GEZEN TiLKi SENDROMUNDAYIM!

15 Kasım 2014

Bugünlerde sürekli bir gezme tozma halindeyim. Hiç ortam yoktur çok şükür, ya hep ya hiç!
Ya iş güç, spor harici evden dışarı burnumu uzatmam, asosyallikte sınır tanımam ya da gezmekten eve uğrayamaz hale gelirim!
Annemin her iki dönemim için de ayrı ayrı özlü sözleri vardır! Evden çıkmıyorsam sosyalleşmem için “Gezen tilki uyuyan aslandan iyidir” der; eve girmiyorsam da “Çok gezen tavuk ayağında b..k getirir” diye başlar! Onun da ne istediğini bir anlayamadım ya neyse...
Hazır hafta sonuyken favori mekanlarımı paylaşayım sizinle, seçer seçer gidersiniz...

* DEĞİŞMEZ AŞKIM: KAV BUTİK
Nişantaşı’nın yıldızı Atiye Sokak, Atiye Sokak’ın değişmez yıldızı da Kav Butik! Bebek’te Lucca neyse, Nişantaşı’nda da Kav Butik tam o işte... Kav’a bir kez ayak basınca vazgeçmek imkansız, bağımlılık yapıyor. Mekanın bu kadar popüler olmasının ardındaki isim başarılı işletmecisi Cenk Çöteli. İşinin başından bir an ayrılmıyor, mekana sürekli yenilikler katıyor, arı gibi çalışıyor, “Amaan nasıl olsa mekan oturdu, keyfime bakayım” demiyor yani, başarısının sırrı da orada zaten!

Yazının Devamı

O iNSAN DEĞİL MUCİZE!

12 Kasım 2014

Dünyanın gelmiş geçmiş en olağanüstü seslerinden, kendimi bildim bileli yeryüzünde en hayran olduğum kişi, sopranoların kraliçesi Sarah Brightman pazar akşamı Yapı Kredi ana sponsorluğunda, Ülker Sports Arena’da aklımızı tam manasıyla başımızdan aldı.
Sahneye her dinlediğimde tüylerimi ürperten ‘Les Fleurs du Mal’ şarkısıyla çıktığında “Sen bittin kızım! Aylarca kendine gelemezsin!” dedim kendi kendime...
Bir arkadaşımın “Brightman epilasyon servisi gibi; kolumdaki tüyler dikilmekten tek seansta dökülüverdi” yorumu konserin etkisini özetler gibiydi! Bu ‘cennetten çıkma’ sese canlı şahit olmak anlatılamaz birşey... Sahneden hiç inmesin, onu dinleye dinleye yaşayıp gideyim istedim!

KONSER NOTLARI...

Sarah Brightman iki üç şarkıda bir kostüm değiştirdi. Tüm kıyafetlerini, kafasına taktığı birbirinden değişik taç ve dev aksesuvarlarla tamamladı.

Eski bir dansçı ve müzikal oyuncusu olan efsane sanatçı, zarif danslarıyla ve her şarkının anlamını yaşatan mimik ve tavırlarıyla tek kişilik bir ‘müzikal’ yaşattı bize...

Yazının Devamı

EKRANIN YILDIZI: BU TARZ BENiM!

8 Kasım 2014

Televizyonla ilişkim ‘olursa olur, olmazsa da olur’ tadında yürüdüğünden; tamirci çağırıp iki dakikada sorunu halletmek yerine, televizyonumu hiç açmadan epey uzun bir zaman geçirdim!
Daha birkaç gün oldu izlemeye başlayalı... Tutkunu olduğum ‘O Hayat Benim’ dizisi haricinde beni koltuğa mıhlayan tek program ‘Bu Tarz Benim’ oldu.
Şimdi; başladığı günden beri yüksek reytingi, yarışmacılar arasındaki kavgaları ve renkli jüri üyeleriyle büyük başarı kazanan yarışmayla ilgili; olaya geç dahil olan Hayalet’in görüşleri geliyor!
Format tam Türk izleyicisinin seveceği şekilde; içinde şov, eğlence, hüzün, dostluk, kavga ne ararsanız var.
Yarışmacılar arasında her telden insan mevcut, birçok farklı ‘gerçek karakter’e şahit oluyoruz...
Jüri üyeleri ve Öykü Serter sayesinde ‘kalite ve seviye’, ekrandaki birçok programın aksine hiç düşmüyor. Üstelik modaya ve stile dair ‘neyi neyle kombinlemek lazımdan, çanta nasıl tutulur’a kadar birçok şey öğreniyoruz izlerken...

Yazının Devamı

Düzgün erkek bünyeye ters...

5 Kasım 2014

Kankam Zatto; kısa zaman önce görüşmeye başladığı, işi gücü yerinde, aklı başında, bir de son derece yakışıklı genç adamla ilgili şikayetlerini telefonda sıralıyor:
“Bana çok ilgi gösteriyor, sanki dünyanın en muhteşem kadınıymışım gibi davranıyor, sürekli görüşmek, bir arada olmak için uğraşıyor, iş için birkaç ay yurt dışında kalması gerekiyormuş, benim de onunla gitmemi istiyor, bir dediğimi iki etmiyor vs. Çok bunaldım!”
Şikayet olarak anlattıklarını dinlerken ağzım açık kaldı; aslında her kadının hayalini kurduğu şeyler bizimkini bunaltmış.

KADINLAR DA KAŞINIYOR

Sonra geçen gün buluştuğum diğer kankamı düşündüm. Önceleri kendisine olan ilgisiyle alenen dalga geçtiği, şimdilerdeyse yelkenlerini suya indirip güzel bir ilişki yaşadığı erkek arkadaşını anlatıyordu:

Yazının Devamı

AKIL KAYBETTiRENLER

1 Kasım 2014

* Ermenek maden faciası: Şu an yazımı yazarken yardım çalışmaları devam ediyor ama ne yazık ki pek umudumuz yok, iki lokma ekmeğin peşindeki 18 madencimizi kaybettik büyük olasılıkla. Firma sahibi hiç utanmadan “Doğal afet” diyor ama bu olaya ihmal, kusur bile denemez, paracıkları cepte tutmak için göz göre göre onlarca canı hiçe saymaktır.
Daha Soma faciasının yarası içimizde kanarken, yine kaç ailenin ocağına ateş düştü. Ders çıkarmak, başka canlar yitirmemek için önlem almak diye bir şey katiyen yok! Bunun vebalini er geç öderken o “insan canından önde tutulan” paralar işe yaramayacak!
* Yaşlı kadını döven canavarlar: Haberlerde çok yaşlı bir nineyi gösteriyorlar, öyle bir dövülmüş ki yüzüne bakabilmek mümkün değil; yürek kaldırmıyor. Dayak sebebi evindeki televizyonu almakmış sanırım, dayanamadığım için devamını izleyemedim. Bunu yapanlar insan değil, yok olması gereken mahlukatlar!
Ne oluyor bize ya, giderek insanlıktan çıkıyoruz!

SiNiR HOPLATANLAR

* Demir Demirkan: Sertab Erener’le 18 yıllık yol arkadaşlıkları bitti, eyvallah. Ama bittiği gibi yeni sevgilisiyle ortaya çıkmak ne demek?! Hayatının büyük kısmını paylaştığı Erener’i ‘aldatılan ve terk edilen kadın’

Yazının Devamı

‘SEVGi’ BiR TEK ADINIZDA MI VAR?

29 Ekim 2014

Ailece aylardır çok büyük bir heyecanla Balıkesir’de yaşayan kuzenim Şirin’in doğumunu bekliyorduk.
Şirin’den sabahın köründe, tam da ben gazeteye yazımı yetiştirmeye çalışırken telefon geldi: “Suyum geldi ama bebeğin kalp atışları zayıflamış, sezaryene almaları gerekiyor. Hastanede bekliyorum, ne oda ayarlıyorlar, ne ilgileniyorlar, kapı önünde doğuracağım, korkuyorum” diye haykırıyordu.
O anda elim ayağım ve hatta bütün uzuvlarım birbirine dolandı, aklım gitti!
Uzun uğraşların ve telefon trafiğinin ardından Şirin’i odaya aldılar; ciddi hastalığı olan başka hastaların da yattığı bir odaya! Halbuki doğurmak üzere olan, üstelik bebeğin sağlığından endişe ettiği için büyük stres yaşayan genç bir anne adayı, doğum öncesi huzurlu bir ortamda bulunmalı. Yine telefonlar, dil dökmeler derken ayrı bir odaya alındı...
Ve Kaan’ımız çok şükür ki sağlıkla aramıza katıldı ama başta Şirin olmak üzere, hepimizin ömründen ömür gitti bu süreçte!
Kaan’ı ziyarete gittiğimizde, sohbet ederken Şirin bir anda hüngür hüngür ağlamaya başladı.

Yazının Devamı

KAÇIRILMAYACAK SANAT OLAYLARI!

25 Ekim 2014

Sesi ve sanatıyla büyülendiğim kadın; Sarah Brightman... 12 yaşında şan eğitimine başlayacak kadar beni şarkı söylemeye aşık eden ‘Operadaki Hayalet’ müzikalini ilk izleyişimden sonra, hemen gidip müzikalin CD’sini almış ve Brightman efsanesiyle bu sayede tanışmıştım.
Dünyanın gelmiş geçmiş en başarılı müzikallerinden olan ‘Operadaki Hayalet’in yaratıcısı Andrew Lloyd Webber’ın bu muhteşem eseri ve ‘Christine’ karakterini Sarah Brightman için yarattığını; dünyalar güzeli ve yeteneklisi ‘Christine’e umutsuz bir aşkla bağlı olan Hayalet (Bu arada ben de ‘Hayalet’e aşığım!) karakterinde ise kendinden esinlendiğini sonradan öğrendim.
‘Operadaki Hayalet’ nisan ayında Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi’ne geliyor. Bu fenomen müzikali kaçırmamanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Ben de yüz bininci defa izlemek üzere orada olacağım!
***
Sarah Brightman ise Yapı Kredi ana sponsorluğundaki konserde, 60 kişilik senfoni orkestrası eşliğinde 9 Kasım’da Ülker Sports Arena sahnesinde olacak.
Dünyanın en muhteşem seslerinden olan, tüm zamanların en çok albüm satan İngiliz sopranosu Brightman’ı canlı dinlemek için gün sayıyorum, düşündükçe bile heyecandan nabzım yükseliyor yeminle!

Yazının Devamı

'iMKANSIZ'I OLMAYANLAR!

22 Ekim 2014

Lugatında 'imkansız' kelimesi bulunmayan, azim ve iradesiyle her türlü zorluğu aşıp, engel tanımadan başarıya ulaşan insanlara çok saygı duyuyorum. Sadece bireysel olarak başarı kazanmakla kalmayıp, hepimize de örnek oluyorlar...
Bu hayatta hiçbir zaman hayallerden vazgeçmemek gerektiğini, çalışarak her istediğimizi başarabileceğimizi gösteriyorlar.
Pilates eğitmeni Gökhan Kavak onlardan biri... Doğuştan skolyozu olan milli sporcu, doktorların kendisine "Hareket etme, hatta yürüme bile!" demesine rağmen voleybol milli takımında yer almış, 30'a yakın Türkiye şampiyonluğu ve derecesi kazanmış, birçok bireysel ödüle sahip olan, genç yaşında sayısız başarıya ulaşmış bir isim...
Yerinde başkası olsa, doktorlar "Hareket etme" dediğinde hayata küsüp "Bu skolyozla nasıl spor yapacağım ki?" diye köşesine çekilir, hayallerinden bir çırpıda vazgeçer ve mutsuz bir hayata devam ederdi yüksek ihtimalle!
Gökhan Kavak ise pes etmiyor, "Hayatımı değiştirdi, sayesinde skolyozlu birinin yapamayacağı her şeyi yaptım" dediği pilatese sarılıyor ve sonuç ortada!

EN HIZLI SONUÇ PİLATESTE

Yazının Devamı