Her şeye sıfırdan başlamak isteyen Benjamin, hayallerindeki evi almak için bir de hayvanat bahçesi almak zorunda...
Scarlett Johansson filmde Matt Damon’ın hayvanat bahçesini idare ediyor.
“Düşler Bahçesi /We Bought a Zoo”
Düşler Bahçesi”nin ana karakteri macera düşkünü gazeteci Benjamin çok sevdiği karısını kaybetmiş, iki çocuğuna bakmaya çalışmaktadır. Ergenlik çağındaki sorunlu Dylan ve küçük Rosie’yi mutlu etmek ile kendi yasını tutmak arasında kalmıştır. Karısının anılarıyla dolu evlerinden taşınmak ister. Hayallerindeki gibi bir ev bulur. Ancak bu evin bir özelliği vardır: Evi satın alan, iflas etmiş hayvanat bahçesini ve içindeki hayvanları da almak zorundadır. Benjamin bu hayvanat bahçesinin yeni bir hayata başlamak için iyi bir fırsat olduğunu düşünür. Araziyi alınca işleri yoluna koyup hayvanat bahçesini tekrar açmak için hemen çalışmaya girişir. Hayvanat bahçesinin sorumluluğu Kelly adlı genç bir kadına aittir.
Oyuncular ve müzik başarılı
İngiliz Benjamin Mee’nin anılarını yazdığı aynı adlı kitaptan uyarlanan film, hikayeyi İngiltere’den ABD’ye taşıyor. Filmin yönetmeni Cameron Crowe duygusal ve eğlenceli filmler ortaya çıkarmakta ve sorunlu ana
Dramdan aksiyona uzanan pek çok türde başarılı performanslar sergileyen Matt Damon’ı bu hafta ‘Düşler Bahçesi / We Bought a Zoo’da izleyeceğiz. Cameron Crowe’un yönettiği filmde Damon, karısının ölümünden sonra iki çocuğuna bakmaya çalışan; derken iflas etmiş bir hayvanat bahçesini satın alan maceraperest bir adamı canlandırıyor. Bu film vesilesiyle Damon’ın kariyerini hatırlayalım.
Köstebek‘The Departed’ (2006)
Unutulmaz siyasetçi Margaret Thatcher’ın başbakanlık sonrası günlerine odaklanan filmde Meryl Streep’in performansı müthiş
“Demir Leydi / The Iron Lady”
Demir Leydi / The Iron Lady”, Margaret Thatcher’ı Meryl Streep’in canlandıracağı film olarak adını duyurmuştu. Şimdilerde ise Streep’e yeni bir Akademi Ödülü kazandırması ihtimali üzerinden konuşuluyor. Nitekim filmin işleyen tek yönü Streep’in performansı.
Öncelikle şunu söylemek lazım: “Demir Leydi”, Thatcher’ın iktidardaki dönemine de gençliğine de çok az zaman ayırıyor. Filmin büyük bölümünde demansla mücadele eden, yıllar önce kanserden kaybettiği kocası Denis’in hayalini gören yalnız ve yaşlı bir kadın izliyoruz.
ABBA müzikali “Mamma Mia!”dan hatırlayabileceğimiz yönetmen Phyllida Lloyd’un bu yaklaşımdaki amacı Thatcher’ı sempatik göstermek midir bilinmez ama bu tutumu filmin Thatcher’ın hayatının asıl merak edilen bölümünün es geçilmesine yol açıyor.
Morgan’ın “Demir Leydi”yi politik bir figür olarak ele almaktan mümkün olduğunca kaçındığı film, erkekler arasında bir kadın olarak mücadele vermenin zorluğu temasına sığınıyor. Ki, final sahnesiyle bir kadın mücadelesi filmi yaklaşımından da taviz veriyor.
Bu hafta vizyona giren ‘Demir Leydi/Iron Lady’ vesilesiyle, Meryl Streep’in başarılarla dolu kariyerine beş performansıyla göz atıyoruz
Meryl Streep, dünyada pek çok oyuncunun kariyerini örnek aldığı isimlerin başında geliyor. Çoğu meslektaşının kariyerinde bir kez aday olunca sevindiği Akademi Ödülleri’nde dile kolay 16 tane adaylığı var. Bu hafta vizyona giren, Margaret Thatcher’ı canlandırdığı ‘Demir Leydi/Iron Lady’ ile üçüncü kez kez Oscar heykelciliğini eve götürmesine kesin gözüyle bakılıyor. ‘Demir Leydi’yi film olarak beğenmeyenler bile Streep’in performansını övgüye boğdular. Aynı zamanda kadın oyuncuların Hollywood’da 40’ından sonra rol bulmakta zorlandığı tezinin en ünlü istisnası. Streep’in başarılarla dolu kariyerindeki beş projeye bir bakalım.
‘Kramer Kramer’e Karşı/Kramer Vs. Kramer’ (1979)
FİLMDE, önce çocuğunu babasına (Dustin Hoffman) bırakan, sonra da velayetini almak için mücadele eden anne rolündeydi Meryl Streep. Ayrılan ebeveynler filmleri arasında iki tarafa da eşit ağırlık vermeye çalışan filmdeki anne rolü, Streep’e ‘En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu’ dalında Oscar kazandırdı. Döneminde gişede büyük başarı yakalayan filmde, Streep’in rolü önce
“Tutku Günlükleri / The Rum Diary”Yön.: Bruce Robinson Oyn.: Johnny Depp (Kemp), Aaron Eckhart (Sanderson), Michael Rispoli (Sala), Amber Heard (Chenault),Richard Jenkins (Lotterman), Giovanni Ribisi (Moburg)Sen.: Bruce Robinson Gör.: Dariusz Wolski Müz.: Christopher Young
“Yılbaşı Gecesi” ortak temaları yeni yıl olan çok sayıda hikayeyi, yıldız oyuncularla dolu bir kadro ile anlatıyor
“Yılbaşı Gecesi / New Year’s Eve”
Kariyerinin doruğuna 1990 yapımı “Özel Bir Kadın / Pretty Woman” ile çıkan yönetmen Garry Marshall’ın yeni filmi “Yılbaşı Gecesi”, tam da adını aldığı vakitte New York’ta geçiyor. Film, ortak temaları yılbaşı olan çok sayıda hikayeye ve yıldız oyuncularla dolu bir kadronun canlandırdığı çok sayıda karaktere sahip bir yapım.
Filmde işlenen onlarca öykü arasında ölüm döşeğinde bir adamın son isteği, okul flörtü ile buluşmak isteyen genç kızın annesiyle çatışması, yeni yılın ilk bebeğini doğurmak ve para ödülüne konmak için yarışan iki çift, sevdiği kadına bağlanma korkuları yaşayan bir rock yıldızının hikayeleri de bulunuyor.
Bütün dramatik Hollywood filmi formüllerini tek bir filmde birleştirmeye çalışan “Yılbaşı Gecesi”nde bu izleklerin hiçbiri dişe dokunur bir etkide bulunmuyor. Üstelik bu duygu kolajının toplamı da izleyicide bir duygu uyandırmaktan çok uzak. Yılbaşı öncesi sevdiklerimizle buluşalım, tüm küskünlükleri geride bırakalım mesajları etrafında ilerleyen bu film, izleyiciyi formül yağmurunda o kadar allak
İspanyol sinemacı Pedro Almodovar, yaşayan en önemli yönetmenlerden biri. Her karesinden tanınabilen benzersiz görselliği, toplumun kıyısında yaşayan karakterler ve toplumun büyük çoğunluğu tarafından marjinal sayılabilecek olaylarla geniş kitlere hitap edebilmesi, dram ve komedi gibi türler arasında göz açıp kapayana kadar geçebilmesiyle olduğu yeri sonuna kadar hak ediyor. Bu hafta yeni filmi ‘İçinde Yaşadığım Deri/La Piel Que Habito’nun vizyona girmesi dolayısıyla Almodovar’ın beş filmiyle kariyerini hatırlayalım.
‘Matador’ (1986)
“Görevimiz Tehlike” serisinin yeni filminde ajanımız Ethan Hawke, nükleer savaş başlatmak isteyen adamın peşinde Mumbai ve Dubai’ye kadar gidiyor
Tom Cruise ve ekibin yeni üyesi Paula Patton.
Tom Cruise’un canlandırdığı tehlikeli görevlerin ajanı Ethan Hunt, “Mission: Impossible-Ghost Protocol” ile dördüncü kez iş başında.
Ethan Hunt ve ekibine (IMF birimi) Kremlin Sarayı’nın arşivlerinden bir teröristin kimliğine dair bilgileri çalma görevi verilir. Hunt görevini eksiksiz yerine getirirken Kremlin Sarayı bombalanır ve kabak IMF ekibinin başına patlar; dağıtılır ve desteklerini kaybederler. Ancak dünyayı yok edecek nükleer bir savaş başlatmak isteyen ve bulduğu kodlarla bu konuda bir ilerleme kaydeden teröristi durdurmaları gerekmektedir. Hendricks adlı teröristi takipleri, yolarını Dubai ve Mumbai’ye düşürür.
Ekipte Tom Cruise’a eşlik eden en kuvvetli isim, ekibe baş analist olarak dahil olan ajan Brandt rolündeki Jeremy Renner; onu “Hurt Locker” filminden hatırlamak mümkün. İngiliz aktör Simon Pegg bilgisayarla uğraşan adam olarak filmin komedi yükünü üstlenirken diğer bir yeni üye de Paula Patton’ın canlandırdığı Jane.
Filmin yönetmenliğini ise Pixar