RMK Tersanesi’nde inşa edilen ve dünya süper yat camiasının merakla beklediği Oyster 100 denizle buluştu
Bazı otomobilleri uzun uzun anlatmak yerine markasını söylemek yeterlidir. Örneğin Rolls Royce dendi mi, artık anlatacaklarınız teferruattır. Aynı şey denizde de geçerlidir. Bir yelkenli tekne için de Oyster dendi mi fazla söze gerek kalmaz.
Yaşıtları bilgisayar karşısında chat yapıp oyun oynarken, 14 yaşında kendi teknesini kendi yapmaya karar verdi. Üç yıl süren uğraş sonunda, evlerinin arka bahçesinde kendi elleriyle 4.5 metrelik bir yelkenli tekne yaptı
Derin tek başına yaptığı yelkenlisini 30 Kasım Çarşamba günü ‘törenle’ denize indirdi.
Hani bazen bir olaya tanık olursunuz... “İşte böyle bir gençlik yetişiyor” diyerek geleceğe umutla bakarsınız. Bu hafta, tanık olduğum o türden bir olayı aktarmak istiyorum.
Kasım ayının son günlerini Marmaris’te teknede geçiriyorum. Türkiye’de amatör denizciliğin meşalesini yakan üstadımız Sadun Boro aradı: “Meriç bizim Ruşen var ya, onun liseye giden oğlu kendi elleriyle yelkenli bir tekne yapmış. Denize indireceğiz, sen de gel...”
Sadun abinin “Bizim Ruşen” dediği Ruşen Bilen, Marmaris’in sevilen isimlerinden, üroloji uzmanı doktorumuz. Aynı zamanda yelkenli teknesi olan sıkı bir denizci... Oğlu Derin Bilen, Anadolu lisesinde okuyor.
Derin daha küçücük yaşlardan itibaren babasının denizciliği ve denizci dostları sayesinde, dünya turu yapmış Sadun Boro, Haluk Karamanoğlu gibi kişilerle tanışmış, onların sohbetlerini dinlemiş.
“Neden ille de beş çıpalı marina yapmak zorundayız?” diye yakınırken, Orhaniye’de Palmiye Motel’in denizde 100, karada 100 kapasiteli mütevazı bir marinet inşasına başladığını öğrendim
Yaz aylarında 40 tekne bağlama kapasitesi olan iskele,12 ay bağlamaya olanak verecek güvenlikte yeniden inşaedilecek ve 100 tekne bağlama kapasitesine ulaşacak.
Türk denizciliğinin sorunlarının başında yat bağlama limanlarının, marinaların azlığı ve tekne bağlama fiyatlarının yüksekliği geliyor. Turizmde pansiyon da var, beş yıldızlı tatil köyü de... Ancak iş tekne bağlamaya gelince ille de beş çıpalı büyük marinalarda ısrar ediyoruz. Neden daha
düşük fiyatlarla hizmet verecek küçük marinetler, yat bağlama yerleri yapılmaz?
Türkiye’de marina yatırımları ve deniz üzeri iskeleleri için işleri zorlaştıran bir bürokrasi bulunuyor. Bir marinanın yatırım maliyetinde yatırımın yüzde 80’i denize ve altyapıya gidiyor. Kalan yüzde 20’lik yatırımla da marina üst yapıları genişletiliyor ve lüks markalara kiraya verilip beş çıpalı marina haline getiriliyor.
Devletin getirdiği yüksek kiralar ve ecrimisil bedelleri nedeniyle beş çıpalı marinalarda 10-11 metrelik bir teknenin iki-üç yıllık
Denizde uzun süre geçirmek ve dolaşmak isteyenler için yelkenli tekne öneriyorum. Yelkenli tekneyi gözünde büyütenlere de tavsiyem trawler...
Yeni tekne almaya niyetlenen bir arkadaşımı birkaç kez denize çıkardım. Biraz yelken gösterdim, biraz da demir atma ve manevra... Hem yeteneğini hem de nasıl bir tekne kullanabileceğini anlayıp ona göre eğitimine devam edeceğim.
Baktım yelkenle ilgili anlattıklarımı can kulağı ile dinlemiyor. Bir kulağından giriyor, diğer kulağından çıkıyor. Birkaç yelken macerasından sonra, tam kızmaya başlayıp yavaş yavaş fırçalamaya başlayacaktım ki benden atik davrandı; “Yelken benim işim değil, ne öneriyorsun?” diye sordu.
Deniz kenarında bir evi olup da günübirlik gezi ya da balığa çıkacaklar için küçük motoryatlar, küçük balıkçı tekneleri öneririm. Ama arkadaşımın niyeti, denizde biraz fazla zaman geçirmek...
Sert hava ile karşılaşan balıkçılar için üretildi
Mayıs ayında Atatürk’ün evini ziyaret etmiş, annesi Zübeyde Hanım’ın mutfağını gezmiştim
Perşembe günü Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ü ölüm yıldönümünde andık. Geçtiğimiz mayıs ayında Selanik’e gitmiş, Ata’nın evini gezmiş, bu evde Zübeyde Hanım’ın mutfağının fotoğraflarını çekmiştim. Acaba Atamız, bu mutfakta pişen yemeklerden en çok neyi seviyordu? Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın internet sitesinde Prof. Dr. Mahmut Tezcan’ın “Atatürk’ün Beslenme Alışkanlığı, Yediği ve Sevdiği Yemekler” konulu bir yazısını buldum. Bu yazıdan anlıyoruz ki, Çankaya sofralarında favori yemekler kuru fasulye ve peynirli omlet... Çocukluk yıllarında da annesinin yaptığı Selanik’in ıspanaklı böreğini çok severmiş.
Kayınvalidem Selanikli. Kendisinin pişirdiği nefis ıspanaklı börek tarifini aldım. Diğer taraftan Zübeyde Hanım’a yakın olduğunu bildiğim bir kaynaktan da bir tarif aldım. İki tarif de hemen hemen aynı. İşte Zübeyde Hanım’ın, fotoğrafta gördüğünüz mutfakta yaptığı Selanik’in ıspanaklı böreği:
Çok az harcamayla, küçük tekneler için sahil bandında park alanları oluşturulur ve rampa yapılırsa bizim kıyı kentlerimizde, diğer ülkelerde olduğu gibi çok sayıda denizci aile çıkabilir
Bu küçük yelkenli teknenin fiyatı, ikinci el bir yerli otomobil fiyatına eşit. Ama bu tür tekneler için marinalarda yer yok. Kıyı şeridinde, treyler üzerinde tekne park yeri tahsis edilse ve rampa olsa, sahil kentlerinde yaşayan insanlarımız kara insanı değil, deniz insanı olacak.
Kıyılarımız, kanunla halka açık. Ama fiili durum şu: Denizlerimiz halkın seyretmesine açık, faydalanmasına kapalı.
İstanbul’da Bakırköy’den Yenikapı’ya kadar, Caddebostan’dan Pendik’e kadar sahil şeridi dolduruldu. Çok geniş bir sahil bandı yeşillendirildi. Kent mobilyaları kondu. Aynı şekilde İzmir’de tüm Körfez sahil bandı ile çevrildi. Geniş bir yeşil alanda insanlar, yürüyüş yapıyor, çekirdek çitliyor, çay içiyor, rakı içiyor. Hatta İstanbul’da halkımız hafta sonları deniz kıyısındaki bu alanlarda mangal yakıp piknik yapıyor. Daha ne olacak ki?
Avrupa ve Amerika’da uygulanan sistemler
Beylikdüzü sahilindeki West İstanbul Marina’nın inşaatı tamamlandı. Denizde 600, karada 300 tekne kapasiteli marinada küçük tekneler için de raf sistemi uygulanacak
İstanbul yeni bir marinaya daha kavuşuyor. Beylikdüzü sahilinde inşa edilen West İstanbul Marina’nın altyapı çalışmaları tamamlandı. Üst yapı ve sosyal yapıya yönelik çalışmalar sürüyor. Kasım ayının 15’inden itibaren tekne bağlama başlayacak.
Marina denizde 600, karada da 300 tekneye hizmet verecek kapasitede. Ancak hizmetleri bununla sınırlı kalmıyor. Dünyanın birçok ülkesinde uygulanan ama nedense Türkiye’de özellikle şehir içi marinaların es geçtiği raf sistemi de West İstanbul’un en önemli özelliklerinden biri olacak. Bu teknoloji sayesinde denizde 600 tekne kapasitesinin dışında, 7 metreden küçük 360 tekne de raflarda üst üste konularak güvenli park olanaklarına kavuşacak. Böylece yüksek fiyatlarla marinalardan kovulan küçük tekneler kendilerine ayrılan kızaklardan denize inebilecek.
Bölgede yeni yapılan çok sayıda bahçeli villa da düşünülerek, römorkörlerle getirilen küçük teknelerin kızaktan denize iniş ve çıkışı da yapılacak. Tekne sahipleri bahçelerinde römorkörün üzerinde tuttukları teknelerini
Boat Show havaların da iyi gitmesi sayesinde geçen hafta epey ziyaretçi çekti. Son iki günde yolunuz düşerse diye, öne çıkanları yazıyorum
Denizciler birbirleriyle buluşup hasret giderdi. Tekne sahipleri ekipman ve aksesuar bölümlerine ilgi gösterirken, teknesini yenilemek isteyenler ve deniz tutkunları da sergilenen tekneleri inceledi. Pendik Marintürk’te düzenlenen Boat Show’u gezmek için, bugün ve pazartesi son iki gün.
150 bin metrekarelik deniz alanı ile Türkiye’nin denizde düzenlenen en büyük denizcilik fuarı olan Boat Show’da gerçekten insanı cezbeden tekneler yer alıyor. 3 metreden 58 metreye kadar, yerli ve yabancı tersanelerde üretilen 386 tekne var. İkinci el yerli otomobil fiyatına satılanı da bulmak mümkün, 20 milyon avroluğunu da...
Fuara katılan firmalar ciddi satış bağlantıları yaptıklarını açıkladılar. Bilinen marka ve modellerin yanı sıra, fuarda ilk kez görücüye çıkan yeni model tekne sayısı da hayli fazla...
İster yabancı, ister Türkiye’de üretilmiş olsun, fuarda açıklanan tekne fiyatları vergisiz fiyatlar. Eğer “Ben Türküm, teknemde Türk bayrağı ile dolaşırım” diyorsanız, tekne fiyatının üzerine yüzde 27 vergi koyacaksınız. Bu vergi çok gelirse