Türkiye’nin son dönemdeki en büyük ekran fenomeni ‘Bu Tarz Benim’in, yani TV8’deki ‘öz, gerçek, orijinal ‘Bu Tarz Benim’in setinde sabahladım dostlar... Tam anlamıyla tadı damağımda kalan bir deneyim oldu... Bakın milyonları ekrana kitleyen, jürisinden yarışmacılara, sunucusuna kadar her şeyiyle konuşulup, çok merak edilen zirvedeki programın kamera arkasında neler yaşanıyor...
Koridor boyunca her kapının üzerinde ayrı bir isim yazıyor. Kemal Doğulu, Nur Yerlitaş, İvana Sert, Öykü Serter kulislerine çekilmiş, çekime hazırlanıyorlar. Bir ara Kemal Doğulu, odasına gelen Öykü Serter’in saçlarını yapıyor, birkaç dakikada yaptığı topuzun güzelliğine bakakalıyorum. Bu sırada tatlı tatlı sohbet ediyorlar.
Yarışmacılar sürekli olarak farklı kıyafet bulmakta nasıl zorlanıyorsa, aynı durum jüri üyeleri için de geçerli. Kemal Doğulu “Bu giydiğimi daha önce giymiş miydim?” diye uzun süre düşünüyor, sonunda ekibe soruyor. Her çekime ayrı kıyafet bulmak cidden sıkıntı, ben kesin fıttırırdım!
Bütün ekipte inanılmaz bir enerji patlaması var, sabahlara kadar devam eden çekimler sırasında bir kişi bile “Yoruldum” diye söylenmez mi kardeşim! Hem ciddiyetle, hem keyifle çalışıyorlar.
Sosyal medyada herkesin her istediği kişiye saniyeler içinde ulaşabilmesinden ve klavyenin başına geçince aslan parçası kesilip ağzına geleni döktürenlerden hiç haz etmediğimi her daim söylerim.
Teknolojinin böylesine coşmamış olduğu çocukluk yıllarımı özlüyorum, yetiştiğim kadarıyla 80’lerde, 90’larda herşey daha naif ve anlamlıydı.
Sanatçılara, ünlü isimlere ulaşmayı, bir de onların her yaptığına burnunu sokup, üstüne vazife olmayan yorumlar yapabilmeyi geç, sevdiğin sanatçıyı hasbelkader görmüşsen heyecandan dudağın uçuklardı! Ah bu teknoloji, herşeyin tadını, heyecanını kaçırıyor giderek!
Hayvanları yok mu sayalım?
Bergüzar Korel’in sokak hayvanlarına yardım çağrısı yaptığı paylaşımına “Suriyeli kardeşlerine niye yardım etmiyorsun?” yorumu gelince, Korel isyan bayrağını çekmiş ve “Sen kim oluyorsun da benim uzattığım elin hesabını soruyorsun?” diye zehir zemberek bir cevap vermiş! Vallahi içimin yağları eridi!
Hem hayvanlarla ilgili yapılan her çağrıda “Hayvanları bırak, sokakta insanlar da var!” kafasına girip, hayvanların da bizler kadar yaşama hakkı olduğunu ve insanların yardımına muhtaç olduklarını es geçen duyarsızlara; hem de ünlü isimlere her türlü
‘Cadde’deki Hayalet’iniz olarak sizlerle buluştuşum zamanlar su gibi akıp geçmiş ve beş yılı geride bırakmışım... ‘Hayalet’ ismi ve karakteri, müzikalini ilk olarak 12 yaşında izlediğim ve hayatımda bir dönüm noktası olan ‘Operadaki Hayalet’ten geliyor ki, bunu daha önce de birkaç kez sizinle paylaşmıştım.
Bu süre zarfında kadın mı erkek mi olduğuma, yaşıma, neye benzediğime, kim olduğuma dair tonla soru geldi, yazdıklarım nedeniyle beni olduğumdan çok daha büyük yaşta ve tecrübeli sananlar oldu...
Yaşım henüz genç ama tecrübe derseniz o mevcut! Gazetecilik mesleğinin tam ortasında büyümüş ve her nefeste bu mesleği solumuş olmamın dışında, öğrencilik yıllarımdan beri siyaset programı editörlüğü yapmaya ve beş yıldır Cadde’de yazmaya devam ediyorum.
Stajlar, spor spikerliği ve editörlüğü, radyo programı, röportajlar, kamera önü ve arkası televizyonculuk derken bir baktım ki, ciğerime işlemiş bu meslek, genlerim deseniz o zaten gazetecilikle örülmüş!..
Açıkçası hem bu gizemli ve merak uyandıran haller, hem de kim olduğum bilinmediği için gerçek bir hayalet gibi ortalıkta dolanıp gördüklerimi ve düşündüklerimi özgürce sizinle paylaşmak; bir üyesi olmaktan gurur
Serdar Ortaç ve dünya tatlısı eşi Chloe’nin aşkı bana “Gerçek aşk hâlâ var” umudu verdiği için bu çifte bayılıyorum!
Düğünlerinde Chloe’ye; bir kadının ayaklarını yerden kesecek öyle şeyler söylemişti ki, dinlerken ben ve diğer davetli kadınların da ayakları kesildi yerden!
Bize ne oluyorsa! Konuşmanın etkileyiciliğini siz düşünün yani... Kadına değer gösteren erkeklerin mumla arandığı, aşktan ziyade egoların konuştuğu bir dönemde şarkıcı; her hareketiyle, her cümlesiyle eşini yüceltiyor.
Geçen haftalarda katıldığı Hülya Avşar’ın programında “Karımın yeni sürdüğü ojesi bozulsa, burnunda sivilce çıksa bile üzülüyorum...” diyerek yine kalpleri fethetti. Uzun zamandır tüm duygularımı yitirdiğimi ve oduna dönüştüğümü sanıyordum ama bu cümleleri duyunca duygusallıktan tüylerim ürperiverdi!
Hülya Avşar da bu sözler karşısında bir an hayallere daldı sanki, öylece bakakaldı, hangimiz istemeyiz ki ‘ojemizin bozulmasını bile kendine dert edecek’ bir adamı?
2015 BİZE DE BÖYLE bir AŞK VERSİN
Sabah yataktan kalkıp da perdeleri açtığımda; etrafı bembeyaz karlarla kaplı görmek içimi ferahlattı.
Kar yağdığında kendimi hep keyifli bir film sahnesindeymiş gibi hissederim, hele yılbaşında yağan karın hissettirdikleri bir başka; sanki geride bıraktığımız yılda yaşadığımız tatsız şeylerin üstünü örtüyor, temizliyor ve yeni yılda bize yepyeni, tertemiz bir sayfa açıyor...
Madem yılın son gününde birlikteyiz, 2015 için kendime ve size bir tavsiye listesi hazırladım!
Listeyi görüştüğüm uzmanların anlattıklarından derledim. Bana çok faydaları oluyor, eminim size de olacaktır...
GÜZEL ŞEYLERE ODAKLANIN
- Düşüncelerimizin kontrolü her zaman bizim elimizdedir. Bize iyi gelmeyen düşünceleri kapıdan içeri almamalı ve kötü düşünceler geldiğinde hemen silkelenip, güzel şeylere odaklanmalıyız.
Esasında 31 Aralık’tan 1 Ocak’a geçince değişen hiçbir şey olmuyor ama yine de beyaz sayfalı yepyeni bir başlangıcı, yeni fırsatları çağrıştırıyor, umut ve enerji veriyor bir yılın bitip yenisinin başlaması...
Her yılın son günlerinde kendimle hesaplaşmalarım, yeni yılla ilgili karar listeleri hazırlamalarım meşhurdur. Bugün hesaplaşma kısmını paylaşacağım. Bakalım ortak noktalarımız çıkacak mı dostlar?
* İçimizden bir ses “Bu kişiye güvenme” diye bizi uyarmaya çalışır ve onu bastırıp yine de güvenmeyi seçeriz hani! Ve sonuç tabii ki hüsran olur. Yaşam koçluğu yapan yakın bir dostum hep “İçinden gelen sesi mutlaka dinle, en doğruyu o söyler” der. 2014’te iç sesi bastırdım ama bundan sonra en çok o konuşacak!
* İlişkide, arkadaşlıkta veya iş hayatında; seni bir kez hayal kırıklığına uğratan kişinin bunu fırsat bulursa bir daha yapacağı adeta bir kural gibi!
“İkinci şanslara izin vermek, “Senden yediğim kazıklara doymadım gel bir daha at” demek oluyor! 2015’te verdiğim şansı değerlendiremeyenlere ikinci fırsat yok, yol vermek var!
DUYGUSALLIK ÖLDÜ, TAŞA BAĞLADIK!
Günlerdir ‘Bu Tarz Benim’in final gecesinde halk oylarının ve kazananın açıklandığı birkaç dakikalık canlı yayın tartışıldığı ve kıyametler koptuğu için, aylarca emek vererek birinci olan Aycan-Nurcan kardeşlerin esamesi bile okunmadı.
Kaç zamandır heyecanla beklenen final programının bahsi geçmedi, iş başa düştü!
Buyrun Hayalet’inizin ‘Bu Tarz Benim’ notları:
Yayıncılık rezaleti mi?: Tabii ki reyting rekorları kıran bir yarışma programının şampiyonu açıklanırken yapılan yayının çok daha şaşaalı ve özenli olmasını beklerdik ama neticede canlı yayında sadece halk oylarının sonucu alınacak ve tüm olay birkaç dakikada bitecekti. Bunun için bütün stüdyoyu seyirci doldurmanın, eski yarışmacıları da bant yayınıyla süreklilik olsun diye aynı kıyafetleriyle (Öykü Serter ve finalistlerin yaptığı gibi) oraya dizmenin hiç alemi yoktu bence...
Benim gözlerim sadece jüri üyelerini aradı ancak orada olmadıkları için jüriyi suçlamak çok saçma çünkü onlar yapımcının kararına uymak durumundalar. Kafalarına göre “Ben canlı yayına da çıkacağım” diyecek halleri yok!
Kızın tek derdi koca bulmak, “Koca olsun da isterse çamurdan olsun” mantığında kendisi! Sayısız denemeden sonra biriyle birlikte olmaya ve ilişkinin daha en başındayken tüm sosyal medya hesaplarında, soyadı olarak erkek arkadaşının soyadını kullanmaya başladı!
KADINLARDAKİ SOYADI MERAKI NEDİR BÖYLE?
Erkeğe evlenmek için nasıl çaresizce çırpındığını gösteren ne büyük bir hata!
Ben erkek olsam, ikinci gün ‘soyadımı kendi soyadı gibi’ kullanan kadından, popoma pervane takıp uçarak kaçardım yeminle! Bu neyin acelesi, neyin kafası yahu!
Sonunda ne oldu?
Kız nişan yüzüğünü herkesin burnuna burnuna sokup, evlilik tarihlerinden bahsederken (Bu arada aşk meşk hak getire, konusu bile geçmiyor) adam bir telefon mesajıyla bu evliliğin olmayacağını söyleyip firar etti. Şimdi kız perişan, adam ise kuş gibi hafiftir tahminim!