Enerji sektöründe topuğundan vurulanlar kim?

16 Ekim 2009

Görebildiğim kadarıyla para yapmanın bir sorunu var. Para yapanlar, yani kendi emeğiyle servet kazananlar, dükkânı kapatıp hayatlarını aylak bir keyif içinde geçirmeye adayacakken, daha çok para kazanmaya adıyorlar.
Bunlardan bazıları son günlerde moda haline gelen yenilenebilir enerji işine yatırım yapıyorlar. Rüzgâr türbini çiftlikleri kuruyorlar, akarsuların üzerine baraj yapıyorlar.
Enerji konusunu bilmeyenler ve danışmanlık almayanlar sahtekârların eline düşüyor ve para kaybediyor.
“Aldatılan birçok insan var” dedi sektörde deneyimli bir yatırımcı. “Aman biz de girelim diyen bazı insanlar paldır küldür dalıp yarı yolda aldatıldıklarını anlıyorlar.”
Baraj işinde ilk iş nehir yatağından akan suyun doğru hesaplanmasıdır. (Rüzgârı bir başka yazımda anlatacağım.)
Devletin bu işi yapan iki kurumu var. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) ile Elektrik İşleri Etüt İdaresi (EİEİ).
Bunlar yaklaşık 50 yıldır kurdukları akım gözlem istasyonlarında nehirlerden ne kadar su aktığını hesaplıyorlar.

Yazının Devamı

Tek yol nükleer ama moda değil

15 Ekim 2009

Moda sizi ihtiyacınız olmayan şeyleri satın almaya ikna eden şeydir. Moda sadece giyside yoktur.
Düşüncelerin, inançların, ekonomik modellerin, yatırım sahalarının, siyasi liderlerin de modası var.
Erkeklerin hangi kadınları tercih veya kadınların kendilerini nasıl görmek istediği bile modaya bağlıdır.
Bir zamanlar kilolu kadınlar makbul idi, şimdi ise çıta gibi olanlar. Aslında, bu modayı erkekler veya kadınlar çıkarmadı. Kadınları giydirenler çıkardı.
Modacılar sıska kadınları giydirmek istiyorlar. Bir deri bir kemik modeller kullanarak kadınlara gözde olmak için sıska olmak gerektiğini pompalıyorlar. Başkalarına benzemek kendin olmaktan kolay olduğu için kadınların çoğu da brokerlerin deyimiyle, bu saçmalığı satın alıyor.

Son moda yenilenebilir enerji
En son modalardan biri yenilenebilir enerjidir.

Yazının Devamı

Bu yazı kestane mevsiminde aşka dair değildir

14 Ekim 2009

Olabilirdi de. Bundan sonra ekonomi haberleri ve yorumları dışında da yazı yazacağım. Onun için bu kestane mevsiminde aşka dair bir yazı da olabilirdi. Her ikisiyle de son birkaç gün içinde karşılaştım.
Hafta sonunda Şile yakınındaki köylerden birine giderken ormanın kıyısında kestane toplayan aileler gördüm. Dün bir lokanta bulmak üzere İstiklal Caddesi’nden aşağı yürürken (gök mavi, hava ılık) kaldırımlarda mevsimin yeni kestanelerini kızartan kestaneciler vardı.
Aşk? Onu da gördüm.
Tramvaydan inenlerde. Sevgilisinden ayrılınca rejim yapmaya ve saçlarını kesmeye karar veren kadında. Elinde kepçe, yemek tencerelerinin arkasında hazır bekleyen beyaz aşçılarda. Müşterileri her gün daha azalan iğne iplik terzilerde. Kumaşçılarda. Nar suyu içen işadamında. Mavi gözlü olmak için mavi lens takan liseli kızda. Kitaplarını göğsüne bastırmış hızlı adımlarla yürüyen tesettürlü öğrencide. Buğulu demirhindi içeceği musluğunu çeviren tezgâhtarda.
O sabah NASA Satürn’ün çevresinde yeni bir halka bulduğunu açıklamıştı. Satürn’den altı milyon kilometre uzaklıkta başlayan halkanın eni 12 milyon kilometre idi.

Bir hiç bile sayılmazsın
Antrenman yapan futbolculara toplar ağdan fileler

Yazının Devamı

BOTAŞ: Duyuru var açıklama yok

26 Eylül 2009

BOTAŞ gelecek yıldan başlayarak 15 milyon metreküpün üzerinde doğalgaz satın alan tüketicilerin fiyatlarını her müşteriye göre ayrı belirleyecek.
Şirketin duyurusuna göre 2010’da 15 milyon metreküpün üzerinde gaz kullanmayı taahhüt edenler bir yıl için fikslenmiş fiyattan ve “özel indirimlerden” yararlanacak. Acele edip bu ay kontrat imzalamayı becerenler ek bir yüzde iki indirim kapabilir.
Bunun anlamı, BOTAŞ’ın bütün tüketicilere uygulanan açık tarife sistemini terk etmesidir.
Yerine pazarlık sistemi geldi. Muhtemelen, büyük işletmeler satın alacakları gazın büyüklüğüne göre indirim alacak.
Birçok değişik fiyatı ortaya çıkacak. Anlaşmalar gizli tutulacağı için piyasa fiyatların ne olduğunu bilmeyecek.
BOTAŞ neden bu sistemi seçti ve iyi mi kötü mü yaptı?
BOTAŞ’ın Rusya ve İran gibi büyük tedarikçilerle uzun vadeli gaz alım anlaşmaları var. Anlaşmalara göre şirket ya gazı alacak ya da almasa bile almış gibi parasını ödeyecektir.

Yazının Devamı

Al Türkiye al, silah tüccarlarına helal

25 Eylül 2009

Hatırlıyor musunuz? AWACS erken uyarı uçakları, tanker uçakları alınmıştı. Bunların ne işe yaradığını hiç düşündünüz mü?
AWACS’lar hangi kapasitede kullanılıyor? Bu güne kadar hangi düşmana karşı erken uyarıldık? Tanker uçakları kaç defa kullanıldı? Hiç olmasalardı ne olurdu?
Şimdi masada “Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma Sistemi” var.
Kamuoyuna “Patriot alınacak” diye yansıdı bu konu. Ama Patriot, daha doğrusu, onu imal eden Amerikan Raytheon Corporation ile Lockheed-Martin teklif vermeye çağrılacak üç gruptan sadece biri. Rus ve Çin şirketleri de çağrılacak.
Savunma Bakanlığı satın alma sürecinin ordunun “10 yıllık tedarik planı çerçevesinde ve Savunma Sanayii İcra Komitesi’nin 30 Haziran 2006 tarihli kararı uyarınca başlatıldığını ve Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nca yürütüldüğünü” açıkladı.

Lobi mi etkili oldu?
Karar neden üç yıl bekletildikten sonra yürürlüğe kondu?

Yazının Devamı

Patriot: Bana soru sormazsan, sana yalan söylemem

24 Eylül 2009

Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanlığı, Kongre’ye mektup yollayarak Türkiye’ye 7.8 milyar dolarlık hava savunma sistemi satmak için onay istedi.
TC Savunma Bakanlığı, Büyük Millet Meclisi’ne mektup yollayarak bu satın alma için onay istemedi. Haber bile vermedi.
ABD Savunma Bakanlığı Kongre’ye yolladığı mektubu 9 Eylül’de açıkladı. TC Savunma Bakanlığı konuyla ilgili açıklamasını 14 Eylül’de yaptı.
ABD Savunma Bakanlığı’nın mektubunda Türkiye’nin ısmarlaması olası sistemin ayrıntılı dökümü var.
TC Savunma Bakanlığı’nın açıklamasında ne döküm, ne de satın alınacak sistemin olası tutarı var. Neden füze sistemi almak gerektiği de gizli.
Tek ipucu, Anadolu Ajansı’na konuşan isimsiz bir “askeri yetkili”den geldi. Sipariş “1 milyar dolar civarında” olacakmış.
Bu yeterli değil çünkü bu milyarla ne alınacağına dair ipucu vermiyor. Amerikan açıklamasında ise muhtemel sipariş listesinde olması olası her şey var.

Yazının Devamı

‘Patriot’ yurtsever demektir

23 Eylül 2009

Gözünüz aydın. Yeni bir rekorunuz oldu. Bebek ölümlerinde zengin ve orta halli ülkelerin meydana getirdiği OECD içinde birinciyiz. Açık arayla.
Türkiye’de doğan her 1000 bebeğin 24’ü bir yaşını doldurmadan ölüyor. Bu OECD ortalamasının neredeyse beş misli.
İzlanda’dan Kore’ye OECD ülkelerinin birkaçı hariç tümünde bebek ölümleri binde altı veya bu sayının da altında.
Aynı hesaplara göre, çocuklarına bütçesinde en az para ayıran ülkeler arasındayız. Yunanistan ile Meksika bizden de daha kötü durumda. Ama bu sadece istatistiksel bir olgu. Biz OECD’ye bazı verileri göndermedik. Gönderseydik, sonunculuğu onlara kaptırmazdık.
Aslında Türkiye’de son yıllarda sağlık alanında bazı ilerlemeler var.
Aşı oranlarının artması, anne sütüyle besleme süresinin artması, daha çok doğumun hastanelerde yapılıyor olması ölümleri azalttı.
“Bebek ölüm hızımız 1980’lerin sonunda binde 77 iken, 2009’da 20’li sayılara düştük” diyor bu konudaki en yetkin kişilerden biri olan, Gazi Üniversitesi Profesörü Ufuk Beyazova.

Yazının Devamı

Enerji topluluğu çok güzel ama bize göre mi?

16 Eylül 2009

Enerji Bakanlığı geçen hafta Türkiye’nin Enerji Topluluğu’na katılması için Avrupa Birliği ile müzakerelere başladı.
Enerji Topluluğu AB’nin enerji konusundaki politikalarını yürüten kuruluştur.
Bu örgütün özelliklerinden biri, birliğin hinterlandında bulunan, AB üyesi olmayan ülkeleri de içine almasıdır.
Yani siz AB üyesi değilsiniz ama olmayı umuyorsunuz. Bu arada (ki bu ara bizim için çok uzun olabilir) ortaklığın enerji konusundaki bütün kararlarını yürürlüğe koyma yükümlülüğü altına giriyorsunuz.
Arnavutluk, Bosna-Hersek, Hırvatistan, Makedonya, Karadağ, Sırbistan ve Kosova 2006’da yürürlüğe giren Enerji Topluluğu Antlaşması’nın AB dışından üyeleridir. Türkiye; Ukrayna, Moldova, Norveç ve Gürcistan ile birlikte gözlemci statüsündedir.
AB’nin Türkiye’yi gözlemciden üyeye terfi ettirmek istemekteki mantığı anlamak kolaydır.
Türkiye; Avrupa ile petrol ve gaz zengini Ortadoğu ve Orta Asya ülkeleri arasındaki köprüdür.

Yazının Devamı