“Yılbaşı Gecesi” ortak temaları yeni yıl olan çok sayıda hikayeyi, yıldız oyuncularla dolu bir kadro ile anlatıyor
“Yılbaşı Gecesi / New Year’s Eve”
Kariyerinin doruğuna 1990 yapımı “Özel Bir Kadın / Pretty Woman” ile çıkan yönetmen Garry Marshall’ın yeni filmi “Yılbaşı Gecesi”, tam da adını aldığı vakitte New York’ta geçiyor. Film, ortak temaları yılbaşı olan çok sayıda hikayeye ve yıldız oyuncularla dolu bir kadronun canlandırdığı çok sayıda karaktere sahip bir yapım.
Filmde işlenen onlarca öykü arasında ölüm döşeğinde bir adamın son isteği, okul flörtü ile buluşmak isteyen genç kızın annesiyle çatışması, yeni yılın ilk bebeğini doğurmak ve para ödülüne konmak için yarışan iki çift, sevdiği kadına bağlanma korkuları yaşayan bir rock yıldızının hikayeleri de bulunuyor.
Bütün dramatik Hollywood filmi formüllerini tek bir filmde birleştirmeye çalışan “Yılbaşı Gecesi”nde bu izleklerin hiçbiri dişe dokunur bir etkide bulunmuyor. Üstelik bu duygu kolajının toplamı da izleyicide bir duygu uyandırmaktan çok uzak. Yılbaşı öncesi sevdiklerimizle buluşalım, tüm küskünlükleri geride bırakalım mesajları etrafında ilerleyen bu film, izleyiciyi formül yağmurunda o kadar allak bullak ediyor ki, tek sempati duyulabilecek karakteri yılbaşından nefret eden Randy oluyor. Ama Randy de yılbaşı sevgi selinden kendisini kurtaramıyor tabii ki.
Yön.: Garry Marshall Oyn.: Michelle Pfeiffer (Ingrid),
Zac Efron (Paul), Robert De Niro (Stan Harris), Halle Berry (Aimee), Jessica Biel (Tess Byrne), Ashton Kutcher (Randy) Sen.: Katherine Fugate Gör.: Charles Minsky
Müz.: John Debney
“Yeni Yıl”
Norveç’ten insan manzaraları
Norveç-İsveç-Almanya ortak yapımı “Yeni Yıl / Hjem Til Jul” yeni yıl temalı bir komedi. “Factotum” ve “O’Horten” ile dikkat çeken Norveçli yönetmen Bent Hamer’ın yönettiği film, küçük bir Norveç kasabasında geçiyor. Bu kasabada yaşayan insanların yeni yıl ile ilgili endişeleri arasında kesişen hikayeleri konu alınıyor. Filmin oyuncu kadrosunda ise Arianit Berisha, Sany Lesmeister, Nadja Soukup ve Cecile Mosli’nin de aralarında olduğu isimler var.
“İçinde Yaşadığım Deri”
Almodovar ve Banderas 21 yıl sonra bir arada
İspanyol Pedro Almodovar’ın yeni filmi “İçinde Yaşadığım Deri / La Piel Que Habito”, bu yılki Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye için yarışmıştı.
Başarılı estetik cerrah Robert Ledgard (Antonio Banderas), yapay bir deri geliştirmiştir. Evinde hapis tuttuğu gizemli kadın Vera’ya (Elena Anaya) sürekli estetik operasyonlar yapmaktadır. Vera’nın geçmişi belli değildir. Vera’nın öyküsünü keşfederken Ledgard’ın da geçmişinin trajedilerle dolu olduğunu öğreniriz.
Film, usta sinemacının kariyeri boyunca sergilediği kendine özgü mizahı en çok dizginlediği yapımlardan biri. Safkan bir dram ve gerilim olarak dikkat çeken “İçinde Yaşadığım Deri”, saplantı, aşk, ölüm ve cinsel kimlik gibi yönetmenin en iyi bildiği temaları inceliyor. Ancak Almodovar’ın bunları en güçlü şekilde işlediği filminin “İçinde Yaşadığım Deri” olduğu söylenemez. Yine de, bu yorumu yaparken Almodovar’a ait en zayıf filmlerden birinin bile türünün çoğu örneğinden kat kat üstün olduğunu vurgulamak gerek.
Kariyerindeki çıkışı Almodovar’ın ilk dönem filmleriyle yaptıktan sonra Hollywood’a transfer olan Antonio Banderas’ı 21 yıl sonra yönetmenin bir filminde ana dilinde konuşurken izlemek de müthiş.
“Gelecek”
July ile “gelecek” endişeleri
Hem yönetip hem başrolünde oynadığı “Me and You and Everyone We Know” ile belli bir hayran kitlesi edinen ABD’li çok yönlü sanatçı Miranda July, ikinci filmi “Gelecek / The Future”la karşımızda. Bu yılki Berlin Film Festivali’nde ana yarışmada bulunan film, çok az ömrü kalmış bir kediyi evlerine almaya karar veren bir çifti konu alıyor. Sophie (Miranda July) ve Jason’ın (Hamish Linklater) verdikleri bu basit karar, gelecek endişelerinin tetiklenmesine ve işlerin karışmasına yol açar.
July’nin günümüze dair varoluşsal kaygıları aşırı ciddiye alması ve karakterlerin bir kedi yüzünden sürekli mızmızlanmaları filmi bir noktada iç kıyıcı bir yere taşıyor.
“Kaçış”
“Alacakaranlık”ın yıldızı 17 yaşındaki Nathan (Taylor Lautner) ailesiyle yaşayan, komşu kızı Karen’dan (Lily Collins) hoşlanan bir gençtir. Bir gün kayıp çocukların arandığı bir sitede kendi çocukluğuna benzeyen birini fark eder. Ailesinin üzerine gittiğinde gerçek ebeveynleri olmadıklarını anlar. Ardından ne idüğü belirsiz iki adam evlerine saldırır.
“Kaçış / Abduction”da, gençler arasında çok popüler olan “Alacakaranlık”ta Jacob’ı canlandıran Lautner’ın yanı sıra Alfred Molina, Maria Bello ve Sigourney Weaver da var. John Singleton’ın yönettiği bu aksiyon , diyaloglardan oyunculuklara her alanda dökülüyor.
“Sihirli Oyuncaklar”
Çocuklar için “Fındıkkıran”ın modern (ve 3D) versiyonu “Sihirli Oyuncaklar / The Nutcracker”, Rus asıllı yönetmen Andrei Konchalovsky imzalı.
Çocuklara hitap eden film, canlanan Fındıkkıran oyuncağı dolayısıyla kendini tuhaf maceralar içerisinde bulan Mary’nin hikayesini anlatıyor. Filmde Elle Fanning, Nathan Lane, John Turturro ve Yulia Visotskaya rol alıyorlar.