Beşinci okulunu açan Müjdat Gezen, koşturmacadan yorgundu, ama yüzü gurur, mutluluk ve coşkuyla ışıldıyordu. Onun gibi kendini sanatçı yetiştirmeye adamış büyük bir hocaya sahip olduğumuz için çok şanslıyız
Büyük usta Müjdat Gezen dur durak bilmeden, varını yoğunu ‘sanata ve yeni sanatçılar yetiştireceği okullara’ vermeye devam ediyor. Geçen salı ‘Bursa Müjdat Gezen Kültür Sanat ve Eğlence Merkezi’nin açılışına giden kalabalıkta ben de vardım.
Toplamı 10 bin metrekarelik beş katlı görkemli binanın girişinde resmen izdiham vardı. İçeri zar zor girdik ama törenin yapıldığı salona davetli olmamıza rağmen girmeyi başaramadık. Zira insanlar tam anlamıyla kapılardan taşıyordu.
Yorgun ama mutlu
Bir ara kafamı içeri uzatma şansı yakaladığımda sahnede Yıldız Kenter vardı ve şöyle diyordu: “Ben hâlâ tozlu tiyatro sahnelerinde çabalayıp duruyorum, öğrencim Müjdat neler yapıyormuş.” Yaşayan bir tiyatro efsanesinin, öğrencisi için içten gelen bu sözleri herkesin gözlerini yaşarttı.
Açtığı ‘beşinci’ sanat merkeziyle kim bilir Türkiye’ye daha ne yetenekler kazandıracak Müjdat Gezen. Ona uzun uzun baktım; bu kadar koşturmacadan yorgundu, ama yüzü gurur, mutluluk ve coşkuyla ışıldıyordu. O’nun gibi bir sanatçıya, onun gibi hayatını ‘sanatçı yetiştirmeye’ adamış büyük bir hocaya sahip olduğumuz için çok şanslıyız. Neyse ki insanların ona gösterdiği büyük sevgi ve saygı bunu takdir ettiklerini anlatıyor.
DÖNERSiZ OLMAZ!
Gecenin sonunda, mutluluktan unutmuş olduğumuz midelerimiz zır zır ötmeye başladı. Güzel bir restoran adı almak için AS TV’de hazırlayıp sunduğu ‘Gecenin Rengi’ programıyla bütün Bursa’nın sevgilisi olmuş televizyoncu arkadaşım Doğukan Erdem Kutlu’yu aradım. Her zamanki misafirperverliğiyle bizi yemeğe götürdü.
Bursa’nın İstanbul yolu üzerindeki çıkışında bulunan ‘Gözde Çağ Döner’ restoranı dışarıdan mütevazı görünüyor ama yemekler o kadar süper ki. Masada oturduğumuz saatler boyunca çatal elimden hiç düşmedi! Bursa’ya yolunuz düşerse İskender kebaba takılıp kalmayın, ‘Gözde’nin çağ dönerini ve kendine has lezzetlerini de mutlaka deneyin!
ÜÇÜNCÜ GRUP; KEDİ KADINLAR!
Yazılarını pek sevdiğim Kanat Atkaya geçen hafta sonu çıkan yazısında; ‘Kadın Düşmanı Sözlük’ kitabında Oscar Wilde, Moliere, Simone de Beauvoir (hele kadınların bunu yapması hakikaten çok şaşırtıcı) gibi ünlü yazarların kadınlara hakaret eden sözlerinden alıntılar yapmıştı. Aşağı yukarı çoğu insanı fena halde sinirlendirecek, haksızlık dolu sözlerdi. Ama özellikle bir tanesi var ki hâlâ bugün ‘aynı kafada’ erkekler olduğu için yazılmalı.
Louis Aragon şöyle demiş: “Kadınlar. Bir yanda elde ettiğimiz kadınlar vardır, öte yanda elde edebileceğimiz ama elde etmediğimiz kadınlar vardır.”
Fena halde yanılmış! Zira kesinlikle ‘bir grup kadın’ daha var; bunlara ‘kedi kadınlar’ diyebilirsiniz. Ne yaparsanız yapın kendileri beğenmedikçe, istemedikçe onları ‘asla’ elde edemezsiniz! İşte erkekler bu kadınları yok farz etmek istiyorlar çünkü egolarına fena halde dokunuyor.
“Acaba biz de güncel bir ‘erkek düşmanı sözlük’ mü yapmalıyız?” diye düşünüyorum valla! Sözlüğün ilk incisi benden gelsin; laf aramızda beyler, “Eğer bir kadın çok isterse işte onun elde edemeyeceği adam gerçekten yoktur!”