Hande Yener, Türk popunun önemli isimlerinden, her adımında kendine bir şeyler katmak ve tekrara düşmemek için müzikle yatıp müzikle kalkıyor. Onun gibi zirveye çıkmış bir sanatçıyı, müziğe yeni başlayanlarla aynı anketlerde yarıştırmak baştan hata zaten!
Şu Eurovision muhabbetinden uzak durayım diyordum ama yok dayanamayacağım! Her yerde Hande Yener’in “Yarışmaya kim gitsin?” anketleri için “Parayla hacker tutarak beni ve diğer başarılı insanları internetten harcamaya çalışıyorlar” dediği yazıyor. Dedi mi demedi mi bilemem zira basın danışmanı Twitter’dan yalanladı bu haberi. Ancak bu ‘hacker’ mevzusu gerçekten de müzik dünyasının şu andaki en büyük sorunlarından biridir.
Hacker tutarak internetteki dinlenme oranlarıyla oynayanından tut, klip izlenme sayısını yükseltenler, anketlerde-yarışmalarda oylarını artırarak (buna bizzat şahit oldum) rakiplerine haksız fark atanlara kadar her türlü ‘internet hilesine’ başvuran şarkıcılar az değil!
Bunu yapanlar olduğunu da yapımcısından, menajerine, şarkıcısından radyocusuna kadar müzik camiasında herkes biliyor. Aslında ‘parayla hacker tutarak öne geçenlerin’ kimler olduğu da kulaktan kulağa konuşuluyor ama açık açık söylenmiyor nedense.
Anketlere inanmak zor!
Bu ‘emeğiyle yükselmeye çalışanların’ hakkına resmen tecavüz!
Hande Yener, Türk popunun önemli isimlerinden, her adımında kendine bir şeyler katmak ve tekrara düşmemek için müzikle yatıp müzikle kalkıyor. Onun gibi yıllarını bu işe vermiş ve zirveye çıkmış bir ismi, müziğe yeni başlayanlarla aynı anketlerde yarıştırmak baştan hata zaten!
Eurovision temsilcisinin; ‘objektif karar verebilecek’ ve gerçek müzik ustalarından oluşmuş bir jüri tarafından seçilmesi ve anketlere prim verilmemesi lazım. Türkiye’de artık herhangi bir anketin gerçeği yansıttığına inanmak çok zor çünkü!
HUGO FİLM DEĞİL, ŞOV!
Herkesin ağzında Hugo. Hugo. Oynadığı salonlar tıka basa dolu, böyle bir ilgi boşuna olmaz tabii.
Dünya sinemasında ‘iyi yönetmen’ denince akla gelen ilk isimlerden biri, hatta bir yönetmenlik cambazı Martin Scorsese son filmi ‘Hugo’yla besbelli iyice ölümsüz olmak istemiş. Eğer ilk anda filme konsantre olursanız üç boyutlu muhteşem görüntüler ve bir masal dünyasında kendinizi kaybediyorsunuz, olamazsanız filmin büyüsünü kaybediyorsunuz.
Öylesine farklı bir film Hugo, ya bayılacaksınız ya hiç anlamayacaksınız. 1930’larda Paris tren istasyonunda yaşayan 12 yaşında yalnız bir çocuğun ilginç öyküsünü anlatan filmin yapımcıları Johnny Depp ve Martin Scorsese. Oyuncuları arasında Jude Law da var ve yakışıklı Jude, bu filmde bir aktörün 3-5 dakikalık rol içinde nasıl unutulmaz bir performans sergileyeceğinin örneğini vermiş.
Oscar’ım olsa veririm!
Film bir istasyonda geçiyor ama bir anda kendinizi ‘bir saatin camından Paris’i, Eyfel Kulesi’ni izlerken’ bulabiliyorsunuz, dekorlar, mekanlar inanılmaz. Çocuk oyuncuların başarısı Oscar’lık. Aksiyon, kurgu olağanüstü.
Dedim ya, farklı. Ve Oscar’a aday olmazsa şaşarım. Yakında Robert Downey Jr. ile Jude Law’ın oynadığı ‘Sherlock Holmes’ ve ‘Çizmeli Kedi’ geliyor, fragmanları bile harika, onlar da kaçmaz. Özellikle de son haftalarda gelen kötü filmlerden sonra!