BÜYÜK BAŞIN DERDi!

26 Kasım 2011

Hiçbir şey dışarıdan göründüğü gibi değil, büyük başın derdi büyük oluyor! Sade, sıradan ama huzurlu bir hayatınız varsa halinize şükredin, kimselere özenmeyin!

Birçoğumuz ünlü yıldızların hayatlarına özenir ve onları çok şanslı görürüz ya, aslında ‘dışı bizi içi onları’ yakıyor! Mesela Victoria Beckham; harika bir ailesi, başarılı bir kariyeri, lüks içinde bir yaşamı var. Oysa şu an büyük bir ‘duygusal çöküntü’ yaşadığını anlatıyor onu tanıyanlar. Zaten defalarca kendisini aldatan kocasının Paris Saint-Germain’le anlaşıp Fransa’ya yerleşme ihtimali Victoria’yı “Ailem dağılacak mı?” diye fena korkutuyormuş. David Beckham’la evli olmak süper görünebilir de ‘böyle bir adamı elde tutmak’ başlı başına büyük stres!
Dünyanın en gözde şarkıcılarından Rihanna, aylardır turnede ülke ülke dolaşırken yalnızlıktan bunalıma girmiş. Sürekli ağlama krizleri geçiriyormuş. Peki hangimiz Demi Moore’u “Vaay kaptı çıtır yakışıklıyı” diye kıskanmadık?! İşte aldatıldı, mutsuz, perişan ve boşanıyor...

ALKIŞLAR MEHMET TURGUT’A
“Fotoğraf sanatçıları arasında; birbirinden farklı, sıra dışı çalışmaları ve hayranlık uyandıran hayal gücüyle en çok dikkat çeken isim kim?” diye sorsam hepiniz

Yazının Devamı

GECE HAYATI YERLERDE!

23 Kasım 2011

Eş-dost davetleri ve özel geceler haricinde gece kulüplerine gitmeyi sevmiyorum artık. Gece çıkmaktansa evimde ailemle, kedilerimle, köpeğimle vakit geçirmek veya arkadaşlarımla bir yemek yiyip sinemaya gitmek çok daha çekici geliyor bana. Bendeki bu değişikliğin bu kadar erken yaşta olmasının sebepleri var tabii!
Bir kere eskiden gece çıkıldığında herkes ölçülü ve saygılı davranırdı. Millet tanıştığı anda birbirinin üzerine atlamazdı. Kızlar derli toplu giyinir, bütün vücutlarını gözler önüne sermezdi. Bir erkeğin bir kadına yaklaşması şimdiki kadar kolay olmazdı, kısaca herkes ağır takılırdı. Gece eğlencesinin bir ‘kalite’si vardı.
Haliyle şu anki durum bana ‘içler acısı’ geliyor. Gördüğüm-duyduğum şeyler kendimi uzaylı gibi hissetmeme sebep oluyor. Ve en alemci arkadaşlarımın bile artık evde oturmayı bu zıvanadan çıkmış eğlence hayatına tercih ettiğini görüyorum. Şu an birçoğunuzun kafanızı sallayarak beni onayladığınızdan eminim dostlar.

Gördüğüm en iyi parti!
Gece çıkmıyoruz dediysek hiç eğlenmiyoruz da demedik tabii! Geçen akşam arkadaşım Can evinde ‘süperr bir partiye’ imza attı. Hepimizden 80’lerde pek meşhur olan kayak veya tenis sonrası mangal

Yazının Devamı

BiR ŞEYE Mi ÜZÜLDÜN iNTiHAR ET!

19 Kasım 2011

Biz dizide ölen karakter için cenaze namazı kılan bir milletiz! Siz düşünün insanların izlediklerinden ne derece etkilendiğini. RTÜK öpüşme-sevişme sahnelerinden önce, şiddet içeren, intihar gibi gençlere kötü örnek olan sahnelere savaş açsın

İzleyici ‘ayrıntılı intihar sahnesine’ büyük tepki gösterdi, haklılar efendim! Reyting rekortmeni ‘Muhteşem Yüzyıl’da bebeğini kaybeden Hatice Sultan’ın intihar etmesiyle ortalık birbirine girdi. Dizilerde bu tip kötü örnekleri gösterme durumu gırla gidiyor zaten ama ayrıntılı intihar sahnesi gerçekten ipin ucunun iyice kaçtığını gösteriyor.
Zaten ‘şiddete yatkın’ bir toplumuz maalesef, gazetelerin üçüncü sayfa haberlerini okurken gözlerine inanamıyor insan. Bu kadar vahşetin her gün yaşandığı bir memlekette milyonlarca kişinin izlediği dizi sahnelerinin ‘dikkatle üzerinde durup düşünmeden’ çekilmemesi şart.
Dizilerdeki ‘şiddete-silah kullanmaya-adam öldürmeye’ özendirme görüntüleri yetmedi şimdi bir de ‘intihara teşvik’ başladı. Bir şeye çok üzülünce, çaresiz kalınca intihar etmeyi gösteriyorlar. Olacak iş değil! Gençlerin, çocukların televizyon izlediği saatlerde ‘bileğin nasıl itinayla’ kesildiğini göstermek kabul edilir gibi

Yazının Devamı

AŞKIN DÜŞMANI TEKNOLOJi!

16 Kasım 2011

Artık aşkı evlilik değil teknoloji öldürüyor! Facebook ve Twitter gibi sosyal ağlar ‘sayesinde’ herkesin birbirine ulaşması çok kolay oldu. Eskiden birini uzaktan görüp beğendiğinde ona ulaşmak bile ayrı bir heyecandı, zaman alırdı, kavuşana dek geçen süre aşkı ve isteği tetiklerdi. Bir de şimdiye bakın; birini mi beğendin, adını öğrendin mi iş bitti! İnternetten dakikalar içinde ulaşıyorsun. Çabuk ele geçirince de kıymeti olmuyor, aynı hızla tüketiliyor.

Naz yapmak mı dedin?
“Fazla naz aşık usandırır” denirdi ya artık ‘azıcık ucundan’ nazımızı bile çekmez oldu erkekler! “Kız evi naz evi” düşüncesiyle hareket et de gör bakalım kaç günde kaçıyor adamlar! Olayın kuralı, büyüsü, her bir şeyi bozuldu.
Duygular o kadar köreldi ki ‘hayatımın aşkı’ tamlaması da hikaye olup tarihe karıştı. Maşallah karşındaki senle ayrıldığı an internetten veya BBM-WhatsApp gibi cep telefonu servislerinden yenisini buluveriyor. Kimse ayrıldığı sevgilisi için ‘iki saat bile’ yas tutmuyor artık! Bu teknoloji aşkı ezip geçiyor arkadaşlar, siz korkmuyor musunuz?!

ERKEK MİLLETİNE BİR UYARI!
Hazır konu aşktan meşkten açıldı, erkeklere ufak bir notum var. Hoşlandığınız kızı bir anda

Yazının Devamı

AĞZINA FERMUAR LAZIM!

12 Kasım 2011

Harun Kolçak kendine saklamayı seçer, Vahide Gördüm acısını dostlarıyla, arkadaşlarıyla paylaşmayı. Buna kimsenin diyecek sözü olamaz

Harun Kolçak kemoterapiden dökülen saçlarını dizi setinde kazıtan Vahide Gördüm’e Twitter’dan “Adını ucuz roman koydum, sette saç kestirmek acındırma ve reyting amaçlı, ben de tedavi gördüm ama aylar sonra duyuldu” gibi çirkin cümleler sarf etti.
Her şeyden önce madem kendisi de kanser olmuş ve tedavi görmüş o zaman Vahide Gördüm’ün durumunu ve neler hissettiğini birçoğumuzdan daha fazla anlaması gerekir. Ha anlamıyorsa da sussun bi zahmet!
Harun Kolçak kendine saklamayı seçer, Vahide Gördüm acısını dostlarıyla, arkadaşlarıyla paylaşmayı. Buna kimsenin diyecek sözü olamaz. Acılar ve üzüntüler paylaştıkça azalır.
Ha bir de Vahide Gördüm’ün ilgi çekmeye hiç ihtiyacı yok zira kendisi her zaman Türkiye’nin en beğenilen ‘bol reytingli’ dizi yapımlarında rol alan çok değerli bir sanatçı; uzun zamandır işiyle ortalarda göremediklerimiz başarılı isimlere saldırarak gündeme gelmekten vazgeçsin artık! Ne yazık ki Twitter da bu duruma alet oluyor.

MUHTEŞEM SÜMBÜL!

Yazının Devamı

DAĞDAN MI iNDiNiZ?!

9 Kasım 2011

Bütün akşam karşılıklı oturup sohbet ettiğin insanlara “İyi akşamlar, iyi bayramlar” demeden kalkıp gidenlerin nezaketten haberi yok


Bayramın ilk günü şık bir restoranda kalabalık bir grup oturuyoruz... Kimi arkadaş, kimi yeni tanışıp kaynaşıyor, bol muhabbetli, neşeli bir bayram yemeği yeniyor. Yemeğin ardından benim o akşam tanıştığım insanların bir kısmı bir anda ‘hiçbir şey söylemeden’ masadan kalkıp gidiyorlar. Arkadaşım, dağdan mı indiniz? Saygı ve nezaket kurallarından hiç mi haberiniz yok? Bütün akşam karşılıklı oturup sohbet ettiğin insanlara kalkarken bir “İyi akşamlar, iyi bayramlar” demeden nereye gidiyorsun?!
Genç olmaktan utanır hale geldim yeminle; yurdum gençliği cidden yokuş aşağı bir gidiyor ki sormayın! Saygıdan, görgüden, nezaketten eser yok! Eğer aileler çocuklarını ‘şımartmak yerine eğitmeyi’ tercih etse bu tip ‘saygısız’ örneklerle karşılaşmayız!
Hazır gençlikten konu açılmışken; bu aralar dikkatimi çok çeken bir başka konu da 19-20 yaşındaki genç kızlar. Kıyafetleri ve tavırlarıyla her biri 40 yaşında kadın sanki; bu büyüme merakı nedendir anlamam. Halbuki her yaşın keyfini ayrı çıkarmak, her yaşın hakkını vererek yaşamak lazım... Gençliğin

Yazının Devamı

PEKi BiZiM SUÇUMUZ NE?!

5 Kasım 2011

Dizileri uzatmak ve ekmeğini daha uzun süre yemek için yapılan zorlamalar, konuların giderek dağılması ve yeni yeni karakterlerin mantar gibi üremesi izleyiciyi fena bayıyor, dizilerin etkisini azaltıyor!

‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’de Kerim’in kardeşi Deniz karakteri diziye dahil oldu. Anlaşılan Kerim’in babasının yapamadığını o yapacak ve aradaki buzları eritecek. Ama son bölüm resmen ana karakterlerden çok tatsız-şımarık Deniz üzerine kuruluydu. Arabada giderken yanındaki bilmem kim amcasına “Beni abime götüürrr” ısrarı aynı cümlelerle ve o dayanılmaz şımarık tavırla o kadar uzun sürdü ki diziyi birlikte izlediğim herkes söylenmeye başladı. Hatta biri “Bu Deniz karakteri birinin yakını olmalı ki bütün bölümü ona adamışlar” dedi.
Deniz rolündeki Gözde Kocaoğlu abisi Rıza Kocaoğlu gibi oyuncuymuş ama ‘sevimli kız kardeş’ rolüne gerçekten gitmemiş. Ben Kerim olsam o tavırlardaki bir kızkardeş için değil buzları eritmek, bir tane patlatırdım yemin ediyorum!

Final sahneleri sinir ediyor!
Millet zaten bir buçuk senedir Fatmagül’le Kerim arasında bir ‘öpüş koklaş’ sahnesi görmek için yanıp tutuşuyor; zaten bir kadını Kerim gibi sevebilen, bu kadar sabırla bekleyen ve gözü

Yazının Devamı

SANATÇI DEDiĞiN DiLiNi YUTMAZ!

2 Kasım 2011

Türkiye’nin her şeyi göze alarak tüm baskılara direnen ve doğrularının arkasında duran sanatçıları da var. Oya Başar ve Halit Ergenç bunlara en güzel örnek. Sanatçı dediğin pes etmez, ettirilemez

Bir ülkenin zor zamanlarında sanatçıları konuşur, onların devrimci ruhları susturulamaz. Van depreminden sonra yardım toplanacağı zaman sanatçılarımızın hepsi koşup gittiler ve halkın onlara olan sevgisini yardım toplamak için en güzel şekilde değerlendirdiler. Oya Başar’ın Van’a yardım gecesinde dakikalarca alkış alan “Böyle bir geceyi şehitlerimiz için de istiyorum” cümlesi de sanatçı ve devrimci ruhun bir yansımasıydı; depremzedelere yardım ederken bu ülke uğruna canını vermiş şehitlerini de unutmadı ve bunu aklına geldiği anda milyonlarca insanla paylaştı.
Cumhuriyet Bayramı’nın kutlanmaması gibi önemli ve hassas bir konuda da sesi duyulmalı sanatçıların. Bir çok sanatçı Twitter’dan tepkisini dile getirdi.
Halit Ergenç de bu konu kendisine sorulunca “Van depremi büyük bir dram ama 29 Ekim de bağımsızlığımızdır. Bunu bir kurban bayramı, şeker bayramı gibi görmek yanlıştır. Cumhuriyet Bayramı’nı göğsümüzü gere gere kutlamalı, yaşamalıyız” demiş, çok da doğru söylemiş! Sanatçı

Yazının Devamı