Genelkurmay diyor ki: “Şayet, ortada delil değeri taşıyan bir belge mevcut ise, bunun bulunması gereken yerin basın organları değil, yetkili soruşturma makamları olduğunda şüphe bulunmamaktadır.”
Hayır, bulunmaktadır.
Eğer ortada yüksek rütbeli subayların yalan dolan yayarak hükümeti alaşağı etmeyi, Alevi-Sünni çatışması çıkarmayı planladığını gösteren bir belge varsa bunun ilk bulunması gereken yer basın organlarıdır.
“Soruşturma makamlarından” önce, hatta.
Çünkü bu ve bunun gibi belgeleri halkın dikkatine getirmek basının ilk görevidir.
“Duyurma” ve “ortaya çıkarma” basının birinci görevidir.
Türkiye gibi “soruşturma makamları”nın siyasileşmiş olduğu, kanunsuzlukların, yolsuzlukların, cinayetlerin üzerini örtmenin gelenek olduğu bir ülkede ise gazetelerin bu tür belgelere soruşturma makamlarından önce ulaşması hayatidir.
Yanlış şeylere şaşıyoruz. PKK’lılar silahlarını bırakıp dağdan inmeye başladıklarında batıda sokaklar dans eden insanlarla dolmadığına şaşırmalıydık.
Yirmi beş yıldır devam eden bir savaş sona erimiyor muydu?
Bana öyle geldi.
Artık askere giden gençler şehit olmayacak, sokaklardan cenazeler geçmeyecek, her yıl yüzlerce ailenin ışığı sönmeyecekti.
Her yıl milyarlarca lira, kazanılması mümkün olmayan bir savaş için heba edilmeyecekti.
Demokratikleşmenin, ekonomik büyümenin önü açılacaktı.
Kuzey Irak’la savaş olasılığı ortadan kalkacaktı.
Birinci Dünya Savaşı’nda 16 milyon kişi öldü. Tarihin en kanlı çatışması olan İkinci Dünya Savaşı’nda ise ölü sayısının 62 ile 78 milyon arasında olduğu tahmin ediliyor.
ABD, 1947’de harabeye dönen Avrupa’nın belini düzeltmesini sağlamak için yardım akıtmaya başladı.
Her iki savaşın da sorumlusu olan Almanya da daha sonra Marshall Planı olarak bilinen bu programından cömertçe faydalananlar arasındaydı.
Almanya 1955’te NATO üyeliğine kabul edildi.
1957’de, bugünkü Avrupa Birliği’nin ilk aşaması olan Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun kurucuları arasındaydı.
Almanya Avrupa’ya tarihinin en büyük iki yıkımından sonra kucak açılırken Hitler’le savaşan liderlerin çoğu hayatta, bazıları iktidardaydı.
Açmayabilirlerdi. Almanya’nın bütün fabrikalarını söküp halkını esir gibi kullanabilirlerdi. Alman subaylarını teker teker savaş suçlusu olarak yargılayıp asabilirlerdi. Almanya’dan istedikleri gibi intikam alabilirlerdi.
Malcolm Gladwell Outliers* adlı kitabında “Bazı insanlar neden daha başarılı olur?” sorusunun cevabını inceliyor.
Olağanüstü başarılı insanların bu başarıyı neye borçlu oldukları son zamanlarda Batı’da, özellikle ABD’de, birçok araştırmaya konu oldu. Outliers bu çalışmaların herkes tarafından kolayca anlaşılabilecek bir özeti.
Bir cümleyle özetlemek gerekirse: Olağanüstü başarı, olağanüstü mesainin ürünüdür.
Başka unsurların da rolü var. Ama en önemli unsur terdir: Diğerlerinden çok daha erken yaşta başlayıp çok daha fazla çalışmadan ve bu çalışmayı uzun süre devam ettirmeden başarıya uğraşmış insan yoktur.
Bu Mozart için de geçerlidir, Beatles’lar ve Bill Gates için de.
Ama beni bu gün başka bir soru ilgilendiriyor: Bazı insanlar neden olağanüstü başarısız oluyor?
Başarısız oldukları halde neden en üst mevkilere ulaşırlar?
Geçenlerde Heybeliada’ya giderken vapurda iri yarı bir genç adamın tişörtünde şu ibareyi gördüm:
“Akıl paraşüt gibidir. Ancak açık olduğu zaman işe yarar.”
Açık akıl nedir?
Açık akıl, yeni düşüncelere ve bilgilere açık olan akıldır. Esnektir. Eskiyi atıp yerine yeniyi koyabilir. Haksız olabilirim der. Bütün olasılıklara yer açar. Sloganlara, izm’lere, ezbere, kalıp ve klişelere yabancıdır. Sıradışı ve acayip şeyleri yadırgamaz.
Aklı açık olan kişi sürekli yenilenir ve gençleşir.
Akıl açık deniz gibi
Siyaset kötü insanların girdiği veya iyi insanların girip kötü şeyler yaptığı yerdir, derler.Bu kuralın istisnaları yok değil.
Akla rahmetli Adnan Kahveci (1949-1993) geliyor. Genç yaşta trafik kazasında ölen Kahveci hem iyi bir insandı hem de iyi şeyler yaptı.
Bana birkaç ay verirseniz ikinci bir istisna bulacağıma eminim.
Sanırım.
Tayyip Erdoğan benim hayalimdeki başbakan değil. Hem kişi hem de politikacı olarak birçok eksiği var. Ama Kürt açılımından sonra onunla ilgili düşüncelerim değişmeye başladı. Bu projeyi başarıyla tamamlarsa oyum AKP’ye diyebilecek kadar.
Bu kesin bir karar değil, tabii.
Eğer beni bir sandalyeye bağlayıp ayak tırnaklarımı kızgın kerpetenle çekerseniz, dişlerimi oyup içlerine çivi çakarsanız ve bir huni marifetiyle kulaklarımdan içeri ısıtılarak sıvı haline getirilmiş kurşun dökerseniz CHP’ye oy vermeye ikna edebilirsiniz.
ABD?Sağlık?Bakanlığı’nın internet sitesinden aldığım bilgilere göre, aşıda domuz gribi virüsü ölü olduğu için ondan grip kapmak mümkün değil. Ayrıca domuz gribi aşısı olmanın, normal grip aşısı olmaktan daha fazla riski de yok
Domuz gribi aşısı yeni olduğu, uzun vadeli klinik denemelerden geçmediği ve hakkında birçok asılsız dedikodu yayıldığı için halkın aklında birçok soru işareti var.
Bu konuda ABD Sağlık Bakanlığı, Amerikan vatandaşlarına şu bilgiyi veriyor:
- Aşı, herhangi başka bir ilaçta olduğu gibi, şiddetli alerji gibi ciddi sorunlar yaratabilir. Ancak herhangi bir aşının ciddi zarar verme veya ölüme neden olma olasılığı olağanüstü küçüktür.
- Aşıda kullanılan domuz gribi virüsü ölü olduğu için ondan grip kapmanız mümkün değildir.
- Domuz gribi aşısının riski ile normal grip aşısı olmanın riskleri birbirine benzer:
Aşının doğurabileceği hafif sorunlar
Dünyada 4.500 kişinin ölümüne neden olan domuz gribiyle mücadele çerçevesinde başlayacak aşı kampanyasında öncelik hamileler, sağlık personeli ve 6 ay ile 3 yaş arası küçüklerin olacak. Yumurtaya karşı şiddetli alerjisi olanların aşı olmaları sakıncalı
Türkiye domuz gribiyle ilgili yalan yanlış ve ürkütücü haberlerle çalkalanıyor. Hükümet, birçok konuda olduğu gibi, halkı aydınlatmada yetersiz. Sağlık Bakanlığı’nın internet sitesindeki domuz gribi bilgileri eski ve geçersiz. İşte bir örnek:
Soru: “Domuz gribinden kendimi nasıl koruyabilirim?”
Cevap: “Halen domuz gribinden koruyucu bir aşı bulunmamaktadır.”
Ve bakanlığın tavsiyesi:
“Domuz gribine yakalanırsanız, belirtilerin başlamasından 7 gün sonrasına ya da belirtilerinizin tamamen geçmesinden bir gün sonrasına kadar evde istirahat ediniz.”
Oysa kapalı kapılar arkasında hummalı bir faaliyet var. Hükümet devasa bir aşı kampanyasına hazırlanıyor. Ama halk arasında ve internette bu kampanyaya sinsice zarar verebilecek yanlış bilgiler dolaşmaya devam ediyor.