Bu cover işi artık çığırından çıktı kanımca. Yeni şarkılar bulmak ve insanlara sevdirmek için uğraşmak son derece ‘out’, hali hazırda milyonların bayıldığı şarkılarla tekrar çıkıp işin kolayına kaçmak ‘in’ oldu
Pınar Aylin 70’li yılların hit şarkılarını yorumladığı bir albüm yapmış. Gerçi ‘yorumlamak’ yanlış tabir oldu çünkü bir solist olarak bu klasikleşmiş şarkılara ‘kendinden ne kattığını’ hiç anlayamadım doğrusu! Bir ‘Palavra’yı, bir ‘Haykıracak Nefesim’i Ajda Pekkan’ın ‘hepimize şarkının hikayesini yaşatan’ yorumuyla dinlemek dururken neden Pınar Aylin’in ruh ve duygu katmadığı yeni versiyonundan dinleyelim ki? Cıstak cıstak sound’u için mi?
Semiramis Pekkan ‘Bana Yalan Söylediler’i öyle bir söylemiş ki zamanında hâlâ her dinlediğimde tüylerim ürperiyor, cover yapmak büyük cesaret işi! Ve eğer bu kadar önemli şarkıların cover’ı yapılıyorsa ‘ilk yorumcularının altında ezilmeyecek’ şekilde söylenmeli.
Hazıra konmak moda oldu!
Bir de bu cover işi artık çığırından çıktı kanımca! Yeni şarkılar bulmak ve insanlara sevdirmek için uğraşmak son derece ‘out’, hali hazırda milyonların bayıldığı şarkıları tekrar çıkarıp işin kolayına kaçmak ‘in’ oldu! Pınar Aylin 80’ler ve 90’lar hitleriyle devam edecekmiş; bunu “Artık şarkı markı arayıp kendimi yormam arkadaş, eski hitleri alırım gündemde kalırım” şeklinde deşifre edebiliriz.
Albümü Berlin’de hazırladığı için altyapıların çok farklı olduğunu söylüyor, acaba kuş mu konduruyorlar yurt dışında? Bizim o kadar başarılı aranjörlerimiz ve müzisyenlerimiz var ki zahmet edip de buradan başka ülkelere gitmeye hiç gerek yok. Aynen eski şarkı istismarına gerek olmadığı gibi!
SPOR SALONU VARYASYONLARI!
Sportif bir Hayalet olarak ‘spor salonlarını’ ikinci evim bilirim. Ancak sadece antrenman yapmakla kalmıyor, en sağlam komedi filmine gitmiş kadar da eğleniyorum milleti gözlemleyerek. Güzide salonlarımızda üç tip insanla karşılaşıyoruz dostlar;
1- Sporla hiiiç alakası olmayıp koca bulmaya gidenler. Bu gruptaki hanımcağızları spordan başka her şeyi yaparken görebilirsiniz. Bir kere full makyaj, topuklu ayakkabı ve şık kıyafet üçlemesiyle giriş yaparlar! Salona teşrif etmeden önce soyunma odasındaki hazırlıkları görülmeye değer! En şık spor giysileri giyilir, saçlar ve makyaj rötuşlanır, parfümler sıkılır, o şekil arz-ı endam edilir. Salona girdikleri anda da gözler etrafa dikilir.
2- Nü spor bağımlıları. Bu da tam aksine etrafıyla hiç ilgilenmez, gözleri aynadaki görüntüsüne odaklanmıştır, kollarını sıkarak bir sağ profil bir sol profil. (Sadece erkekler değil erkek gibi kas üreten kadınlar da var) Yemeğini bile gramına göre yer, seri ve disiplinli bir şekilde sporunu yapar, en dandik eşofman-tişört kombiniyle gitmekten hiç gocunmaz, kimseyi takmaz. Soyunma odasında anadan üryan salına salına gezerler, siz bakmaya utanırsınız onlar vücut teşhirine utanmaz! Halbuki herkes birbirinin en ücra köşelerini görmek zorunda değil!
3- Spora aşığım ama aynı anda gözlerim ‘fır da dönebilir’ciler. Bunlar salona sevgili bulmaya gitmez ama karşısına cazip bir aday çıkarsa da “Hayır” demez! Sporunu yaparken ortamdan kopuk değildir! Misal Hayalet’iniz; feci ciddi çalışırım ama. Karşıdan bütün endamıyla Kıvanç Tatlıtuğ’un geldiğini görürsem (ki gördüm) ‘su molası ayağına’ civarına koşar gözlerimi şenlendiririm! Veya bir arkadaşımla muhabbet için 3-5 dakika ara verebilirim. Spor dediğini keyifli hale getirmezsen er ya da geç bayarsın arkadaş!