Bu cover işi artık çığırından çıktı kanımca. Yeni şarkılar bulmak ve insanlara sevdirmek için uğraşmak son derece ‘out’, hali hazırda milyonların bayıldığı şarkılarla tekrar çıkıp işin kolayına kaçmak ‘in’ oldu
Pınar Aylin 70’li yılların hit şarkılarını yorumladığı bir albüm yapmış. Gerçi ‘yorumlamak’ yanlış tabir oldu çünkü bir solist olarak bu klasikleşmiş şarkılara ‘kendinden ne kattığını’ hiç anlayamadım doğrusu! Bir ‘Palavra’yı, bir ‘Haykıracak Nefesim’i Ajda Pekkan’ın ‘hepimize şarkının hikayesini yaşatan’ yorumuyla dinlemek dururken neden Pınar Aylin’in ruh ve duygu katmadığı yeni versiyonundan dinleyelim ki? Cıstak cıstak sound’u için mi?
Semiramis Pekkan ‘Bana Yalan Söylediler’i öyle bir söylemiş ki zamanında hâlâ her dinlediğimde tüylerim ürperiyor, cover yapmak büyük cesaret işi! Ve eğer bu kadar önemli şarkıların cover’ı yapılıyorsa ‘ilk yorumcularının altında ezilmeyecek’ şekilde söylenmeli.
Hazıra konmak moda oldu!
Bir de bu cover işi artık çığırından çıktı kanımca! Yeni şarkılar bulmak ve insanlara sevdirmek için uğraşmak son derece ‘out’, hali hazırda milyonların bayıldığı şarkıları tekrar çıkarıp işin kolayına kaçmak ‘in’ oldu! Pınar Aylin 80’ler ve
Erkan Özerman Kıvanç Tatlıtuğ’a yaptığı ‘karalama kampanyası’nın dozunu her geçen gün artırıyor ve çirkinleştiriyor. İzzet Çapa’ya verdiği röportajda söylediklerini okuyunca gözlerime inanamadım. Aralarında ne geçtiğini, kimin haklı kimin haksız olduğunu bilemeyiz, zaten bize ne?! Üstelik Kıvanç şov dünyasına yeni adım attığı tecrübesiz dönemlerinde hata yapmış da olabilir, nedir yani?
Bugün sadece bizim değil, yabancıların da sevdiği ve hayran olduğu, oyunculukta kendini her geçen gün ileri taşımak için ciddiyetle çalışan, polemiklere girmeden kendi kabuğunda yaşayan başarılı ve genç bir adamı ‘toplum önünde küçük düşürmenin ve aşağılamanın’ kabul edilir hiçbir sebebi olamaz!
Özerman’ın anlattıklarının da ciddiye alınır yanı olsa bari! Nice çok iyi eğitim almış insan var, hayatta hiçbir başarı gösteremeyen... Önemli olan hayata nereden başladığın değil, kendini nasıl geliştirdiğindir ki Kıvanç Tatlıtuğ bu konuda ‘feyz alınacak bir örnek’... Havyarı da, pahalı yemekleri de bilmek veya sevmek zorunda değil kimse, bunun lafını etmek tam bir komedi! Hele hele ailesine, sevgilisine kadar diline dolamak sınırın iyice aşıldığı noktadır! Nitekim bugüne kadar sükunetini ve
Geçenlerde gece hayatının tatsızlığından ve seviyesizliğinden yakındım ama öyle sağlam yerler açıldı ki hem eğlencesi hem de kalitesi garanti
Ataberk Oral ve Arto’nun Zilly’si:
Gece hayatının duayenlerinden Ataberk Oral ve Arto yaklaşık bir ay önce Tepebaşı’nda bir mekan açtılar ki tadından yenmez! Gece çıkmaktan hoşlanmayan ben; geçen akşam ilk kez gittiğimde “Burayı nasıl daha önce keşfetmemişim” diye kendime söylendim durdum. İki başarılı isim geçiyor DJ kabininin başına, herkesi coşturacak geçmişten bugüne en iyi Türkçe müziği çalıyorlar.
Zaten Ataberk çok tecrübeli bir DJ, Arto deseniz uzun yıllardır canlı Türkçe müzik denince akla gelen ilk isim; ikisi bir arada insanları öyle bir coşturuyorlar ki buraya bir kez adım atanın bir daha vazgeçmesi imkansız! Ortam gayet kaliteli, servis çok başarılı, birçok gece kulübünün aksine müşterilerine büyük özen ve saygı gösteriyorlar. Dans etmekten bir an olsun kendinizi alamıyorsunuz, anlatmakla olmaz, gidin ve görün eğlenceyi seven dostlar!
Tolga Çingitaş’ın Aperativo’su:
Başarılı işletmecilerin açtığı mekanlar açıldığı gibi diğerlerine fark atmayı başarıyor. Eğlence hayatının tanınmış işletmecilerinden Tolga
Hande Yener, Türk popunun önemli isimlerinden, her adımında kendine bir şeyler katmak ve tekrara düşmemek için müzikle yatıp müzikle kalkıyor. Onun gibi zirveye çıkmış bir sanatçıyı, müziğe yeni başlayanlarla aynı anketlerde yarıştırmak baştan hata zaten!
Hande Yener
Şu Eurovision muhabbetinden uzak durayım diyordum ama yok dayanamayacağım! Her yerde Hande Yener’in “Yarışmaya kim gitsin?” anketleri için “Parayla hacker tutarak beni ve diğer başarılı insanları internetten harcamaya çalışıyorlar” dediği yazıyor. Dedi mi demedi mi bilemem zira basın danışmanı Twitter’dan yalanladı bu haberi. Ancak bu ‘hacker’ mevzusu gerçekten de müzik dünyasının şu andaki en büyük sorunlarından biridir.
Hacker tutarak internetteki dinlenme oranlarıyla oynayanından tut, klip izlenme sayısını yükseltenler, anketlerde-yarışmalarda oylarını artırarak (buna bizzat şahit oldum) rakiplerine haksız fark atanlara kadar her türlü ‘internet hilesine’ başvuran şarkıcılar az değil!
Bunu yapanlar olduğunu da yapımcısından, menajerine, şarkıcısından radyocusuna kadar müzik camiasında herkes biliyor. Aslında ‘parayla hacker tutarak öne geçenlerin’ kimler olduğu da kulaktan kulağa konuşuluyor ama açık
İki sivil polisin elleri kelepçeli bir kadını dakikalarca tekme tokat dövdüğü görüntüleri izlerken sizin de kanınız çekildi mi?
Sivil Toplum Kuruluşları, basın, sanatçılar, herkes “Kadına şiddete hayır” diye bas bas bağırırken; kadına şiddetin en ağırı ‘zor ve tehlikeli anlardaki güvencemiz, sığınağımız’ bildiğimiz karakoldan geldi! Kocası ve kızıyla bir müzikholde eğlenirken gözaltına aldıkları genç bir kadını (niye gözaltına alındığını da anlamadık ya!) acımasızca ve zevk alırcasına dövüyorlar, tokatlıyorlar, sadece vücuduna değil kişiliğine, gururuna da saldırıyorlar!
Kime güvenelim?!
Kendilerini savunma şekillerineyse bebeler bile güler: “Kadın birinin koluna vurmuş ve itmiş!!!!!” Hadi diyelim ki öyle, bu polise savunmasız bir kadını eşek sudan gelinceye kadar dövme hakkını mı veriyor?!!! Sadece kadına şiddetle de kalmıyor yaptıkları, koskoca ‘polis teşkilatının’ adını lekeliyorlar, insanların polise olan güvenini sarsıyorlar! Bundan dolayı da en ağır şekilde yargılanmaları lazımken; polislerin 1.5, kadınınsa sivil polisin koluna vurduğu ve hakaret ettiği iddiasıyla 6.5 yıl hapsi isteniyor! Bu iki sivil polis en ağır cezayı almaz ve meslekten men edilmezse, “Bu
Birçok şarkıcının ‘kolay tuttuğu için’ popa yöneldiği bir dönemde, böylesine ‘cesur bir projeyle’ ortaya çıktığı için kendisini kutluyorum
Hep aynı tür şarkılardan ve aynı tip şarkıcılardan bıkmış bünyeme ilaç gibi gelen yeni biri var: “Alper D”. R&B ve popu birleştiren ve dünyada halihazırda çok popüler olan ‘reggaeton’, Alper D sayesinde Türkçe’yle buluştu. Şarkılarını dinlerken yerinizde duramıyorsunuz, yaptığı müzik vücudunuzu ister istemez dans ettiriyor. İlk albümü ‘Karnaval’ çok eğlenceli, çok farklı ve en önemlisi ‘kaliteli bir çalışma’ olmuş.
Onun farkını tek fark eden biz değiliz bu arada, ‘Dale Don Dale’ şarkısıyla bütün dünyanın bayıldığı Don Omar, Alper D’nin müziğini çok beğenerek bu albümde ona destek olmuş. En hit şarkılarından birini de cover yapması için genç şarkıcıya vermiş. Birçok şarkıcının ‘kolay tuttuğu için’ popa yöneldiği ve birbirine çok benzeyen şarkılarla boy gösterdiği bir dönemde, böylesine ‘cesur bir projeyle’ ortaya çıktığı için alkışlar Alper D’ye!
NİŞANTAŞI’NDA SOYGUN VAR!
Nişantaşı’nda park yeri bulmak eskisinden de zor hale geldi artık. Çoğu zaman, el mahkum insanlar arabalarını Abdi İpekçi Caddesi’ndeki ‘valelere’ veriyor.
Beşinci okulunu açan Müjdat Gezen, koşturmacadan yorgundu, ama yüzü gurur, mutluluk ve coşkuyla ışıldıyordu. Onun gibi kendini sanatçı yetiştirmeye adamış büyük bir hocaya sahip olduğumuz için çok şanslıyız
Büyük usta Müjdat Gezen dur durak bilmeden, varını yoğunu ‘sanata ve yeni sanatçılar yetiştireceği okullara’ vermeye devam ediyor. Geçen salı ‘Bursa Müjdat Gezen Kültür Sanat ve Eğlence Merkezi’nin açılışına giden kalabalıkta ben de vardım.
Toplamı 10 bin metrekarelik beş katlı görkemli binanın girişinde resmen izdiham vardı. İçeri zar zor girdik ama törenin yapıldığı salona davetli olmamıza rağmen girmeyi başaramadık. Zira insanlar tam anlamıyla kapılardan taşıyordu.
Yorgun ama mutlu
Bir ara kafamı içeri uzatma şansı yakaladığımda sahnede Yıldız Kenter vardı ve şöyle diyordu: “Ben hâlâ tozlu tiyatro sahnelerinde çabalayıp duruyorum, öğrencim Müjdat neler yapıyormuş.” Yaşayan bir tiyatro efsanesinin, öğrencisi için içten gelen bu sözleri herkesin gözlerini yaşarttı.
Açtığı ‘beşinci’ sanat merkeziyle kim bilir Türkiye’ye daha ne yetenekler kazandıracak Müjdat Gezen. Ona uzun uzun baktım; bu kadar koşturmacadan yorgundu, ama yüzü gurur, mutluluk ve coşkuyla
Kadın hakları deyip duruyoruz ama öte yandan ‘erkek hakkı’ diye bir şey de var! Adamı beğenmediniz diye ‘bir erkeğin en özel bilgilerini’ söyleme ve onu ‘toplum önünde küçük düşürme’ hakkını kendinizde nasıl buluyorsunuz?
Günlerdir nereye baksak Şahnaz Çakıralp’in kocasıyla ilgili ‘ağzına geleni söylediği’ haberleri görmekten hepimize gına geldi! “Boşanma sebeplerim çok özel, konuşmayacağım” diye başladığı açıklamalarında anlatmadığı rezalet kalmadı maşallah!
Sen bir adamı tanımışsın, beğenmişsin, evlenmişsin, sonra baktın aradığını bulamıyorsun sessizce ayrılır gidersin. ‘Çoluklu çocuklu’ koskoca bir insanla ilgili söylemediğini bırakmamak, “Kocalık görevini yerine getiremedi” diyerek erkekliğine kadar diline dolamak olacak iş değil!
Kadın hakları deyip duruyoruz ama öte yandan ayıptır hatırlatması ‘erkek hakkı’ diye bir şey de var! Adamı beğenmediniz diye ‘bir erkeğin en özel bilgilerini’ söyleme ve onu ‘toplum önünde küçük düşürme’ hakkını kendinizde nasıl buluyorsunuz Şahnaz Hanım?! Ya aynı şey size yapılsaydı, ne hissederdiniz?!
Kocasına giydiren yıldız oluyor!