HAYAT OKULU mezunları...

18 Ekim 2014

Hayata karşı hepimizin endişeleri, korkuları, hisleri, kararsızlıkları bir noktada kesişiyor... Kafamızdaki tüm sorular ve karmaşalarla yuvarlanıp gidiyoruz... Hayatın şifrelerini çözmek için gerekli olan şey ise; binbir mücadele ve deneyimle bitirilen ‘hayat okulu’!
İşte hep o bahsettiğimiz ‘hayat okulu’nu şimdi Bilgi Üniversitesi’nde çetrefilsiz ve kolay bir şekilde bitirip kendimizi donatma şansımız var! Bilgi Üniversitesi’nin yeni projesini duyunca ve derslerin içeriğine bakınca çok heyecanlandım, Bilgi’den mezun olduğum için okulun ne kadar yenilikçi ve öğrencilerine en iyisini sunmaya programlı bir yapısı olduğunu yakından biliyorum.
Bu yeni program, hayatı akıllı ve iyi yaşamayı, sürekli bir endişe hali içinde olmamayı, potansiyelimizi ortaya çıkarmayı, fark yaratmayı, yaratıcı olmayı, olaylar karşısında sakin kalabilmeyi, aşkı zinde tutma metodlarını bile öğretiyor. Bence müthiş! Programın kurucusu Alain de Botton ‘gündelik yaşamın felsefesi’ olarak kabul edilen kitaplarıyla dünya çapında en çok satanlar listelerine giren önemli bir isim... Eğitmen kadrosunda Yankı Yazgan’dan Mehmet Emin Adanalı’ya, Serra Yılmaz’dan Bülent Somay’a kadar konusunda uzman değerli

Yazının Devamı

TEK DERDiMiZ ‘SUBLiMiNAL’!

11 Ekim 2014

Memleket fazlasıyla sıkıntılı ve endişeli günlerden geçiyorken, etraf savaş alanına dönmüşken, canından olan bir sürü insanımız varken, stresten, umutsuzluktan, gelecek korkusundan hepimizin beyni sulanmış vaziyetteyken dört bir tarafta Niran Ünsal’ın, “Subliminal mesajlar var” direnişini gördükçe beni sinirden gülme tutuyor.
Hani herşeyi hallettik, hayatımız güllük gülistanlık da, tek derdimiz subliminal mesajlar ve açık saçık klipler!
Niran Ünsal önce Türkiye’nin en popüler şarkıcılarına laf atarak başladı, hiç olmadığı kadar magazine haber oldu, şimdi de katıldığı programlardaki programcılarla tartışarak gündemde yer buluyor.
Hadi Seda Sayan’ın programında bir tatsızlık oldu deyip geçsek, hemen sonra katıldığı programda da problem çıkardı...

Gerginliği ilk anda başlattı
Programın sunucularından Duygu Çetinkaya’yı konukla tartıştığı için eleştiriyorlar, oysa fazlasıyla sabretti...

Yazının Devamı

KURBAN BAYRAMI KABUSA DÖNÜYOR!

8 Ekim 2014

“Karısının yüzünü falçatayla parçaladı... Teyzesiyle bayram alışverişine çıkan 9 yaşındaki Semanur, maganda kurşunuyla hayatını kaybetti... Yanan evde 3 kardeş anneleriyle birlikte öldü...
İzmir’de eski eşinin barışma teklifini kabul etmeyen kadın pompalı tüfekle vurularak öldürüldü...”
Her Allah’ın gününe bu tip haberlerle uyanan bir millet olarak moralsizlik ve umutsuzlukla doluyoruz maalesef.
Zaten sürekli tonlarca olumsuzlukla çarpışıyorken, bir de üstüne her sene Kurban Bayramı’nda aynı vahşet görüntüleri, acı ve korku içinde kesilen hayvanlar, Boğaz’ın sularına kadar her yerin kan gölüne dönüşü eklenince asabımız iyice bozuluyor. Tüm bu tablolar yüzünden her Kurban Bayramı kâbusa dönüyor. Hele bu yıl bir de ‘Hayvanları
Koruma Günü’yle çakıştı, tam oldu!

İtiraz kesime değil, eziyete!

Yazının Devamı

BELKi YANLIŞ OLAN SENSiN!

4 Ekim 2014

Tecavüz sadece fiziksel bir saldırı değildir, bir de psikolojik tecavüz ve bunu yapan tacizciler var! Seren Serengil’in Özlem Yıldız’a yaptığı tam da bu işte!
Sadece ona da değil bu taciz, olayı izleyen bizlere de! Canlı yayında yaptıkları telefon konuşmasını dinlerken yaşadığım şoktan resmen travma geçirdim; sinirden ve isyan duygusundan kalbim yerinden fırlayacaktı!
Bir kadın başka bir kadına ‘geçmişten gelen kişisel karın ağrıları sebebiyle’ intikam almak için veya tam da şu an olduğu gibi magazinin gündemine oturmak için milyonlarca kişinin gözleri önünde bunu yapamaz!
Buzdağının görünmeyen kısmında ne yaşandığı ise hiç farketmez!
Üstelik insanlar zaman zaman hata da yapabilir, koskoca bir ömür ‘sudan çıkmış ak kaşık’ olarak akıp geçmiyor; hatalar, yanlışlar bizler için.
Kimsenin kimseyi bu şekilde yargılama lüksü yok bu hayatta, kimin ne yaşadığını, neyi neden yaptığını bir tek Allah bilir...
Kaldı ki ünlüler dünyasında ‘arşivler taranmaya başlanacaksa’ bazıları Özlem Yıldız gibi çıkıp da cevap yapıştıramayacak, kendini savunamayacak durumlarda kalır. Hafızalar o kadar da zayıf değil!

Yazının Devamı

‘O HAYAT BENiM’DEN ŞiKAYETÇiYiM!

1 Ekim 2014

Bir haftalığına gittim buralardan, her şeyle alakamı kestim, hiçbir şey düşünmedim ama gelin görün ki ‘O Hayat Benim’ dizisinde neler olduğunu merak etmekten kendimi alamadım!
Dönüp de eve girdiğim dakika, hemen açıp kaçırdığım bölümü izledim. Tek kelimeyle bayılıyorum bu diziye, her şeyiyle mükemmel...
Yeşim Ceren Bozoğlu’nun içinde iyiyi ve kötüyü bir arada barındıran anne karakterindeki efsane performansını her seferinde hayranlıktan ağzım beş karış açık izliyorum, yansıtılması çok zor bir rolü izleyiciye nasıl yaşatmaktır o! Bozoğlu memleketin en iyi oyuncularından biri, net.
Annesinin kopyası ‘Efsun’ karakterinde Ceren Moray, genç yaşına rağmen başarısını çoktan ispatladı, onun performansı da ayrı bir olay...
Sinan Albayrak (En sevdiğim aktörlerin başında geliyor), Keremcem, Ezgi Asaroğlu, Süleyman Atanısev, Birgül Ulusoy (‘Sakine’nin hastasıyım!), Ahu Sungur, Didem İnselel, her birini izlemek ayrı keyif...
Ozan Güler, dizide az görünüyor ama
geleceğin parlak isimlerinden olacak kanımca, o nasıl bir yakışıklılıktır bu arada!

Yazının Devamı

HAYALET’i UÇURAN ŞEHiR: LONDRA!

27 Eylül 2014

Atalarımızın “Tebdil-i mekanda ferahlık vardır” sözüne gönülden bağlıyım! Arada bir yaşadığım şehirden, çevremdeki iyi kötü herkesten, hayata dair telaşlardan, işten güçten, telefondan, internetten, hatta takıntılı olduğum spor ve sağlıklı beslenme de dahil her şeyden uzaklaşınca yeniden doğmuş gibi oluyorum. Yaşama sevinci ve enerji fışkırıyor her yanımdan! Kendimi bu derece rahat bırakınca, bir-iki de kilo fışkırıyor tabii ama dönüşte derhal ilgileneceğim!
Londra’dayım ve bu şehre gerçekten aşığım. Zira şu hayatta hiçbir erkeğin sürekli olarak veremeyeceği huzur, mutluluk ve neşeyi Londra her seferinde aynı bollukla veriyor! Sadece sabahları kendimi bir filmin içinde gibi hissettiğim ‘Hyde Park’ta yürüyüş yapmak, ördekleri, kuğuları beslemek, etrafı izlemek, canlarım Ru’hi, Cincır ve Kuki’yle şamata yapmak bile başlı başına rüya gibi... Huzurdan ayaklarım yerden kesiliyor yeminle!
(Bkz. Fotoğrafta manasızca uçan Hayalet)
Ve rutin hayatımdan uzaklaşınca ne kadar saçma sapan insanları ve olayları kendime dert ettiğimi fark ediyorum, içindeyken çok önemli sandığımız şeylerin çoğu aslında o kadar ‘üzülmeye değmez’ ki harcadığımız bir dakikaya bile yazık!
Yahu şu

Yazının Devamı

EY STRES! SEN Mi BÜYÜKSÜN, BiZ Mi?

24 Eylül 2014

Güzelim yaz göz açıp kapayana kadar geçti ve kaldık sonbaharla başbaşa! Tatillerin bitmesi, iş güç koşturmacası, havaların dengesizliği, hayatın iniş çıkışları derken; stres ve depresyon tehlikesi hepimiz için var ne yazık ki!
Ve ‘stresin fazlası’ sağlığı ciddi şekilde tehdit ediyor. İşte size stresi azaltmak ve depresyondan korunmak için uzmanların önerdiği ipuçları: (Kesinlikle denemeye değer)

Büyük resme bakın: Sizde stres yaratan nedenleri belirleyin, bunları ‘zaman içinde düzelmesi benim elimde olanlar’ ve ‘değiştiremeyeceğim nedenler’ olarak ikiye ayırın. Birinci liste üzerinde çalışmaya yoğunlaşın, ikinci listeyi ise oluruna bırakın. Bu çalışma, stresi anında azaltıyor.

Teknolojiyle geçen zamanı azaltın: Günün ortalama 9 saatini (Bence daha da fazla!) cep telefonu, bilgisayar, televizyon gibi teknolojik aletlerle geçiriyoruz.
Bu süreyi azaltmak için kendinize kısıtlamalar koyun, sürekli sosyal medyayla iç içe olmayın. Ve tüm teknolojik aletleri uyumadan iki saat önce kapatın.

Yazının Devamı

BU NEYiN ŞIMARIKLIĞI!

20 Eylül 2014

Fahriye Evcen beğenerek izlediğim bir oyuncu... Yetenek desen yetenek, güzellik desen en durusundan, en doğalından... Daha uzun yıllar var önünde, kim bilir ne başarılar bekliyor onu. Eh peki daha gencecik yaşında parlak bir kariyere ve geleceğe sahipken sürekli olarak setlerde çıkardığı olaylarla, oyuncu arkadaşlarını, yönetmenini, yapımcısını, makyözünü, set elemanını deli eden asabi ve şımarık tavırlarla anılmak neden?
Bunu daha önce de yazmıştım, Evcen’le ilgili ‘Sette olay çıkardı, seti terk etti, bilmem kimle kavga etti, ekibi saatlerce bekletti, kaprisleriyle bunalttı’ haberlerinin ardı arkası kesilmiyor. Bir sanatçı ne kadar yetenekli ve başarılı olursa olsun bu şekilde tanınması er ya da geç işini gücünü sekteye uğratacaktır.
Gün gelir dünyanın en iyi oyuncusu olsa bile onunla çalışıp başına dert alma riskindense başka alternatif bulur yapımcılar.
Daha bu kadar genç bir yaşta kaprisleriyle ünlenmekten, her çalıştığına ‘illallah’ dedirtmekten hiç mi çekinmez insan? Ortalık oyuncudan, stardan geçilmezken neye güveniyor acaba merak ediyorum!
Türkiye’nin Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın gibi efsaneleşmiş oyuncularıyla ilgili bir tane ‘kapris’ haberi

Yazının Devamı