama Milli Savunma Bakanlığı’na iddiaları sorduğumda aldığım yanıtları aynen veriyorum:
İDDİALAR VE CEVAPLAR:
İD
Adını koymamız lazım:
Kahraman- maraş’ta su isteyen ve ardından çıkan tartışmada öldürülen adam, İstanbul’da ekmeği bir lira ucuza sattığı için rakip market sahibinin öldürdüğü baba ve kızı,
Yine İstanbul’da yanından ayrılıp ayrı dükkan açan kişiyi “Müşterilerimi çalıyorsun” diye öldüren tamirhane sahibi...
Narin’in katledilmesi ya da Tekirdağ’da çocukların cinsel saldırısına uğrayan 2 yaşındaki bebeği de listeye ekleyince ortaya bir tablo çıkıyor:
Bu yaşadığımız şeyin adı şiddet salgını...
Şiddet salgınının nedenleri:
*Çoğu insan cezaların caydırıcı olması için mümkün olduğunca ağır olması gerektiğine inanır. Oysa hukuk bilimi açısından durum farklı.
18.Yüzyıl’da yazdığı kitapla, İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi ve modern ceza hukukuna büyük katkılar sağlamış, İtalyan hukukçu ve filozof Cesare Beccaria Bonesana, suçların önlenmesinde cezanın ağırlığının değil, mutlak olmasının önemine dikkat çeker. Yani insanları suç işlemekten alıkoyan davranış, cezanın ağır o
Dört imam ve tüm devlet protokolü vardı Narin’in cenazesinde.
Minnacık mezarının üzerindeki çiçeklere kadar düşünülmüştü.
Çocuklarımıza son görevlerinde gösterdiğimiz özeni yaşarken neden gösteremediğimiz geliyor önce insanın aklına.
Sonra Narin’in minnacık bedenini dereye saklayan adamın ifadesine bakıyorum.
Muhtar olan amcadan korktuğu, onun adamları olduğu için verdiği ilk ifadede suçunu itiraf etmediğini söylüyor.
Kim bu amcanın adamları, güçleri nereden geliyor?
Bir çelişki, böyle adamları varsa amca Narin’in cesedini saklaması için neden bir köylüden yardım istiyor?