Ailece aylardır çok büyük bir heyecanla Balıkesir’de yaşayan kuzenim Şirin’in doğumunu bekliyorduk.
Şirin’den sabahın köründe, tam da ben gazeteye yazımı yetiştirmeye çalışırken telefon geldi: “Suyum geldi ama bebeğin kalp atışları zayıflamış, sezaryene almaları gerekiyor. Hastanede bekliyorum, ne oda ayarlıyorlar, ne ilgileniyorlar, kapı önünde doğuracağım, korkuyorum” diye haykırıyordu.
O anda elim ayağım ve hatta bütün uzuvlarım birbirine dolandı, aklım gitti!
Uzun uğraşların ve telefon trafiğinin ardından Şirin’i odaya aldılar; ciddi hastalığı olan başka hastaların da yattığı bir odaya! Halbuki doğurmak üzere olan, üstelik bebeğin sağlığından endişe ettiği için büyük stres yaşayan genç bir anne adayı, doğum öncesi huzurlu bir ortamda bulunmalı. Yine telefonlar, dil dökmeler derken ayrı bir odaya alındı...
Ve Kaan’ımız çok şükür ki sağlıkla aramıza katıldı ama başta Şirin olmak üzere, hepimizin ömründen ömür gitti bu süreçte!
Kaan’ı ziyarete gittiğimizde, sohbet ederken Şirin bir anda hüngür hüngür ağlamaya başladı.
DOĞUMDA PSİKOLOJİK TRAVMA!
Doğumda büyük bir travma geçirdiğini ve bu psikolojiyi atlatamadığını söylediği doğumu onun ağzından anlatıyorum:
“Zaten Kaan’a bir şey olacak diye korku içindeydim. Hastanedeki aksilikler de asabımı iyice bozmuştu.
Doğum sırasında nefesim daralmaya başladı, hemşireye ‘Çok kötüyüm, bana bir şey oluyor, nefes alamıyorum’ dediğimde ilgisizce, ‘Bir şey olmaz’ deyip kafasını çevirdi. Kaan doğduktan sonra doktor tek bir laf etmeden gitti.
Bebeğimi kucağıma bile vermeden, uzaktan gösterip götürdüler.
Kaan’la herkesten sonra tanıştım!”
Doğum öncesinde ve sırasında yaşadığı travmalar, psikolojisini daha ciddi şekilde bozabilirdi...
Ki bunun sonuçlarını içinde hâlâ yaşıyor mu, o da bir muamma!
Allah’tan doğum sonrası kat hemşirelerinin ilgisi onu biraz rahatlatmış.
Balıkesir’deki Özel Sevgi Hastanesi, ‘sevgi’ sözcüğünü isminde kullanırken;
bazı çalışanlarının içine pek işletememiş anlaşılan! Özel hastanelerde böyle tatsızlıklar yaşanıyorken, devlet hastanelerini düşünmeye korkuyor insan...
Kaldı ki çok ünlü bir devlet hastanesinde de hastalara yapılan kötü muameleye gözlerimle şahit olmuştum.
Halbuki tüm hastaneler her bir hastaya, aile yakınlarına saatlerce dil döktürmeden aynı ilgiyi ve özeni göstermek zorunda.
PAZAR KLASİĞİ: ADANA İL SINIRI
Pazar akşamlarını Adana İl Sınırı’nda; sahibi Adnan Abi’nin tatlı sohbetleriyle, pazar gecelerine özel çıkan enfes lezzetteki tavuk kanadı ve bayıldığım salatalarıyla geçirmek benim için bir gelenek oldu artık.
Adana İl Sınırı, benim her şeyden kaçış noktam; oraya adım attığım anda kendimi tüm dünyadan kopmuş hissediyorum ve keyifle, huzurla doluyorum.
Zaten bir Adanalı olarak, kebap konusunda açık ara farkla ‘1 numaram’ her zaman Adana İl Sınırı ama burayı diğer restoranlardan ayıran bir başka özelliği var ki; o da canım hemşerim Adnan Abi ve tüm ekibinin yarattığı aile havası!
İşte bunu başka hiçbir yerde bulamıyorum. Zaten o yüzden oraya bir kere giden, sonrasında mutlaka müdavimi oluyor.
Bu arada geçen pazar mekanın değişmez ismi Mehmet Turgut ilk defa yoktu, büyük eksiklik yaşadık. Bir daha gelmemezlik yapmasın lütfen!