Mermiler gitti, hayat kadınları geldi
Narin cinayetinde şimdilik baş zanlı konumunda görünen amca Salim Güran, 2 Eylül’de verdiği ifadede WhatsApp kayıtlarını Narin’in babasının ahırında yakalanan 380 mermi nedeniyle sildiğini söylemişti.
Aradan 11 gün geçti, tekrar ifadesi alınan Salim Güran, WhatsApp’ı hayat kadınlarıyla görüşmesi olduğu için sildiğini iddia etti.
Bu iki gerekçeden hangisi doğru bilmiyoruz, Narin’in babasının ahırında 380 mermi ne zaman yakalandı, ne işlem yapıldı, onu da bilmiyoruz.
Diğer önemli isim, Narin’in cesedini saklayan Nevzat Bahtiyar’ın ifadelerinde de çok sayıda çelişki var.
Fakat baz analizleri Nevzat Bahtiyar’ın söylediklerini doğrular nitelikte ve hikayedeki detaylar değişse de Nevzat Bahtiyar her versiyonda Narin’in cesedini amca Salim Güran’dan aldığı konusunda ısrar ediyor.
Salim Güran gerçekten Narin’in katili mi, yoksa aile kararıyla suçu örtmekle görevlendirilen kişi mi, gerçek katil bir başkası mı, tüm senaryolar üzerinde çalışılıyor.
Geldiğimiz noktada susan ya da yanıltıcı ifade verenlerin amacı Narin’in katilini korumak mı yoksa Narin’in öldürülmesine neden olan şeyi saklamak mı sorusu tüm yakıcılığıyla ortada duruyor.
Bu sorunun cevabı bulunmadan taşlar yerine oturmayacak…
Yaşama sevincini yitirmek…
Yaşama sevincimizi emen dev bir elektrik süpürgesi gibi gündem.
Bir yanda Diyarbakır’daki Narin, diğer yanda Tekirdağ’daki Sıla bebek.
Bir yanda aile üyelerinden hangisi fail sorusu, diğer yanda 13 ve 14 yaşlarındaki iki zanlı.
Her iki çocuğun ölümünde de tutuklanmış iki anne...
Aile, annelik, çocuk masumiyeti, yani kutsal saydığımız birçok değer tuzla buz oldu kısa sürede.
Aragon “Çok aşık olduğun Elsa ile berabersin, neden Mutlu Aşk Yoktur diye bir şiir yazdın?” diye sorulara muhatap olduğunda şu cevabı vermişti: “Bu şiiri yazdığımda Paris, Nazi işgali altındaydı ve toplumsal mutsuzluğun olduğu bir yerde bireysel mutluluk olamaz diye düşündüm.”
Diz kapağı altında etlerinden tamamen sıyrılmış bir çocuk bacağını ya da bir bebek bezindeki kanı okuyup da mutlu kalmak mümkün mü?
Her canımızı yakan şiddet olayında sadece ceza yasalarını konuşmak yerine artık değerler eğitiminin verildiği aile ve değerler eğitiminin tamamlandığı yer, okulları konuşmamız gerek.
Özel okullara yakın AVM’ler…
Alışveriş merkezlerinin güvenlik önlemleri daha çok silahlı saldırılara yönelik önlemler.
Son dönemde İstanbul’daki özel okullara yakın yerlerdeki AVM’lere dair ilginç bilgiler gelmeye başladı.
Üst gelir grubuna mensup ailelerin çocuklarının ders çıkış saatlerinden sonra sıklıkla gittikleri bu yerler çeşitli kriminal grupların müşteri avlama yeri haline gelmiş olabilir mi?
Başta Narkotik Şube olmak üzere asayiş ekiplerinin biraz daha yakından bakması iyi olacak sanki…
Almanya, 20. Yüzyıl’ın başında Namibya’da soykırım yapmıştı.
Berlin’in medeniyetler savaşı
Kölelik düzeni geçmiş çağlarda kaldı zannediyorduk ya, öyle değil aslında mesele.
Almanya, Kenya’dan 250 bin kalifiye ve yarı kalifiye çalışan almayı kabul etti.
Berlin, bunun için bazı yasalarını değiştirecek, dil kursları açacak, uzun süreli vizeler verecek.
En garibi ve Alman kuralcılığına aykırı olanı, geçerli diploması olmasa bile IT uzmanları bile Almanya’da çalışabilecek.
Berlin’in işgücü açığını kapatmak için Afrika’ya yönelmesi Kölelik 2.0 çağı anlamına gelmiyor.
Almanya, Afrika’da baskın nüfusu Hristiyan olan bir ülkeye yönelerek, medeniyetler savaşının yeni bir aşamasına geçiyor.
Almanya, Afrika’da çok boy göstermiş, Hristiyanlığın yayılması için çok uğraşmış ve hatta Namibya’da 20. Yüzyıl’ın ilk soykırımını gerçekleştirmiş bir ülke. Bugün Afrika’daki siyasi etkisizliğini bu anlaşmayla tekrar kazanabilir mi, göreceğiz...
